Dolar 34,8646
Euro 36,6756
Altın 3.042,98
BİST 10.058,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 7°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
7°C
Hafif Yağmurlu
Per 4°C
Cum 3°C
Cts 4°C
Paz 4°C

TÜRKİYE’DE FUTBOLA HAYAT VEREN HAKEM/ASSUBAYLAR-2

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
07/11/2012 6:54 PM
66

ASSUBAY HAKEMLER

İsmine ilk rastladığımız assubay hakem Sıddık Babakol’dur. Sıddık Babakol, hem futbol hem de atletizm hakemidir. Onun bu denli göze çarpmasını sağlayan şey ise yaşadığı bir sağlık sorunudur. Yıllarca assubay olarak görev yapmasına rağmen ve yine yıllarca sporun içinde olup hakemlik görevi icra etmesine rağmen iç organlarının yerinin ters olduğu fark edilememiştir. 1953 yılında yapılan bir sağlık kontrolünde, durum ortaya çıkmıştır; kalbi ve midesi sağda, karaciğer ve apandisiti ise soldadır. Fakat o ana kadar ciddi bir sağlık problemi yaşamamış ve sahalarda da görevini aslanlar gibi icra etmiştir.

İslam Çupi, 1997 yılında kaleme aldığı “Astsubay, Yönetim, Babacan ve Lig” başlıklı makalesinde assubayların hakem olmasına olumsuz baktığını söylerken, 1960 yılında oynanan bir maçın hakemini örnek veriyordu. O yıl oynanan bir Fenerbahçe müsabakasında taraflı yönetim gösterdiğini iddia ettiği bir assubay hakemi olabildiğince ağır şekilde eleştiriyordu. İslam Çupi’nin Milliyet Gazetesi’ndeki “Pazarın Ertesi” köşesinde olumsuz eleştiriler yönelttiği hakem; FİFA kokartlı Macit Sarıdana idi. Macit Sarıdana da, hem atlet hem de hakemdi. Üstelik atletizmde Aydın İl Birinciliği vardı. Oldukça başarılı bir hakemdi. İz bırakan isimlerden birisiydi. Kaldı ki 1970’li yıllarda dahi güzel maçlar yönetti, FİFA kokartı aldı ve özellikle 1972-73 sezonunda uluslararası maçlarda da düdük çaldı. UEFA Kupası üçüncü tur elemelerinde yönettiği Dynamo Berlin-Liverpool karşılaşması unutulmayan maçlarından birisidir.29 Kasım 1972 tarihinde oynanan ve 0-0 biten ilk maçı Macit Sarıdana yönetmiş, Liverpool bu maçın rövanşını 3-1’lik skorla kazanmış ve o sene (1973)kupaya uzanmıştır.

TalatTOKATKuşkusuz asker hakemlerin içinde efsaneleşmiş bazı isimler de var ki herhalde bunların en başında Talat Tokat gelir. Talat Tokat, 1937, Siirt doğumludur. 1954-56 yılları arasında Hava Teknik Okulu’nu bitirdikten sonra 1976 yılına değin Hava Kuvvetleri’nde assubay olarak görev yapmıştır. 1960 yılında hakemliğe başlamış ve faal hakemlik yaşamını 1986 yılına kadar sürdürmüştür. Oğlu Metin Tokat da Türkiye’nin en bilinen hakemleri arasındadır. Talat Tokat, faal hakemlik dönemi sonrasında MHK üyeliği yaptığı gibi, mentörlük (istikbal vaat eden hakemleri izleme ve raporlama) görevi de ifa etmiştir. Türkiye Liglerinde pek çok maç yönetmenin dışında, kırkın üzerinde uluslararası maçta da ülkemizi temsil etmiştir. UEFA Kupası, Şampiyon Kulüpler Kupası, Avrupa ve Dünya Kupası Eleme müsabakalarında defalarca düdük çalmıştır. 110 bin kişi önünde yönettiği UEFA Kupası çeyrek final maçı (İnter-Real Madrid/02.03.1983) uluslararası alanda yönettiği maçların herhalde en görkemlisidir. Dinçer Oruç’un blogundaki (milliyetblog) anlatımına göre, televizyonda (TRT) siyah-beyaz olarak yayınlanan son maçı da yönetmek ona kısmet olmuş. Bu maç Eskişehir ile Beşiktaş arasında oynanıyormuş (13 Haziran 1982) ve Beşiktaş’ın şampiyonluk maçıymış. Maç 1-1 berabere giderken, Beşiktaş’ın 76. dakikada Ziya’nın ayağından kazandığı ikinci golden sonra ortalık karışmış. Eskişehirsporlu futbolcular ofsayt itirazları yapınca, seyirci ve yöneticiler de buna uyunca, istenmeyen olaylar gelişmeye başlamış. Nihayetinde yardımcı hakemin (Hüseyin Karaca) kafasına çivili bir sopa gelince, maç tatil edilmiş. Daha sonradan federasyon kararıyla maçı Beşiktaş 3-0 hükmen kazanmış ve şampiyonluğunu ilan etmiş. Böyle kötü anlar yaşanan bir müsabaka, tarihe siyah-beyaz izlenen son maç olarak not düşülmüş olsa da futbolun cazibesine asla gölge düşüremez. Hakemlerin saygın çabalarına da… Biliyoruz ki Talat Tokat, Türk Futbol hakemliğinin sembol isimlerinden birisi olarak biliniyor, tanınıyor ve Türk Futbolu için verdiği hizmetler saygı ile yâd ediliyor.

ihsan-tureAssubay hakemler deyince, en başta gelen isimlerden birisi de kuşkusuz İhsan Türe’dir. Türe, 1946, Eskişehir doğumlu ve Malatya bölgesi hakemi olarak biliniyor. O da Hava Assubayı olarak orduda görev yaptı. Hakemlik mesleği ile 1966 yılında tanıştı. Gösterdiği başarı sonrasında, 1969-70 sezonunda, Birinci Lig’de maç yönetmeye başladı. Hakemlik kariyerini 1993 yılına kadar sürdürdü. Faal hakemlik döneminden sonra kaleme aldığı (2002 yılı) ve futbolda şike olaylarını anlattığı “Tanrının Küçük Oğlu” isimli kitabı, adının yeniden gündeme taşınmasına neden oldu. İhsan Türe, bayan hakemlerimizden Elmas Arabacı’nın hakemliğe başlamasına da vesile olan isimdir. Anlatılanlara göre, tesadüfen Diyarbakır’da bulunduğu bir dönemde, hakemlik başvurusu yapan Elmas Arabacı, ilgilileri şaşkına çevirir. İhsan Türe de bu hanımefendiyle görüşmek ister, hakemliğin meşakkatli olduğunu anlatıp vazgeçirmeye çalışır. Fakat Elmas Hanım’ın inatçılığı karşısında fazla direnemez ve azmine şapka çıkarır. Böylece Diyarbakır bölgesinden bir bayan hakem, erkeklerin egemen olduğu yeşil sahalarda, düdüğünü çalmaya başlar. Kimileri Elmas Arabacı’yı Türkiye’nin ilk bayan futbol hakemi diye tanıtır fakat basın arşivinde yaptığım incelemede gördüm ki, Türkiye’nin ilk bayan futbol hakemleri; Drahşan Arda, Sema Tokat ve Sevinç Yıldız’dır.

HamzaAlanAssubay hakem deyince akla gelen bir diğer duayen isim ise Hamza Alan. 1936 doğumlu olan Hamza Alan, İzmir bölgesi hakemi olarak görev yaptı. Oldukça uzun bir hakemlik kariyeri oldu ve hakem camiasının saygı duyulan isimlerinden birisiydi. Tahminen 1954 mezunu bir assubay olduğunu düşünüyorum çünkü bu konuda kesin bir bilgiye ulaşamadım. Hamza Hoca’yı 1966 yılından itibaren yeşil sahalarda görmeye başlıyoruz. Genelde ismine yan hakem olarak rastlıyoruz ta ki 1978 yılına değin. O yıl Birinci Lig’de (Süper Lig) orta hakem olarak maç yönettiğini görüyoruz. Ayrıca 1975 yılında Türkiye Kupası maçlarında da orta hakem olarak düdük çaldığını belirtmemiz gerekir. 1982 yılından itibaren A Klasman hakemliğine yükseliyor. 1981 yılında UEFA Kupası ilk tur maçında Talat Tokat’ın yönetiminde yan hakem olarak Dinamo Bükreş-Levski Spartak maçında görev alıyor. 1983-84 ve 1984-85 sezonlarında dört büyük kulübün maçlarına pek verilmediği de dikkat çekici bir tespit olarak karşımıza çıkıyor.

fatihterimHamza Alan, 1985 yılının Ağustos ayında, İzmir’de düzenlenen bir dörtlü futbol turnuvası ile hakemliği bıraktı. Jübilesini yaptı. Bu turnuvaya Fenerbahçe-Beşiktaş-Altay ve Karşıyaka kulüpleri katıldı. Hakemliğe son noktayı koyduğunda tamı tamına 49 yaşındaydı. Belki de o yıl (1985) yönetmiş olduğu Galatasaray-Antalyaspor maçında (İnönü Stadyumu) yaşananlar nedeniyle böyle bir karar aldı. O yılın Şubat ayında (10 Şubat 1985)oynanan bu maçta Erdal Keser’i ve Kaptan Fatih Terim’i oyundan atmıştı. Erdal Keser, maçın 74. dakikasında hakeme hızla çarpıyor (kalçası ile vuruyor/hakem raporu) ve bunun sonucunda da kartı görüyordu. Maçın son dakikalarına gelindiğinde ise bu kez Galatasaray Kaptanı Fatih Terim, yan hakemi protesto edercesine topu yere çarpıyor ve tükürüyordu. Yan hakem gerekli uyarıyı yapınca da orta hakem Hamza Alan, kırmızı kartını tereddütsüz çıkarıyordu. Fatih Terim, karara tepki olarak, hakemin yüzüne tükürüyor ve gitgide hırçınlaşıyordu. Hakem Hamza Alan en sonunda dayanamıyor ve polislere “Alın şu adamı!” diye bağırıyordu. Maç, 2-1 Antalyaspor’un galibiyetiyle bitiyor ama kırmızı kart tartışmaları hafta boyunca sürüyor, hakemler oldukça yıpratılıyordu. Bu kötü macerayla anılmak istemediğini sık sık dile getiren Hamza Alan, hakemlik kariyeri sonrasında yaşamını İzmir’de sürdürdü ve 18 Aralık 2010 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu, (74 yaşında) hayata veda etti. Aslında bu olaylı maçı ben de yazmak istemezdim fakat Türk Futbol tarihine işlenmiş bazı şeyleri değiştirmemiz mümkün değil. O, Türk Futbolunun kaliteli bir hakemi olduğu kadar, Fatih Terim’e kırmızı kart çıkartan nadir hakemlerden birisi olarak da hep anılacak.

erolersoy-1Hava Assubayı Erol Ersoy, sıra dışı bir futbol hakemi olarak, yıldızı parlayan isimlerden birisiydi. Kuşkusuz asker hakemler konusunda alınan kararlardan olumsuz etkilendi. Belki de sırf bu nedenle 2002 yılında FİFA listesinden çıkarıldı. 1962 doğumlu olan ve hakemlik kariyerine 1990 yılında başlayan Ersoy, aktif hakemliği 2006 yılında bıraktı. İzmir Bölgesi hakemlerindendi. Fatsaspor-Bayburtspor (3.lig müsabakası) maçı ile başlayan serüven, 19 Şubat 2006 tarihinde oynanan Gaziantepspor-Trabzonspor müsabakası ile noktalandı. Derbi maçların tartışmasız ismiydi ama Galatasaray-Fenerbahçe müsabakalarında hep Fenerbahçe’yi kolladığı dedikoduları ve özellikle 2001 yılında Hagi ile arasında yaşanan olay nedeniyle çok yıprandı ve yıpratıldı. Ulusoy Federasyonu ile kan uyuşmazlığı yaşadığından dolayı, hakemliği erken bıraktı. MHK ve Futbol Federasyonu bünyesinde yaşanan yönetimsel çekişmeler ve sorunlar pek çok hakemin düdüğünü asmasına neden olduğu gibi Erol Ersoy’un da kariyerini noktalamasına vesile oldu. Fakat futboldan kopamadı ve gözlemci olarak macerasına devam etti. Hatta tartışmalı olduğu Hagi ile tekrar karşılaşması bu dönemde oldu. Hagi artık teknik direktördü, Ersoy ise gözlemci. Ersoy, UEFA maçlarında da gözlemci olarak görev yaptı. Hakemlik döneminde UEFA Kupası ve Şampiyonlar Ligi maçlarında, Dünya Kupası elemelerinde ve U-21 müsabakalarında (UEFA) başarı ile düdük çaldı, güzel maçlar yönetti.

MustafaCulcu-22006-2007 yılları arasında MHK başkanlığı da yapan Mustafa Çulcu, göze çarpan asker hakemlerden birisiydi. 1960 doğumlu olan Çulcu, askerlik mesleğine bir Hava Assubayı olarak başladı ama emekli olduğunda Yüzbaşı rütbesi taşıyordu. Asker hakemler konusunda verilen karar nedeniyle, emekliye ayrıldı ve hakemliği seçti, hakemlik sonrasında 1,5 yıl MHK Başkanlığı yaptı. FİFA Kokartlı hakemlerimizdendi ve Kocaeli bölgesini temsil etmekteydi. Türkiye’de Lig ve Kupa maçları haricinde, uluslararası maçlarda da düdük çaldı. Milli müsabakalarda, özellikle dostluk maçlarında hakemlik görevi yaptı. Bunun yanında, UEFA Kupası maçları, Şampiyonlar Ligi Ön Elemeleri ve U-21 maçlarında (UEFA) görev aldı. O da Federasyon ve MHK çatışmaları nedeniyle anlaşmazlığa düştüğünden, 2005 yılı sonunda, hakemliği bıraktı. Levent Bıçakçı Federasyonu ve Ufuk Özerten MHK’sı ile geçinemedi. Faal hakemliği sezon ortasında bırakması oldukça ilgi çekti. Son olarak 11 Aralık 2005 tarihinde Trabzonspor-Ankaraspor karşılaşmasını yönetti. Turkcell Süper Liginde yönettiği ilk maç 26 Eylül 1993 tarihinde oynanan Altay-Bursaspor müsabakasıydı.

ismetArzuman-1FİFA kokartı taşıyan İsmet Arzuman da assubay kökenli asker hakemlerimizden birisidir. İzmir Bölgesi hakemlerinden olan Arzuman, 1964 doğumludur. Hava Assubayıdır. 19 Eylül 1993 tarihinde oynanan bir BAL Ligi (Bölgesel Amatör Ligi) maçı ile (Ankaragücü-Çorumspor) hakemlik kariyerine başladı. 2003-2004 sezonunda yılın hakemi seçildiğinde Süper Lig’de 24 müsabaka yönetmişti. Toplamda 130 Süper Lig müsabakası yönettiği bilinmektedir. İsmet Arzuman, son derece pozitif özelliklere sahip bir hakem olarak dikkat çekmekteydi. Özellikle son beş-altı yılında en başarılı üst klasman hakemlerden birisiydi. 2005-2007 yılları arasında FİFA Kokartı taşıdı. FİFA Kokartını bileğinin hakkıyla alan isimlerden birisiydi. FIFA’nın bir hakemde istediği tüm özelliklere sahipti. Hakem Metin Tokat, bir yazısında onu şu şekilde tarif etmekteydi:

İsmet Arzuman: 43 yaşında, Emekli Assubay, İzmir bölgesi. Çok koşar. Az kart gösterir. Futbolcularla iletişimi iyidir. Maçın akışına göre yönetim tarzında inişli çıkışlı grafikler oluşur.

Ne yazık ki uluslararası hakemlik kariyeri beklentilerin aksine, çok kısa sürdü. Asker hakem olması ve bazı kısıtlamalarının bulunması, asker hakemler üzerinden yapılan tartışmalar ve futbol camiasında vuku bulan cepheleşmeler onu da yıprattı. Uluslararası arenada, UEFA U-21 maçlarını, Arnavutluk-Malta özel maçını, UEFA Kupası ilk tur maçlarını yönetti. Asker hakemler konusunda alınan Genelkurmay kararı sonrasında ikileme düştü. Ya Mustafa Çulcu ve Erol Ersoy gibi emekli olup, hakemliğe devam edecek, ya da hakemliği bırakıp mesleğini yapacaktı. Sonunda o da hakemlikte karar kıldı. 2003-2004 sezonunda, emekli olana değin, listede gösterilmedi. Emeklilik dilekçesini verdikten sonra, hakemlik kariyerine geri döndü. Arzuman da büyük kulüplerden birisinin hışmına uğrayanlardan. 2007 yılında Yönettiği Fenerbahçe-Beşiktaş maçından sonra, Yıldırım Demirören onun hakkında bazı ağır söylemlerde bulunmuş ve “hakemliği bırakacak” tarzında telkinleri olmuştu. Beşiktaş Kulübü tarafından yıpratılması sonrasında maç sayısı azalmaya başladı. 10 Şubat 2008 tarihinde Fenerbahçe-Hacettepe maçıyla hakemliğe veda etti. Bu tarihten sonra kendisine 8 hafta süresince maç verilmeyince, MHK’ya kırgın olarak düdüğü bıraktığını açıkladı. Bu açıklamasını yaptığında tarihler 4 Nisan 2008’i gösteriyordu. Hasan Doğan Federasyonu ve Oğuz Sarvan MHK’sı göreve geldikten sonra yaklaşık 2 ay görev alamayan ve bundan mesaj çıkartan Arzuman, böylece hakemlik mesleğine veda etmiş ve düdüğünü asmıştı. İsmet Arzuman deyince akla gelen ilginç şeylerden birisi de onun facebook’un kapatılması yönünde göstermiş olduğu büyük çaba. 2008 yılında Facebook’ta bazı grupların kendisini kötüleyici beyanlarda bulunduğu gerekçesiyle, savcılığa suç duyurusunda bulundu ve facebook’un kapatılmasını istedi. Bazı medya yorumcuları, bu olayı “İsmet Arzuman facebook’a kırmızı kart çıkarttı” şeklinde yorumladı.

BulentUzunPek çok tartışmalı maçta imzası bulunan Bülent Uzun da assubay kökenli hakemlerden. 12 Ağustos 1960 Balıkesir doğumlu. 1978 mezunu, Hava Uçak Bakım Assubayı olarak Hava Kuvvetleri’nde uzun yıllar görev yaptı. İzmir bölgesi temsilcilerinden olan Uzun, hakemlik kariyeri için emekli olmayı seçen isimlerden bir diğeri. TFF kayıtlarına göre, ilk yönettiği maç 9 Eylül 1990 tarihinde oynanan Yüksekova Cilospor- Karsspor Üçüncü Lig maçı. Ardından Fortis Türkiye Kupası maçları yöneten Bülent Uzun, kısa sürede 2.lig maçlarına terfi ettirilmiş. Türkcell Süper Lig’de yönettiği ilk maçın tarihi ise 18 Eylül 1994. Dokuz yıl A Klasman hakemliği yapan Uzun, 5 yıl FİFA Kokartı (1999-2004)taşıdı. Futbol camiası içindeki tartışmalarda kimilerince “Cemal Aydın’ın adamı” olarak nitelendirildi. 1999-2004 yılları arasında yönettiği pek çok maç tartışmaları da beraberinde getirdi. 16 Ekim 1999 tarihinde Trabzon’da oynanan Trabzon-Fenerbahçe maçı bunların en önemlisi. Spor medyasına “Ogün-Alpay Bombası” diye düşen habere göre, rakibine dokunmadığı halde Alpay (Fenerbahçe) kırmızı kartı görür, hakeme itiraz eden Ogün de (Fenerbahçe) karttan yana nasibini alır. Galatasaraylı Hakan Şükür’e ilk kırmızı kartı gösteren hakem de Bülent Uzun’dur. 26 Mart 2004 tarihinde oynanan ve Samsunspor’un 1-0 galibiyeti ile biten maçta, Hakan Şükür’e yapılan bir faul sonrasında düdük çalınmayınca, Şükür tepki gösterir. Hakem Bülent Uzun da kırmızı kartını çıkartıverir. Maçtan sonra konuşan Hakan Şükür, “Hayatımın ilk kırmızı kartını gördüm. Sağ olsun Bülent Uzun beni atıp tarihe geçti!” şeklinde bir beyanatla, tarihe notunu düşer. Hakem Bülent Uzun’dan en çok canı yanan takım Galatasaray olarak bilinmektedir. 25 Nisan 2004 tarihinde oynanan Denizli-Gençlerbirliği müsabakası, Uzun’un son kez düdük çaldığı maç olarak kayıtlara girdi. Bu maçtan sonra Sabri Çelik yönetimindeki MHK’dan uzun süre maç alamadı. Bu durumu protesto ederek, 30 Ağustos 2004 tarihinde hakemliği bıraktığını açıkladı. FİFA Kokartı taşıdığı yıllarda uluslararası müsabakalarda da düdük çaldı. UEFA U-21 müsabakalarını yönetti. UEFA Kupası ön eleme maçlarında, Şampiyonlar Ligi Eleme Turu’nda görev aldı. 10 Ağustos 2004 tarihinde yönettiği Pasching – Zenit müsabakası bu müsabakaların en kayda değer olanıdır. Türk sporunda şiddet, şike, rüşvet ve haksız rekabet iddialarını inceleyen Haluk İpek başkanlığındaki TBMM Araştırma Komisyonu, 10 Mart 2005 tarihinde yaptığı bir kapalı oturumda Bülent Uzun’un bilgisine de başvurdu. Konu hakkında onun fikir ve değerlendirmeleri de alındı.

Her ne kadar hata sabıkası yüksek olsa da Bülent Uzun, Türk futbolunda iz bırakan hakemlerden birisi olarak bilinmekte ve iyi yönleriyle hatırlanmaktadır.

GalipBitigenHakemlik kariyerinde iz bırakan isimlerden birisi de Galip Bitigen’dir. 1955, Kayseri doğumlu olan Bitigen, 1975 mezunu Hava Personel Assubayıdır. Spora atletizmle başlayan Bitigen, hakemlik kariyerine 1980 yılında başladı. Sırasıyla 1 yıl yan klasman, 2 yıl C klasmanı, 4 yıl B klasmanında görev yaptı. 7 yıl A ve Üst klasmanında düdük çaldı. 1990 yılında İkinci Lig müsabakalarını yönetmeye başladı. Turkcell Süper Lig’de yönettiği ilk maç, 19 Ekim 1991 tarihinde oynanan Gençlerbirliği-Aydınspor müsabakasıydı. 1993-1994 sezonundan itibaren Süper Ligin etkin hakemlerinden birisi oldu.  16 Mayıs 1999 tarihinde yönettiği Samsunspor-Gaziantepspor müsabakası düdük çaldığı son maç oldu. Diyarbakır ve Kayseri bölgesini temsil etmesine rağmen daha çok Kayseri bölgesi hakemi olarak ün yaptı. Çeşitli defalar MHK üyeliğinde bulundu. Halen Gözlemci ve Hakem Hocası olarak spor faaliyetlerini sürdürmektedir. Oğlu Abdulkadir Bitigen de babasının izinden gidip futbol hakemliği yapmayı seçmiştir.

YavuzKaraozan1947 yılında Diyarbakır’da doğan futbol hakemi Şükrü Yavuz Karaozan da 1965 mezunu bir Hava Assubayıdır. Hakemliğe 24 yaşında başladığı bilinen Karaozan’ın kariyeri tam 22 yıl sürdü. 1 Ağustos 1993 tarihinde düdüğünü bıraktı. Son müsabakası, 30 Mayıs 1993 tarihinde oynanan ve Trabzonspor’un 6-2 galibiyeti ile biten Trabzonspor-Gaziantepspor maçı oldu. Süper Lig dâhil tüm liglerde ve Türkiye Kupasında pek çok müsabaka yönetti. Faal hakemliğinin 12 yılı A Klasmanda geçti. Süper Lig’de yüzün üzerinde maç yöneten Karaozan, İzmir bölgesi hakemi olarak tanındı. Genelde üst klasman hakemi olarak bilinen Yavuz Karaozan, (Ekim) 1988 yılında FİFA listesine alındı ve kayıtlara göre kariyeri boyunca yurt dışında da üç maçta görev aldı. 14 Aralık 1982 tarihinde oynanan Yugoslavya-Galler Ümit Milli takımları müsabakasında İhsan Türe’nin yardımcı hakemi oldu. 30 Eylül 1987 tarihinde ise UEFA Kupası kapsamında, Hajduk Split-Aalbarg arasında oynanan maçta, Sadık Deda’nın yardımcılığını yaptı. Yavuz Karaozan, 26 Eylül 1992 tarihinde yönettiği Fenerbahçe-Ankaragücü maçından sonra seyircilerin hışmına uğradı. Polis kontrolünde stadyumu terk edebildi. Bu maçta Fenerbahçe’nin bir golünü ofsayt olduğu gerekçesiyle iptal ettiği için hem medyadan hem de Fener camiasından yoğun tepkiler gördü. Yönettiği birkaç maçta Galatasaray, Beşiktaş ve Bursaspor’dan da ağır eleştiriler aldı. Özellikle (20 Mart)1993 yılında yönettiği Bursaspor-Galatasaray karşılaşmasındaki yönetimiyle her iki kulübün de tepkisini üzerine çekti. Hatta bu maçtan sonra bir süre dinlendirildi. Süper Lig’deki faal hakemlik döneminde, genelde büyük takımların aleyhine düdük çalmakla itham edildi. Ayrıca söylememiz gerekir ki, Türkiye Süper Ligi’nde kart rekoru da muhtemelen Karaozan’a ait. İstanbul’da, 24.4.1988 tarihinde oynanan ve Galatasaray’ın 3-0 galibiyeti ile biten G.Saray-Samsunspor maçında çıkan kart sayısı, 13 sarı ve 2 kırmızı olmak üzere tam on beşti. İşin gerçeğini söylemek gerekirse, hakem hataları elbette var ve daima olacak fakat bizim liglerimizde büyük takımların aldığı her yenilginin hesabı öncelikle hakemlerimize kesilmektedir. Takımlarımız kendi özeleştirilerini hep en sona bırakmaktadır. Ta ki Edirne sınırının ötesinde ağır bir darbe alıncaya değin.

Karaozan, faal hakemlik dönemi sonrasında gözlemci olarak futbolla ilişkisini sürdürdü. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği ve MHK üyeliği görevlerinde de bulundu. Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği kurucu üyeleri (1989 yılı)arasında yer aldı. Halkla İlişkiler dalında ön lisans eğitimi gördü. İz bırakan hakemlerden olan Karaozan’ın öğrencilik dönemine ait birkaç resmine 65 mezunu Hava Assubaylarının internet sitesinden ulaşmanız mümkün.

Assubay hakemlerden bir diğeri de medyada adı sıkça geçen hakem Ali Uluyol’dur. Kamuoyuna Ali Fevzi Bir Skandalı olarak yansıtılan şike olayları nedeniyle çok yıpratılan isimlerden bir tanesidir. Söz konusu bu olaylar nedeniyle ifadesi alınmış ancak hakkında herhangi bir dava açılmamıştır. Hakkında takipsizlik kararı verilince, Genelkurmay da Federasyon uygun gördüğü takdirde dava sonuçlanana kadar maç yönetmesine izin verdi. Ali Fevzi Bir Skandalı’nın mahkeme süreci tamamlandıktan sonra TSK’dan emekli olmuş ve yeniden hakemliğe dönmek istemiş fakat dönemin Federasyon Başkanı Levent Bıçakçı’nın vetosu ile karşılaşmıştır.

AliUluyol1Ali Uluyol, 1963 yılında Kırıkkale’nin Kaletepe mahallesinde doğdu. İlk, Orta ve Lise tahsilini Kırıkkale’de tamamladıktan sonra, 1980 yılında Hava Kuvvetleri’ne Hava Assubayı olarak katıldı. Değişik illerde görev yaptıktan sonra 2005 yılında kendi isteği ile emekli oldu. 1983 yılında futbol hakemliğine başladı. 20 yıl profesyonel olarak futbol hakemliği yaptı. Bunun son sekiz yılı Süper Lig hakemi olarak geçti. Süper Lig’de yaklaşık olarak 100 civarında maçı yönetti. Adının duyulmaya başladığı ilk maç 9 Eylül 1990 tarihinde oynanan Vanspor-Polatlıspor İkinci Lig müsabakasıdır. Bundan sonra görev aldığı maçlardaki istikrarlı yönetimi ile yükselişe geçmiş ve 18 Ağustos 1996 tarihinde Turkcell Super Lig’de ilk maçını (Denizlispor-Dardanelspor) yönetmiştir. 30 Mayıs 2003 tarihinde yönettiği son maç olan G.Saray-Gaziantepspor müsabakasına kadar Süper Lig’in vazgeçilmez hakemlerinden birisi olmayı başarmıştır. 1 Temmuz 2003 tarihinde kendi arzusuyla hakemliği bıraktığını açıkladı. Hakemlik kariyeri boyunca ismi, Kırıkkaleli Ankara Bölgesi hakemi olarak zikredilmiştir. FİFa Kokartlı hakemlerimizden olan Uluyol, yurt dışı müsabakalarında da görev almıştır. 29 Eylül 1998 tarihinde oynanan UEFA Kupası birinci tur rövanş karşılaşması Celtic-Guimaraes maçında Oğuz Sarvan’ın yanında dördüncü hakem olarak görev yaptı.

23.8.1998 tarihinde yönettiği Beşiktaş-Gaziantep müsabakasında Alpay’a gösterdiği kırmızı kart ve Beşiktaş lehine vermediği söylenen penaltı nedeniyle eleştirildi. Alpay’ın seyircileri tahrik ettiği ve ayrıca hakeme küfür ettiği de söylenen bu maçta seyirciler sahaya indi, maç bir süre durdu. Hatta seyircilerden birisinin hakemi yumrukladığı da yazıldı. Bu maç sonrasında “başarılı ve cesaretli yönetiminden dolayı” Futbol Federasyonu tarafından ödüllendirildi. Fenerbahçe Kulübü de 1998-99 sezonunda kaybettiği 15 puanın beşini hakem Ali Uluyol ‘un kötü yönetimine bağladı. 2002 yılının başlarında Çaykur Rizespor-G.saray maçında görev alan Uluyol, bu maçtaki performansı nedeniyle    G. Saray Kulübü’nden de (maçı 4-1 kazanmasına rağmen) eleştiri aldı. Dışarıdan çevrilen topun oyuna girmesi ve verilmeyen penaltılardı gündem yaratan.

AliUluyol-2Faal hakemliği bıraktıktan sonra gözlemci olarak futbolla ilişkisini sürdürdü. Gözlemci Kurulu Başkanlığı ve Ankara İl Hakem Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. MHK üyeliği yaptı. Yeniçağ Gazetesinde spor konulu makaleler yazdığı bir köşesi var. Bu köşede haftalık futbol yorumları yapıyor. Ali Uluyol, siyasetle de ilgisi olan bir isim. 2011yılında MHP’den Ankara Milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulundu. Halen MHP Ankara İl Başkanlığında Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyor.

HAKEMİN İYİSİ FUTBOLU GÜZELLEŞTİRENDİR!

Futbol hakemliği gerçekten meşakkatli bir iş! Milyon dolarlık futbolcuların oynadığı yeşil sahalarda adalet dağıtmak ve bu işi onlarca yıl sürdürmek, gerçekten zor. Yani bu meslekten hatasız ve yıpranmamış olarak ayrılmak mümkün değil. Ya kulüpler, ya federasyon ve MHK, ya futbolcular olmadı taraftarlar sizi mutlaka eleştirir. Kaçınılmaz olarak kararlarınız hep sorgulanır. Ya yanlı medya kalemleri? Tıpkı büyük kulüplerin tribün amigosuymuş gibi yanlı ve acımasız davranan o spor yazarları? Yani bu mesleğe bir başladınız mı, Dante’nin İlahi Komedyası’ndaki gibi bir cehennem yolculuğuna da hazır olmanız gerekir. Asla alnınızın akıyla çıkmayı başaramayacağınız koca bir yolculuktur bu.

Ve aslında hakemin iyisi futbolu güzelleştirendir. Futbolun özünde yenmek ya da yenilmek yoktur, sonuç odaklı değildir. Nihayetinde üç sonuçtan birisi gerçekleşecektir. Esas olan; kaliteli ve seyri güzel bir oyunla seyirciyi mest etmektir. Kim kazanırsa kazansın! İyi hakem, adaletli düdük çalmanın yanında, akıcı ve hızlı maç yöneten hakemdir. Futbol oyununun seyircisini mutlu etmesini sağlayabilen kişidir iyi hakem…

Kısaca yaşam öykülerini sunduğumuz assubay kökenli hakemlerimizin genelde Hava Kuvvetleri mensubu olduğunu fark etmişsinizdir. Aslında diğer kuvvetlerden de çok sayıda assubay hakemlerimiz var. Fakat onlar çeşitli nedenlerle –ki buna görev zorluğu ya da görev önceliği de diyebiliriz- daha alt liglerde düdük çalmışlardır. Eski deyimle, İkinci Lig, Üçüncü Lig ve Amatör Liglerde hâkimiyet onlardadır.  Görev ve tatbikatlarının yapısı, bu meslekte yükselmelerine ve kariyer yapmalarına engel teşkil etmiştir.

Örneğin (eskiden) Deniz Kuvvetleri’nde hakemlik yapan pek çok assubay olduğunu biliyorum. Fakat denizcilerin şanssızlığı, görev ve tatbikatlarda mecburen yer değiştirmeleri. Yani tatbikat arasında gelip maç yönetemezsiniz. Ayrıca denizci birliklerinde sportif faaliyetlerde bulunanlara üst kademe pozitif baksa da birlik komutanları negatif bakar. Denizgücü Kulübünde görev alan subay ve assubayların karşılaştıkları zorlukları (görev, atama gibi…) duysanız şaşar kalırsınız. İşte bu nedenledir ki diğer kuvvetlerden çıkan assubay hakemler, hakemlikte başarılı bir kariyere ulaşamazlar. Özverili bir mücadele ile ancak ya alt liglerde tutunmayı başarırlar ya da tutunamayanlardan olurlar. Fakat belirtmek gerekir ki hakem olmayı ve hakemlik yapmayı severler ve hakem kalabilmek için mümkün olan her türlü fedakârlığı da yaparlar.

Türk sporuna ve özellikle de futbola emeği geçen tüm hakemlerimizi sevgiyle selamlıyorum.

FUTBOLCU VE ANTRENÖR OLARAK İZ BIRAKANLAR

Türk futboluna yüreğini koyup hizmet eden hakem meslektaşlarımızı anlattık şimdiye kadar. Aslında futbolcu ve antrenör olarak iz bırakan birkaç isimden de söz etmemiz gerekir. Bunun yanında Türkiye’de profesyonel olarak futbol ligleri kurulmadan önce (1959) Türk futboluna katkı sunmuş Silahlı Kuvvetler takımlarından da bahsetmeliyiz. Hatta daha sonrasından… Pek çok bölgesel/mahalli ve amatör ligde kurumsallaşmış olan Karagücü, Jandarmagücü, Havagücü ve Denizgücü gibi takımlardan. Özellikle Denizgücü’ne büyük bir parantez açmamız gerekir çünkü Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir futbol takımı…

ertugrul aslanEmekli Hava Assubayı Ertuğrul Aslan, bu isimlerden ilki. Yalova’nın Safran köyünde 1936 yılında doğan Aslan, 1955 mezunudur. 1975 yılında emekli oluncaya kadar Hava Kuvvetleri’nin çeşitli birliklerinde görev yapmış, görev yaptığı bölgelerde kurulu olan Havagücü futbol takımlarına da futbolcu olarak hizmet etmiştir. Bu kapsamda İzmir, Balıkesir, Merzifon ve Bandırma Havagücü kulüplerinde top oynamış ve “Kaptan” sanıyla kendisini kalıcı kılmıştır. Şu anda Spor Toto 2. Lig’de (Beyaz Grup) bulunan Balıkesirspor ve Spor Toto 2. Lig’de (Kırmızı Grup) bulunan Bandırmaspor’un mazideki şanlı günlerinde hocalığını (Teknik Direktörlüğünü) yapmış bir isimdir Ertuğrul Aslan. Bugün dahi Bandırma ve Balıkesir’e ayak bastığında ilgi ve hürmet görmektedir.

Aslan Hoca, 1976 yılından sonra memleketi Yalova’ya yerleşmiş ve Yalovaspor ile bütünleşen bir isim olmuştur. Önce hocalık yapmış, sonra kulübün çeşitli kademelerinde hizmet etmiş ve 1987 yılına geldiğimizde de Yalovaspor Kulüp başkanlığı ile onurlandırılmıştır. Yetmiş altı yaşına merdiven dayamış olan ihtiyar delikanlımız Ertuğrul Aslan, sıkı bir Beşiktaş taraftarıdır ve aynı zamanda Yalova TEMAD üyeleri arasında yer almaktadır. Kendisi hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak isterseniz, Yalova TEMAD’ın internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Sevgili hocamıza uzun ömürler dilerken, başarıları ile gurur duyduğumuzu da bilmesini arzulamaktayız.

AMATÖRLERİN EFSANESİ: ŞAKİR KURUŞ VE İZMİR DENİZGÜCÜ

Türkiye’de profesyonel ligler kurulmadan önce belirli şehirlerde ve bölgelerde kurulmuş futbol ligleri Türk sporuna katkı sağlamaktaydı. Anadolu Ligleri de denen bu yapılanmada, daha önce adlarını zikrettiğimiz Silahlı Kuvvetler takımları da kendilerini göstermekteydi. Ankara’da, İzmir’de, Eskişehir’de ve daha nice kentte bu ligler seyircilerine amatör bir ruhla futbol resitalleri sunmaktaydı. Futbol profesyonel bir yapıya bürününce amatör ruhla oynayan bu takımlar da Amatör Liglerin takımları olarak kaldılar. Türk futboluna çekirdekten yıldızlar yetiştirdiler ya da kimilerinin göze çarpmasına ve fark edilmesine sebep oldular. Yani futbolumuz için hayırlara vesile oldular… Fenerbahçe’nin sembol ismi Lefter’in bile bir dönem Diyarbakır’da Karagücü takımının formasını giydiğini söylersek, bu kulüplerin önemini çok daha iyi anlarsınız. Bünyelerinde genelde assubay ve subay futbolcular, bir de vatani görevini yapmak üzere yolu kışlaya düşmüş profesyonel ve amatör futbolcular yer almaktaydı. Çekirdeğini assubaylar ile subaylar oluşturmaktaydı. Zorunlu hizmetini yapmak için TSK’ne katılan kimi ünlü futbolcular bu kulüpler tarafından takip edilir, tespiti yapılır ve geçici süreliğine kulübün renklerine kazandırılırdı. Ayrıca Ordu Milli Takımı denen bir de milli takım vardı ki kaynağını bu amatör kulüp oyuncuları oluştururdu.

Denizgücü, Havagücü, Karagücü, Jandarmagücü ve hatta Muhafızgücü isimleriyle futbolumuza renk katan bu güzide kulüplerin tarihleri pek çok başarıyla dolu. Örneğin, Muhafızgücü Kulübü, 1927 yılında düzenlenen Türkiye Futbol Şampiyonasını kazanan takım. Denizgücü ise Başbakanlık Kupasını ve Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nı müzesine götürmeyi başaran yegâne amatör kulüp. Alper Duruk tarafından hazırlanmış Anadolu Ligleri ve Amatör Ligler hakkındaki bilgi sayfalarında, (http://www.turkfutbolu.net/tumligler/digerlig.htm ve http://www.turkfutbolu.net/tumligler/turkiyeamator.html ) bu kulüplerin başarılarına ilişkin bazı bilgilere ulaşabilirsiniz. Çeşitli spor dallarında hizmet veren ve futboldan başka öteki amatör dallarda, özellikle basketbol ve voleybolda önemli başarılara imza atan bu kulüpler ne yazık ki birer birer kapanıyor. Tarihin tozlu raflarında nostaljik bir öykü olarak yerlerini alıyor. Fakat kim ne derse desin, onlar bir döneme damgasını vurmuş, futbolumuzda iz ve renk bırakmış kulüpler olarak daima anımsanacak. Daima hatıraları yâd edilecek.

Sakirkurus-2Burada bizim özellikle üzerinde duracağımız kulüp İzmir Denizgücü futbol takımı ve onun efsane futbolcusu ve hocası Şakir Kuruş. Bu takımı efsane yapan ise tarihinin bir döneminde yakalamış olduğu önemli başarılar.

Şakir Kuruş, 1935 yılında Çorum’da doğmuş ve Deniz Assubaylığı’nı meslek edinmiş bir spor adamıdır. 1954 mezunudur. Futbola ilk adımını Çorum Güneşspor’da atmıştır. Burada 1947-52 yılları arasında top koşturmuştur. 1952-62 yılları arasında ise Gölcük, İstanbul ve İzmir Denizgücü takımlarının formasını taşımıştır. 1968 yılında Teknik Direktörlük Kursu görmüş ve 1981 yılında Ordu Milli Takımı Teknik Direktörlüğü görevini üstlenmiştir. 1988 yılına kadar aktif olarak futbol oynamıştır. Ordu Milli takımı ile dünya şampiyonluğu başarısı elde etmiştir.

Sakirkurus-1Şakir Hoca, faal futbola jübilesini Alsancak stadında yaptı. Alsancak Stadı’nın santra noktasında eski sevgilisi olan futbola veda ederken, yeni sevgilisine merhaba dedi ve eşi ile nikahını oracıkta kıydı. Fakat bu jübileden sonra da futbola hizmetlerini sürdürdü. İzmir’in gözbebeği kulüplerinden Altay’ı, Göztepe’yi ve İzmirspor’u çalıştırdı. Karşıyaka Kulübünde de hocalık görevinde bulundu.  1968 yılında İzmirspor’da 2.Lig şampiyonluğu yaşadı ve Süper Lig’e çıkmasına katkı sundu.1980 yılında Altay’da Türkiye Kupası Şampiyonluğu başarısını yakaladı.  2003 yılında Bayan Milli Futbol takımını yönetti. 2008 yılına değin milli takımlar için oyuncu izleme görevi de yaptı. Spor yazarı olarak Hürriyet Gazetesi’nde yazılar yazdı. Futbol Federasyonu’nun İzmir bürosuna bağlı olarak futbolumuzun gelişmesine katkılarda bulundu. Yıldızları keşfetme görevi üstlendi. 2005 yılında Türkiye Futbol Adamları Derneği (TÜRFAD) tarafından Spora Hizmet Eden Teknik Direktörler ödülüne layık görüldü. Bu ödül, “spora hizmet edenler yaşarken onurlandırmalıdır” parolasıyla verilmeye başlanmış ve zamanla geleneksel hale getirilmişti.2011 yılında düzenlenen bir Antrenör Geliştirme Semineri’ne onun adı verildi; “Şakir Kuruş Antrenör Geliştirme Semineri” denildi. Ayrıca İzmir’de Mini Minikler Futbol Ligi yine onun ismiyle anıldı, “Şakir Kuruş İzmir Mini Minikler Ligi” denildi. İzmir’de futbol deyince ilk onun adı akla geldi. Onun adı söylendiğinde ise ilk önce İzmir Denizgücü Kulübü ve onun o efsane liberosu!

Bundan sonrasında dilerseniz onun yaşam öyküsünden birkaç bukle ile devam edelim. Ardından anlatımımızı İzmir Denizgücü’nün başarıları ile sürdürelim. Sonra da sözü, o dillere destan Başbakanlık Kupası’nın kazanılmasına getirelim.

Şakir Kuruş, 53 yaşında aktif futbola veda etti. O yaşına değin Denizgücü’nün 5 numaralı formasını giydi, unutulmaz liberosu oldu ve nice başarılara imza attı. Aktif futbola veda edişi, aynı zamanda askerlik mesleğine ve bekârlığa da veda idı. Denizgücü’nde futbolcu ve hoca olarak bulunduğu o uzun süreçte futbol dünyasının yakından tanıdığı pek çok isimle de yolu kesişti, unutulmaz anıları paylaştı. Örneğin; Mustafa Denizli, daha 16 yaşındayken Denizgücü’nün takviye kontenjanında yer almış. Denizgücü forması ile oynadığı ilk maçında iki gol atarak kendisini belli etmiş. Ardından da Altay Kulübü’nde futbol yaşamını sürdürmüş. Altay’ın Türkiye Kupasını kazandığı sezon olan 1979-80 sezonunda yine Şakir Hoca ile Mustafa Denizli’nin yolları kesişmiş. O yıl Şakir Hoca, (Ayfer Elmastaşoğlu ile birlikte) Altay’ın teknik kadrosunda görev yaparken, Denizli de takımın kaptanıymış. Kupa sevincini birlikte yaşamışlar. Altay Kulübü 1979-80 sezonunda, finalde, Galatasaray’ı (1-0 ve 1-1) yenerek, Türkiye Kupası’nı aldığında Mustafa Denizli, bu final serisinde, takımına penaltıdan gol kazandırmış ve takımını kurtaran kaptan olmuştu.

Necati Ateş, Semih Şentürk, Hasan Kabze ve Servet gibi Türkcell Süper Ligi’nde yıldızı parlayan nice isimler Şakir Kuruş’un dikkatini çektikten sonra yükselişe geçmiş. Coşkun Süer, Şakir Kuruş ve onlara daha sonradan katılan Özer Yurteri Türk Futboluna yeni yıldızlar kazandırabilmek için keşif seferberliği yapmışlar, el ele vermişler. Şakir Hoca’nın Semih Şentürk’le ilgili anlattıkları gerçekten ilginç. Nerelerden yıldız keşfi yapıldığını çok çarpıcı şekilde ortaya koyuyor:

Semih’i tesadüfen bir amatör küme maçında gördüm. Çamdibi takımında oynuyordu, topa vuruş tekniği dikkatimi çekti. Karmalara çağırdım. Oradan Fenerbahçe altyapısına alındı ve bugünkü yıldız Semih oldu.

Vatani görevi esnasında Denizgücü’nde top oynama şansını yakalayıp Şakir Hoca’nın asker disiplinli ama amatör ruhlu eğitim sürecini yaşayan Mazlum Fırtına, Güngör Çilekçiler, Cudi Vergeli ve Abdülkerim Durmaz gibi isimler de sonrasında futbolumuzda yer bulmuş, iz bırakmış ve Milli takım’a kadar yükselmiş isimlerden bazıları.

Şakir Hoca, İzmir Denizgücü’nde futbol oynadığı dönemde, futbolculuğun yanında kulübün menajerliğini ve hocalığını da yapmış. Futbola olan aşkı yüzünden kalbinde gerçek bir sevgiliye yer açamamış. Futbol, bir başka aşkı kabul etmemiş. On kez sözlenmesine rağmen, nişan ve düğün gibi ileriki aşamalara bir türlü geçememiş. Bir keresinde sözlüsüne verdiği randevuyu maç yüzünden unutunca, sözlüsü ona unutamayacağı bir ayrılık hediyesi göndermiş. Üzerinde “Sen bu topla evlen, eminim o seni daha çok mutlu eder” notu bulunan bir futbol topuymuş bu sürpriz hediye…

Futbolculuk ve hocalık kariyerinde nice başarılara imza atan Şakir Kuruş, evinin bir bölümünü anı köşesi olarak düzenlemiş. Kazandığı yüzlerce kupa, plaket, ödül, başarı belgesi ve bir o kadar fotoğrafı adeta bir futbol müzesi güzelliğinde olan bu anı köşesinde muhafaza ediyor. Hocamızın bu evi satın alışının öyküsünde ise yine Türk futbolunun efsane bir ismi yer alıyor: Galatasaraylı Metin Oktay! 

MetinOktayŞakir Kuruş; Türk Futbolunun ve Galatasaray’ın efsane ismi Metin Oktay’ın teşvik ve desteğiyle kendi futbol yaşamını anlatan bir kitap yazmaya karar verir. “Futbolda 35 Yıl” isimli bu kitabın yayınlanması ve ilgi görmesi sonucunda, Şakir Hoca iyi bir kazanç elde eder ve bu kazançla ev sahibi olur. İşte bir futbol müzesi özelliği taşıyan ev, o evdir. Metin Oktay’ın anlamlı desteği o eve çok daha farklı bir nitelik kazandırmıştır. Hoca’nın bu kitabını ancak Nadir Kitap gibi sahaf sitelerinde bulmanız mümkün.

Orhan Berent’in blog’unda anlattığına göre, İzmirspor’u ya da Karşıyaka’yı çalıştırırken aynı anda başka bir takımı da çalıştırmaktaymış. Yani iki takımın birden hocalığını yapmaktaymış. Fakat lig müsabakaları esnasında bu iki takım birbirleriyle karşılaşınca, çok ilginç bir durum söz konusu olmuş. (Bu kulüpler İzmirspor ve İzmir Denizgücü kulüpleri olabilir ve maç da Başbakanlık Kupası maçı olabilir! (Not-5)Herhalde iyi oynayan kazansın demiştir…)

Akşehir’in Pervasız Gazetesinde yazılar yazan Savaş Ünlü, Şakir Kuruş’la ilgili anılarını bakın nasıl dile getiriyor:

Bizler için ayrı bir yeri vardır Şakir Kuruş’un. Lise, ortaokul yıllarımızda bir efsaneydi. Onun için Denizgücü’nün maçlarına giderdik. Konuk takım kim olursa olsun, var gücümüzle  Denizgücü’nü desteklerdik. Bu takımın efsane oyuncusu da Şakir Kuruş’tu. Yaşıyla ilgili kulaktan kulağa fısıltılar yayılırdı. Yok efendim elli yaşındaymış, kırk yaşındaymış… Çocuk yaşın verdiği abartma gücüyle sallardık yaş konusunda. Yaşına karşın gençlere taş çıkartan dinamiği, gücü, enerjisine hayran kalırdık…

İzmir Yenigün Gazetesi’nden Süleyman Alasya ise onun için “en büyük libero” diyor ve içinden geçenleri köşe yazısında okuyucularına şöyle aktarıyordu:

Bir insan futbolla evli olabilir mi? Evet, yaşamının çok önemli bir bölümünü futbolla evli olarak geçirdi Şakir Kuruş. Ve futbolu Alsancak Stadı’nın santra noktasında ve herkesin önünde boşadığı anda, yanında bir gelin vardı. Herkes onu, sahanın ortasında evlendi diye bildi. Ama o sahanın ortasında eski sevgilisiyle vedalaşıp, yeni sevgilisiyle hayatını birleştirdi. Benim yaşıtlarım onu Denizgücü’nün liberosu olarak tanır. Sonra Teknik Direktör Şakir Kuruş olarak İzmir takımlarında ve spor yazarı olarak yıllarca Hürriyet’te derken Futbol Federasyonu İzmir bürosunda antrenör olarak emek vermiştir yıllarca. Tanıdığım dürüstlük abidesi insanların başında gelir. Hayat gailesiyle uğraşırken böylesi bir dostu unuttuğum olmuştur çok. Kim bilir kendi vicdan azabımı bu köşeden Şakir Ağabeyi anmakla mı ödüyorum bilmem ama, ‘Onun üstüne libero yoktur’ denilmesini fotoğrafa bakıp hâlâ heybetli görüntüsünden anlayabilirsiniz.

Türkiye futbol tarihine baktığınızda, imkânsız denecek kadar zor bir başarıyı yakalamış ve bir amatör takım olarak Başbakanlık Kupası’nı müzesine götürmüş olan İzmir Denizgücü takımının bu durumunu Şakir Hoca şöyle ifade ediyor:”Hiç yapılmayanı başardık ve efsane olduk!

SakirKurus-3İşte bu başarıyla birlikte Şakir Kuruş adı Denizgücü adı ile neredeyse özdeşleşmiş. Birlikte anılır olmuş. Şakir Hoca, efsane kokan futbol macerasına karşın her zaman sade, her zaman mütevazı ve kibar. Seksene merdiven dayamış yaşına rağmen, hâlâ yeşil sahalarda top koşturan gencecik bir çocuğun heyecanına sahip. Kendisinden bahsederken ne kadar içten, ne kadar saf ve masum:

Futbol sayesinde yaşadığım manevi hazlar milyarlarla ölçülemez. Hâlâ birçok ünlü isim bayramlarda beni arar. Bir evladım olmadı ama yetiştirdiğim yüzlerce manevi evladım var.

Türk futboluna verdiği hizmetlerden ötürü ve bizlere yaşattığı güzelliklerden dolayı Hocamıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Kendisine uzun bir ömür dilerken, hep efsane libero olarak gönlümüzde yaşatacağımızı, asla ama asla unutmayacağımızı da bilmesini istiyoruz.

İZMİR DENİZGÜCÜ VE BAŞARILARI

Takımın son dönem futbolcu ve hocalarından Emekli Deniz Assubayı Ali Yaşar’ın araştırmalarına göre, İzmir Denizgücü Kulübü’nün kuruluşu 1950’li yıllarda gerçekleşmiş. Resmi kayıtlara göre ise 1961 tarihi esas alınmış. Belki mazisi daha eskiye de gidiyor olabilir fakat bu konuyla ilgili detaylı bir çalışma elimizde yok. Gençlik ve Spor Bakanlığı, o dönemlerde bir karar çıkarmış. Çalışan sayısı 400 kişiyi geçen kamu kurum ve kuruluşları en az dört branşta amatör spor faaliyeti gerçekleştirmek durumundaymış. Türk sporuna katkı sağlamak ve yeni sporcular keşfetmek amacıyla alınan bu karar doğrultusunda, İzmir Denizgücü Kulübü de, Atıcılık, Basketbol, Futbol, Kürek, Yelken ve Voleybol dallarında sportif faaliyetlere başlamış. 1962 yılında Denizgücü ile Şakir Kuruş birbirine kavuşmuş ve bu birliktelik, 1987 yılına değin sürmüş.

Denizgücü’nü özel kılan sebeplerden birisi de teknik kadrosunu hep Deniz Assubayı hocaların oluşturması. Şakir Kuruş Hoca’dan nöbeti alan ve amatör ruhun sancağını yeşil futbol sahalarında başarıyla gezdiren Celal Bölgen, Ali Yaşar ve Emin Yılmaz övgüyle söz edilmesi gereken isimler. Nice fedakârlıklarla Denizgücü Kulübü’nün ayakta kalmasını, varlığını korumasını sağlamaya çalışan, mazideki başarılarını sürdürebilmek hedefi ile emek harcayan değerli simalar. Kimisi Şakir Hoca ile başarıları birlikte yaşamış, ondan nefes almış nadide isimler. Ali Yaşar Hoca ile Emin Yılmaz Hoca’yı yakından tanıdığım için bu sözleri içtenlikle söylediğimden emin olabilirsiniz. Gerçekten de çabaları her türlü takdire değer!

Şakir Kuruş Hocamızın emek verdiği isimlerden birisi olan M. Celal Bölgen, Denizgücü’nde yetiştikten sonra hemen hemen Türkiye’nin bütün liglerinde görev yapmış bir hoca olarak göze çarpar. 1948, Kocaeli doğumlu Bölgen, emekli Bando Assubayı’dır. 1968-1992 yılları arasında İzmir Denizgücü’nde görev almış, Ordu Milli Takımı Antrenör yardımcılığı da yapmıştır. Altay’ın Süper Lig’de oynadığı 1999-2000 sezonunda bir süre hocalığını yapmıştır. O sezon beş kez hoca değiştiren Altay, en başarılı günlerini Celal Hoca ile yaşamıştır. Sezon itibarıyla alınan 10 galibiyetin beşinde onun imzası vardır. Hocanın yolu Altay’la ikinci kez 2004-05 sezonunda kesişti. Takım 2. Lig’deydi. Fakat Altay, kötü bir sezon geçirdiğinden uzun süre görevde kalamadı. Haziran 2004’de göreve geldi, Ekim ortasında görevden ayrıldı. Bugün Süper Lig’de oynayan Akhisarspor’u da 2005 yılında, 3.Lig günlerinde çalıştırdı. 2007 yılında bu kez Altay’ın Altyapı Koordinatörlüğü görevine getirildi. Genelde İkinci Lig (şimdiki Birinci Lig) ve Üçüncü Lig’de zora düşen takımların umut bağladığı hocalardan oldu. Yani zor zamanların hocası olarak tanındı. Özellikle İzmir ve İstanbul takımları ona yoğun ilgi gösterdi. Zaman içinde amatör takım hocalığı da yaptı.

Demek istediğimiz şu ki Şakir Kuruş Hoca, Denizgücü Kulübü’nde futbolcu keşfi ve yetiştiriciliğinin yanı sıra nitelikli teknik adam yetiştirme özelliğini de bir gelenek haline getirmiştir. Kulübün son hocası olan Emin Yılmaz, bugün Bucaspor Altyapı hocasıdır.

denizgucu-birirncilik-kupasiMavi-Beyaz forma rengiyle pek çok başarılara imza atan İzmir Denizgücü, adından en çok (1968 yılında) kazandığı Başbakanlık Kupası ile söz ettirdi. Buna karşın, Denizgücü Kulübü futbol şubesinin başarıları saymakla bitmiyor. 1967, 1968, 1971 ve 1973 yıllarında, yani tam dört kez Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluğunu kazanma başarısı elde etmiş. Tam 35 kez İzmir şampiyonu olmuş. Başbakanlık Kupası kapsamında iki kez final oynamış ve bunlardan birinde kupayı kazanarak müzesine götürmüştür. 1967 yılında oynadığı ilk finalde Mersin İdman Yurdu’na 2-0 yenilmiş, bir sonraki yıl (1968) ise İzmirspor’u yenerek unutulmaz bir başarıya imza atmıştır. 1973 yılında ise Kayserispor’u penaltı atışları ile elemiş ve Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nı kazanmıştır. Aynı kupada 1971 yılında da final oynamış ama Adanaspor karşısında tutunamamıştır.

2008 yılında takımın son hocası olan Deniz Assubayı Emin Yılmaz, emekli olunca, kulüpte de kapanma yönünde ilk işaretler gelmeye başlamış. O yıl Süper Amatör Lig’de mücadele ederken, önce Ödemişspor ardından da Altay maçına çıkmayan İzmir Denizgücü, statü gereğince İzmir 1. Amatör Küme’ye düşürüldü. Hemen ardından ligden çekildiğini ve faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Böylece başarı öyküleriyle dolu bir kulübün kapısına kilit vuruldu. Unutulmaz anılar tarihin izbe sayfalarına terk edildi.

Sanıyoruz ordumuzun üst kademesinde yer alan mevki ve makam sahipleri asker ve spor deyince sadece Piyadecilik ve Komando Eğitimi ile Savaş Beden Eğitimini anlıyor olmalılar. Yoksa Türk spor tarihine altın harflerle yazılmış bu güzide kulüpleri ne pahasına olursa olsun yaşatmanın bir yolunu bulurlardı. O kulüpler ki Türk Sporunda pek çok branşın doğmasına, yaşamasına ve gelişmesine vesile olmuş, nice cevherleri ortaya çıkarmış, nice başarılara kutsal alın terleriyle imza atmış ve isimlerini unutulmaz kılmışlardır.

YIL 1968, BAŞBAKANLIK KUPASI İZMİR DENİZGÜCÜ’NÜN!

İzmir Denizgücü, 1967 yılında Başbakanlık Kupası’nda Mersin İdman Yurdu ile oynadığı final maçını kaybettiğinde, Şakir Kuruş takımda hem futbolcu hem de hoca olarak görev yapmaktaydı. Mersin İdman Yurdu’nun o dönemki hocası ise Lefter’di. Türk futbolunun unutulmaz isimlerinden Kadri Aytaç da Mersin İdman Yurdu formasıyla sahadaydı. Denizgücü’nde ise kaleci Güngör Çilekçiler, Mazlum Fırtına ve Cudi Vergeli gibi büyük isimler oynamaktaydı.

Bu yenilginin ardından İzmir Denizgücü, 1968 yılında bir kez daha Başbakanlık Kupası finali oynar. Bu defa rakip İzmirspor’dur. Bazı yazarlar, Denizgücü’nün pek çok rakibi eleyerek bu kupada finale yükseldiğini yazarlar. Hatta bunların arasında G.Saray ve Fenerbahçe gibi büyük kulüpler olduğunu da söylerler. Bu bilgiler doğru değildir, çünkü Başbakanlık Kupası, eleme sistemi ile oynanmamaktadır. Yani belli liglerde şampiyon olmuş kulüpler, statü gereği ve tek maç üzerinden final oynamaktadır. 1966 yılında yürürlüğe giren statü gereği Başbakanlık Kupası, Türkiye 2. Futbol Ligi Şampiyonu ile Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası şampiyonu arasında Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda oynanmaktaydı. Bu kupa statüsü 1971 yılında yeniden format değişikliğine uğradı ve Türkiye Birinci Futbol Ligi ikincisi ile Türkiye Kupası ikincisi arasında oynanmaya başlandı. 1966-1970 arasında uygulanan statüde İzmir Denizgücü iki kez final oynadı ve bunların birisinde kupayı kazanma başarısı gösterdi. Böylece, Türkiye’de profesyonel futbol sistemine geçişten itibaren, Başbakanlık Kupasını kazanan ilk ve tek amatör kulüp unvanını kazandı.

basbakanlik-kupasiİzmirspor, 1967-68 sezonu Türkiye İkinci Ligi şampiyonudur, İzmir Denizgücü ise Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası şampiyonu. Başbakanlık Kupası maçı, 30 Haziran 1968 tarihinde, Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda oynanır. Şakir Hoca, yine hem futbolcu hem de hoca olarak görev yapmaktadır. Maçın ilk yarısında oynar. İkinci yarıda kenardan yönetir. Maç çok çetin geçer ve uzatmalara gider, uzatmalarda (Dk.108 Hasan ve Dk. 115 Orhan Usta) iki gol bulan Denizgücü, kazanan takım olur. Hakem Fehmi Pazarcı’nın yönettiği maçı, Denizgücü takımı Hasan ve Orhan Usta’nın golleriyle 2-0 kazanır ve kendi efsanesini yaratır.  Efsane yazan kadro, Güngör Çelikçiler, Ali Elveren, Cudi Vergili, Faruk Uçarlar, Şakir Kuruş (Bektaş Yurttaş), Mazlum Fırtına, Orhan Usta, Halit Şatıroğlu, Hasan , Mustafa Yuvalar, Oktay Taşkıran (Ömer ) isimlerinden oluşmaktaydı.

GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI KUPASINI KALDIRAN TEK AMATÖR TAKIM

1971 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nda final oynadı. Kupaların statüsü değiştiğinden Amatör Lig Şampiyonları artık Başbakanlık Kupası’na katılamıyordu. Bunun yerine Türkiye İkinci Ligi Şampiyonu ile Amatör Futbol Şampiyonu, Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nda karşı karşıya gelmekteydi. Bu final müsabakasında İzmir Denizgücü, Adanaspor ile karşılaştı ve 2-0 yenildi. 1973 yılında ise aynı kupada Kayserispor gibi güçlü bir takımla karşı karşıya geldi. 15.06.1973 tarihinde oynanan maçın normal süresi golsüz (0-0) sona erdi, kupa galibini penaltılar belirledi. 7-6’lık sonuç elde eden İzmir Denizgücü, bu kupaya da adını altın harflerle yazdırdı. 1981 yılında (statüsü değiştirilerek son kez oynanan ve) kaldırılan Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupasını kazanan ilk ve tek amatör takım unvanını taşıdı. Bu kupayı son olarak yine bir amatör takım olan Altay (A2) kazanmıştı. Fakat o sezon maç trafiğindeki yoğunluk ve zamansızlık nedeniyle, kupa finali Türkiye Genç Takımlar Birincisi ile İkincisi arasında oynanmıştı. Yani her iki takım da amatör takımdı, karşılarında profesyonel bir rakip yoktu.

YIL 1969: GALATASARAY’A KÖK SÖKTÜREN AMATÖRLER

Amatör Futbol Şampiyonluğu kapsamında pek çok başarılara imza atan ve hep üst sıralarda yer alan İzmir Denizgücü, bu başarıları nedeniyle birçok kez Türkiye Kupası’nda oynama başarısı da gösterdi. Birkaç kez Galatasaray ve Beşiktaş gibi güçlü rakiplerle de eşleşti. Bunlardan en önemlisi 1969 yılında ilk kademe maçlarında oynadığı Galatasaray müsabakasıdır. G.Saray, geçen sezonun lig şampiyonudur ve o yıl Şampiyon Kulüpler Kupası’nda çeyrek final oynama başarısını göstermiş, güçlü bir kadroya sahiptir. Gökmen vardır, Mazlum Fırtına vardır. Mazlum Fırtına, bu kupa ayağında, eski kulübüne karşı oynamak gibi bir kaderle karşılaşmıştır. Onca gücüne rağmen koskoca G.Saray, amatör Denizgücü karşısında zor tutunmuştur. Maçın her iki ayağında da ancak 1-0 gibi bir skorla sahadan ayrılabilmiştir. Fark yapma rüyasıyla gelen Cim Bom, direnen amatörlerin karşısında zor durumlara düşmüş, umduğu ile değil, bulduğu ile yetinmek zorunda kalmıştır.

1973 yılında Kupa’da Beşiktaş’a karşı oynayan Denizgücü, ne yazık ki farklı yenilmekten kurtulamamıştır. Diğer yıllarda Türkiye Kupası ilk kademelerinde İstanbulspor, Göztepe ve Mersin İdman Yurdu gibi güçlü rakiplerle eşleşmiştir. Özellikle 1968 yılında her iki maçta da 3-0’lık sonuçlarla elendiği Göztepe’nin o yıl finalde G. Saray’ı eleyerek kupayı kazanması ilgi çekicidir. Kupanın en güçlü takımıyla daha ilk ayakta karşılaşmak şanssızlık olsa gerek…

Gördüğünüz bu başarıların bütününün içinde bir futbolcu ve hoca olarak hep Şakir Kuruş vardır. Onunla ilgili söyleyeceğimiz son şey; yıllarını verdiği, gözü gibi baktığı ve çocuğu gibi sevip bağlandığı İzmir Denizgücü Kulübü’nün kapatılması nedeniyle yaşadığı içli hüzündür. Koskoca çınar gözyaşlarını tutamamaktadır…

İzmir Haberhürriyeti’nden Metin Aydınoğlu, köşesinde şöyle anlatıyor Hocamızın hüzün gözyaşlarını:

Geçenlerde hastanede rastladım, sağlık sorunları var, ilerleyen yaşından dolayı. Halini hatırını sorduktan sonra dedi ki, ‘Boşver beni, içim yanıyor ne oldu biliyor musun, Denizgücü’nü kapattılar, kahroldum’ dedi. Asker olmasına rağmen, bir damla yaş aktı gözlerinden.

BASKETBOL HAKEMLİĞİNDE BİR EFSANE İSİM: A.KADİR ÖZÇELİK

kadirozcelik-2Son olarak Türk Basketboluna yıllarını vermiş bir asker hakemden söz edeceğiz sizlere. Askerlik kariyerine bir deniz assubayı olarak başlayan, sonra fakülte bitirerek subay olan ve Beylerbeyi’ndeki Dz. Asb. Hzl. Okulu’nda yıllarca Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi öğretmenliği yapan A. Kadir Özçelik, aynı zamanda basketbola gönül vermiş istisnai bir isim. Milli basketbol hakemlerimizden birisi hatta Türk Basketbol Hakemliği’nin duayenlerinden… Tam 22 yıllık bir hakemlik kariyeri var ve halen Avrupa’nın en önemli hakem yetiştiricisi, (yani hakem hocası) olarak görülüyor.

Kadirozcelik-1Onu tanıma şerefine Dz. Asb. Hzl. Okulu’ndaki öğrencilik yıllarımda nail oldum. Yıl 1980’di. İnkılâp tarihi dersimize giriyordu ve genç görünümlü bir üsteğmendi. Fakülte bitirerek assubaylıktan subaylığa terfi ettiğini öğrendiğimizde çok şaşırmıştık. Fakat ilerleyen süreçte, aynı zamanda Türkiye Basketbol Ligi’nde hakemlik yaptığını öğrendiğimizde bizi ikinci kez şaşkına çevirmişti. Nazik ve terbiyeli tavrı, İstanbul şivesiyle konuşması, karşısındakine değer veren üslubu, dürüstlüğü ve temiz yürekliliği bizi etkiliyordu. Hele öğrencilerine “Sevgilim” diye hitap etmesi, birisiyle dostluğundan bahsederken “Onunla yıllardır sevişiriz” gibi söylemlerle konuşması çok tuhafımıza gidiyordu. Yeni yetme gençler olarak bu sözcükler bize bambaşka şeyler çağrıştırırken, belki de o, o sözcükleri yerli yerinde kullanarak fark yaratıyordu. Sonradan öğrendim ki meğerse basketbol sahalarında da aynı şeyler geçerliymiş. Oyuncular kendisine itiraz ettiğinde de onlara döner ve “Bak sevgilim” diyerek, niçin o kararı verdiğini açıklamaya başlarmış. Necip Kapanlı Hocamız bu durumu şöyle izah ediyor: “Yani saha sevgilileriyle doluydu… Sevgilileri de aşkın diğer tarafı olmanın sorumluluğu ile fazla ileri götürmezlerdi itirazlarını.” Hatta böyle bir durumda bir büyük takımı (G. Saray) zorda bırakan bir yanlış kararı olmuş. Seyircilere göz gezdirirken bir pozisyonda pota altından (önce pota altından yükseliyor, sonra tekrar potaya düşüyor, tıpkı sayı gibi) basket yapmış (Efes Pilsen) rakip takım. Bizim hoca da son anda ancak basketin girişini görmüş ve sayı vermiş. Oyuncular itiraz edince de “Bak Sevgilim” durumu… Bu yüzden çıt yok! Fakat çok sonradan durum tespit ediliyor ki geçmiş olsun…

Türkiye Basketbol Ligi’nde çok uzun yıllar maç yönetti Kadir Özçelik. Hatta Bayanlar Basketbol Ligi’nde de maçlara çıktı. Necip Kapanlı ile birlikte Türk Basketbol Hakemliği’nin efsane isimleri oldular. Hakemlik sonrası ise elbette ki hakem hocalığına terfi ettiler. İstanbul’da Basketbol Hakem Yetiştirme Kursları’nda FİBA Hakemi Necip Kapanlı ile birlikte yeni nesil hakemleri yetiştirdiler. Gerçi bu iki isim, hakemlik yaptıkları yıllarda da hakem yetiştiriciliği yapıyorlardı. Bu işe emek harcamaya daha 1980’li yılların ortalarında başlamışlardı. Bugüne baktığımızda herhalde onların eğitiminden geçmemiş pek az hakem vardır.

Kadir Özçelik, bir dönem İstanbul Basketbol Hakemleri Derneği Başkanlığı (1994) da yaptı. FİBA Şampiyonalarında zaman zaman Milli Basketbol Takımı kafilesinde yer aldı. 1995 yılında aldığı bir kararla faal hakemlik kariyerini sonlandırdı. 8 Eylül 1995 tarihinde Ankara Atatürk Spor Salonunda lig şampiyonu Ülkerspor ile Türkiye Kupası birincisi Galatasaray erkek takımları arasında oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı ile jübilesini yaptı. Basketbola idareci olarak da hizmet sunmak arzusundaydı. Bir zaman Federasyon Gözlemciliği görevinde bulundu, aynı anda hakem hocalığını da sürdürdü.

Kadirozcelik-7Türkiye’nin ikinci olduğu ve gümüş madalya kazandığı 2001 Yılı Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda koordinatörlük görevi üstlendi. Bu Şampiyonanın maçları İstanbul, Ankara ve Antalya’da oynanmıştı. 2010 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen Dünya Basketbol Şampiyonası’nda da Güvenlik Direktörlüğü görevi icra etti. Basketbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu üyeliği ve Genel Sekreterliği gibi etkin görevlerde bulundu. Gerek hakemlik kariyerinde ve gerekse faal hakemlik sonrasında pek çok yurt içi ve yurt dışı görevlerde bulunarak Türk Basketboluna önemli katkılar sundu.

Kadirozcelik-5T.S.K.’dan emekli olduktan sonra Göztepe Bağdat Caddesi Yeniyol’da “Küçük Ev” isimli bir ev yemekleri lokantası kurdu. Şimdi duruyor mu bilmiyorum ama ilk açıldığı dönemlerde (1991) bu lokanta, sporcuların ve özellikle de basketbolcuların akınına uğruyordu.

A. Kadir Özçelik, sivil yaşamında da öğretmenlik mesleğini sürdürdü. İstanbul’da bulunan Kadir Has Üniversitesi’nde branşı olan Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dalında öğretim görevlisi oldu. 2007 yılında bazı sağlık sorunları yaşadı. O yıl bir safra kesesi ve bir de prostat ameliyatı olmak üzere iki ameliyat geçirdi.

Sevgili” hocamızın bir de kontör dolandırıcılığı konusunda mağduriyet yaşadığı olay var ki, sanırız bu konuda Türkiye rekoru kendisinde bulunuyor. Bu yüzden gazetelere de konu oldu. Neyse biz bu olay hakkında daha fazla detay vermeyelim. İsteyen araştırsın. Yani karşısındaki her insanı değerli bulan ve sevgili gören bir âdemoğlunun kolayca kandırılması; onun gerçekten de ne derece saf ve temiz yürekli olduğunun kanıtı sayılmalıdır düşüncesindeyim.

Assubay hakemleri, sporcuları ve spora emek veren bizden isimleri sizlere anlatmaya çalıştık. Elbette unuttuklarımız vardır. Belki bu yazımız onların da hatırlanmasına vesile olur. Belki bir yazımızda da anımsayamadığımız bu isimleri ele alır, onların başarılarını sizlerle paylaşırız.

Bize yaşattıkları gurur için, Türk sporuna sağladıkları katkı için kalpten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sağ olun, var olun!

Aydın Kulak

NOT-1: Kaynak gösterilerek ve yazar adı belirtilerek alıntılanmasında/ kullanılmasında bir sakınca yoktur.
NOT-2: Bu yazı, internet üzerindeki çeşitli basın-medya sitelerindeki ve özellikle Milliyet Gazete Arşivi’ndeki haber, resim, yazı, bilgi ve yorumlardan alıntı ve derlemeler yapılarak hazırlanmış, yazar tarafından yorum ve değerlendirme yapılmıştır. Yani bu yazı bir tür derleme, inceleme, değerlendirme ve yorumlama çalışmasıdır.
NOT-3: “Çelik Yürekli Leventlerin Ocağı: Deniz Assubay Okulu” başlıklı yazıma yorumuyla katkı sunan sevgili meslektaşım Fedai Yavaş, Şakir Kuruş hakkında, bana bir hatırlatmada bulunmuştu. Bu yazı ile sanırım onun da gönlünü almış olacağım. Kendisine teşekkür ediyorum.
NOT-4: İzmir Denizgücü Kulübü ile ilgili olarak bilgisine başvurduğum, ayrıca bana resim ve yazılar konusunda kullanma ve alıntılama müsaadesi veren sevgili Ali Yaşar Hocama da içten teşekkürlerimi sunuyorum.
NOT-5: Eldeki bilgilere göre Şakir Kuruş Hoca, 1968 yılında hem İzmir Denizgücü’nde hocadır, hem de İzmirspor’da teknik kadroda yer almaktadır. Bu durumda her iki takımda da görevi vardır. O halde iki kulüp arasında bir seçim yapması ya da hangi takım daha iyi oynuyorsa o kazansın düsturu ile hareket etmesi söz konusudur. Yani kazanılan Başbakanlık Kupası’nın bir de bu yönüyle düşünmek gerekmektedir.
KAYNAKÇA
  1. Asker Hakemler Konusu, Kişiler ve Maçlar Hakkında/ http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/
  2. Erman Toroğlu ve Asker-Polis Hakemler/ Erişim: Ekim 2012/  http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=17663346&p=2
  3. Bülent Yavuz ve Asker Hakemler/ Erişim: Ekim 2012/ http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/148566.asp
  4. Yeşil Sahadan rap rap rap/ Asker Hakem Tartışması-Görüşler/ Erişim: Ekim 2012/ http://arsiv.sabah.com.tr/2001/03/27/z02.html
  5. Havacı Hakemler ve Sporcular/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.havacilar.com/hakemlerimiz.html
  6. Talat Tokat’la Pazar Sohbeti/ Dinçer Oruç Kişisel Blogu/ Erişim: Ekim 2012/ http://blog.milliyet.com.tr/talat-tokat-la-pazar-sohbeti/Blog/?BlogNo=168463
  7. Rekortmen Hakem/Talat Tokat-Metin Tokat Hakkında/ Erişim: Ekim 2012/  http://www.sabah.com.tr/Spor/2009/05/22/rekortmen_hakem#
  8. Olaylı Eskişehir-Beşiktaş Maçı/Erişim: Ekim 2012/  http://www.tribundergi.com/forum/viewtopic.php?f=9&t=21389#axzz1sO3ilWZw
  9. Devir Değişti Baba!/Talat Tokat-Metin Tokat/Erişim: Ekim 2012/ http://arsiv.sabah.com.tr/2001/09/11/g16.html
  10. Düdükleri Susturuldu/Hakemliği Bırakmak Zorunda Kalanlar/Erişim: Ekim 2012/ http://www.sporbul.com/spor/y/15085/dudukleri-susturuldu.html
  11. Düdüklü İmparatorlar/Sporun Dünyası/Metin Gören/Erişim: Ekim 2012/ http://www.butundunya.com/pdfs/2010/05/105-108.pdf
  12. Macit Sarıdana Hakkında/Erişim: Ekim 2012/ http://www.kenthaber.com/ege/aydin/Kimdir/iz-birakan/macit-saridana
  13. Türkiye’nin İlk Kadın Hakemi Drahşan Arda/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.dha.com.tr/turkiyenin-ilk-kadin-hakemi-benim_134151.html
  14. Tanrının Küçük Oğlu-Bir Hakemin Anıları/İhsan Türe/Karşı Kıyı-2002/Erişim: Ekim 2012/ http://www.kabalci.com.tr/karsi-kiyi/ihsan-ture/tanrinin-kucuk-oglu-bir-hakemin-anilari-9789758635092.htm
  15. İhsan Türe Hakkında/Erişim: Ekim 2012/ http://samosan.com/AntiCimbom/Yazilar/Sayfa1/AvrupadaSike.htm
  16. Bayan Hakemler-Sema Tokat/Erişim: Ekim 2012/ http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/Arsiv/1968/03/19
  17. Türkiye’nin İlk Bayan Hakemi ve İhsan Türe/12.9.2010/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.kural18.org/turkiyenin-ilk-bayan-hakemi-elmas-arabacinin-ilginc-oykusu_haber.html
  18. Asker Hakem ve Gözlemcilere Müjde/4.1.2000/Erişim: Ekim 2012/ http://www.porttakal.com/ahaber-asker-hakem-ve-gozlemcilere-mujde-212175.html
  19. Asker Hakemlerin Revize Edilmesi Yanlış Oldu/Bülent Yavuz Röportajı/Erdem Erol-HTSpor.com/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.htspor.com/futbol/haber/509666-bulent-yavuz-verdi-veristirdi
  20. Asker Hakem Kalmadı/Hürriyet Arşiv/17.7.2003/Erişim: Ekim 2012/ http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=159819
  21. Asker Hakemler, Genelkurmay ve Fenerbahçe/Uğur Ergan/27.3.2001/Hürriyet Arşiv/Erişim: Ekim 2012/ http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=-234199
  22. Hakemler Üniversiteli/2002-2003 Sezonu/Hürriyet Arşiv/Erişim: Ekim 2012/ http://dosyalar.hurriyet.com.tr/ligbasliyor/02hab.asp
  23. Çok Ayıp Hagi/Erol Ersoy ve Hagi/ 11.3.2001/Hürriyet Arşiv/Erişim: Ekim 2012/ http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=-231168
  24. Uluslararası Hakemlerimiz (FİFA Kokartlı) Hakkında Bilgiler/ Hakemler ve Türkiye Bölümü/Erişim: Ekim 2012/ http://worldreferee.com/site/country.php?countryID=45
  25. Macit Sarıdana/Dynamo Berlin- Liverpool Maçı/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.mackolik.com/Mac/750223/BFC-Dynamo-Berlin-Liverpool
  26. Erol Ersoy Hakkında/Erişim: Ekim 2012/ http://www.remax.com.tr/gayrimenkul-danisman-girisimci/3936/erol-ersoy.htm
  27. TFF Hakemler Sayfası/Erişim: Ekim 2012/ http://www.tff.org/default.aspx?pageID=161
  28. 1998-99 Sezonu 1.Lig Futbol Hakem ve Meslekleri Listesi/Erişim: Ekim 2012/  http://www.angelfire.com/pq/berkeutku/hakemlistesi1.html
  29. Birinci Süper Lig’de Görev Yapan Hakemler Ne İş Yapıyor?/2002-03 Sezonu/ 19.7.2002/Erişim: Ekim 2012/ http://www.milliyet.com.tr/2002/07/19/son/sonspo03.html 
  30. Metin Tokat Süper Lig Hakemlerini Yorumladı/Metin Tokat/10.8.2007/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.milliyet.com.tr/2007/08/10/spor/ytokat.html
  31. Hepsi Okumuş Çocuk/2003-04 Sezonu Hakemleri/Hürriyet Arşiv/Erişim: Ekim 2012/ http://dosyalar.hurriyet.com.tr/ligbasliyor2003-04/hakemler.asp
  32. Bülent Uzun ve Hatalar/24.7.2006/Gazetevatan Arşivi/ Erişim: Ekim 2012/ http://haber.gazetevatan.com/0/82747/15/Haber#.UJkB62c08xh
  33. Bülent Uzun ve Diğer Hakem Bilgileri/Erişim: Ekim 2012/ http://www.futbolmerkezi.com/Bulent-Uzun-Hakem-Bilgileri-Istatistikleri-Yorumlari-Haberleri-Videolari-Resimleri Forum_TR_bv9rJaX3gik%3D,RefereeInfo.aspx?ver=80
  34. Bülent Uzun ve Meclis Araştırma Komisyonu/Birgün Gazetesi Arşivi/10.3.2005/Erişim: Ekim 2012/ http://www.birgun.net/sport_index.php?news_code=1110406653&year=2005&month=03&day=10
  35. Diyarbakır’lı Yavuz Karaozan MHK’da/2.7.2011/Erişim: Ekim 2012/ http://www.diyarinsesi.org/haber/diyarbakirli-yavuz-karaozan-mhkda-23644.htm
  36. Hak Verilmez Alınır/Hamza Alan-Fatih Terim ve Hagi-Erol Ersoy Hakkında/Metin Aydınoğlu/14.2.2011/Erişim: Ekim 2012/ http://www.kural18.org/hak-verilmez-alinir-10-yil-sonra-da-olsa_haber.html
  37. Yeni MHK Üyeleri/Y. Karaozan ve Galip Bitigen/2.7.2011/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.kural18.org/yeni-mhk-uyelerimizi-taniyalim_haber.html
  38. Galip Bitigen Hakkında/Gözlemci ve Hakem Hocası/9.8.2012/Erişim: Ekim 2012/ http://www.sporotorite.com/index.php?news=2313
  39. Yavuz Karaozan’ın Okul Resimleri/65’li Hava Assubayları İnternet Sitesi/Erişim: Ekim 2012/ http://www.hvastsb65.org/sizden-gelenler/ani-resimleri/muhabere-okulu/ 
  40. Yavuz Karaozan Hakkında/Metin Aydınoğlu/3.12.2009/ Haberhürriyeti Arşiv/Erişim: Ekim 2012/ http://www.haberhurriyeti.com/IcerikDetay/1128-mac-satmadim–.aspx
  41. Süper Lig Hakemi MHP’den Ankara’ya Talip/ Ali Uluyol/17.3.2011/ Erişim: Ekim 2011/  http://www.ilgazetesi.com.tr/2011/03/17/super-lig-hakemi-mhpden-ankaraya-talip/073668/
  42. Kırıkkaleli Hakem Siyasete Girdi/Ali Uluyol Hakkında/7.1.2009/Erişim: Ekim 2012/ http://www.haberkale.com/haberdetay.aspx?haber=3775
  43. MHP ve Ali Uluyol/İl ve İlçe Başkanlığında Görev/Erişim: Ekim 2012/ http://www.mhpankara.org.tr/Ilceler_yonetim.php?ilce_id=7 
  44. Ertuğrul Aslan Hakkında/Rıdvan Tayhan-Yalova TEMAD/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.yalovatemad.org/Ertugrul%20ASLAN
  45. Ertuğrul Aslan ve Bandırmaspor/25.5.2009/Banses Arşivi/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.bansesgazetesi.com/haberdetay.asp?ID=1291 
  46. Şimdi Okullu Olduk/İzmir Denizgücü Hakkında/29.10.2009/Radikal Arşiv/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=961619&CategoryID=103
  47. İzmir Denizgücü Kulübü Hakkında/ Kulüp İnternet Sitesi/ Erişim: Ekim 2012/ Resim ve Yazılardan Alıntı Yapılmıştır. Ali Yaşar Hocamıza Teşekkür Ediyorum/  http://izmirdenizgucu.com/
  48. Eski Anadolu Ligleri/Alper Duruk Çalışması/Erişim: Ekim 2012/  http://www.turkfutbolu.net/tumligler/digerlig.htm
  49. Tüm Ligler/ Alper Duruk Çalışması/Erişim: Ekim 2012/ http://www.turkfutbolu.net/tumligler/turkiyeamator.html
  50. Futbolun Eksperleri/Milliyet Ege Arşivi/Erişim: Ekim 2012/ http://www.milliyet.com.tr/futbolun–eksperleri/ege/haberdetayarsiv/10.09.2007/212948/default.htm
  51. Lefter ve Diyarbakır/Mehmet Mercan/Diyarbakır Özgür Haber/15.1.2012/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.ozgurhabergazetesi.com/makale.asp?makaleno=618
  52. Futbolda 35 Yıl/ Şakir Kuruş/ Nadir Kitap/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.nadirkitap.com/futbolda-35-yil-sakir-kurus-kitap961473.html
  53. Şakir Kuruş/ Orhan Berent Kişisel Blogu/Haziran.2012/ Erişim: Ekim 2012/ http://orhanberent.blogspot.com/2012/06/sakir-kurus.html
  54. Şakir Kuruş/ Orhan Berent Kişisel Blogu/6. 6. 2012/Erişim: Ekim 2012/ http://orhanberent.blogspot.com/2012_06_01_archive.html
  55. Şakir Kuruş ve Anılar/Savaş Ünlü/Pervasız Gazetesi/8.2.2010/Erişim: Ekim 2012/ http://pervasiz.org/Savas-UNLU/634/SAKIR-KURUS-VE-ANILAR.html
  56. Nasın Tribünü/En Büyük Libero/ Şakir Kuruş Hakkında/Süleyman Alasya/30.9.2010/Yenigün Gazetesi Arşivi/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.gazeteyenigun.com.tr/koseyazilari/18093/nasin-tribunu
  57. Çok Özel Turnuva/Şakir Kuruş Mini Minikler Ligi/29.6.2010/Erişim: Ekim 2012/ http://bucasporfutbolakademi.com/haber.asp?i=448
  58. Şakir Kuruş Hakkında/NTV Spor/21.10.2010/Erişim: Ekim 2012/ http://www.ntvspor.net/haber/futbol-milli-takim/25425/sakir-kurus-hiddink-ne-yapsin
  59. Altay Teknik Direktörleri/Şakir Kuruş/Altay Taraftar İnternet Sitesi/Erişim: Ekim 2012/  http://www.yukselkisenkararsinay.org/altay-teknik-direktorleri/
  60. TÜRFAD’dan Büyük Jest/Spora Hizmet Edenler Ödülü/Haber: Şerafettin Şıracı/Yeni Asır Arşivi/11.5.2005/Erişim: Ekim 2012/ http://ya2005.yeniasir.com.tr/05/11/index.php3?kat=spo&sayfa=spor5&bolum=gunluk
  61. Başbakanlık Kupası ve Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası, Katılan Takımlar ve Maçlar Hakkında Bilgi/Denizgücü Hakkında/Maçkolik İnternet Sitesi/Erişim: Ekim 2012/ http://www.mackolik.com/Cups/Default.aspx?id=380&season=1970/1971
  62. 75’lik Şakir Kuruş Denizgücü’ne Ağlıyor/Metin Aydınoğlu/23.10.2009/Haberhürriyeti Arşiv/Erişim: Ekim 2012/ http://www.haberhurriyeti.com/IcerikDetay/981-sakir-kurus.aspx
  63. Başbakanlık Kupası Hakkında/Kupa Organizasyonu/Erişim: Ekim 2012/ http://tr.wikipedia.org/wiki/1968_Ba%C5%9Fbakanl%C4%B1k_Kupas%C4%B1
  64. Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası Hakkında/ Kupa Organizasyonu/ Erişim: Ekim 2012/ http://tr.wikipedia.org/wiki/Gen%C3%A7lik_ve_Spor_Bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_Kupas%C4%B1
  65. Şakir Kuruş Hakkında/Sadık Narin/9.12.1977/ Milliyet Arşiv/Erişim: Ekim 2012/
  66. Altay ve Celal Bölgen Hoca/Yeniasır Gazete Arşivi/10.5.2012/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.yeniasir.com.tr/Spor/2012/05/11/altay-degirmeni
  67. M. Celal Bölgen Hakkında/Erişim: Ekim 2012/ http://www.mackolik.com/Antrenor/857/Mehmet-Celal-Bolgen
  68. Akhisarspor ve Celal Bölgen/Akhisar Haber Arşiv/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.akhisarhaber.com/news_detail.php?id=1463
  69. Alttan Giren Top ve Sayı/A. Kadir Özçelik Hakkında Anılar/Basketfaul.com İnternet Sitesi/N.K./Erişim: Ekim 2012/ http://www.basketfaul.com/makale/357/alttan-giren-top-ve-sayi.html
  70. 20010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Bir Kadir Has’lı/A. Kadir Özçelik Hakkında/2010/Kadir Has Üni. Haber Arşivi/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.khas.edu.tr/news/101/455/2010-Duenya-Basketbol-sampiyonasi-nda-Bir-Kadir-Has-li.html
  71. A. Kadir Özçelik Hakkında Basın Haberleri/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.tbf.org.tr/tbfweb/tbfweb2.nsf/%28$$TBFV1_BasinBulteni_MHK_WEB_View%29/2C378A79425E658DC22572990045DD40?OpenDocument
  72. A. Kadir Özçelik Hakkında Basın Haberleri/ Erişim: Ekim 2012/ http://www.tbf.org.tr/tbfweb/tbfweb2.nsf/%28$$TBFV1_BasinBulteni_All_WEB_View%29/8C19CB99F34A62B6C2257332002BA7DA?OpenDocument
  73. A. Kadir Özçelik Hakkında Basın Haberleri/ Erişim: Ekim 2012/http://www.sonsayfa.com/Haberler/Spor/Basketbol/Basbakan-ne-dedi-onlar-ne-yapti-204068.html
ETİKETLER: , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.