Şehitler De Ölür!
Dinimizin emridir;
“Allah yolunda öldürülenlere “ölüler”” demeyin.
Hayır, onlar diridirler. Fakat siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara Sûresi, Ȃyet 154)
İmân edip teslim olduk bütün rûhumuzla…
Milliyetimizin emridir;
Şehitler ölmez, Vatan bölünmez!
İnanıp kabul eyledik bütün gönlümüz ile…
Fakat
Eski Tüfek’in kelâmını bugün burada okudukdan sonra göreceksiniz ki
Meğerse
Şehitler de ölür imiş…
* * * * *
Aşağıda gördüğünüz makâlesinde kıymetli meslekdaşım Sayın Halil ERGENLİ, şöyle dedi;
Fakat kendisi müsaade eder ise şâyet
İşde, bu makâlemizde bugün burada
Devletimizin şehitliğe gömdüğü kimi şehitlerin
Allah indinde aslında ölü olduklarını fâş eyleyeceğiz.
* * * * *
Şehit, Fakat Şehit Değil!
Bu kadarı da fazla…
Bu alçaklığı, bu şerefsizliği, bu nâmertliği
Yemin olsun ki
Gevur, gevura yapmaz!
Fakat
Gevurdan bile daha aşağılık her cins siyâsetciden ve dahi her rütbeden subaya kadar
Kimi devlet erkânının sünepeliği ve dahi şerefsizliği yüzünden
Vatan uğruna toprağa düşen vatan evlatlarına bu kadarı da yapılmaz.
Ana-babasını, sevenlerini târifsiz acılara gark eden,
Belki de
Oğullarının şehâdetinden daha fazla üzen, hele hele inciten şu habere bakar mısınız?
İşde, aşağıdaki haber başlığı şöyle haykırıyor bizlere;
“Dağlıca’da 17’nci şehit, ama şehit değil!”
Bu haber ne demek oluyor acap?
Akılllara ziyân bu haber hakkında gazeteler müteakip günlerde şöyle dediler;
“Dağlıca’da 17’nci şehit için skandal karar!”
“Hastanede yaşamını yitiren Uzman Çavuş Melih Garip ÜNSAL “şehit” sayılmadı.”
Şehit anasının yüzünde tebellür eden şu acıya hangi yürek dayanır Allah aşkına?
“Hakkari’nin Dağlıca bölgesindeki hain saldırıda ağır yaralanan
Uzman Çavuş Melih Garip ÜNSAL 14 gün sonra şehit oldu.
“Zatürreden ölen askerin şehit sayılması için adlî tıp raporu beklenecek”
Kışlasında, nöbetinin başında vefat eden askerlerin şehit olmadığına hükmederek
Bugüne kadar verdiği aptalca ve ahmakca karârlar ile
Askerî Yüksek İdâre Mahkemesinin sünepe subay hukukcuları,
Hâkim cübbelerinin üzerine bir de Şeyh-ül İslâm cübbesi giymişler idi…
Bugün de artık yeni bir soytarılık tiyatrosu seyrediyoruz basında;
Hekim gömleklerinin üzerine
Bu kez de subay hekimler
Şeyh-ül İslâm cübbesi giyecekler!
Ve dahi
Papatya falına bakar gibi
Böbrek, ciğer, dalak, yürek
Tek tek neşterleyip inceleyerek
Hangi asker şehit, hangi asker şehit değil,
Hiç utanmadan, sıkılmadan fetvâ verecekler…
Hayırlı olsun, Vecdi Bey!.. Sana da Reis-ül Şeyh-ül İslâm makâmı yakışır hani!
Oğul; Uşaklar, agalarından daha zalım olur! dediydi babamın anası rahmetli Emsâl ebem…
Mekânın cennet olsun! Meğer ki ne kadar da haklıymışsın, be ebeciğim…
* * * * *
Boyalı basından kimi gazeteler
“Şehit sayısı 2’ye yükseldi” diyen başlıklar atdı da …
Daha şunun şurasında üç vakit önce
Görevi esnâsında geçirdiği araç kazasında vefat eden merhum Teğmenimizi
Hâlâ Kânunsuz olarak meriyyete olan
Uyduruk MSB Şehitlik Yönergesine göre
Şehit saymadılar…
Ve dahi
Emir verip göreve yollayan gomutanları O Teğmenimizi
Yazıklar olsun hepsine ki
Cebeci Şehitliği yerine
Cebeci Asrî Mezarlığına defnetdiler.
* * * * *
Şehitler ocağı Genelkurmay Başkanlığının şehitlik meselesine hâlâ bigâne kalmasındaki garâbet bir yana;
20 Mayıs 2014 Pazartesi günü basın mensuplarının önüne çıkıp endâmını gösterirken
“Yasalarımızda şehitliğin tanımı hiç yok!” diyen
Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İSLȂM,
“Biz çalışmamızı yârına kadar tamamlarız” diye söz vereli tam
6 mevsim,
17 ay geçdi
Ve dahi
510 gün, akşama döndü.
Lâkin
Hukûkumuzda şehitliğin tanımı olmadığını Eski Tüfekden 5 ay sonra söyleyen Bakan Ayşenur Hanım
Sâdece bakdı…
Fakat Bakan Hanım,
Ne çalışmasını tamamladı
Ne de
Bakanlar Kurulu şehitlik konusunu ertesi gün konuşmaya başladı.
Boğa, boynuzundan
Er, sözünden tutulur da
Kadın, neresinden acap?
* * * * *
Siyâset aslında
İnsanları kandırma sanatıdır…
Bunun en güzel isbatı da
Şehitlik konusunda siyâsetcilerin bugüne kadar neler yap(ma)dıklarıdır.
Reyini aldığı vatandaşı kazıklayan siyâsetcilere sahtekâr, nâmussuz diyoruz da
Kazıklanmak için bile bile rey veren vatandaşa ne sıfat takacağız peki?
Kandırılmaya teşne insanlar diyârında yaşamak bana hep ızdırap verdi.
Hiçbirine rey vermediğim sahtekâr, âdi, alçak, vatan haini siyâsetcilerin memlekete yapdığı bunca kötülükden
Bu nâmussuz siyâsetci gürûhuna rey veren vatandaşlar kadar ben de nasibimi alıyorum ya!
İşde, bunu hiç hazmedemiyorum…
* * * * *
Kışlasında, vatan borcunu canıyla ödeyen her rütbeden askerlerimiz şehit kabul edilmez iken
Aynı devletin, aynı ordunun Millî Savunma Bakanları ve Orgeneral/Oramiralleri
Bakınız, kendileri için ne yapmışlar…
* * * * *
Rûhun Şâd Olsun da Şehidim, Sen Nesin?
Kimmiş bu şehit Bakanlar, Orgeneraller/Oramiraller dedim kendi kendime
Ve dahi
Bir istidâ yolladım, Millî Savunma Bakanına.
Ben kendimi bildim bileli Millî Savunma Bakanlığı goltuğunda sâdece oturan Vecdi GÖNÜL
Tenezzül edip de bakalım bize cevâp verecek mi?
İşde böyle dediydik, o makâlemizde…
Sağolsun, Vecdi Bey, bizi yanıltmadı…
Yukarıda gördüğünüz cevâbda Vecdi Bey tefsiren şöyle diyor;
Yatağında osdura osdura ölen
Millî Savunma Bakanlarından ve Orgenerallerden hangilerini şehitliğe gömdüğümü;
a. Yemin billah olsun ki ben de bilmiyorum.
Ya da
b. Valla biliyorum da teşhir etmek istemiyorum.
Vecdi Bey bu iki cevâbdan hangisini demek istedi sizce?
Gönderdiği cevâbın üçüncü maddesinde çok acı bir itiraf var ki
Tam da
İpdil sıçıp
Akabinde üsdüne tüy dikme cinsinden…
* * * * *
17 Mayıs 2015 târihli Bugün gazetesi
Şöyle bir haber ile çıkdı, okuyanlarının karşısına
“9 ay önce öldürülen polisin ailesi cevâp bekliyor: Evladımız şehit mi, değil mi?”
İkinci Murad’dan olma, Hümâ Sultan’dan doğma İkinci Mehmet,
Uğruna başını koyduğu Konstantinapol’ü fethetmek için
1.000 seneden beri kimselerin yıkamadığı Bizans surlarını yıkacak topları 1.453 senesinde dökerken
Aya Sofya’da içtimâ eyleyen Bizans’ın ebleh papazları,
Meleklerin cinsiyetini tartışıyor idi!..
İslâmiyet ile müşerref olup da şehâdet ile tanışalı 1.400 sene geldi, geçdi
Fakat
Subayından, siyâsetcisinden, ulemâsına kadar bizim yüksek rütbeli ekâbir gürûhu
Vatan uğruna canını verdiği besbelli olan vatan evlatlarından
Hangisinin şehit, hangisinin şehit olmadığına
Hâlâ karâr veremediler…
Yuh olsun hepinizin sıfatına!..
* * * * *
Temizlediği tabancanın ateş alması sonucu vefat eden
Uzman Çavuş Hüseyin SALMAN’ın şehit sayılıp ve sayılmayacağı tartışıladursun!
Goltuğunda oturmakdan fosilleşen Vecdi Bey, zahmet edip bu ölü şehitlerin ismini söylemese de bize
Biz, aradık bulduk, şehit taklidi yapan o ölüleri…
Kânunsuz olarak hazırladıkları
Ve dahi
Bu makâlenin neşredildiği târih itibâriyle hâlâ kânunsuz olarak yürürlükde tutdukları
Yönetmelik hazretleri çokdan karâr verdi bile;
“Yatağında osdura osdura ölen şu zevâtın hepsi Şehitdir!”
Vatan, millet sağ olsun!
* * * * *
Şehitliğe ilk gömülen ölü,
Orgeneral İsmail Hakkı TUNABOYLU…
28 Ekim 1958 senesinde yatağında ölmüş. Ve Ankara’daki Cebeci Şehitliğine gömmüşler şehit niyetine…
Demek ki şehitlik konusunda o târihlerde bile hukûkî boşluk varmış.
Kasden ve dahi bilerek açık bırakdıkları bu cennet(!) kapısından da
Bu zevât hiç tereddüt etmeden geçip gitmiş.
Rûhun Şâd Olsun Da Şehidim, Sen Nesin? isimli makâlemizde kamuya fâş eylediğimiz üzere;
Nöbetdeyken akıl hastası bir Er’in tüfekle vurup öldürdüğü Piyâde Asubay, şehit kabul edilmez iken,
Nöbetdeyken kalp krizi geçirip ölen Subay, şehit kabul edilmez iken,
Nöbet değişimi esnâsında askerî araçdan düşüp ölen Er’imiz şehit sayılmaz iken
Yatağında osdura osdura ölen bu Millî Savunma Bakanları ve Orgeneraller
Nasıl oluyor da şehitliğe gömülüyorlar?
İşde,
Görevdeyken şehit kânunu çıkartmak için kalem oynatmayıp göbeğini kaşıyan
Fakat
Yatağında osdura osdura öldükden sonra
Mezâr yerini bile ganimet belleyen ölü şehitler…
Şehit taklidi yapanlardan bulabildiğimiz kadarıyla
Diğer zevâtın eşgâli de işde, şöyle…
Ö. Faruk GÜRLER | Semih SANCAR | Nurettin ERSİN | |||
Necip TORUMTAY | Doğan GÜREŞ | ||||
Mehmet İZMEN | Fahrettin ÖZDİLEK | ||||
Darısı şehit taklidi yapmak için sırasını bekleyen yeni ölülerin başına…
* * * * *
Kimsenin şerefiyle, haysiyetiyle, hâtırasıyla meselemiz yok bizim!
Fakat
Kamu vicdânında şehitlik mertebesini hak eden askerlerimizden şehitliği esirger iken
Mal bulmuş mağribî gibi
Beleşden buldukları şehitliğe gömülen
Ve dahi
Şehit taklidi yapan mezâr hırsızı devlet erkânının kimler olduğunu
O şehitliğin asıl sahibi olan Türk kamuyounun bilmek hakkı vardır.
İşde sırf bu sebepdendir ki
Babalarının tapulu malı zannetdikleri şehitliği parselleyip
Kendilerine sahte cennet mekânlar tahsis eyleyen ölü şehitleri
Biz, bugün burada
Kamuoyunun vicdânına havâle ediyoruz.
Şükrü IRBIK
(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş
iktibâs e
dilebilir.
Şehitler De Ölür!
Dinimizin emridir;
“Allah yolunda öldürülenlere “ölüler”” demeyin.
Hayır, onlar diridirler. Fakat siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara Sûresi, Ȃyet 154)
İmân edip teslim olduk bütün rûhumuzla…
Milliyetimizin emridir;
Şehitler ölmez, Vatan bölünmez!
İnanıp kabul eyledik bütün gönlümüz ile…
Fakat
Eski Tüfek’in kelâmını bugün burada okudukdan sonra göreceksiniz ki
Meğerse
Şehitler de ölür imiş…
* * * * *
Aşağıda gördüğünüz makâlesinde kıymetli meslekdaşım Sayın Halil ERGENLİ, şöyle dedi;
Fakat kendisi müsaade eder ise şâyet
İşde, bu makâlemizde bugün burada
Devletimizin şehitliğe gömdüğü kimi şehitlerin
Allah indinde aslında ölü olduklarını fâş eyleyeceğiz.
* * * * *
Şehit, Fakat Şehit Değil!
Bu kadarı da fazla…
Bu alçaklığı, bu şerefsizliği, bu nâmertliği
Yemin olsun ki
Gevur, gevura yapmaz!
Fakat
Gevurdan bile daha aşağılık her cins siyâsetciden ve dahi her rütbeden subaya kadar
Kimi devlet erkânının sünepeliği ve dahi şerefsizliği yüzünden
Vatan uğruna toprağa düşen vatan evlatlarına bu kadarı da yapılmaz.
Ana-babasını, sevenlerini târifsiz acılara gark eden,
Belki de
Oğullarının şehâdetinden daha fazla üzen, hele hele inciten şu habere bakar mısınız?
İşde, aşağıdaki haber başlığı şöyle haykırıyor bizlere;
“Dağlıca’da 17’nci şehit, ama şehit değil!”
Bu haber ne demek oluyor acap?
Akılllara ziyân bu haber hakkında gazeteler müteakip günlerde şöyle dediler;
“Dağlıca’da 17’nci şehit için skandal karar!”
“Hastanede yaşamını yitiren Uzman Çavuş Melih Garip ÜNSAL “şehit” sayılmadı.”
Şehit anasının yüzünde tebellür eden şu acıya hangi yürek dayanır Allah aşkına?
“Hakkari’nin Dağlıca bölgesindeki hain saldırıda ağır yaralanan
Uzman Çavuş Melih Garip ÜNSAL 14 gün sonra şehit oldu.
“Zatürreden ölen askerin şehit sayılması için adlî tıp raporu beklenecek”
Kışlasında, nöbetinin başında vefat eden askerlerin şehit olmadığına hükmederek
Bugüne kadar verdiği aptalca ve ahmakca karârlar ile
Askerî Yüksek İdâre Mahkemesinin sünepe subay hukukcuları,
Hâkim cübbelerinin üzerine bir de Şeyh-ül İslâm cübbesi giymişler idi…
Bugün de artık yeni bir soytarılık tiyatrosu seyrediyoruz basında;
Hekim gömleklerinin üzerine
Bu kez de subay hekimler
Şeyh-ül İslâm cübbesi giyecekler!
Ve dahi
Papatya falına bakar gibi
Böbrek, ciğer, dalak, yürek
Tek tek neşterleyip inceleyerek
Hangi asker şehit, hangi asker şehit değil,
Hiç utanmadan, sıkılmadan fetvâ verecekler…
Hayırlı olsun, Vecdi Bey!.. Sana da Reis-ül Şeyh-ül İslâm makâmı yakışır hani!
Oğul; Uşaklar, agalarından daha zalım olur! dediydi babamın anası rahmetli Emsâl ebem…
Mekânın cennet olsun! Meğer ki ne kadar da haklıymışsın, be ebeciğim…
* * * * *
Boyalı basından kimi gazeteler
“Şehit sayısı 2’ye yükseldi” diyen başlıklar atdı da …
Daha şunun şurasında üç vakit önce
Görevi esnâsında geçirdiği araç kazasında vefat eden merhum Teğmenimizi
Hâlâ Kânunsuz olarak meriyyete olan
Uyduruk MSB Şehitlik Yönergesine göre
Şehit saymadılar…
Ve dahi
Emir verip göreve yollayan gomutanları O Teğmenimizi
Yazıklar olsun hepsine ki
Cebeci Şehitliği yerine
Cebeci Asrî Mezarlığına defnetdiler.
* * * * *
Şehitler ocağı Genelkurmay Başkanlığının şehitlik meselesine hâlâ bigâne kalmasındaki garâbet bir yana;
20 Mayıs 2014 Pazartesi günü basın mensuplarının önüne çıkıp endâmını gösterirken
“Yasalarımızda şehitliğin tanımı hiç yok!” diyen
Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İSLȂM,
“Biz çalışmamızı yârına kadar tamamlarız” diye söz vereli tam
6 mevsim,
17 ay geçdi
Ve dahi
510 gün, akşama döndü.
Lâkin
Hukûkumuzda şehitliğin tanımı olmadığını Eski Tüfekden 5 ay sonra söyleyen Bakan Ayşenur Hanım
Sâdece bakdı…
Fakat Bakan Hanım,
Ne çalışmasını tamamladı
Ne de
Bakanlar Kurulu şehitlik konusunu ertesi gün konuşmaya başladı.
Boğa, boynuzundan
Er, sözünden tutulur da
Kadın, neresinden acap?
* * * * *
Siyâset aslında
İnsanları kandırma sanatıdır…
Bunun en güzel isbatı da
Şehitlik konusunda siyâsetcilerin bugüne kadar neler yap(ma)dıklarıdır.
Reyini aldığı vatandaşı kazıklayan siyâsetcilere sahtekâr, nâmussuz diyoruz da
Kazıklanmak için bile bile rey veren vatandaşa ne sıfat takacağız peki?
Kandırılmaya teşne insanlar diyârında yaşamak bana hep ızdırap verdi.
Hiçbirine rey vermediğim sahtekâr, âdi, alçak, vatan haini siyâsetcilerin memlekete yapdığı bunca kötülükden
Bu nâmussuz siyâsetci gürûhuna rey veren vatandaşlar kadar ben de nasibimi alıyorum ya!
İşde, bunu hiç hazmedemiyorum…
* * * * *
Kışlasında, vatan borcunu canıyla ödeyen her rütbeden askerlerimiz şehit kabul edilmez iken
Aynı devletin, aynı ordunun Millî Savunma Bakanları ve Orgeneral/Oramiralleri
Bakınız, kendileri için ne yapmışlar…
* * * * *
Rûhun Şâd Olsun da Şehidim, Sen Nesin?
Kimmiş bu şehit Bakanlar, Orgeneraller/Oramiraller dedim kendi kendime
Ve dahi
Bir istidâ yolladım, Millî Savunma Bakanına.
Ben kendimi bildim bileli Millî Savunma Bakanlığı goltuğunda sâdece oturan Vecdi GÖNÜL
Tenezzül edip de bakalım bize cevâp verecek mi?
İşde böyle dediydik, o makâlemizde…
Sağolsun, Vecdi Bey, bizi yanıltmadı…
Yukarıda gördüğünüz cevâbda Vecdi Bey tefsiren şöyle diyor;
Yatağında osdura osdura ölen
Millî Savunma Bakanlarından ve Orgenerallerden hangilerini şehitliğe gömdüğümü;
a. Yemin billah olsun ki ben de bilmiyorum.
Ya da
b. Valla biliyorum da teşhir etmek istemiyorum.
Vecdi Bey bu iki cevâbdan hangisini demek istedi sizce?
Gönderdiği cevâbın üçüncü maddesinde çok acı bir itiraf var ki
Tam da
İpdil sıçıp
Akabinde üsdüne tüy dikme cinsinden…
* * * * *
17 Mayıs 2015 târihli Bugün gazetesi
Şöyle bir haber ile çıkdı, okuyanlarının karşısına
“9 ay önce öldürülen polisin ailesi cevâp bekliyor: Evladımız şehit mi, değil mi?”
İkinci Murad’dan olma, Hümâ Sultan’dan doğma İkinci Mehmet,
Uğruna başını koyduğu Konstantinapol’ü fethetmek için
1.000 seneden beri kimselerin yıkamadığı Bizans surlarını yıkacak topları 1.453 senesinde dökerken
Aya Sofya’da içtimâ eyleyen Bizans’ın ebleh papazları,
Meleklerin cinsiyetini tartışıyor idi!..
İslâmiyet ile müşerref olup da şehâdet ile tanışalı 1.400 sene geldi, geçdi
Fakat
Subayından, siyâsetcisinden, ulemâsına kadar bizim yüksek rütbeli ekâbir gürûhu
Vatan uğruna canını verdiği besbelli olan vatan evlatlarından
Hangisinin şehit, hangisinin şehit olmadığına
Hâlâ karâr veremediler…
Yuh olsun hepinizin sıfatına!..
* * * * *
Temizlediği tabancanın ateş alması sonucu vefat eden
Uzman Çavuş Hüseyin SALMAN’ın şehit sayılıp ve sayılmayacağı tartışıladursun!
Goltuğunda oturmakdan fosilleşen Vecdi Bey, zahmet edip bu ölü şehitlerin ismini söylemese de bize
Biz, aradık bulduk, şehit taklidi yapan o ölüleri…
Kânunsuz olarak hazırladıkları
Ve dahi
Bu makâlenin neşredildiği târih itibâriyle hâlâ kânunsuz olarak yürürlükde tutdukları
Yönetmelik hazretleri çokdan karâr verdi bile;
“Yatağında osdura osdura ölen şu zevâtın hepsi Şehitdir!”
Vatan, millet sağ olsun!
* * * * *
Şehitliğe ilk gömülen ölü,
Orgeneral İsmail Hakkı TUNABOYLU…
28 Ekim 1958 senesinde yatağında ölmüş. Ve Ankara’daki Cebeci Şehitliğine gömmüşler şehit niyetine…
Demek ki şehitlik konusunda o târihlerde bile hukûkî boşluk varmış.
Kasden ve dahi bilerek açık bırakdıkları bu cennet(!) kapısından da
Bu zevât hiç tereddüt etmeden geçip gitmiş.
Rûhun Şâd Olsun Da Şehidim, Sen Nesin? isimli makâlemizde kamuya fâş eylediğimiz üzere;
Nöbetdeyken akıl hastası bir Er’in tüfekle vurup öldürdüğü Piyâde Asubay, şehit kabul edilmez iken,
Nöbetdeyken kalp krizi geçirip ölen Subay, şehit kabul edilmez iken,
Nöbet değişimi esnâsında askerî araçdan düşüp ölen Er’imiz şehit sayılmaz iken
Yatağında osdura osdura ölen bu Millî Savunma Bakanları ve Orgeneraller
Nasıl oluyor da şehitliğe gömülüyorlar?
İşde,
Görevdeyken şehit kânunu çıkartmak için kalem oynatmayıp göbeğini kaşıyan
Fakat
Yatağında osdura osdura öldükden sonra
Mezâr yerini bile ganimet belleyen ölü şehitler…
Şehit taklidi yapanlardan bulabildiğimiz kadarıyla
Diğer zevâtın eşgâli de işde, şöyle…
Ö. Faruk GÜRLER | Semih SANCAR | Nurettin ERSİN | |||
Necip TORUMTAY | Doğan GÜREŞ | ||||
Mehmet İZMEN | Fahrettin ÖZDİLEK | ||||
Darısı şehit taklidi yapmak için sırasını bekleyen yeni ölülerin başına…
* * * * *
Kimsenin şerefiyle, haysiyetiyle, hâtırasıyla meselemiz yok bizim!
Fakat
Kamu vicdânında şehitlik mertebesini hak eden askerlerimizden şehitliği esirger iken
Mal bulmuş mağribî gibi
Beleşden buldukları şehitliğe gömülen
Ve dahi
Şehit taklidi yapan mezâr hırsızı devlet erkânının kimler olduğunu
O şehitliğin asıl sahibi olan Türk kamuyounun bilmek hakkı vardır.
İşde sırf bu sebepdendir ki
Babalarının tapulu malı zannetdikleri şehitliği parselleyip
Kendilerine sahte cennet mekânlar tahsis eyleyen ölü şehitleri
Biz, bugün burada
Kamuoyunun vicdânına havâle ediyoruz.
Şükrü IRBIK
(E) SG Tls.Asb. III Kad.Kd.Bçvş
iktibâs e
dilebilir.