İnsana yakışan hoşgörüdür elbet. Ancak ölmeyecekmiş gibi bir hiç olan dünyanın tüm malına mülküne sahip olmak adına; insanlığa ait soy ağacının en tepesindeki Adem’in Babası, Havva’nın Anası olduğunu unutup kendinden başkasının yaşamasına, soluk almasına mani olmaya çalışan insanlıktan çıkmış ve artık bir zavallı olmuş olan insan! Dünya senin olsa ne yazar, bak sonunda ölüm seni de bekliyor.
Ama bu zavallı insan bunların farkında olmayacak kadar gözünü öylesine karartmıştır ki; elinden gelse tüm insanları kendine köle etmek, istediğini asmak, istediğini satmak ister. Öylesine kibirlidir ki kendinden başka hiç kimseyi beğenmez ve yanına yaklaştırmazken, bir taraftan da kendi benzerlerini yaratmayı da ihmal etmez.
O kadar açgözlüdür ki nefsine bir türlü hâkim olamaz. Midesi, beyni yoluyla “doydum yeme artık” dese bile, tokluğuna rağmen götürmek ister hamuduyla…
Şems ve Mevlana’nın anlatıldığı “Şems-i Tebrizi, Aşkın Son Nefesi” adlı kitabında Hasan Arif :
“Kimseden kendini küçük görmek niye? Kimseye karşı kendisiyle büyüklenmek niye?
Hep şaşırmışımdır insanın insana kibirlenmesine… Sen kimsin de kime kibirleniyorsun, diye… Yemeden duramazsın, içmeden duramazsın, karnın ağrıdığında iki büklüm olursun… Sen de kurnasını altından da yaptırsan içindekini dışarı çıkartmak için o kokuyu solumak zorundasın… Çıkartamazsan iki büklüm olursun… Öyleyse nesin de sen bir başkasına kibirlenirsin be hey ahmak… Sen de doğmadın mı apış arasından… Niçin apış arasından doğduğunu hiç merak etmedin mi?
Allah insanları ileride büyüklenmemeleri, kibirlenmemeleri için geldikleri yeri bilmeleri için böyle murat buyurmuştur…”
diyerek kibirlileri yerden yere vuruyor, anlayana… (s.128-129)
Komşusu aç-açıkta, geçim sıkıntısı yaşarken altın kurna peşinde koşan, menfaati yoksa şayet insana el vermekten kaçınan, gösteriş meraklısı, bir giydiğini bir daha giymeyen, verdiği sözde durmayan, dünya malını deniz, kendinden başkasını kul-köle, tebaa, hizmetkâr gören, inançtan yoksun, insanların sırtına basarak yükselen ve dönüp ardına bakmayan, insan kullanmayı seven, çıkarcı, menfaat düşkünü kibirli insanın hâkim olduğu bir dünyada huzuru ve hoş görüyü hâkim kılmak, insani değerler için çaba göstermek kadar insana huzur veren başkaca bir duygu olmasa gerek.
İnsanın ve dolayısıyla insanlığın en büyük düşmanıdır kibir.
Kolay ve aynı zamanda hoş olan; hoşgörülü, adaletli bir yaşamdır insana en yakışan…
Özür dileyerek bir sorum var.1954 mezunu bir büyüğüm 1-4 olduğunu söylediğinde inanmamıştım.Ancak doğruymuş.Bana 1953-1954 lerin kanunla 1955 lerede emirle(gibi) verildi dedi.Bunuda kanıtladı.Burda Kayalı büyüğüm onlardanda önce 1-4 mü olmuş oluyor merakımdan soruyorum.Hem bilinmeyen gerçekler öğrenilsin.Hala bilinmeyen çok konu var var.saygılar.