Dolar 34,2739
Euro 37,6504
Altın 2.920,58
BİST 9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 25°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
25°C
Hafif Yağmurlu
Pts 25°C
Sal 27°C
Çar 25°C
Per 25°C

TOPLUM VE DIŞ ETKİLER!

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
29/01/2011 6:00 PM
2

Timperialismoplumdan bahsedilince, toplumla ilgili olarak: “Toplumun hareket tarzı, yaşam şekli, davranış şekli, adetleri, inançları, adalet anlayışı, bilinç durumu, kurumları, örgütlenme durumu, iktisadi ve siyasi sistemlerinin yapısı ve bu sistemler içerisinde yaşayan bireyler…” akla geliyor…

Toplumun geneliyle ilgili, toplu yaşamı düzenleyen, düzeni sağlayan kurallar, kültür, toplumla birlikte, toplum hangi yöne gidiyorsa-götürülüyorsa, onlar da o yöne doğru değişerek yoluna devam etmekte… Topluma yerleşen ileri veya geri yöndeki her yeni değişim, meydana getirilmek istenen değişimi hızlandıran bir etki yapmakta…

Değişimin, toplumun bir önceki durumuna göre daha çağdaş yaşamı destekleyen bir “gelişme” olabileceği gibi; “geriye gidiş” şeklinde de olabileceği toplum bilimcilerce kabul edilmekte… Toplumdaki değişime dair söz konusu durumun gözle görünür bir gerçek olduğu, kimi ülkelerin bugünkü durumları ile geçmişi karşılaştırıldığında fark edilebilmekte… Yani, “hızla ilerleyen zaman ile birlikte, toplum da gelişme yolunda ilerliyor” diye bir şey söz konusu olamamakta… Keşke, zamanın ilerlemesine bağlı olarak “değişim” sürekli olarak “gelişim” yönünde ilerleyerek yoluna devam edebilseydi! İşte o zaman, kimse, Atatürk sayesinde kazanmış olduğu namusu olan oyunu inanç sömürüsüne, pakete, paraya değişmez; bugün oyunu satın alanın ilerde ona neler yapabileceğini tahmin edebilirdi…

Toplumlar kendi yönlerini, kaderlerini kendileri çizer” denilse de, günümüzde bu durum göründüğü kadar kolay mı?

Özellikle de gelişmemiş, açlık seviyesinde bir gelir ile yaşatılan, üretimi düşük, sanayide, sağlıkta, güvenlikte dışa bağımlı tutulan, işsizlik oranının yüksek olduğu örgütsüz toplumlar üzerindeki yabancı etkiler, hissettirmeden toplumu yabancının çıkarları doğrultusunda değiştirmekte ve meydana getirilen değişimler basın ve yayın yolu ile topluma “ilerleme” olarak sunulabilmekte…

Bir toplumu kendi menfaatlerine uygun olarak değiştirmeye çalışan dış etki sahibi ülke, değişimi sağlamak için; kendilerini geliştirmek üzere ülkelerine gelen gelişmemiş ülkenin devlet görevlilerini etkilemenin, yanlarına çekmeye çalışmanın yanı sıra; değişimi gerçekleştirecekleri toplumun hassasiyetliklerine göre meydana getirip tanınmasını sağlamış oldukları liderlerini en verimli olacakları konumda, şekilde bulundurarak onları değişim yönünde kullanabilmekteler…

Bugün, çalkantı halinde olan ülkelere baktığımızda ülke içinde etkili olanların dışında; sürgünde, acılar çektiği belirtilen ve duyguları istismar edebilen, toplumu uzaktan yönetebilen liderlere rast gelinmesi bir tesadüf müdür? Veya çok büyük maddi ve manevi zararlara sebep olmuş, insana acılar yaşatmış kişilerin hapisten örgüt yönetmeleri, pazarlık etmeleri normal bir şey midir?

Dış etkiler, gücünü, güçsüz, örgütsüz, bilinçsiz toplumlar üzerinde daha çok hissettirmekte!…

Soğuk savaş döneminde iki güçlü devletin, gelişmemiş ülkelere yapmış oldukları etkiler, toplumlar üzerinde değişik yaptırımları da beraberinde getirmiş… Türkiye, böyle bir durumda olmasaydı, yani, şayet, etki altında olmasaydı! ABD filosunun gelişini protesto eden gençlerini asar, cezalandırır mıydı? Ya da, bir başka açıdan bakarsak! Hak arayan muvazzaf askerlere, Atatürk’ün değil de “mao”nun askeri, denir miydi?

Örgütlenmenin önünde bin bir nifak tohumu…

Toplumun özüne sadık kalarak, değişimini gelişim yönünde devam ettirebilmesi için, toplum olarak kalabilmesi için, gerekli olan bilincin, birlikteliğin sağlanmış olması gerekli! Bunların sağlanamamış olması, aynı zamanda bilimde, eğitimde, sanayide, politikada, güvenlikte dış etkiye açık olmak, demek.

Hal böyleyken, eğer bir yerde, her şeye rağmen, yani bütün arzulara rağmen birlik ve beraberlik sağlanamıyorsa, temellerine bakılması gerekiyor! Beraber hareket etmeye engel olan “her türlü husus” belirlenerek açık yüreklilikle üstesinden gelinmesi, birlik ve beraberliği de beraberinde getirecektir…

Toplum örgütlenmesin diye etnik parçalara; meslek grupları örgütlenmesin diye çok değişik iç ayrışmalara tabi tutulabilmekte… Ve işin acı olmakla birlikte bir o kadar da ilginç, düşündürücü tarafı; birlik beraberlik diye feryat eden mazlumlar, mağdurlar, ezilenler, haksızlığa, değersizliğe uğrayanlar bir türlü anlaşıp da bir araya gelememekte… Bu nasıl bir tezattır?

Toplum olarak, meslek grupları olarak, bireyler olarak başta ulusal değerlere sahip çıkmak, kaderini elinde bulundurmak, hakkını, hukukunu korumak, onurlu, saygılı, saygın bir şekilde yaşamak için kararlılıkla örgütlenmek şart, derken 21.yy.dayız ve halen faydası belli olan bir konuda “örgütlenmeliyiz” diyoruz! Avrupa’daki örgütlenmelere dair yazılara, hikâyelere, olaylara bakınca, bu halimizle en az bir asır geriden gidiyoruz!…

Biz geriden giderken, toplumu ve dolayısıyla bulunulan coğrafyayı değiştirmek, şekillendirmek uğruna; elde edilen gücü korumak adına, Atatürk’ün en önemli prensipleri bile, el birliği ile alel acele, gece-gündüz demeden mesai harcanarak ayaklar altına alınabilmekte…

Bu durumda, toplumu birleştirecek, dış etkilere karşı bir yumruk gibi güçlü kılacak, bağımsız kılacak, ulusal kurtuluş savaşı ile elde edilen kazanımları sağlamlaştıracak, Türk toplumunu çağdaş hedeflere ulaştıracak, toplumun faydasına ilişkin Atatürk’ün gösterdiği hedeflere ulaşmak ana hedef olmalı.

Ve sonuçta,

Kurumsallaşmış, üye sayısı yüksek, güçlü örgütlerin olduğu bir ülkede; icabında dünya siyasetiyle bağlantılı olarak, etki eden ülke menfaatine olabilen yönetimsel dış etkiler azalacak, eskisi gibi yönetimsel sürprizlerle karşılaşılamayacak; kurumların başındakiler görevlerinin dışına çıkamayacak, kurumlarının çağa uygun hale gelmesiyle ilgilenecek, sipariş, danışıklı dövüş işlere girişilemeyecek ve böylece hak, hukuk öne çıkacak; siyaset kavga-gerginlik yeril olmaktan çıkıp topluma rehber, fikir, proje üretim ve uygulama yeri olabilecek…

YORUMLAR

  1. Recai SONKÜR dedi ki:

    Gereken düzeltme yapılmıştır,özeline teşekkür yazısı yazıldı,yayınlanmayacaktır.(M.E.A.)

    Sayın Sonkür
    Merhaba
    Aşağıdaki iletiniz doğrultusunda Sn.Ali Rıza Çakmak’ın biyografisindeki gereken düzeltme yapılmıştır,hassasiyetinize ve ilginize teşekkür ederim. Selam,saygı ve sevgilerimle.
    Bölüm Yöneticisi


    Sayın meslektaşımın sondan bir önceki satırında “neğatif” olan kelimesini negatif olarak düzeltmenizi isterim.

  2. imam yalçın dedi ki:

    Sizler gibi degerli abilerimiz olduğu sürece sırtımız yere gelmez, başarılarınızın devamını dilerim, saygılarımla.