Söğüt’ten başlayıp Avrupa, Asya, Afrika Kıta’larına yayılan, 622 yıl hayat süren, bir beylikten İmparatorluğa ulaşmış Osmanoğulları…
Savaşlarla, at sırtında geçmiş yüzlerce yıl…
Yönetimsel olarak kimsenin dini inancı, dili sorgulanmamış, değiştirilmemiş, öylece kalmış ondan geriye kalanlar…
Fakat devrin diğer güçlü aktörleri öyle mi yapmış? Dinlerine, dillerine ikilik sokmuş, gittikleri yerlerin birliklerini bozmuş İngilizi, Fransızı, İtalyanı…
İlme gereken önemi vermemesi, bir pas misali eritmiş Osmanlıyı…
Batı’dan sağlamaya çalışmış eksik ilmi yönlerini… İşte buradan da girmiş Batı’lı Osmanlının beynine…
O girişle şekillenmeye başlayan Osmanlı üst düzey yöneticileri olacak çocukları, hayran olmaya başlamış Batı’lıya… Küçük görmüş özbeöz kendinden olanları…
O kadar hayran kalmış ki kişi, işi “pis Türkler, bu soyu değiştirmeye” bile varmış düşünceler…
İkiyiz elli yılda Avrupa’dan, ondan daha kısa sürede Afrika’dan etkilerin silinmesi bundan olmuş…
Dünya, bir savaş öncesindedir…
Almanlarla yapılan “gizli anlaşmalar neticesinde, Liman Von Sandres başkanlığında yetmiş bir subay ve generalden oluşmuş Alman heyeti, Osmanlı ordusuna çekidüzen vermek üzere İstanbul’a gelir.” (a.g.e.sa.358) Gizli anlaşmadan haberdar olan İngiliz, Fransız ve Ruslar Osmanlıya bir nota verir… Bu nota üzerine denge politikası izlemek adına, Osmanlı, Donanmanın İngilizlere, Jandarmanın Fransız yönetimine terk etmek durumunda kalır…(a.g.e.sa.395)
Osmanlının doğusuna, üstelik de bir “notadan kaynaklı” olarak Osmanlının isteği üzerine donanma ve jandarmanın içine giren İngiliz ve Fransızlar, Doğu Anadolu’da teşkilatlanmaya giderek, Ruslarla bir hareket edecek, Osmanlıyı arkadan vuracak, Türk halkını kor tandırlarda, samanlıklarda yakacak, halkı perişan edecek olan kimi Ermeni ve Rumlardan bir kuvvet meydana getirirler…
Anadolu’da bunu yapan İngilizler, Arap yarım adasında da, Osmanlı Halifesinin gün gelip ilan edeceği “Cihat” emrini boşa çıkartacak olan teşkilatlanmaya gider…
Rusların hapsolduğu yerden sıcak denizlere açılma isteği, Almanın, İngilizin, Fransızın, İtalyanın Osmanlının elinde bulunan sömürülecek, yüzyılın ve geleceğin kaynağı bol petrollü yerlerin ele geçirilme isteği, Fransızların Almanlara kaptırdığı toprakları geri alma isteği ile birleşince büyük savaş kaçınılmaz olur…
İttifak Devletleri: Almanya, Avusturya-Macaristan.
Anlaşma Devletleri: Fransa, Rusya, İngiltere…
Savaş başlamadan önce oluşan bu ana şekle, her grubun destek arayışı sürer belli bir zaman…
Bulgarın, Osmanlının, Yunanın, İtalyanın hangi grupta yer alacağını zaman gösterecek…
Kaybedilmiş olan Batı Trakya, Makedonya, Mısır, Kıbrıs’ın topraklara yeniden katılmasının yanı sıra Almanya’daki askeri ataşeliği sırasın da Alman İmparatorunca ve kimi Alman bilim adamınca da desteklenen ve Rusların sömürgesi olan toprakların “Türkler Orta Asya’ya doğru genişlemeli, eski büyük devletlerini yeniden canlandırmalıydılar” düşüncesi, bir Türk vatanseveri olan, Enver Paşa’da oldukça kabul görür…(a.g.e.sa.387)
Osmanlının, Fransız ve İngilizlere sunduğu “kapitülasyonları kaldırın yanınızda yer alalım” teklifi kabul edilmez, “tarafsız kalın yeter” denir…
Bunun üzerine Almanlara müracaat edilir. İngiliz ve Fransızlara yapılan tekliften haberdar olan Almanlar, anlaşma teklife ne evet, ne de hayır derler…
Almanların oyalamasına gelmek istemeyen Enver Paşa, Rus büyükelçisine haber gönderir:
“Osmanlı henüz hiçbir tarafla ittifak yapmamıştır ve kendi menfaatlarine göre davranacaktır. Şayet Batı Trakya bize kalırsa bu anlaşma mümkündür.” (a.g.e.sa.388)
Rus büyükelçisinin Moskova’ya ilettiği teklife Rus Çarından gelen cevap:
“Hiçbir mucize Osmanlının parçalanmasını önleyemez. Bizde bu parçalanmadan payımızı almalıyız. Osmanlı hem savaşa girmeli hem de bizim karşımızda yer alan blokta yer almalıdır.”
Düşünceleri nedeniyle İstanbul’dan uzak tutulan Mustafa Kemal Sofya ateşesiyken, askeri manevraları izlemek üzere Bosna’da bulunan Avusturya Arşidükü Fransız Ferdinand ile eşi Hohenberg Düşesi’nin 28 Haziran 1914’te Sırp asıllı Gavrilo Prendzip tarafından öldürülmesinin ardından 28 Temmuz 1914’te Avusturya ve Sırbistan arasında çıkan savaşla başlayan, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarafsızlığını ilan ettiği I.Dünya Savaşı’nın seyriyle ilgili olarak Mustafa Kemal, İstanbul’da taraftar oluşturmak amacıyla arkadaşlarına yazdığı mektubunda şöyle diyor:
“…Bu savaş uzun sürecektir, ona girmekte geç kalınmaz. Geç kalmaktan korkarak acele etmemeliyiz. Fransız ordusunun yığınağı daha güneydedir. Fransızlar durumu düzeltebilir. Almanları yenebilirler.” (a.g.e.sa.389)
Osmanlı ile ittifaka soğuk bakan Almanlar, Fransızlara karşı giriştikleri savaşta başarılı olamayınca Türk askerine olan ihtiyaçlarından dolayı Osmanlı ile ittifaka yeşil ışık yakarlar, hatta daha da ileri giderek Osmanlı yöneticilerine uyguladıkları baskı yoluyla 2 Ağustos 1914’te bir de gizli anlaşma yaparlar…
Daha Osmanlı-Alman anlaşmanın mürekkebi kurumadan Alman İmparatoru Wilhelm’in araya girmesiyle Osmanlı, Bulgarların toprak taleplerini karşılamıştı bile…
Bir Osmanlı-Alman senaryosu, adları sonradan değiştirilip “Yavuz” ve “Midilli” olacak olan Goben ve Breslav adlı iki geminin koca okyanusta sığınacak yer bulamayıp, Çanakkale Boğazını geçip, üstelik Osmanlı hükümetinden habersiz, 27 Ekim 1914’de Karadeniz’e açılarak Rus limanları olan Sivastepol, Odesa ve Kefe’yi bombalayarak iki Rus gemisini batırması üzerine 5 Kasım 1914’de Anlaşma Devletleri Osmanlıya savaş ilan eder… Osmanlı ise 11 Kasım 1914’de karşı savaş, 23 Kasım 1914’de ise “Cihad-ı Ekber” ilan eder…
“Şeyhülislam Mustafa Hayri Efendi, bütün dünya Müslümanlarını bu kutsal savaşa çağıran bir fetva verdi. Sultan Reşat’da bir Hatt-ı Humayun yayımladı.Şeyhülislamın fetvası ve Sultan Reşat’ın Hatt-ı Humayunuyla ‘yeryüzündeki üç yüz milyon Müslüman, din düşmanlarına karşı ortak savaşa’ çağrılıyordu.” (a.g.e.sa.408)
Uyulması farz olarak kabul edilen ve Müslümanların, bulundukları yerlerdeki karşı güçlere ayaklanmalarını, karşı durmalarını gerektiren fetvaya ne derece uyulduğunu savaş sonrası tüm dünya görmüş oldu…
Fransızlarla ve Ruslarla savaşmakta olan Almanların, Ruslara bir cephe daha açarak, güçlerini kırmak adına Sarıkamış’ta açılan cephede, yazlık giysilerle, kumanyasız, düşmanla karşılaşıp bir el dahi ateş edemeden, imanlı, inançlı, yiğit, doksan bin Türk çocuğu Sarıkamış dağlarında, -30 derecede kırılıp gider… Bunun yanında Karadeniz’deki Rus hâkimiyeti de güçlenir…
İngilizlerin sömürgelerinden toplayıp cepheye sürdüğü çoğu Müslüman askerlerin cepheye akışını kesmek için Almanların Osmanlıya düzenlettiği Kanal harekâtı, İngiliz ve Fransızların üstünlüğü ile sonuçlanır…
Rus çarlığına yardım etmek, Osmanlıya bir cephe daha açarak gücünü kırmak, İstanbul’u işgal etmek amacıyla Çanakkale’yi geçme fikri ortaya atılır Denizler l.Lordu Churchill tarafından… Fikir çok çetin tartışmalardan sonra İngiliz hükümetince Fransızlarla ortak hareket edilmesi gerektiği kabul edilir…
Fransız ve İngiliz askerlerinin yanı sıra, Avustralya’dan Anzaklar, Kanada’dan yerliler, Hindistan’dan Gurkhalar, Senegal’den zenciler toplanıp eğitildikten sonra, şövalyeler ve gemi papazları eşliğinde, son sitem silahlarla donatılmış askeri gemilerle Çanakkale’ye doğru yola çıkarlarken, Mustafa Kemal’de Enver Paşa’ya yazdığı bir mektupla, Sofya’daki görevinden alınıp Çanakkale Cephesi’nde görev almak istediğini bildirir…
“Size orada daima bir vazife mevcuttur; lakin Sofya’da kalmanız daha mühim telakki edildiği içindir ki sizi orada bırakıyoruz” şeklinde…(a.g.e.sa.418)
Ancak Enver Paşa’nın Sarıkamış ve Kanal harekatında yaşadıkları hezimeti gözden geçirmesi üzerine Gelibolu’da Liman Von Sanders Paşanın komutasında kurulmakta olan ve savaş görevi verilmeyen XIX.Tümen komutanlığına Mustafa Kemal’in ataması yapılır…
İlerleyen zamanda Mehmetçiğin kum torbalarından giysi yapacağı savaşı İngiliz ve Fransızlar, 231 gemisiyle ve bu gemilerde bulunan 1115 uzun menzilli toplarıyla, sömürgelerinden topladıkları çoğu Müslüman askerleriyle 19 Şubat 1915’te başlatırlar…
Önce deniz yoluyla ilerleyerek İstanbul’a ulaşmayı planlayan İngiliz ve Fransızlar savaş gemilerinin, Nusret mayın gemisinin bir gece önce düşman gemileri arasından sızarak denize bırakmış olduğu 26 Rus mayınına çarparak, beş düşman gemisinin 18 Mart 1915 günü batması, düşmanın karaya çıkarak ilerlemesi gerektiği kararını almalarına sebep olur…
Çağın en gelişmiş silah, teçhizat ve araçlarıyla donatılmış denizden karaya, karadan karaya ölüm kusan top mermileri, uçak saldırıları altında yedi düvele karşı Çanakkale Boğazı, Gelibolu yarımadasında başlayan çetin mücadelede -Alman cephesini rahatlatmak için düşmanı yarım adanın içlerine çekme- Almanca düşünen Liman Paşa ile Türkçe düşünen Mustafa Kemal zaman zaman ters düşmüş, fakat hep Mustafa Kemal’in yaptıkları sonuç almış…
Düşmanın 330.000 asker kaybettiği savaşta, Türk tarafının vermiş olduğu 55.000 şehit, toplamda 218.000 kayıpla sonuçlanan Çanakkale Cephesi’ndeki savaşın zaferle sonuçlanmasında Mustafa Kemal’in etkisi tüm dünyaca kabul edilmiştir…
Sonuçları itibariyle İngiliz hükümetini deviren, Rus çarlığını yıkan etkilerin dışında eğer Liman Paşa Mustafa Kemal’in saldırı teklifini geri çevirmemiş olsaydı İngiliz ve Fransızların bir donanmasının kalmayacak olması ise acı bir gerçek… 03 Ocak 1916’da Çanakkale’den sessizce çekilen İngiliz ve Fransızlar herhalde Liman Paşa’ya müteşekkirdirler…
Çanakkale Cephesi’nde yapılan deniz ve kara savaşlarında canlarını siper eden, can vererek milletine can olan, toprak vermeyen, üstelik de arkalarında dünya var oldukça anlatılacak bir destan bırakan değerli askerlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz…
Orhan KAYA
Uzun zamandır duyduğum en güzel haber..İnşallah müjdeler peşi peşine gelecek…
Değerli arkadaşlarım bu habere yaptığım ve yayınlanan yorumumda belirttiğim gibi bu ne bir zam ne de yeni bir haktır.Klavye başında ahkam kesenler sayesinde gerçekleşen bir hak iadesidir!Emek veren arkadaşlarıma,başta Sn.Umur TALU olmak üzere basındaki adalet ve eşitlik savaşcılarına,ısrarlı ve özverili çalışmalarda bulunan Sn.Ahmet KESER başkanlığındaki yönetime teşekkür ederim.
[b]Değerli Arkadaşlarım Bu yeni bir hak yeni bir zam değildir; Ön yargılarla yıllardır gasp edilen haklarımızın iadesidir 631 SKHK gereğince verilmesi gereken tazminatları alamayan emniyet hizmetleri,MİT mensupları ve diğer bazı kamu görevlilerine denge tazminatı olarak verilen 100 TL assubaylara verilmemişti ayrıca birçok kamu görevlisi MYO mezunu ise 9/2 lisans mezunu ise 8’nci dereceden göreve başlıyordu, assubayların okumaları engellenilmek için zamanın Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa mahkemesi yalan beyan ve belge ile aldatıldı ya da AYİM hukuka aykırı karar vererek yüksek okul mezunu assubayları mağdur etmişlerdi, nihayet yeni bir hak olmasa da adalet ve eşitlik sağlanacaktır. Tüm çalışanların gasp edilen haklarının alınması ve imtiyazlılara son verilmesini diliyorum. Adalet birgün herkese gerekecektir.Saygılarımla.[/b]
İnşallah tüm zümremize biraz olsun nefes aldıracak bir düzenleme olur.Ama Vecdi Gönül, Nurettin AKMAN,eski Gen.kur Bşk.,astsubay devrimcisi (!) İlker Başbuğ örnekleri hafızalarda iken,yine de yoğurdu üfleyerek yiyelim DERİM!!
Selam ve saygılar..
Sayın Milli Savunma Bakanınım biraz İçişleri Bakanının konuşma ve hak arama konuşmalarından feyiz al da konuş, bence inandırıcı değil. Bu kadar çalışanı salak mı buldunuz ha bire 100 tl seyyanen zam var diyorsunuz, ama bir çalışma yok komisyonlarda. İçişleri bakanı boş durmuyor.
İnşallah birileri yine bizim duygularımızla oynamıyordur. Artık neye inanıp neye inanmayacağımızı,kime güveneceğimizi bilemez olduk. Artık güvenmek, uğradığımız adaletsizliklerin son bulmasını istiyoruz. Site yöneticisi sayın büyüklerimden istirhamım, ne olur kesinleşen kararları paylaşalım, büyük ümitler içine girip yine hüsrana uğramak istemiyoruz. Çünkü bir evvelki M.S. Bakanı (boş gözlerle bakan) ve Genelkurmay Genel sekreteri de buna benzer şeyler söylemiş ancak hiçbiri gerçekleşmemişti.İçimizdeki aldatılmışlık duygusundan kurtulmak istiyoruz artık. Saygılarımla.
Emekli aylıklarında artış nasıl olacak?
Emekli aylığı ve emekli aylığı hesabında da değişikliğe gidileceğini ifade eden Yılmaz, “Birinci dereceden emekli maaşı alanlarla ikinci dereceden emekli maaşı alanlar arasındaki farklılığın giderilebilmesi maksadıyla hazırlanan taslak ile emekli olan personelin emekli aylıklarının hesabında en yüksek devlet memura aylığı brüt tutarının yüzde 70 oranı yüzde 110’a çıkartılacaktır” bilgisini verdi.
Bu işlemler nasıl olacak ? Hazırlanan taslak kapsamında neler var? Söz konusu derece arasındaki maaş farkı intibak yolu ile değil de 2’den emekli olanlara brüt maaş oranlarının daha fazla yansıtılarak kapatılmaya çalışılacağı gibi bir anlam çıkıyor..İntibaklar yapılmayacak mı? Başta Temad ve sitemiz çalışanları ve emek veren herkese teşekkürler.Selamlarımla.
——————————————————–
YÖNETİCİ NOTU. Sn.Meslekdaşım daha önceki aldığımız bilgilerde başlangıç derecelerimiz olan 9/2 ve 8nci derecenin netleştiğini öğrendik Sn.Bakanın bahsettiği 2-3 derecedeki arkadaşlarımızın maaş farklarının azaltılmasının intibaklarla ilgisi yok Em.San.Md.70 deki oranlardaki adaletsizlik bir derecede büyük farklılıklar yaratıyordu bu oran % 70 den %110 a çıkarılarak farkın azaltılması amaçlanmıştır. Mücadelede kararlı olursak haklarımızın iadesini çabuklaştırabiliriz.
Değerli arkadaşlarım;henüz ortada net bir şey yok,bu bir çalışma.Sayın Bakan Başbakanlığa gönderdik diyor,bunun yasalaşması için bir sürü aşaması var.Çok fazla heveslenip daha sonra hevesimizin kursağımızda kalmasının anlamı yok.Geçmişte yaşananları hatırlayın”bir gün önce meclisten geçen yasa Genelkurmayın baskısı ile bir gün sonra iptal edildi”TEMAD’ın yeni yönetiminin katkısı elbette çok büyük,kendilerine ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz ancak bu arkadaşlarımızın görevi yeni başlıyor,bu teklif bir yerlerde kırpıla kırpıla kuşa çevrilip sadaka verir gibi alın size 100 tl diyerek bizi katakulliye getirmesinler ,hep o kaygıyı içimde taşıyorum.
Bu haklarımız verildiğinde devlet bize bir şeyler bağışladı gibi bir algı oluşmasın.Verilen sözler yerine getirilirse 10 yıllık mağduriyetin bir bölümü kısmen de olsa giderilmiş olacak,bekleyip göreceğiz.
Ne olacak biliyorum. Başbakanlık bu konuda kaynak olup olmadığını Maliye Bakanlığına soracak. Maliye Bakanı kaynak yok diyecek. Diğer Bakanlıklar kendi personeline zam kuyruğuna girecekler. Polisler zaten kapıda. Diğer memurlar da silahlıya var da, silahsıza yok mu diyecekler. Hal böyleyken hükümetin ekmeğine yağ sürülecek ve bir başka bahara kalacağız.
Menfi düşündüğüm için kusura bakmayın. Ancak Eylül 2011’de bilgi edinme kanunu doğrultusunda Cumhurbaşkanlığına özlük haklarımızdaki haksızlıkların düzeltilmesi konusunda yazı yazdım. O zaman bana Milli Savunma Bakanlığından bir yazı geldi. Emekli Assubayların maaşlarına 100 TL iyileştirme yapılması için başbakanlığa gerekli yazıların gönderildiği yazıyordu. Sayın arkadaşlar aradan altı ay geçti.
Moral bozmak gibi olmasın ama bir meslek grubunun hayalleri ve gururları ile oynayan umut tüccarları tarafından alaya alınıyoruz.
Saygılarımla…
Bu alkışlanacak,sevinilecek bir olay degildir.Bence Bakan bey İçişleri Bakanını örnek alıp en az 500-600 TL’den söz etmeliydi.Bir çok kurum bu parayı 3 yıldır alıyor zaten.Umarım diger haklarımız başlangıcı olur.Emegi geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkürler…!
Sayın Meslektaşlarım
Eğri oturup doğru konuşalım bundan 5-6 yıl önce assubayın hakkından hukukundan bahseden var mıydı? Birkaç gayretli şube dışında genel merkez dahil herkes lokalleri ve gezileri ile mutluydu, ne derecemizden ne kadememizden haberdardık. Sonra sağ olsun arkadaşlar bu site ile mücadelenin meşalesini yaktılar, bazı dangalaklar bu sitenin yaptıklarını önemsememiş olabilir; peki TEMAD eski yönetimi ne yaptı var mı bir tek başarısı? Bu sitenin zorlaması olmadan Genelkurmay’ın yolunu bile bilmiyorlardı, şimdi bakın haklarımızı her platformda dile getiriyoruz, tutulmasa bile yetkililerden sözler alıyoruz. Peki netice almamız için ne yapmalıyız? Daha çok gayret etmeliyiz, burada mücadele için yapılan kampanyalara bile adını yazmaktan korkanlar ya da önemsemeyenler veya başarı bu sitenin olur diye destek yerine köstek olanlar,kişisel hesap peşinde koşanlar, parmak hesabı ile zam hesabı yapmak yerine destek versinler. TEMAD yönetimi de eylemler dahil her türlü desteğimizle yanlarında olduğumuzu unutmasınlar. 1’nci derecedekiler de zor durumda ama diğer alt derecedeki arkadaşlarımız çok zor şartlarda geçim mücadelesi veriyorlar haklarımızın mutlaka takipçisi olmak zorundayız.
” en yüksek devlet memuru aylığı brüt tutarının yüzde 70 oranı yüzde 110’a çıkartılacaktır “
– Bu açıklama sırf emekli assubayları ilgilendirmiyor. Söz konusu dereceden emekli olan tüm devlet memurlarına zam var demektir.
– 01.04.2006 tarihinden itibaren emekli mit mensubu, polis ve bekçilerden makam tazminatı almayanlara 100.- TL’sı ödenmektedir. 2006 yılının 100.-TL’sı ile şimdiki 100.- TL’sı aynı mıdır ?
– 2006’da söz konusu 100.- TL’sı Emekli Assubaylar için de yanılmıyorsam AKP tarafından teklife eklendi. Ancak Milli Savunma Bakanlığından binbaşı veya yb. rütbeli bir temsilci tarafından red edildiği için söz konusu tazminattan emekli Assubaylar faydalanamadı.
– Meslekte iken yok kağıt tasarruf et, yok zarf tesarruf et, yok araç tasarruf et, yok telefondan tasarruf et. Emekli olunca tasarrufa devam et. Ayda 100.- TL’sından, Yılda 1.200.- TL’sı. Altı yılda 7.200.- TL’sı çarpı 100.000.- Emekli Assubay 720.000.000.- TL’yı Emekli Assubaylar sayesinde hazine tasarruf etmiş. Faizi hariç tabii ki.
– Deniyor ki makam tazminatı almayanlara verilecek. E makam tazminatı sivilde makamlara, TSK’da rütbelere göre değişmekte ve bir göstergeye bağlı olduğu için sabit değil. Her katsayı artışında makam tazminatı da artıyor. Bu tazminatı bir göstergeye bağlasalar da enflasyon karşısında daha az erise olmaz mı?
DEĞERLİ ARKADAŞLARIM BU TEKLİF BAŞBAKANLIĞA GÖNDERİLDİ DİYE BELİRTİLMEKTE OLUP NE ZAMAN YASALAŞACAKTIR,KESİN OLARAK YASA ÇIKACAK MIDIR? YOKSA DAHA ÖNCE DE BU GİBİ TEKLİFLERİN YAPILDIĞI BİLİNMEKTEDİR AMA NETİCE ALINMAMIŞTIR.İNŞALLAH EN KISA ZAMANDA YASALAŞIR.SAYGILARIMLA.
İhtisas komisyonları tozlu raflarına bir yenisi daha eklendi.Yıllardır komisyonlarda bekleyen haklarımızla ilgili çalışmalar nasıl bu güne kadar beklediyse şimdi de öyle olacak. Umut ediyorum ki en kısa sürede bu çalışma tamamlansın ve tüm meslektaşlarımızın istek ve talepleri yerine getirilsin. Fakat şahsım adına yazıyorum ki bu konuda geçmişte olduğu gibi bugün de bir kazanım çıkmayacağı.Eski Milli savunma bakanı da defalarca müjdeler vermiş ama sonucunu bir türlü bağlayamamıştı.Bu işte yine tasarı şeklinde gidecek , bakanlar kurulu , ihtisas komisyonları derken komisyonlardaki “GÜNDEMDE” ibaresini yıllarca takip edeceğiz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen umudumu asla yitirmeden gerektiğinde de mücadeleye katkıyı esirgemeden umutla bekleyeceğim .İnşallah hakkımızda hayırlısı olur.Selam ve saygılarımla.
http://www.memurlar.net/haber/221231/
Tasarının başbakanlığa gitmesi, galiba maliye bakanlığına gitmesinden daha iyi diye biliyorum, yani KHK çıkması çabuk olur diye düşünüyorum, yönetici biraz daha bilgi verebilir mi acaba.
————————————————————-
YÖNETİCİ NOTU
Değerli üyemiz, prosedür gereği hiçbir bakanlık diğer bir bakanlığa yasa teklifi göndermez. TEKLİF, Milletvekilleri tarafından veriliyorsa yasa teklifi; Bakanlar kurulu tarafından veriliyorsa Yasa Tasarısı olarak adlandırılır. TBMM sunulan tasarı ve teklifler Başbakanlık tarafından ilgili komisyonlara havale edilir Komisyon raporu Gn.Krl.gündemi için TBMM başkanlığına gönderilir buradan genel kurula havale edilip görüşmeler sonunda kabul veya ret edilir. Bir de konunun aciliyeti ile Bakanlar Kurulu yetki aldığı konularda KHK çıkarabilir.
İç işleri bakanlığı polislere 500-600 Maaşlara zam umudu doğuran ve ek göstergeleri artıran yeni düzenleme Maliye Bakanlığı’na gönderildi,
MİLLİ Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, TSK personelinin özlük haklarının düzenlenmesine ilişkin tasarı taslağının Başbakanlığa gönderildiğini açıkladı.
–
2 yıllık ön lisans mezunuyum 2/3’den emekliye ayrıldım merak içinde takip ediyorum teşekkürler.
TBMM
TASARI VE TEKLİFLER
24 / 2 2 / 457 15/03/2012 Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
Teklif ile, emniyet hizmetleri sınıfına mensup memurlardan üniversite veya yüksekokul mezunu olanların birinci dereceye kadar yükselebilmeleri, bu sınıfa dahil personelin ek göstergesinde iyileştirme yapılması ve tazminat oranının artırılması amaçlanmaktadır.
Son Durumu : KOMİSYONDA Metni Diğer Bilgi
çok çabuk geldi
milli savunma bakanın verdiğini nerede?
12 yıldır aldatılan meslektaşlarımdan hâlâ bunlara oy verenler var ya ben ona yanarım…
Bu açıklandıktan bir gün sonra TEMAD üç görüşme yapmıştır.
AK PARTİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ MUSTAFA ELİTAŞ İLE GÖRÜŞME
16 Mart 2012, Cuma Saat 13:00’da Ak Parti Grup Başkan Vekili, Kayseri Milletvekili Mustafa ELİTAŞ ve Plan ve bütçe komisyonu üyesi, Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu ile görüşüldü.
TÜRKİYE EMEKLİ ASTSUBAYLAR DERNEĞİ’NİN, JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞINI ZİYARETİ
15 Mart 2012 Saat 16:00’da Jandarma Genel Komutanlığı ziyaret edildi. Ziyarete, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Yönetim Kurulu katıldı.
TBMM MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU 2. BAŞKANI SN. ŞİRİN ÜNAL İLE GÖRÜŞME
15 Mart 2012, Perşembe günü, Saat 11:00’da TBMM Milli Savunma Komisyonu 2. Başkanı Ak Parti İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ile görüşüldü.
TEMAD ne olacağını biliyordu?
Acaba başbakanlıkta bu tasarı bekliyor mu?
Bakan Yılmaz: Askerlere yüz lira zam yapılacak
MİLLİ Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, TSK personelinin özlük haklarının düzenlenmesine ilişkin tasarı taslağının Başbakanlığa gönderildiğini açıkladı. Yılmaz “TSK’nın tüm personeli emekliler de dahil olmak üzere özlük haklarında iyileştirme olacak. Subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaş emekli aylıklarına her ay 100 TL ödeme yapılacak” dedi.
Bu konuda aşağıdaki yorumu yapmıştım.29.3.2012
(Tasarının başbakanlığa gitmesi, galiba maliye bakanlığına gitmesinden daha iyi diye biliyorum, yani KHK çıkması çabuk olur diye düşünüyorum, yönetici biraz daha bilgi verebilir mi acaba?)
Maliye bakanlığına giden polislerin zammı ile ilgili maliye bakanlığı birkaç kez olumsuz görüş açıkladı
Ancak sözde başbakanlığa giden tasarı taslağı ile ilgili bir gelişme var mı, bu taslak acaba imzada mı ve anladığım kadarı ile bu taslak genelkurmay,maliye bakanlığının oluru ile hazırlanan bir taslaktı.
HAKLARIMIZ NEDİR
2 yıllık ön lisansı bitirip 2011 yılında 1989 yılı astsubayı olarak 2/3’den emekli oldum.
Bir şans eseri 23 yıl boyunca karakol komutanlığı yaptım yani ne gecem,ne gündüzüm,ne cumartesi, ne de Pazar vardı; değil 5 yıl yıpranma 46 yıl çalıştım.
2011 yılında ben emekli olurken 2 yıllık üniversite 1992,1993 yılı mezunu hemşire ,öğretmen,adliyedeki personel……….,1/3,1/4 derecesindeydi,
2 yıllık ön lisans bitiren polis memuru 2 derece civarı alırken bana sadece bir kademe verildi.2 derece alan polis memuru aldığı derece ve kademe ile bizlerin önüne mi geçti?
Yeni mezun bir polis ile astsubay ne kadar maaş alıyor?
Düne kadar adliyede çalışan memurlar emekli ikramiyesi 44000 lira alacağını bahsederken şimdi 50000 lira üzerinden bahsediyorlar.400 lira da maaşlarına zam geldi.(3-4 yıl önce yine extra bir zam almışlardı)
Her çalışanın bir maaşı bir de ikramiyesi var ,döner sermayesi ,keşifi,ek dersi daha sayamadığım ve bilmediğim ek gelirleri var. Anlatmakla bitmez bir arkadaşın forumda yazdığı gibi aldığımız maaşı (Allah’a bin şükür) utancımızdan çöpçüye bile söyleyemiyoruz (belediyede çalışıp emniyet sınıfına geçen biri 1200 maaş-1800 ikramiye civarı ile 3000 liranın üzerinde maaş alıyor) kimsenin maaşı beni ilgilendirmez daha fazlasını alsınlar.
Ancak anlatmakla bitmez haklarımızı gazete televizyonda ararken 9/2’si,1/4 veya zam oranları ile ilgili yasal kaynağımız ne olmalı ne istemeliyiz acaba bir arkadaş maddeler halinde yasal kaynağı ile yazabilir mi.
657 sayılı kanun her maddesi devamlı değişiyor,torba yasası çıkıyor ve hemen 657 ona göre uyarlanıyor maşallah 926 astsubaylara gelince taş gibi sağlam duruyor…
———————————————————
YÖNETİCİ NOTU.
Sn.Üyemiz, haklarımızın hukuki gerekçeleri ile özetlendiği BİZ KİMİZ NE İSTİYORUZ yazımızı sitemizde bulabilirsiniz. Muhtelif platformlarda haksızlıklıklarımız dile getirilirken bu yazıdaki hususların dikkate alınmasını öneriyoruz.
http://emekliassubaylar2.netau.net/index.php?option=com_content&task=view&id=152&Itemid=99999999
Kabe bağışladı sanki…