Demokrasi demokrasi deriz de barajlardan bir türlü vazgeçmeyiz. Türk Silahlı Kuvvetleri de Profesyonelleşme, profesyonelleşme der durur. Ancak radikal değişimleri bir türlü yapamaz. Acaba hep zülfiyare dokunmaktan mı korkar?
Ya da daha detaylandırırsak, şu profesyonelleşme denilen şey hemen bir kurmayın önüne atılır da öyle mi hazırlanır bilinmez. Ama bildiğimiz şey profesyonelleşme konusunda tek yapılan bol bol uzman erbaş almak. Mesleki şartlar iyileşmedikçe, insanlar kendi mesleği ile barışık olmadıkça gerçek profesyonelleşme olmaz.
Profesyonel ordularda, insanların önüne aşılabilir hedefler koymak lazımdır. Ümitler vermek, bu ümitleri verirken artık insanların doğru bilgiye çabucak ulaştıkları gerçeğini de kabul ederek doğru yönlendirmek lazımdır. Profesyonelleşmek için daha önce çekilmiş olan setleri kaldırmak gerek. Sonuçta ekmek bile lokma lokma yeniyor.
Eğer TSK profesyonelleşecek ise mevcut profesyonel ordumuzun yaşadığı olumlu veya olumsuz tecrübelerden istifade edilmelidir. Ordumuzun en büyük profesyonel meslek grubu olan Assubayların en büyük şikayeti hiyerarşinin kendilerini izole etmesidir. O halde Assubaylardan başlayarak profesyonelleşmeliyiz.
Subay yetiştiren okulların ana kaynağı Harp Okullarıdır. Bu durum tekilci ve hakim sınıf yaratmaktadır. Oysa iyi bir komuta kademesine sahip olmak için objektif bir değerlemeden geçmek gerekir.
Subaylarımızın ana kaynağını; Harp Okulları, Assubaylar ve diğer fakülteler oluşturmaktadır. Bu kaynaklardan Harp okullarının sayısı indirgenmeli, astsubay ve Fakülte kaynaklı subay sayısı arttırılmalıdır.
Assubayların yönetim kademesinde temsil edilmesine yönelik çalışmalar bulunmaktadır. Ancak bu çalışmalar tamamen sübjektif kriterlere bağlı ve yasalarla güvence altında değildir. Hatta dahası yetkisiz, ama komutan odasına yakın odaya bir astsubay yerleştirip “oldu da bitti maşallah” diyerek bir on yıl geçti. Bu bağlamda eleştirmek kolay. Peki ne yapmalıyız? Yüksek Mühendis/Yüksek İdare adı altında Astsubay kadrosu oluşturulmalı, Alay ve eşidi yapılanmalarda bir Yüksek Mühendis Astsubay, bir de Yüksek İdare Astsubay kadrosu oluşturulmalıdır. Bu kadro komuta yönetim kademesinde danışmanlık görevi yapmalıdır.
Subay yetiştiren Harp Okulları öğrenci kaynağı olarak; Üniversite Giriş Sınavı ve Askeri Meslek Yüksek Okullarından kontenjan dahilinde almalıdır. Askeri meslek Yüksek okulu mezunlarının en başarılı ilk yüzde yirmisi Harp okullarının üçüncü sınıfından itibaren derse başlatılmalıdır. Diğerleri Astsubay olarak atanmalıdır. Personel temininde kalitenin devam etmesi açısından Askeri okullarda genel eleminasyon psikolog rehberlik eşliğinde daha detaylı yapılmalıdır. Örneğin genel yapısı askerliğe elverişli olmadığı tespit edilenler veya başarı kaydedemeyenler bu çağlarda meslekten uzaklaşmaları sağlanmalıdır.
Uzman çavuş sistemi, Türk silahlı kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu alanlarda en az lise mezunu kişilerden oluşturulmuş profesyonel asker kadrosudur. Lise mezunu olmayan fakat ustalık belgesi olanlar da bu branşlara direk atanabilirler.
Subay ve Assubaylar gibi emeklilik şartlarına haizdirler. Her yıl uzman çavuşların yüzde yirmisi Astsubay kadrolarında görev yapmak için yükseltilmelidir. 35 yaşına kadar Assubaylık sınavlarına girebilirler. Assubay olarak Kd.Çvş. Rütbesinden göreve başlarlar. Lisans eğitimlerini tamamlamaları halinde de Mühendis ve İdare kadrolarına direk geçebilir aynı zamanda tıpkı Assubaylar gibi Subay sınavlarına girmeye hak kazanırlar. Uzman Çavuşların Sendikaya üye olma, sendika temsilcisi olma hakları vardır.
Uzman Onbaşı Bulundukları branşlarda TSK lerinin standartlarında onbaşılık şartlarına haiz Uzman erlerin gireceği sınavlardan geçerek askerlik işini bir yaşam stili, bir meslek olarak görmek isteyenlerin bulunduğu rütbedir. Güvenlik sertifikasına sahip olanlar ve kalfalık belgesi olanlar ihtiyaca göre direk Uzman onbaşı olabilirler. Onbaşılık rütbesinde bekleme süresi 24 aydır. Uzman çavuşluk sınavına girmezlerse veya girip başarı gösteremezler ise terhis edilirler.
Uzman Er askerlik sanatını öğrenip yaşam biçimi yapmak isteyen her Türk gencinin müracaat edeceği bir sistemdir. Süresi 12 ay yükümlü+12+12 aydır. Bu süre zarfında Onbaşı olamayan veya olmak istemeyenler terhis edileceklerdir. Bir kişi iki defadan fazla uzatma yapamayacaktır. İhtiyaç fazlası erler yükümlülük sonunda terhis edilecektir. Uzman Er olarak kalmak isteyenlerin imzalayacakları sözleşme en fazla iki dönem uzatılabilecektir. Bu sisteme giriş için aranan şart teknik olmaktan ziyade, geceli gündüzlü kışla da geçen askerlik yaşam stiline uyum sağlamaktır.
Evlilik, kışla dışında yaşama isteği gibi nedenlerden oluşabilecek iş kayıpları idarenin tek taraflı sözleşmeyi feshetmesi için yeterli olacaktır. Çalıştıkları süre sosyal güvenlik şartlarını kapsamaktadır.
Yükümlülükteki temel amaç Askerlik mesleğinin temelini öğrenmektir. Daha sonra gerekli görülen profesyonel birliklere ihtiyaca göre dağıtım yapılarak, stajyer olarak yükümlülük görevlerini tamamlamaktır. Terhis esnasında kendilerine verilen yedek görev emirleri, yetenekleri kapsamında hazırlanıp yedeklik kontrolüne ve tatbikat görevine çağırılmalıdırlar.
Profesyonelleşmek sadece profesyonel kişilerle çalışmak değildir. Profesyonelleşmek demek maksimum fayda gözetmek demektir. Maksimum fayda çağımızda teknolojiyi en iyi kullanmak ile gerçekleşir. Yüksek fiziki yeterlilik askerlik mesleği için artık birinci sırada gelen bir özellik değildir. Bu kapsamda TSK içinde fiziksel engelliler de görev alabilmelidir. Özellikle santrallerde, sosyal tesislerde toplumumuzun bu kesimi için de çok görev alanı vardır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Teknoloji ile işbirliğinde en önemli görev komuta heyetine düşmektedir. Özellikle personel eğitiminin akademik seviye ile sağlanması karşılıklı faydaya dayalı bir anlayış geliştirilmesi gerekir. Üniversiteler, araştırma kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapılmalıdır.
Yedeksubaylık çok daha dar kapsamda değerlendirilmelidir. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetlerinin zaten Lisans mezunu olan, yıllarını Türk Silahlı Kuvvetlerine vermiş bir çok Astsubayının Asteğmenin astı olması gerçeği acıtıcıdır. Bu rütbe temininde güçlük çekilen bazı branşlara indirgenmelidir. Doktor, Bilişim mühendisleri gibi…
Asıl görevi merkeze koyabilmek adına kafa karıştırıcı, halkın tepkisini çeken alanlardan uzaklaşılmalı, vesayete dayanan, kurumsal eşitlik ilkesine uymayan ticari ve siyasi yapılanmalardan uzak durulmalıdır. Geçmişte kurulmuş olan bu tür yapılanmalara son verilmeli, bunu bir kazanım olarak görmenin bir vesayet anlayışı ile çıkar ilişkisi içinde olanların dayanışması olduğu unutulmamalıdır. Bu kapsamda OYAK rehabilite edilmeli, tamamen yardımlaşma sandığı kadarı TSK komuta kademesi içinde kalmalıdır. Aidatlar adaletli toplanmalı ve hak sahiplerine adaletli ödenmelidir. OYAK tüm mesaisini buna harcamalıdır. Diğer iştiraklerin hepsinden vazgeçilerek, fon yönetimi ile üyelerin katılımı ve hakları daha hakkaniyetli ve reel yönetilmelidir. Geriye dönüp bakıldığında zaten iştirak gelirlerinin çok az ve suistimale açık olduğu görülecektir. Askeri birliklerdeki kolaylaştırıcı sosyal ve alışveriş merkezleri bu saydığımız konulara dahil edilmemelidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyetinin ve onun ilkelerinin Silahlı Kuvvetleridir. Bu özelliklerini kaybedince tamamen belirli bir iktidarın muhafız ordusu haline gelir.
Asker şahısların rütbe ve statüleri çeşitlilik gösterse de, toplumsal beklentileri aynıdır.
Bu maksatla askeri birliklerin içine rütbe ve statüye dayalı sendika sokmak bomba sokmak gibi bir şeydir. Nitekim uygulayıcı ülkeler de bu görüşle yola çıkmış ve “Profesyonel Asker Sendikası” adı altında toplanmışlardır. Bizlerin sendikalardan beklentilerimiz diğer kamu görevlilerinin sendikal beklentileri ile doğru orantılıdır.
Eğitim personeli, Sağlık personeli ve 657 sayılı Devlet Memurları Sendika şemsiyesi altındadır. Biz 926 sayılı kanuna bağlı personelin de bu şemsiyenin altına girmesini istiyoruz. Ancak nasıl 657 sayılı kanunda bazı personele sendikal kısıtlama getirilmiş ise yine, 926 sayılı kanun kapsamına da benzer kısıtlama getirilebilir. Bu kısıtlama İlgili Profesyonel Asker Görev dağılımının Yönetim kadrosuna getirilmelidir.
Günümüzde sendikacılık bir takım ithamlar altındadır. Bu ithamları inceleyip önemli bir konu olan Devletin Güvenliği görevini üstlenenlerin sendikasını bir takım marjinal veya siyasi grupların odak merkezi yapmamak adına tedbirler almak gereklidir. Bu kapsamda Askerin Sendikası da disiplinli olmak zorundadır. Bu kapsamda Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yaşatılacak olan sendikal faaliyet tek bir sendika ile sınırlandırılması gerekmektedir. Olağanüstü durumlar ve savaş hallerinde sendikanın işlevi kanun koyucu tarafından kısıtlanabilmelidir. Sendika çatısı altında yapılacak her türlü kanunlara aykırı girişim konusunda yönetici ve temsilcilerin azledilmesi ve yasal sonuçların şahıslara yansıtılması, sendikal organizasyonun bu olaylardan zarar görmemesi sağlanmalıdır. Asker sendikalarının grev hakkı barış zamanında olmak kaydıyla ve ekonomik gerekçelerden doğan anlaşmazlıklarla sınırlanmalıdır. Ancak sosyal ve iş güçlüğü konusunda kanunlar çerçevesinde bağımsız iş mahkemelerinde taraf olabilmelidir.
Yukarıdaki yazdığım yazı profesyonel ordu modelinin personel rejimine benim yaklaşımımdır. Kimseyi veya bir grubu temsil etmiyorum.
Saygılarımla…