Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde konuşlu 14’üncü Zırhlı Tugay’da görevli 21 yıllık assubay, İkm.Kd.Bçvş. Vedat TANRIVERDİ’nin 11 Kasım 2013 tarihi saat 10.30 sularında silahındaki tek mermiyle intihar etmiş olarak çalışma odasında bulunmuş olduğunu büyük bir üzüntüyle öğrendik.
Evli ve beş yaşında ikiz kız çocuk sahibi assubayımızın çevresinde ve çalışma arkadaşlarınca sevilen bir kişi olduğu sosyal medyadaki tepkilerden ve iletilerden anlaşılmakta…
Kıbrıs’a Eylül ayı başlarında gelerek görevine başlamış. Ancak karargâhtaki çalışma ortamının hoş olmadığı, sıkıntılı bir yer olduğunu, eski birliği olan Bayburt’u aradığını zaman zaman arkadaşlarıyla, yakınlarıyla paylaşmış.
Karargâhda çalıştığı tüketim malzeme assubaylığı göreviyle ilgili olarak hazırlamış olduğu evraklarını imzaya yetkili Kurmay Başkanı Yarbay Ahmet KÖSE’nin imzalar esnasında personelini saatlerce beklettiği, bazen bir imza için personelin akşam sekizlere kadar karargâhta beklemek durumunda kaldığı, imzalar sırasında personelin moral ve motivasyonunu kırıcı sözler sarf edildiği iddia edilmekte.
Bunun dışında, lojman ve kışlanın aynı sahada bulunduğu, rütbeli personelin akşam belirtilen saatten sonra kışla dışından lojmanına giremediği, belirtilen saatte giriş yapmayanların kurmay başkanınca savunmalarının alındığı, icabında cezalandırıldığı,
Aynı kışlanın 1994-96 yılları arasında alay olduğu, etrafında bugünkü gibi tel örgü olmadığı, o dönemlerde de gece belirtilen saatten sonra lojmanına/evine gelen personelin nizamiyedeki görevli personele adını yazdırmamak/ceza almamak için arabasını eşine vererek, eşlerin araçla nizamiyeden girdiği, muvazzaf personelin ise tel olmayan bölgeden lojmanına sızarak girdiği, hatta lojmanda ikamet eden bir merkez komutanının nizamiyeden gece geç girmesi üzerine o dönemin komutanınca cezalandırılmış olduğu,
Ekim ayı başlarındaki 28’inci Tümen hadisesinden sonra; 14’üncü Zırhlı Tugay’da, 21 yıllık bir tecrübeye sahip İkm.Kd.Bçvş. Vedat TANRIVERDİ’nin intiharı Kıbrıs’ta yapıcı tedbirlerin alınma vaktinin geçmekte olduğunu fazlasıyla gösteriyor.
Bu tedbirleri Genelkurmay mı, TBMM’ce oluşturulacak bir komisyon mu, insan hakları kurumları mı, başbakan veya cumhurbaşkanı mı alır, onu bilemeyiz… Ancak iş daha fazla büyümeden tedbir alınması gerektiği ortada…
Vedat TANRIVERDİ kimdir?
On üç-on dört gibi çok küçük yaşlarda, orta öğrenimden sonra 1988 yılında Çankırı Assubay Hazırlama Okulu sınavını kazanarak, üç yıl zorluklarla dolu askeri eğitim, öğrenim görmüş, assubay olarak hazır edilmiş.
30 Ağustos 1992’de 18-19 gibi genç bir yaşta assubay nasb edildikten sonra, ilk tayin yeri Hakkâri. Çok genç yaşta olmasına rağmen ilk görev yerinde yüzlerce Şehide şahit olmuş, Şehit işlemlerini yerine getirmiş. Böylesine acı, üzücü ve bir o kadar da önemli bir görevden sonra, mal sorumluluğu, hesap sorumluluğu, bölük assubaylığı gibi değişik işlerde milletine, devletine hizmet etmiş. Meslekte 21 yılını geçirmiş olarak, zorluklarla dolu onca tecrübeyle, bilgi birikimiyle Eylül 2013’de Kıbrıs’ta göreve başlamış. Ve göreve başladıktan kısa bir süre sonra, çok sevdiği beş yaşındaki ikiz kızlarını, eşini geride bırakarak intiharı göze almış.
Şimdi bu olacak iş mi?
Konu, bence, basit bir vaka değildir.
Göreve başladıktan sonra idarede yaşadığı olaylar her neyse gün gün ortaya çıkartılmalıdır.
Ortaya çıkarma işlemlerinin selameti için idarenin başında bulunanlar derhal görevlerinden savuşturularak açığa alınmalıdır.
Eğer suçsuz bulunurlarsa göreve iade edilmelidirler!, demiştik ki, yazar Selçuk İÇER “Kur.Yarbay Ahmet KÖSE ve Assubayın İntiharı” başlığıyla konuyu bir kez daha ele almış ve kurmay başkanı yarbayın olayı örtbas etmek amaçlı, personele yönelik baskılarını dile getirmiş olduğunu 13 Kasım 2013 tarihli köşe yazısından okudum.
İfadeleri, sözleri önemli olan personel üzerinde daha fazla baskı yapılmaması ve soruşturmanın selameti için Tugay Komutanı her ne kadar o gün orada olmasa da kurmay başkanı ile birlikte şu anki görev yerinden uzaklaştırılmalıdır.
Nasıl ki Kıbrıs/28’inci Tümen’de alay komutanınca darp edildiği iddia edilen olayın soruşturması yürütülürken, şikâyetçi assubayın ifadesinin olaya taraf alay komutanının yanında ve onun odasında alınması hukuken sakatlık doğurmaktaysa, burada da olayın seyrini değiştirmeye muhtemel muktedir kişilerin olay mahallinde makam işgal etmeleri de bence, hukuken sakıncalıdır.
Bu şartlar altında, yani; izniyle, siciliyle sımsıkı bağlı olunulan ve olayın meydana gelişine taraf olabilecek durumdaki etkin, yetkin kişilerin, yitip giden yaşamın sebeplerinin araştırıldığı, adaletin tecellisine gölge düşürebilme ihtimalleri ortadan kaldırılmalıdır.
Tekrar aynı acıların yaşanmaması, intiharların kader olmaması için her personele çok önemli görevler düşmektedir. Bu görev, olanı biteni, yaşananları beyan etmekten geçer.
Unutulmamalı ki, O’nu tanıyanlar, Vedat Kd.Bşçvş.’un gün gelip de intihar edebileceğine ihtimal verebilir miydi!..
Ordumuzun ve meslekdaşlarımızın başarıları bizlerin gururudur. En içten dileklerimizle kutluyoruz.