Dolar 34,8648
Euro 36,7744
Altın 3.046,94
BİST 10.120,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 4°C
Karla Karışık Yağmurlu
Ankara
4°C
Karla Karışık Yağmurlu
Cum 3°C
Cts 6°C
Paz 5°C
Pts 4°C

MAKİNE GEDİKLİ KÜÇÜK ZABİTANI NİZAMNAMESİ

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
02/03/2011 6:33 PM
8

osmanischemarineMadde-1: Makine Küçük Zabitanı ile Gedikli Zabitanı yetiştirilmek üzere Bahriye Nezaretinde “Bahriye Çırakları Mektebi” namıyla bir mektep teşkil edilmiştir.

Madde-2: Makine Çıraklığına kabul olunmak için on üç yaşını ikmal etmiş ve on altısına dahil olmamış bulunmak ve boyu bir metre kırk beş santimetreden dun olmamak ve mekteb-i iptidainin devre-i mütevassıta tahsilini görmüş olmak şarttır. Mekteb-i iptidai devre-i ailye tahsilini görmüş olanlar tercihan kabul olunur.

Madde-3: Her sene makine çıraklığına kabul edilecek çocukların adedi temmuzun bidayetinde gazetelerle ilan edilecektir. Talipler Ağustos bidayetine kadar Bahriye Nezaretine ba-istida müracaat ve Ağustos zarfında tayin edilen gün ve saatte efrad-ı cedide mektebinde teşkil edilecek muayene-i iptidaiye heyeti huzurunda isbat-ı vücut ederek zirdeki evrakı hey’et-i mezkureye tevdi edeceklerdir:

  1. Nüfus Tezkeresi,
  2. Aşı Şahadetnamesi,
  3. Vücudu tamamen sıhhatte olduğuna ve ebeveyninin irsi emrazdan salim bulunduğuna dair tabip raporu,
  4. Hüsnü ahlak sahibi olduğuna dair mahallesi hey’et-i ihtiyariyesinden muatat bir ilmühaber,
  5. Mektep tasdiknamesi,
  6. Tahsil müddeti ile hizmet-i fiiliye-i askeriye müddetinden fazla olarak laakal on sene daha bahriye-i şahanede hizmet edeceğini mübeyyin velisinin izn-i tahririsi ile talip atrafından mümza bir taahhüt senedi.

Madde-4: Muayene-i iptidaiye hey’eti Çırak Mektebi Müdürü yani kışla gemisi süvarisi ile tedrisat-ı bahriye şubesinden bir aza ve mektebin tabibinden teşekkül eder. Bu hey’et madde-i sabıka mucibince talipler tarafından tevdi olunan evrakı tetkik ederek şayan-ı kabul olanları teftik ve kararını alakadarana tefhim ve netice-i tetkikatını mübeyyin raporunu da tedrisat şubesi müdüriyetine tevdi eyler.

Madde-5: Madde-i sabıka mucibince şayan-ı kabul olarak tefrik edilenler tayin edilen gün ve saatte muayene-i sıhhiyeleri icra edilmek üzere Bahriye Merkez Hastahanesine sevk olunurlar. Hey’et-i sıhhiye tarafından muayene-i tıbbiyeleri icra olunur. Bu muayenede taliplerden vücutları kavi ve gürbüz ve kalpleri ve ciğerleri gayet sağlam ve gözleri pek kuvvetli olduğu anlaşılanlar tefrik edilir. Ve diğerlerine cevab-ı red verilir. Renk körlüğü mani-i kabul değildir.

Madde-6: Muayene-i tıbbiyede elverişli görülenler tedrisat şubesinden bir aza ile kışla gemisi süvarisi ve ikincisi ile lüzumu kadar zabitandan mürekkep bir hey’et-i imtihaniye huzurunda programına tevfikan imtihana tabi tutulur, imtihanları kabul edilenlerin içinde en yüksek numara kazanandan bed ile lüzumu kadarı tefrik ve Eylülün birinci günü kabul-i kat’i ve kayıt muameleleri icra olunur. Ve kendilerine elbise ve nizamnameye merbut cetvelde muayyen eşya ita edilir.

Madde-7: Makine çıraklarının müddet-i tahsileyesi beş senedir. Bu müddetin ilk üç senesini kışla gemisinde geçirirler. Kışla gemisi mektep olmak için kaffe-i şeraiti haiz olacaktır. Bu itibarla her hususta ikinci daireye tabi olup diğer makamat ile muhaberatı daire-i mezkure vasıtasıyla cereyan eder. Kışla gemisi sefain-i saire ile birlikte bulunduğu zaman gemi nöbetine tabidir.

Madde-8: Bu üç senelik müddet-i tahsiliye zarfında tahsil zirdeki esaslar üzerine icra olunacaktır:

  1. Çıraklara terbiy-i askeriye vermek ve intizam ve temizlik ve itaate ve hissi vazife perveriye ve kaffe-i muamelatta vicdani hareke alıştırmak,
  2. Mesleklari dahilinde olmak şartıyla çırakların cümlesine mümkün mertebe aynı derecede tahsili verebilmek,
  3. Silk-i bahrinin fenni aksamında tatbikat-ı ameliyeye ziyade itina etmek,
  4. Gemi ve deniz hayatına ülfet ettirmek

Tahsil programı Nezaret-i Bahriye tarafından tanzim ve icap ettikçe tebdil olunur.

Madde-9: Her sen-i tedrisiye nihayetinde imtihanlar nazari ve ameli olmak üzere icra ve çırakların imtihanda kazandıkları derecat cüzdanlarına kayıt ve imla edilecektir. Hey’et-i imtihaniye kışla gemisi süvarisinin taht-ı riyasetinde olmak üzere sefine-i mezkure zabitanından teşekkül eder. Bahriye Nezareti namına mümeyyiz bulunabilir. İmtihanda muvaffak olamayanlar tahsillerinden fayda melhuz ve ahlak ve etvar cihetiyle müstakbelen efradın amiri olmağa layık oldukları ve vücutlarına ihtiyaç görüldüğü takdirde bir sene daha sınıflarında ipka ve aksi halde mektepten ihraç olunurlar. Üçüncü sene imtihanda muvaffak olanlar seyyar mektep gemisine nakledilirler.

Madde-10: Seyyar Mektep Gemisindeki tahsil Eylül iptidasından başlayarak yirmi bir ay devam eder. Bu müddet zarfında gemi açık denizlerle sevahil-i Osmaniye ve Ecnebiyede icray-ı seyi ve sefer eder.

Madde-11: Kışla gemisinde makine inşaatı ve bakırcılık ve demircilik tahsil etmiş olanlar seyyar mektep gemisinde on iki ay kazan önünde altı ay makinelerde ve üç ay da yardımcı makineleri işletmekte istihdam olunacaklardır.

Torpidoculuk tahsil edenler altı ay kazan önünde on beş ay denizlerde torpido ve limanda motorbot işlerinde istihdam olunurlar. Elektrik ve telsiz telgraf tahsil etmiş olanlar üç ay kazan önünde üç ay yardımcı makinelerinin idaresinde ve on beş ay da telsiz telgraf hidematında istihdam olunurlar.

Madde-12: Madde-i sabıkadaki ameli dersler ile beraber çıraklara malumat-ı fenniyelerinin tevsii için haftada beşten altı saate kadar nazari dersler tedris olunur. Müddet-i tedrisiyenin iki saati çırak kışla gemisindeki müktesebat-ı fenniyenin ve mütebakisi mesleğe ait malumatın tevsiine hasredilir.

Madde-13: Seyyar mektep gemisinde bir sene fevkalade ifay-ı hizmet ve ibraz-ı ehliyet edenler makineci çırağı çavuşluğuna terfi olunurlar ve alamet-i mahsusasını takarlar.

Madde-14: Seyyar mektep sefinesi seyyahattan İstanbula avdetinde imtihanlar icra olunur. Bu imtihanlarda muvaffak olamayan talebe dige nokat nazarından mesleğe elverişli görüldükleri ve kendileri dahi arzu ettikleri halde sefineye yeni dahil olan çıraklarla birlikte tekrar tahsil ettirilir ve sınıfta takaddüm ederler. İmtihanların hitamında muvaffak olanlara Temmuz ve Ağustos aylarında mezuniyet verilir. İmtihanda muvaffak olamayan ve vücutlarından bahriyece istifade me’mul olmayan çıraklar ihraç olunur. İmtihanda muvaffak olamayanlar meynında sinn-i mükellefiyete vasıl olanlar kur’a efradı gibi bahriyede istihdam olunacak ve isimleri Harbiye Nezaretine bildirilecektir. Sinn-i mükellefiyete vasıl olmayanları hüsn-i ahlak sahibi bulundukları ve vücutlarından istifade memul olduğu takdirde Bahriye Nezareti tersane çırakları sınıfında alıkoymak salahiyetini haizdir.

Madde-15: Seyyar mektep gemisinde ikmal-i tahsil edenler Eylül ayında makine ihtisas kursuna sevkedilirler. Bunların kurstaki tahsili Mart nihayetinde hitam bulmak üzere yedi ay devam eder. Elektrikçi ve telsiz telgrafçı ile torpidocu olarak yetişmiş olanlara elektrikçilik ve torpidoculuk ve hidemat-ı sairede yetişenlere gemi makineleri dersleri tedris olunur. İhtisas kursu imtihanını veremeyenlerin Makine Gedikli Sınıfında vücutlarından istifade me’mul olmayanları kur’a efradı gibi bahriyede istihdam olunacak ve isimleri Harbiye Nezaretine bildirilecektir. Makine Gedikli Sınıfında vücutlarından istifade me’mul olanları ilk imkan husulünde ikmal-i tahsil ettirilmek üzere diğer bir kursa daha sevkolunurlar. Bunda da muvaffak olamazlar ise hizmet-i askeriyelerini ba’de-l-ikmal ihraç edilirler. Esbab-ı mücribe dolayısıyle devam edemeyenler ilk imkan husulünde ikmal-i tahsil ettirilmek üzere arkadaşlarıyla birlikte sefaine tevzi kılınırlar.

muze2Madde-16: Makine ihtisas kurs imtihanını verenler faal filonun bir sefinesine tayin olunurlar. Burada ibraz-ı ehliyet edenler nefer sıfatıyle beş ay hizmetten sonra onbaşılığa terfi olunurlar. Onbaşılıktan birinci sınıf gedikliliğe kadar olan terfileri efrad-ı bahriye ve gedikliler hakkında kanunname ahkamına göre icra olunur.

Madde-17: Çıraklara bulundukları sınıfa göre merbut cetvelde gösterildiği veçhiyle elbise ve eşyay-ı saire ita kılınır.

Madde-18: Çıraklara müddet-i tahsiliye olan beş sene zarfında ekmek müstesna olmak üzere diğer erzak Mekteb-i Fünun-i Bahriye talebesine verildiği gibi ita olunur.

Madde-19: Bahriye makine çırakları ile makine işçileri hakkındaki 25 Ağustos 1330 tarihli nizamname ahkamı mefsuhtur.

Madde-20: İşbu nizamname tarih-i neşrinden muteberdir.

Madde-21: İşbu nizamnamenin icrasına Bahriye Nazırı memurdur.

İşbu nizamnamenin mevki-i meriyete vaz’ını ve nizamat-ı devlete ilavesini irade eyledim.

12 Safer 1334

7 Kanunuevvel 1331 (20 Aralık 1915)

Mehmet Reşat (Padişah)

Diğer İmzalar

AÇIKLAMALI SÖZLÜK:

Dun: aşağı

mekteb-i iptidai: ilk mektep, ilkokul

devre-i mütevassıta: 6 Ekim 1913 tarihinde çıkarılan “Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-ı Muvakkati” (İlköğretim Geçici Kanunu) uyarınca ilk öğretim 6 yıl olarak belirlenmiş ve sıbyan mektepleri de iptidai mekteplerine dahil edilmiştir. Eğitim süresi her biri iki yıl olmak üzere üç devreye ayrılmıştır. Bu devreler; “devre-i evvel”, “devre-i mütevassıta” ve “devre-i ailye”dir.

devre-i ailye/aliyye: İlköğretimin iki yıllık devrelerinden sonuncusu. Genelde askeri okullara girebilmek için bu bölümün bitirilmesi gerekir.

Bidayet: başlangıç

ba-istida: dilekçeyle başvuru

efrad-ı cedide mektebi: Yeni asker mektebi ( acemi er eğitim okulu). Erler bu okullarda üç aylık eğitim gördükten sonra kıtalara gönderiliyordu. Bu okullarda erlere askeri ve mülki vazifeleri öğretiliyordu.

zir: aşağı, alt

hey’et-i mezkureye tevdi: bahse konu heyete teslim

Şahadetname: Bir işin yapılmasına müsaade veren resmi izin kağıdı.

Emraz: hastalıklar, marazlar

İlmühaber: resmi vesika

Muatat: vermek

Laakal: en az

Mübeyyin: beyan eden

izn-i tahririsi: Yazılı izin belgesi

talip atrafından mümza: istekli tarafından imzalanmış

tedrisat-ı bahriye şubesi: Birinci Daire (Erkân-ı Harbiye-i Bahriye Dairesi)’nin şubelerinden birisi. Eğitim dairesi.

madde-i sabıka mucibince: Bir önceki madde gereğince

şayan-ı kabul: kabul edilmeye layık, münasip

teftik: ayırmak

kararını alakadarana tefhim: Sonucu muhatabına anlatmak, açıklamak

netice-i tetkikatını mübeyyin raporu: İnceleme sonucunu açıklayan raporu

cevab-ı red: Hayır cevabı

mani-i kabul: Kabul edilmesine engel

hey’et-i imtihaniye: Sınav Kurulu, heyeti

programına tevfikan: programına uygun olarak

bed ile: Başlayarak

kabul-i kat’i: Kesin kabul

merbut cetvel: Ekli, bitişik liste

kaffe-i şeraiti: Bütün şart ve koşullar

ikinci daire: Personel İşlerine bakan bahriye dairesi.

daire-i mezkure: Bahsi geçen daire

sefain-i saire: Diğer gemilerle

zirdeki: aşağıdaki

kaffe-i muamelat: Bütün işlemlerde, işlerde

vicdani hareke: vicdani hareket

Silk-i bahrinin fenni aksamı: Deniz yolunun ve Denizciliğin türlü kısımları, gemiciliğin her yönü.

ülfet: Alışma, ünsiyet

tanzim-tebdil:Düzenlemek-değiştirmek

sen-i tedrisiye nihayetinde: Eğitim dönemi/yılı sonunda

taht-ı riyaset:Başkanlığında

sefine-i mezkure zabitanı: Bahse konu geminin subayı

mümeyyiz: İmtihandaki talebenin bilgisini imtihan ederek yoklayan kimse

fayda melhuz: Fayda sağlaması düşünülen, akla gelen, fayda sağlayabileceği değerlendirilen

etvar cihetiyle: Hal, tavır ve davranış yönüyle

müstakbelen efradın amiri olmağa layık: İlerde, gelecekte askerin amiri olmaya layık

ipka: Azletmeyip yerinde bırakmak, sınıfta bırakmak

sevahil-i Osmaniye ve Ecnebiyede icray-ı seyi ve sefer: Osmanlı ve yabancı kıyılarda gidiş-geliş yapar.

Hidemat: Hizmet, vazife

malumat-ı fenniyelerinin tevsii için: İlim, bilim ve sanat bilgilerini artırmak için

tedris: Okutmak, öğretmek, ders vermek

müktesebat-ı fenniyenin: Kazanılmış, öğrenilmiş olan ilim, bilim ve sanat bilgilerinin

mütebakisi: arta kalanı, geri kalanı

fevkalade ifay-ı hizmet:Hizmeti normalin üstünde yerine getirenler, üstün hizmet edenler

ibraz-ı ehliyet: Yeterlilik ve liyakat gösterenler

alamet-i mahsusa: Özel işaret, rütbe işareti

Seyyar mektep sefinesi: Seyyar okul gemisi

dige nokat nazarından: Diğer noktalar, hususlar itibarıyla

takaddüm: Önde olma, kıdemli olma

istifade me’mul olmayan: Fayda beklenmeyen, umulmayan

meynında: Arasında

sinn-i mükellefiyete vasıl olanlar: Yükümlü çağa, yaşa ulaşmış olanlar

kur’a efradı: Kuraya tabi erat, asker

hüsn-i ahlak sahibi: İyi ahlak sahibi

salahiyetini haiz: Yetki ve sorumluluğa sahip olma

ikmal-i tahsil: Eğitimini bitiren, tamamlayan

hidemat-ı sairede yetişenlere: Diğer hizmet ve vazifede (branşta) yetişenlere

husulünde: Hasıl olmasında, olanak olmasında, fırsatta

hizmet-i askeriyelerini ba’de-l-ikmal ihraç: Askeri hizmetlerini tamamladıktan sonra

Esbab-ı mücribe: Lazım gelmiş, icab etmiş zorunlu haller sebebiyle

sefaine tevzi: gemiye dağıtım

sefine: Gemi

efrad-ı bahriye ve gedikliler hakkında kanunname ahkamına göre: Bahriye askeri ve gedikliler hakkındaki kanunname hükümlerine göre

veçhiyle: şekilde

Mekteb-i Fünun-i Bahriye: Deniz Mühendis Okulu

ahkamı mefsuh: Hükümleri yürürlükten kaldırılmış

tarih-i neşrinden muteber: Yayım tarihinden itibaren hükümleri geçerli olan

mevki-i meriyete vaz’ını: Hükümlerinin yürürlüğe konulmasını

nizamat-ı devlete ilavesini irade eylemek: Devlet Kanunlarına ilavesini emir eyledim

şakiran/şakird/şakirdan: Talebe, öğrenci.

AÇIKLAMALAR VE YORUM

denizasb1- 1890-1924 yılları arasında açılan Astsubay okulları değişik isimler altında eğitimlerini sürdürmüşlerdir. Assubay okullarının bu dönem içinde almış oldukları isimleri şöyle bir sayarsak, aşağıdaki şekilde belirtmemiz gerekir:

  • Gedikli Küçük Zabit Mektebi
  • Küçük Zabit Mektebi
  • Gedikli Mektebi
  • Şakiran/Şakirdan Mektebi
  • Çırak Mektebi
  • Gençler Mektebi

2- Bu mektep ve yetiştirdikleri öğrenciler arasında bazı ince farklılıklar olduğu da düşünülebilir. Örneğin, meslek ve sanat üzerine eğitim yapan okullara “Çırak Mektebi ya da Gedikli Mektebi”, doğrudan askerlik konusu üzerine eğitim yapanlara ise “Küçük Zabit Mektebi” denilmiş olabilir. Bu değerlendirmeyi, aynı anda farklı isimler altında da eğitim veriyor olmalarına dayandırmaktayım. İlerde yapılacak araştırmalar bu konuyu aydınlatacaktır.

3- Bu açıdan bakıldığında, yukardaki Nizamname metninden anlaşılacağı üzere, Makine Çırak Mektebi mezunlarının gemilere katılışında neferlikten başladığını görmemiz de şaşırtıcı değildir. O mesleğin ehli olmak için tıpkı ahilik geleneğinde olduğu gibi en alttan başlanmaktadır.

Selçuklular ve Beylikler döneminde etkili olan Ahi-esnaf örgütü toplumdaki etkisini zamanla yitirdikten sonra, ülkede meslekî yönden bir karışıklık olmasını önlemek için, 1727’den itibaren ‘Gedik‘ usulü uygulanmaya başlanmıştır. Buna göre bir kişi çıraklık- kalfalık kademelerini geçip usta olmadıkça dükkan açamazdı.

Buradan anlaşılacağı üzere, bu yapıyla Küçük Zabit ya da Gedikli Zabit yetiştirilmesi arasında bir bağ vardır. Bir mesleğe ya da sanata, branşa dayalı Assubay yetiştirilmesinde bu “Gedik” usulü esas alınmış, askerlikte ise mutlak itaatin aşılanması yeterli görülmüştür. Yani esnaf tipi bir yapılanma ile askeri yapı harmanlanmış, ortaya böyle bir teşkilatlanma çıkmıştır.

4- Gedikli Zabit rütbe yapılanmasının Küçük Zabitlerin başarılı olanlarını zabit yapmak üzere, İngiliz sisteminden alınıp tasarlandığını da hatırlatmamız gerekir. Böylece, Harp Okulu mezunu zabitler ile assubaylıktan terfi eden zabitler arasına da kalın bir çizgi çekilmiş oluyordu. Assubaylıktan Zabitliğe terfi edenler Gedikli Zabit olabiliyor ve ancak, Birinci Sınıf Gedikliliğe kadar yükselebiliyordu.

5- Mektebe alınan öğrencilerin, devre-i mütevassıta eğitimini tamamlamış olması şartı, o dönem için oldukça iyi bir eğitimin assubaylık için ön koşul olduğunu gösteriyor. Hele ki, devre-i ailye tahsilini görmüş olanların tercih edileceğinin açıkça belirtilmesi, apayrı bir önem taşıyor. Bu devreyi bitirenler aynı zamanda zabit yetiştiren okullara da gidebiliyordu. Buradan assubaylık mesleğinin daha başlangıcında dahi, iyi eğitim görmüş, zeki ve başarılı öğrencilerin kazanılmasıyla oluştuğu çıkarımını yapabiliriz.

6- Renk körlüğünün kabule engel olmayışı da ilginç bir değerlendirme olsa gerek. Belki de o dönemlerde bu sorun o kadar da önemsenmiyordu.

7- Eğitimin üç yılı Kışla gemisinde, geri kalanı ise 21 ay olarak seyyar gemide verilmektedir. Kışla gemisinde öncelik askeri terbiye ve itaat iken; seyyar gemide öncelik, mesleki eğitime verilmektedir. Bu dönemde torpidoculuğun da güverte branşı olarak değil de, Makine branşı olarak değerlendirilmesi ilginçtir.

8- Mecburi hizmet konusunda, bugünkünden daha iyi şartların olduğunu da belirtmemiz gerekir.

  • Tarih: 1915, öğrenim görülen süre beş yıl, mecburi kılınan hizmet ise 10 yıldır.
  • Tarih: 2011, öğrenim görülen süre 2 yıl, mecburi kılınan süre 15 yıldır. Sevr Antlaşmasında dahi İşgal güçlerince belirlenen ve Küçük Zabitler için zorunlu kılınan hizmet süresi 12 yıldı. Demek ki bazen, tarih ilerlese de, kafa yapısı gerileyebiliyor. Değerlendirmeyi, hala bu süreyi zorunlu kılan komuta kademesine bırakıyoruz.

9- Bu kanunun üzerinde yer alan tarih 20 Aralık 1915’tir. Bu kanunla birlikte Makine Gedikli Mektebi 30 Aralık 1915’te kurulur ve Tir-i Müjgan gemisinde eğitime başlar. Ardından 03 Şubat 1916 tarihinde Gemici Çırakları Nizamnamesi’nin yayınlanması ile birlikte, Güverte Gedikli Mektebi kurulur ve İclaliye gemisi ile Muin-i Zafer Korveti’nde eğitime başlar.

10- Muin-i Zafer: 1868 yılında Londra/İngiltere’de inşa edilmiş, 1870 yılında hizmete girmiştir. 1946 yılına kadar hizmette kalmıştır. 71,9 Mt. Boyunda ve 10,9 Mt. eninde olup, 15,5 Kts. Sürat yapabilmekteydi. 150 mm, 75 mm ve 57 mm’lik topları mevcuttu. 1903-1906 yılları arasında Ansaldo firması tarafından, İstanbul’da tadil edilmiştir. 1913 senesine kadar Torpido Gemisi olarak görev yapmış ve 1910-1913 yılları arasında İzmir’de bulunmuştur. Birinci Dünya Harbinde İclaliye gemisiyle birlikte Heybeliada önlerinde atıl kalmış olmasına rağmen, gemi üzerinden sökülen toplarının Dardanos Bataryası’nda ve Mesudiye Bataryasında kullanılması vesilesiyle Çanakkale Savaşı’nda da yer almıştır. Daha sonra Güverte Gedikli Mektebi için eğitim gemisi olarak tefrik edilmiştir. 1920 yılında İzmit’te Kışla gemisi olarak kullanılmaya başlanmış, 1928 senesinden itibaren ise denizaltı yatak gemisi ve okul gemisi olarak hizmetini sürdürmüştür. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarından E.Ora. M.Ali Ülgen’in 1910’lu yıllarda Topçu Subayı olarak görev yaptığı gemidir.

İclaliye: 1868 yılında, S. Tecnico Triestino Tersanesi tarafından, San Rocco, İtalya’da yapımına başlanmış ve 1871 yılında hizmete girmiştir. Boyu 63 Mt., eni 12,8 Mt. olan gemi 1928 yılına kadar hizmetini sürdürmüştür. 57 mm.lik toplara sahip olan geminin sürati ise 12 Kts.’dir. 1910’lu yıllarda tadilat gören gemi, 1914 senesinde İhtiyat Filo’ya alınmıştır. 1915-1918 yılları arasında Güverte Gedikli Mektebi Okul gemisi olarak eğitim hizmeti vermiş, 1924 senesinde Gölcük’e getirilmiştir. Bu tarihten itibaren yatak gemisi olarak hizmet vermiştir.

Tir-i Müjgan: 1883, İngiliz yapımı olup, 4050 Tonluk Osmanlı Donanması Nakliye gemisidir. Taşıt ve depit gemisi olarak kullanılmıştır. Sürati saatte 14 Kts’dir. 1906 yılında Londra/İngiltere’den satın alınmıştır. 1921 yılına kadar hizmette bulunmuş ve o yıl hurdaya ayrılmıştır. Bir dönem, Makine Gedikli Mektebi için eğitim ve okul gemisi olarak da kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın en çetin dönemlerinde, Karadeniz’de Kızılırmak ağzında (Bafra) karaya oturduğu (1920 sonları) kayıtlara geçmiştir . İstiklal Mücadelesi’nin ilk ve tek deniz savaşını yapan Alemdar Gemisi, karaya oturmuş olanTir-i Müjgan’ı kurtarmak bahanesiyle, işgal güçlerinden kaçırılmış ve Karadeniz sularında, Milli Mücadele adına koca bir destan yazmıştır.

11- Sultan Mehmed Reşad: 2 Kasım 1844 tarihinde İstanbul’da doğdu. İttihat ve Terakki Partisi’nin desteğiyle 27 Nisan 1909 tarihinde ve 65 yaşındayken tahta çıktı. Padişahlığı sırasında yönetimin daha çok İttihat ve Terakki Partisi’nin ileri gelenlerinden Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa’nın kontrolünde olduğu vurgulanır. 3 Temmuz 1918 tarihinde kalp yetmezliğinden vefatına kadar tahtta kalmış ve döneminde Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ile Birinci Cihan Harbi yaşanmıştır.

dzasb12-Bu tarihi nizamnamenin; assubayların hangi aşamalardan geçerek, şimdiki kazanımlarını elde ettiklerinin iyi anlaşılması açısından önemli olduğunu düşünmekteyim. Batıdan taklit bir sistemi, usta-çırak merkezli bir yapıyla harmanlayarak ordumuzda denemek istemişler ama pek fazla başarı sağlayamamışlardır. Çünkü, assubaylık tarihsel geleneği itibarıyla pek çok özellik ve kendine has değerler taşıyan kutsal bir meslektir. Assubaylığın süregelen tarihsel yapısı bu dar bakış açısına karşı koymuş, assubaylar; bilgi, tecrübe, liderlik ve çağdaşlığı hem teknolojide hem de kafa yapısında özümseyerek onların zihnindeki sınırları zorlamıştır. Teknolojiye anında uyum sağlamış, çağın gerektirdiği yabancı diller konusunda kendi kendisini geliştirmiş, hem ordulardaki hem de toplumlardaki değişimlerin analizini doğru yapma becerisini göstermiş ve karşısına çıkan bütün engelleri aşmayı başarmıştır. Tüm bu başardıklarıyla; karanlık zihniyetlerin zulüm engebeli dağlarında fırtınalar estirmiş, kendini farklı ve üstün görenlerin kastçı beyin hücrelerine, bir yanardağ misali aydınlık lavlarını püskürtmüştür.

Hazırlayan: Aydın Kulak

(Kaynak gösterilerek ve yazar adı belirtilerek kullanılmasında bir sakınca yoktur.)

KAYNAKÇA
  1. Çıraklık Eğitiminin “Osmanlı Dönemi”Durumu/Yrd. Doç. Dr. Ali Şahinkesen
  2. Osmanlı Bahriye Teşkilatında Reform Çabaları (1876-1922)/Levent Düzcü/Doktora Öğrencisi/Gazi Üni.
  3. İptidai’den Darülfünun’a Mektep Hayatı/Necdet Sakaoğlu/Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi/9 Ocak 2008
  4. Tanzimat Döneminde İlköğretim/Bekir Buluç/ Öğretim Elemanı
  5. İkinci Meşrutiyet Devrinde Eğitim hareketleri (1908-1914)/Tablo-15/Prof. Dr. Mustafa Ergün/Ankara-1996/
  6. Medreseden Mektebe Osmanlı Eğitim Sistemindeki Değişme/Prof. Dr. Mustafa Ergün/Afyon Kocatepe Üni.
  7. Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri (Cilt-1)/ Prof. Nihat Erim/Türk Tarih Kurumu-1953
  8. http://www.osmanlicaturkce.com/
  9. http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/sozluk/osmanlica-sozluk-sh.html
  10. Cumhuriyet Donanması 1923-2005/ İstanbul-2005
  11. Nedenleri ve Sonuçları ile Çanakkale Savaşları/Ar. Gör. Burhan Sayılır/Çanakkale 18 Mart Üni.
  12. Yemen İsyanı ve Tokat Redif Taburu (1905-1906)/Yrd. Doç. Dr. Cengiz Çakaloğlu/ C.B. Ü. Fen Edb. Fak.
  13. http://www.turkeyswar.com/navy/fleet.htm
  14. Alemdar Destanı/Atılay Durmaz Demiroğlu
  15. Karadeniz’de Bir Destan: Gazi Alemdar Gemisi/ Tarihçi Yazar Gürdal Özçakır-Dz. Bnb. Mehmet Dönmez/Deniz Basımevi
  16. http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=266
  17. Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi/İhlas Matbaacılık A.Ş.
YORUMLAR

  1. ibrahim dedi ki:

    assubayları ilgilendiren herhangibir değişiklik söz konusu olmadığından,bizler için haber değeri yoktur.saygılarımla

  2. K.V.GÖNENLİ dedi ki:

    Beni general, üstsubay ya da subayların bu ve benzeri avantajları kaybetmeleri sevindirmez, coşturmaz. Beni alttakilerin hak ve avantaj kazanması sevindirir, coşturur. Medeni olmak, çağdaş ve demokrat olmak adına çok gecikmiş te olsa evet önemli bir adımdır.. Üstelik bunu sindiremeyecek ve kabul edemeyecek bir subay sınıfına rağmen Genelkurmay Başkanı’nın dik duruşuyla atılan bir adımdır.

    Ancak beni asıl ilgilendiren ve beklentim dahilinde olan şey ;

    1.Tüm askeri sosyal ve dinlenme tesislerinin tek bir isim altında birleşmesi ile assubay, subay ayrımının sona erdirilmesi,

    2.TSK’de çalışan uzmanların bu orduevlerinden faydalandırılmasıdır..

    bu 2 madde olmadığı sürece bahse konu yapılan (sözde) devrimler beni bu tesislere çeker mi? ÇEKMEZ :/ ama çekenlere de hayırlı ve uğurlu olsun.

    Peki umutlarımızı yeşertmeli mi? bunu zamanla göreceğiz.

    Herkese sevgi ve saygılar 🙂

  3. Erol dedi ki:

    Bu yazıda subayların arasındaki ayrıcalıklara son veriliyor. Astsubaylara tanınan bir hak göremedim, astsubayların tesislerinde bir ayrıcalık zaten yok. Subay kuvvetleri tam gaz.

  4. Orhan ORHUN dedi ki:

    9 Temmuz 1961 ve 7 Kasım 1982 Anayasalarıyla elli yıldır şekillendirilen Türk toplumunda bahse konu edilen gelişmeler inandırıcı değildir. Olsa olsa göz boyamak için yapılan aldatıcı pansıman tedbirlerdir . Assubaylara yönelik olmayan ilerleme, gelişim ve değişim ilgi alanımız dışında tutulmalıdır.

  5. DURYOLCU15 dedi ki:

    “Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasındaki dayanışmayı artırmak, moral ve motivasyona katkıda bulunmak”

    BÖYLE BİR CÜMLE KURARAK YAZININ İÇERİĞİNİ TAMAMEN GENERAL-ÜSTSUBAY-SUBAY VE AİLELERİ İLE İLGİLİ TUTMAK BİLİNÇ ALTINDAKİ DÜŞÜNCE OLDUĞU BÜTÜN ÇIPLAKLIĞI İLE ORTADADIR. SAYGI VE SEVGİLERİMLE.

  6. Ersen Gürpınar dedi ki:

    Sevgili meslekdaşlarım neden bu kadar karamsarız Beylerbeyi Dz.Asb.okuluna yapılan orduevi assubaylara tahsis edilsin yada müşterek kullanılsın diye mail kampanyası yapıyoruz katılım binde 5 yinede Kuvvet Komutanı değerlendireceğiz yanıtı veriyor efendim neyi değerlendireceğiz diyoruz;
    Orduevlerinde komutan ve general bölümlerinin kaldırılmasını önemsemiyenler var; subay orduevi kadar müşterek kullanılan gazinolarda bu bölümler yokmu? Ayni salonda sağ taraf subay sol taraf assubay diye bölümler yokmu? Bunların kaldırılacak olması bizim yıllardır sürdürdüğümüz mücaadelenin bir parçası değilmi?
    Generalin ayrıcalığına dokunmak bana göre atılmış en büyük adımdır umutsuz olacağımıza mücadeleye katkı sağlayalım 5-6 yıl önce bunları tartışıyor bile değildik ; Emeklenmeden yürümek mümkünmü? o halde umutsuz değil kararlı olalım. Birlikte mutlaka başaracağız sevgi ve saygılarımla

  7. Murathan SİPAHİOĞLU dedi ki:

    Atatürk devrimleriyle “saltanat” kaldırılmıştı. Osmanlılar, sadece Topkapı Sarayında yaşıyordu. Ya şimdi…

  8. Halil Yaz dedi ki:

    Kast kalkıyorsa yeterli olur.Kast anlamı itibarı ile topluluk içersindeki katmanları ifade ediyor.Kast kalkıyor deniliyor.Çok zaman geçmeden sosyal tesislerde ismi ile uygun orduevleri ile silahlı kuvvetler mensupları ile emeklilerini oranları doğrultusunda kapsayacak şekilde uygulnırsa ,işte o zaman birlik ve dayanışma ruhu içersinde bir bütün hale gelecek silahlı kuvvetler camiası çok daha sağlıklı yaşayacaklardır.

  9. Adilhan Şanlı dedi ki:

    Kastlar,gettolar,özel araçlar,koruma Taburları,milyarlarca liralık maaşları ile ayrıcalıklı bir sınıf olan Generallerin çok küçük bir ayrıcalıkları kendi kardeşleri arasında yeniden düzenlenmiş oldu.Biz Assubayları ilgilendiren bir konu yok.Ancak duvarlar bir anda yıkılmıyor.Gönül isterdiki bütün Orduevleri tek isim altında toplansın,resmi elbise ile giriş yasaklansın ve Uzman,Assubay,Subay ve General aynı ortamda buluşabilsin,sıcak samimi dostluklar,arkadaşlıklar kurulabilsin.Ancak sanıyorum bir Uzman arkadaşın bir General karşısında bacak bacak üstüne atıp bira içmesi hiç bir Generalin hazmedebilecegi bir davranış biçimi degildir.Aynı ortamda olmak TSK’nın olmassa olmazı disiplinin bozulması için yeterlidir onlara göre.Öyle ya, ya sarhoş olursa ya yüksek sesle konuşursa ya küfürlü konuşursa.Bu disiplini korumadan çok kendi konumunu koruma refleksidirde aynı zamanda.En iyisi herkes kendi çöplüğünde ötmeli.Herkes kendi Orduevine gitmeli kimi beş yıldızlı kimi sıfır yıldızlı olsada…!Burada bize düşen görev örgütlü mücadelemizi kesintisiz,giderek artan bir ivmeyle sürdürmek olmalıdır.Degilse buyurgandan himmet beklemek boşunadır..Öyleyse hadi en yakın Temad şubelerimize örgütlü mücadeleye omuz vermeye.Saygılarımla.

  10. Osman Ada dedi ki:

    Değerli arkadaşlarım orduevlerinin 50 yıllık mazisi var eskiden mahfel denilen askeri gazinolar vardı; Elbette gönül omuz,omuza çarpışan insanların sosyal yaşantılarını ayırım olmadan birlikte yaşamalarıdır. Ersen Gürpınar kardeşimin belirttiği gibi müşterek kullanılan askeri gazinolarımız var burada yasa gereği hiçbir ayırım olmaması gerekmesine rağmen sinir bozucu önyargılı ayırımları gördük (Antalya-Salacak-İs.Deniz gazinosu gibi) ve bunları dile getirdik şimdi en azından bu müşterek kullanımlarda bu imtiyaz kaldırıldı bu kazanım değilmi? Gönlümüzün arzu ettiği adaleti eşitliği sağlamak istiyorsak mücadeleye destek verelim hazırlanan bir metni imzalamaktan imtina edenler hakkımızdaki davalara destek için 10 lirayi esirgeyenlerle mücadele edilmez.Taşları yerinden oynatan fedakar arkadaşlara teşekkür eder; Daha iyi daha mutlu günler dilerim.

  11. Halil Yaz dedi ki:

    Biz bize yeteriz,birleşmesin ama her iki orduevi standartı aynı olsun.Ne fazla ne de eksik,bizim başkaları ile beraber olma ile kazanacağımız hiçbir şey yok ki,biz kendi evimizde daha oturulabilir,daha yeterli,aynı standartta olan evlerde yaşamak istemeliyiz.Ekonomik olarak sayı itibarı ile çok daha yeterliyiz.Bizim değil, başkalarının bize ekonomik olarak ihtiyacı var.Eninde sonunda bizimle birleşmeye ekonomik olarak mecbur olacaklar. Bu çark başka türlü dönmez,boşa direniyorlar.

  12. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Kast sistemi Subay orduevlerinde kalkıyor, subay zümresi içindeki dayanışmayı arttırıyor. Bu ordunun assubayları ve uzman çavuşları da var, onların bu kast sistemindeki yeri nedir?
    Genkur.Bşk.lığı Silahlı Kuvvetlerin bütünü içindeki kast sistemini kaldırsın, assubaylar en az 5 yılda bir kamplardan faydalanırken subaylar her yıl faydalanmaktadır. Yıllardır Türkiye’nin 3’ncü büyük kenti olan İZMİR’de Assubay orduevi için çözüm bulamadılar. varyanttaki assubay orduevi benim bildiğim 1970 yılından bu yana aynı ve İZMİR’de görev yapanlar ve dışarıdan gelenlerde düşünüldüğünde hizmet açısından çok yetersiz. İZMİR’de assubay orduevi yapamayan Genkur.Bşk.lığı aynı garnizondaki birliklerin birinin sınırları içinde askeri gazino varken ödenek ayrılmadığı halde tekrar lüx bir gazino inşa etti. ben bu masallara inanmıyorum.