Türk Silahlı Kuvvetlerinin iki yüzü var,
Tıpkı ay gibi,
Bir yüzü aydınlık iken diğer yüzü kapkara,
Genelde siz aydınlık, sevecen yüzünü görürsünüz,
İçi sizi dışı bizi yakar misali bir çelişki vardır görüntüsünde,
Bakın bu çelişki, bu günlerde nasıl daha çok derinleşiyor,
Sancılı bir dönmeden geçiyoruz,
Acıların her gün yenilendiği günlerdeyiz,
Her gün yeni Şehit haberleri geliyor,
Her geçen gün silah arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı şehadete uğurluyoruz,
Kahpe pusularda şehit düşenlerin cenazeleri acılara yeni acılar katıyor,
Yetim kalan çocuklar,
Yalnız, bir başına kalan şehit eşleri,
Gözleri kan çanağına dönmüş anneler,
Yarı baygın,
Ayakta bile duramayan
Ama
Gözlerini oğullarının tabutundan ayıramayan babalar,
Bu tabloda onların yanında hep birileri var,
Olması gereken şeydir aslında,
Cenazelerin en ön sırasında Paşaları görürsünüz,
Ya da
Şehidin en yakının hemen yanı başında,
Babacan, bir o kadar sevecen bir tavırla,
İnsan olmanın belki de en temel davranış biçimidir bu,
Acıya ortak olmak,
Askerine sahip çıkmak,
Çünkü bir ülke ancak böyle kurulur böyle kurtulur,
Peki derdimiz ne?
Geçenlerde bir diploma töreni vardı
Bahriyelilerin,
Deniz Assubay’larının belki de en anlamlı günleriydi,
Çakı gibiydiler, dönemin donama komutanının karşısında,
Selamlarını verdiler,
Dünyanın hiç bir yerinde bu anı bir daha göremezsiniz,
Kendisine verilen selamı almak için bile yerinden kalkmayan bir paşa,
Hani çok bildik bir laf var, Paşa olmuşsun ama…., diye
Askerinin değil ama bazılarının karşısında nasıl durduklarını biliyoruz,
Bırakın askeri adabı, insanlığını yitirmiş bu adamı kör cahil mantığı ile yalnız bırakıyoruz,
Aslında bir şey istemiyoruz sizden
Çok şey değil,
Samimi olun sadece,
Yüzünüz ay gibi iki yüzlü olmasın,
Az biraz güneş gibi olun.
Tek ve Yalın…..
/Levent Ulucan/
Not: Fotoğraf emekliasubay sitesinden alınmıştır, teşekkür ediyorum…