Dolar 34,7255
Euro 36,4881
Altın 2.947,15
BİST 9.681,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 9°C
Açık
Ankara
9°C
Açık
Pts 9°C
Sal 6°C
Çar 9°C
Per 10°C

İstifa Üzerine…

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
12/02/2011 2:35 PM
5

Seçilerek veya atanılarak sürdürülmekte olunan, başlanan bir görevi bırakma eylemi, istifa…

İstifa şekilleri:

Gönüllülükle, kendiliğinden istifa: Kişinin kendi rızasıyla, bulunduğu, işgal ettiği konumu terk etmesi. Dünya üzerinde, eşine ender rastlanan bir istifa şekli…

İstifaya zorlanma: Kişinin seçilmesine katkı yapmış olan grubun, gidişattan memnun kalmayarak, seçtiklerinden desteğini çekerek, boşlukta kalan seçilmişin, istemeyerek de olsa işgal ettiği yeri bırakması… Bunun için, organize olmuş bir grubun olması gerekli… Bu durum, demokrasiyi özümsemiş, kavramış, kaderini elinde bulundurmaya devam eden topluluklarca sıkça kullanılabilmekte… İlerleyen dönemde, işleri yürütemeyeceğini anlayan kişi veya kişilerin kendiliğinden istifa edebilmesine yönelik bir kültür oluşturmada etkili bir yöntem…

istifa-uzerine

Bir Saddam geldi geçti, dünyadan… Olacakları kestirip, gerekli düzenlemeleri yapabilseydi, tedbirleri alabilseydi muhtemelen şimdi hayatta olacaktı… Asılan belki de benzeriydi, belki de hayattadır, bunu da bilemiyoruz… Fakat Irak’ta olanlar nedeniyle, iki milyonun üzerinde insanın öldüğü bir gerçek…

Daha sıcak bir konu…

Gelişen, değişen dünya ile birlikte, değişimi yönetebilseydi, Mısır’ı otuz yıl idare etmiş olan Mübarek ülkesini terk etmek zorunda kalır mıydı?

Her iki lider de, dünyadaki gelişimleri kontrol edemeyecek derecede kendilerini geliştiremediklerinden olsa gerek, halklarına büyük zararlar verme pahasına, zihniyetlerinden ödün vermemelerinin, sonuçlarını yaşadılar…

Aslında değişim, ister geri, ister ileri olsun, ilerlerken ayaklarındaki sesi gizleyememekte… Bence değişimin en zayıf noktası, bu… Fakat iş, bunun yönünü anlamak ve kavrayıp, bir yere oturtmaktan geçiyor…
Gerektiğinde istifa edebilmek…

Kişi, istem dışı, mecburiyet karşısında seçmiş olduğu bir işi, iş koşullarının, yasal düzenlemelerinin oluşmasıyla istifa ederek bırakabilmekte… Bunun için yıllarca bekleyebiliyor…

Bir de, bir topluluğun, grubun iş, istek ve arzularını “biz çözeriz” diyerek, çözmeye aday olarak, seçimle gelinip, ilerleyen zaman içinde “izledikleri yöntemlerin” çözüm sağlayamaması üzerine, beklentileri olan insanların, biran evvel yeni yollar denemelerini sağlamak üzere, eyleme dönüşen istifa şekli vardır…

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD)nin son seçimlerinde gerek TEMAD adaylarınca, gerekse MSB’ce verilen sözler, gerçekleşemeden nihayete erildi…

Assubaylar halen tazminata kavuşamadı, derece ve kademesi emsallerinden düşük tutulmakta, tek kişilik ceza sistemi devam ediyor, yüksek okul düzeyine geçilmesine rağmen, özlük hakları subaylarda olduğu gibi emeklilerine yansıtılmadı, önü kesilmiş yüksek lisans sistemi ile nöbet tutmayı altı yıl daha uzatan düzenlemelerin dışında hiçbir düzenleme yapılmadı…

Ve Türkiye yeni bir genel seçim dönemine daha girdi…
Bu durumda, zaman kazanmak adına, toplumun genel çıkarları her şeyin üzerinde tutularak, TEMAD, genel seçimlerden önce yeni bir yönetim oluşturarak, güçlenmiş olarak, genel seçimlerde etkili olabilmenin yollarını aramalı…
ETİKETLER: , , ,
YORUMLAR

  1. Ersen Gürpınar dedi ki:

    Sn.Kaya bu tespitlerinize hepimiz katılıyoruz. Bir taraftan terörle mücadele eden TSK’yı acımasızca eleştirecekler yapılan anketlerde halkın gözbebeği orduyu halkın gözünden düştüğünü gördüklerinde devreye polisi sokarak tamamen bitirmeyi amaçlayacaklar! Bunu emperyalistler bile başaramazdı…
    Hainlerin içimizde,mecliste ve basında olduğu bir ortamda polisin TSK kadar etkili olması mümkün olabilir mi? Ama bakarsınız bölücü başı ile bir anlaşma yapılır, istekler gizliden gerçekleşir, terör bir süre durur, polis kahraman TSK’yı kazan kaldıran yeniçeri durumuna düşür sonra ardından diğer senaryolar devreye girer, kimbilir(!)
    TSK elbet eleştirilecek, hatta TSK kendi öz eleştirisini yaparak personel arasındaki ayrımcılıktan doğan kendi içindeki huzursuzluğa son vererek moral ve hizmet verimliliğini arttıracak, ama terörle mücadelede günah keçisi olarak gösterilmeye çalışılması hem ihanet hem de vicdansızlıktır.

  2. ender ozkıranlar dedi ki:

    Sn.Kaya,ayrılıkçı terörün 30 yıllık tarihini özetlediğiniz yazınıza (izninizle),kişisel bir iki ekleme yapmak istiyorum. Olay öylesine büyük boyutlardadır ki,tek sayfada analiz etmek ve de çözüm üretmek bizleri yanlış yerlere götürebilir. İnanıyorum ki,bugüne kadar yapılan hatalar olayın küçülüp bitmesi yerine,büyüyerek içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olmuştur.Başlangıçta küçümsenen terör örgütünün büyüme fitilini 1980 sonrası Diyarbakır cezaevinde yaşanan,insanlık dışı uygulamaların ateşlediğini unutmamalıyız.Yine 1990’larda (özel tim lerin görev yaptığı dönemde) yaşanan,faili mechulleri,nedensiz işkence ve köy yakmalarını gözardı etmememiz gerekmektedir. Yaklaşık 30 yıldır süren terör (genel kanının tersine) küçülme yerine büyümektedir. 20 yıl önce,Hakkari,Diyarbakır gibi kentlerde bile PKK’nın propagandası yapılamaz iken; bugün gelinen noktada devlet yandaşı olduğunu söylemek imkansız hale gelmiştir.Gerçekçi olmak gerekirse,terör ne 30 yıl ne de 20 yıl önceki noktasında değildir. Hızla büyümektedir.
    TSK’nın yetersiz olduğu izlenimi verip,polis ile sorunu çözme düşüncesi,abesle iştigaldir.Türkiye Cumhuriyeti’nin sade bir vatandaşı olarak bu anlayışın ülkemize zaman,insan,ve çok büyük maddi kayıp getireceğini söylemek isterim.
    Sonuç olarak,bu konunun basite alınamaz,küçümsenemez ve süregelen hatalarla çözülemez olduğu net olarak bellidir. Bireysel söylemlerin değil,bir ‘çözüm komitesinin’ yol haritasına gereksinim vardır.’Hiç birimiz,hepimizden akıllı değiliz.’
    Bizim,birey olarak sorumluluğumuz sorunlarımızı çözmek için bizleri yönetenleri seçmekten ibarettir. Bu işin tüm vebali,’Biz bu ülkenin sorunlarını çözeceğiz’diyerek,ülkeyi yönetmeye talip olanların omuzlarındadır.Hiç bir ayrım yapmadan tüm partiler,550 vekil ya bu işi çözmeli,ya da onurlu bir karar alıp,(toptan ) istifa etmelidirler.O koltuklarda oturup,bu işin kaymağını yiyerek ‘bizden öncekiler de bunu çözemedi’demek,onursuzluktur,vatana ihanettir.
    Haydi beyler,devasa otoların,sekreterlerin,ceylan derisi koltukların hakkını verme zamanı…

  3. Mithat Türetken dedi ki:

    Terör laneti 1999 yılında hemen hemen TSK tarafından yok edilme noktasına getirilmişti. AKP iktidar olunca, kürt açılımı adı altında bir değişikliğe adım atarak işe başladı ancak başarılı olamadı. Hatasını anlayınca, arkasından çark ederek, demokratik açılım sayfasını açtı. Bu ülkenin başına, oy uğruna bu belayı saran AKP’dir. Hepsi sorumludur. İleride, bu yaptıklarının hesabını adalet karşısında vereceklerdir.
    Nasıl mı?
    Bugün nasıl 1960 yılında yapılanların hesabının bugün sorulduğu gibi. Sıra sizde hak yiyenler. Bekleyin az kaldı.

  4. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Üst düzeydeki bazıları terfi derdine düşmeseydi, bir yıldız eksik olsaydı belki de bu gün yaşadığımız üzücü senaryoları hiç görmeyecektik. Görevlerini iyi yapamadılar, demek ki vatanını çok sevmemişler, sevdikleri tek şey ise bir yıldız, bir makam, ve mezara kadar kıyak maaşmış. Bu saatten sonra umutlarımı toprağa gömdüm. Sevgili ATATÜRK’ün eminim kemikleri sızlıyordur.

  5. Hasan ÇANKAYA dedi ki:

    PKK yi mekanik bir tarzda değerlendirmek bizi bir yere götürmez.Zaten askeri kafayla bu iş çözülmez denmeside bundandır.Askeri gözle olaya baktığımızda şöyle bir basitliğe düşeriz.Onların imkan kabiliyetleri şu bizimki bu,onların sayısı şu kadar bizim bu kadar,eksiklerimiz giderilse sınırlar şöyle olsa kazanırdık vs.vs.Bunların hiçbiri başarısızlığımızı açıklamaz.
    Birlikte yaşama iradesi gsteremeyen iki halkı bağlasanız bir arada tutamazsınız.Bir arada yaşamak kardeşlikle olur.Vurmakla kırmakla köylerini yakmayla,faili meçhullarla,Diyarbakır zindanlarıyla bu işin bitmediği görüldü.
    Ben güneydoğuyu ve bu tartışmaları şöyle değerlendiriyorum.Yıl 1911 emekli astsubaylar tartışıyor:Yahu cezayirde, fasta, trablusgarp bingazideki isyanlar ne olacak.Uyuşturucudan besleniyorlar,yabancılar destekliyor,sınırlar iyi tutulmuyor, polismi, askermi?İşte bunlarla bir yere varılamadı Afrikada’ki sömürgeler ayrıldı.Kürtlerin artan bir şekilde bizden uzaklaştığını görmemiz gerekiyor.Askeri kafayla vurmayla kırmayla gidersek bir yere varamayacağız.Bir elli yıl sonrada trablusgarbı bingaziyi unuttuğumuz gibi kürtleride unutup lazları şunları bunları konuşur durumda olacağız diye düşünüyorum.
    ———————————————————————–
    YÖNETİCİ NOTU : Sn.Çankaya bu kavgayı bizler başlatmadık; Hiçbir etnik kökenli yurttaş iş,eş,aş,okul,ikamet,seçme ve seçilme,seyahat,mal edinme gibi temel haklarını kullanırken ayırıma tabi değil; Daha çok özgürlük ve refah hepimizin hakkı; Bölge halkını temsil ettiğini belirten milletvekilleri halkı sömüren cehalet ve feodal düzenle mücadele etmeye yürekleri yetmediği için nemalandıkları teröre destek veriyorlar siyasilerde konuyu oya tahvil etmek için istismar ettiklerinden ve işin başlangıcından bugüne kadar hatalar yapıldığından bugünleri yaşıyoruz. Konunun demokrasi kurallarında çözülmesi gerektiğinde hepimiz birleşiyoruz umarız bu konu mecliste çözümlenir

  6. Hasan ÇANKAYA dedi ki:

    Sayın yönetici yaptığım yoruma yorum eklemişsiniz. Ben askeri anlayış derken tamda sizin yaptığınız yorumdaki vurguyu anlatmaya çalışıyorum.”Hiçbir etnik kökenli yurttaş iş,eş,aş,okul,i kamet,seçme ve seçilme,seyahat ,mal edinme gibi temel haklarını kullanırken ayırıma tabi değil” demişsiniz.Dünyanın bir çok sömürgesinde bu haklar zaten veriliyor.Önemli olan kendi kimliğinle yaşamak.Bizler kurtuluş savaşında Ya istiklal ya ölüm neden dedik. Mandacılığı kabul etseydik.İnanın daha fazla iş aş bulurduk.Malda edinirdik.Seyahatta ederdik.Bunları hiçbir sömürgeci engellemez.
    Bir arada yaşamanın koşulu karın doyurmak seyahat etmek değil.Etnik kökendeki taleplere cevaptır.İşte bunlar senin sahip olduğun ana dilde eğitim falandır. Bunlar benim için önemli olmasada insanlar böyle bir talepte bulunabiliyorlar.Bunları ayrım noktası olarak kabul ediyorlar.Ne bileyim Kürt oldukları halde Ne Mutlu Türküm Diyene demek istemiyorlar.Cümlenizin başında çatışmayı biz başlatmadık demişsiniz. Kart kurttan kürt yaratırsanız çatışma koşullarıda kendiliğinden geliyormuş demekki.
    —————————————————————-YÖNETİCİ NOTU.
    Sn.Çankaya
    Belirttiğimiz hakların kullanılması vatandaşlık hakkıdır, bu haklar hiçbir sömürgede insanlara tanınmaz, kürtler bu ülkede ne sömürge ne de azınlıktır, ülkede yaşayan tüm etnik kökenlilerle aynı haklara sahiptir bunu vurgulamak istedik. Kürt kökenli bürokrat,asker,milletvekili,iş adamı sanatçıların nüfusa oranına bakın, o noktaya gelirken hangi engelle karşılaşmışlar?
    Sorun sorun deniliyor ama adını koyan yok. Ana dilde eğitimin nereye uzanacağını biliyorsunuz, dünyanın hiçbir ülkesinde resmi dil olarak ikinci dil ve bayrak kullanılmaz, konu daha fazla özgürlük ve refah ise bu hepimiz hakkı, bir ülkede yaşayan herkes o ülkenin Anayasa ve yasalarına uymak zorundadır ben bu yasayı beğenmedim bu yasa benim sosyal,kültürel ve ekonomik haklarımı kısıtlıyor diyerek silaha sarılma hakkı yoktur!.. Bizler de TSK’da beyaz köle muamelesi görüyoruz bizim de dağa çıkma hakkımız mı var? Bunu hiçbir değer yargısı haklı gösteremez sorunlar demokrasi kurullarında ve ulusal sözleşmelerde çözülmelidir, önce bu konuda birleşmeliyiz.
    Avrupa’nın göbeğinde AB ülkesi Yunanistan’da düne kadar Türk’üm dedikleri için mezalime uğrayan Türk azınlığı hatırlayın. Bölge halkını temsil eden milletvekillerinin sorun çözme isteği yok, yürekleri halkı sömüren cehalet ve feodal düzenle mücadeleye de yetmediği için nemalandıkları terörü destekliyorlar, buna tepki verilse sorunlar çözülür. SON SÖZ : TERÖRİST VE DESTEKÇİLERİ BU ÜLKENİN DÜŞMANI VE AKAN KANIN SORUMLUSUDUR…

  7. Erdal Günşer dedi ki:

    Sayın Kaya’nın makalesini biraz da canım sıkılarak okudum. İlk okuduğumda konunun başlık ilişkisini aslında tek bir paragrafta gördüm. Genel olarak terörle mücadelede asker ve polis farkından veya benzerliğinden söz eden bir yaklaşım okumak isterdim. Sayın Çankaya’nın konunun çok üzerine çıkarak terörün nedeni konusunda inmesini saygıyla karşılıyorum. Çünkü biz yıllarca dış mihraklar tarafından üretilen terör masallarına doyduk. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki Kürtçe diye bir dil vardır. Bu dil yaşayan bir dildir. Saygı duyulmalıdır. Ülke bütünlüğünde dil birliğinin yeri çok önemli değildir. Bir çok ülkede birden fazla dil konuşulur. Ancak resmi dil uygulaması mecburidir. Bu dil resmi dairelerde geçerli olmalıdır. Ancak resmi dili bilmeyen vatandaşlarımız için de muhakkak sorununu çözecek düzenlemeler getirilmelidir. Ülkemizde Kürt Halkı da vardır. Ben ne kadar Türk isem ve Türk’üm diye rahatça söyleyebiliyorsam bir kürt’ün de kendi kimliğine sahip çıkma hakkı vardır. Cehalet, kafatası milliyetçiliği ve terör maalesef Kürt-Türk ayrımını körüklemiştir. Terör en çok devletin yaptığı yanlışlardan beslenmiştir. Şunu unutmayalım ki ülkemizin batı kesiminde her bölgeden insanlar yaşamaktadır. Doğu ve kuzey kesiminde de yerel halk yaşamaktadır. Başka bölgelerden göç almadıkları gibi göç vermektedirler. Geçim sıkıntısı çekerken başka bölgelerle derin ekonomik farklılıklar yaşayan yerel halkların herşeye angaje olabileceği öngörülmeliydi. Ben ülkemizde yaklaşık 25 milyon Kürt olduğunu ancak bunların en fazla 2-3 milyonunun ayrılık ya da özerklik yanlısı olduğuna inanıyorum. Bence bu konuları tartışmak için öncelikle çok iyi bir empati yapmak gerektiğine inanıyorum. Feodal yapıyı destekleyen devlettir. Bugün Anadolu’nun her yerinde ağa çocukları veya para babaları milletvekilidir. En büyük feodal yapı TBMM’dedir. Yıllarca bu böyledir. İyi kürt, kötü kürt diye saçma sapan düşüncelere kapılmayalım. Aklı başında olan her kürt tepki almadan bu ülkede yaşayabilmenin yollarını aramaktadır. Vicdanı hür, fikri hür bir kürt aydını bugün zorluk yaşıyor ise maalesef bazı şeyler ters gitmektedir. Bence bu konularda birazcık da toplum bilimcilere kulak vermeliyiz. Birazcık da sosyologları göreve davet etmeliyiz. Maalesef devletin uygulamaları kompleksli bir kürt toplumu yaratmıştır. Terörle mücadele bu yönden de başarılı olmalıdır. Teröristlerle silahlı mücadele tabii ki olmalıdır. Ancak terörden beslenenlerin ana kaynaklarını kurutmalıyız. Bunun için de ana dilde eğitime destek verilmelidir. Bölgede yerel yönetimlerin daha başarılı olması için daha fazla kürt partisi kurulmalıdır. Bir parti kürtlerin yüzde yüz her sorununu çözemez. Kürtçülük bir dünya görüşü, bir siyasi görüş şekli değildir. Kürt vatandaşlarımız üstlerine çöreklenen tek parti sistemini aşmalıdır. Çünkü bu parti tüm kürtlerin milli duygularını suistimal etmektedir. Sonuçta bu ülkede Kürtler ve Türkler yaşıyor ise aklıselim olan herkes kürt veya türk partisi yaklaşımından uzak durmalıdır. Bunun gerçekleşmesi için de öncelikle devletimizin Kürt kimliğini Türk kimliği ile eşit bir yere taşıması gerekmektedir. Düşünün bir kez, askerde yürüyüş kararı sayılırken “Her Türk asker doğar.” diyoruz. O komutan bir de “Her kürt asker doğar” diye yürütse inanın çok güzel olur. Türkle ilgili bir cümlenin içine Kürt kelimesi de konulursa ne olur ki… Zaten birlikte yaşamıyor muyuz? Saygılarımla…
    ———————————————————————–YÖNETİCİ NOTU.
    Kürtler kimliklerini, kültürlerini kullansınlar karşılanması mümkün sorunları varsa bunu demokratik yollardan çözsünler, kesinlikle karşı olduğumuz TERÖRDÜR, bugün kahpe tuzaklarla evlatlarımızı şehit edenler halkın arasına karışabiliyorsa buna önce bölge halkının karşı çıkması ve terörden arınmalarının çözüm yolu olduğunu anlamaları gerekiyor.

  8. ali nas dedi ki:

    Ülkede kürt sorunu yoktur,Doğu ve Güneydoğuda kökenli olanların bir kısmında sorun algısı vardır. Öyle hak,hukuk,adalet v.b.söylemlerin de hepsi boştur.Sorun; her konuda bağımsız olma azminde olan birilerinin bu bölge insanının birkısmını gönlüyle,bir kısmınıda lojistik,personel ve maddiyatla desteklediği PeKaKa tarafından sindirerek başarılı olma çabasıdır.Bölge coğrafyası gelişmeye müsait olmayıp,yatırımlarda yapılamayınca kaçakçılık,hırsızlık,kapkaç v.b.suç işleyerek geçim sağlayan büyük bir toplum yaratılmıştır.Şehir merkezince teröre destek eylemi yapılırken işyerlerine ,bankalara saldırıp cam çerçeve indirenler,cep telefonu,küçük para kasalarınıda almaktan geri durmamıştır. Burada yokluktanmı,rahat kazanma istegindenmibilemem,asalaklık,beleş geçinme gelişmiş. İşte bu anlamdada Terör sorunu ve bu sorun Askerin değil hükümetin çözeceği sorun olup silahla sadece teröre karşı mücadele yapılır.Bu nedenle asker teröre karşı görevini yapmak zorundadır,yapacaktırda. Ortada etnik köken sorunuda yoktur.Kendini zorla etnik köken olarak gören,gördürmeye çalışan bir kısım artniyetli kürt kökenlinin Etnik köken ayağından talepleri vardır..Onlar saçma sapan taleplerdir.Ana dil nedir,baba dil nedir? Önemli olan bulunduğun yerde her türlü konuda kullanabildiğin dili kullanmaktır.Bunlar ortada gerçekten ayrışmaya sebep olacak gayretleridir.Ancak sorun bu konuda talebi olmayan kürt kökenli çoğunluk olan vatandaşlarıda dışlatacak kadar olumsuz ayrışmaya götürülmeye çalışılmaktadır.
    İşi eskilere götürmek,yok zindan,yok fas la da bir adım yol alınmaz,üzerine teröre destek verilir.

    Takipteyim.

  9. Ersen Gürpınar dedi ki:

    [b]Değerli arkadaşlarım,etle tırnak olduğumuz kürtlerin kimse kimliğini inkar etmiyor sorunların çözüm adresi meclistir. Sn.Günşer’in çözüm önerilerinden kürt kökenlilerin kuracağı parti konusunda bir kısıtlama yok, şu anki parti terör örgütünün denetimindedir, başka partinin kurulmasını engelleyen de onlardır. Kimsenin ana dili engellenmiyor ve şu an herkes ana dilini konuşuyor, ama sizin de karşı çıktığınız iki resmi dil iki bayrak kabul edilemez bir husustur; çünkü bu iki unsur milletlerin sembolü ve birleştirici unsurudur. Avrupa’nın başkenti Belçika’da Flemenk ve Valonlar aynı etnik kökenli olmalarına rağmen iki ayrı dil konusu yüzünden parçalanma noktasına geldiğini kimse gözardı etmemelidir. Sorunun çözümünün tek şartı demokratik arayışlar olmalıdır, buna önce kürtler inanmalıdır. TÜRK kimliği üst kimliktir, onun için ne mutlu kürtüm diyene demek isteyenler bunu eğitim alanlarında değil kendi aralarında kullanabilirler. Sorunun olmazsa olmazı terörün sona ermesidir: Bugün ortadoğu ve balkanların en büyük ordusu terörü önlemede zorlanıyorsa bunun tek nedeni emperyalist uşaklarının kahpe tuzaklardan sonra halkın arasına karışması ve korunmasıdır,buna rağmen ordumuz başarı ile terörle mücadele etmektedir. Kürt halkı haklı sorunlarının çözümünü istiyorsa kürtlerin büyük bölümünün katılmadığı terör odaklı çözümün son bulmasıdır.
    Bugün çözümleri mümkün olan sorunlar konunun siyasilerce istismarı terörden nemalananlar ve emperyalistlerin senaryoları neticesinde nerdeyse bir iç savaşa sürüklenecektir,bunun faturasını tüm Türk milleti ödemektedir, o nedenle kimse konuyu istismar, dramatize ve ajite etmemelidir.[/b]

  10. Erdal Günşer dedi ki:

    Sayın Yönetici not düşmenize gerek yok. Fikriniz varsa siz de yazın. Sayın Gürpınar’ın sözleri her ne kadar karşı salvolar gibi duruyorsa da benim söylediklerimle aynı. Kürt kökenli vatandaşlarımıza seslenerek daha değişik görüşlü partiler kursunlar diyorum. Çünkü Kürtçülük diye bir parti olmaz. Eğer olursa belki bir süre sonra da yüzde yüz türkçü bir parti çıkar. Kürt- Türk sorununu bence biz burada çözemeyiz. İnşallah daha modern ve demokratik bir ülkeye kavuşuruz. Bir ülkede fazla dil konuşulması o ülkenin kültür zenginliğidir. Rusya’da bir çok dil konuşulmaktadır. Televizyon kanalları ve okulları vardır. Ukrayna’nın resmi dili Ukraynaca’dır. Ancak çoğunluk rusça konuşmaktadır. Dünyanın bir çok yerinde buna benzer örnekler vardır. Bence önemli olan eğitim. Gençlerimizi iyi eğitir ve sağlıklı düşünen nesiller yatiştirirsek tünelin ucundaki ışığı görürüz. Saygılarımla…
    ————————————————————–
    YÖNETİCİ NOTU.
    Sn.Günşer izin verirseniz ne yapmamız gerektiğine biz karar verelim, kaldı ki yazdığımız yönetici notu düşüncemizdir ve konuya açıklık getirmeyi polemikleri önlemeyi amaçlamaktadır.
    Bu ülkedeki yasalar ve uygulamalara göre isteyen ana dilini kullanmaktadır. Ukrayna’da elbet çoğunluk uzun yıllar egemenliğinde kaldıkları Rus dilini kullanacaktır. Ana dilleri ise bağımsız devlet olduktan sonra Ukrayna dilidir.Dünyanın hiçbir ülkesinde resmi dil olarak ikinci dil (sanırım Belçika hariç) kullanılmamaktadır, belirtmek istediğimiz konu bu ve varsa kürtlerin sorununun demokratik sistem dışında çözme isteklerinin kabul edilemeyeceğidir.
    Ülkemizin birliğini bütünlüğünü tehdit eden,kahpe tuzaklarla binlerce şehidimize mâl olan bir konuda sorunları haklı görmek duygusallaşmak teröre ve onun hain destekçilerini haklı gösteremez, dediğiniz gibi eğitim ve demokrasi ile sorunların çözülmesi hepimizin ortak dileğidir.

    Not.Sn.Gürpınar’ın sözlerinin yoruma gerek duyulmayacak şekilde açık olduğunu düşünüyorum,arzu ederseniz düşüncelerini özelden ya da yorum olarak kendisi ile paylaşabilirsiniz .İyi günler dilerim.

  11. MEHMET ALİ KILINÇ dedi ki:

    Ben de diyorum ki, ülkeyi yönetenler, bu terör sorununun üzerine ülkenin tüm potansiyelini topyekün seferber etmeye kalksalar, samimi olarak çözmek isteseler bir yıl gibi bir sürede bu terör olayını bitirirler.
    Bugün dünyaya hakim güç Amerika’ya 7 yaşınızdaki çocuğunuzla gitseniz, 25 yaşına geldiğinde Türkçe’yi unuttuğu gibi, sorulduğunda ben Türk’üm demez artık o bir Amerikalıdır. Neden acaba?
    Amarika’nın büyük bir devlet olduğuna, insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti olma yönünden dünyada en üst düzeyde olduğuna sanırım kimsenin itirazı yoktur. Amerika’da nüfusun büyük bir bölümü kara derilidir ve bunların ataları dilleri kültürleri yönünden Amerika ile hiç ilgisi olmayan Batı Afrika kıyılarından yüz elli yıl kadar önce zincirlerle bağlanıp gemilere doldurularak Amerika’ya getirilmişlerdir. Bugün hiç kimse Amerika’da, şu yazıya yapılan bazı şartlanmış yorumcuların yaklaşımları gibi “yazık ya şu karaderililer dillerini kültürlerini kaybetmesinler, bunlar eğitimlerini ana dilleri olan Batı Afrika kıyılarındaki dillerinde yapsınlar, onlara devlet eliyle unuttukları ata dillerini öğretelim” diye açılım yapmaya kalkmamaktadırlar. Üstelik bizde durum Amerika’nın zencilerinden de çok farklı. Bir Türk ile Kürt’ü yan yana koyun, kendisine sormadıktan sonra görüntü olarak ikisini birbirinden zor ayırırsınız. Örf adet kültür deseniz yine öyle. Nedir bu açılım ve şu yazıya yorum yaparken bile illa ki farklılık yaratma, farklılıkları desteklemeyi mazur gösterme merakı..
    Hem bakın ülkemizde son bir yıl içinde olup bitenlere. Altı ay önce elinden insan hakları ödülü alınan kanka devlet başkanı satışa getirilip arkadan vurulabiliyor. İki yıl önce hatırı için Fenerbahçe takımı götürülüp özel maç yaptırılan kardeş devlet başkanına sırt dönülüp en azılı düşman edilebiliyor. Savunma olarak da “devletler arası ilişkilerde duygusallığa yer yoktur” denilebiliyor. O zaman Kürt sorununa gelince neden aniden duygusallaşılıp, açılım saçılımlarla, insan hakları masalları eşliğinde verilen tavizlerle, diyalog ve pazarlıklarla, izlediğin politikalarla yakalayıp içeri tıktığın katil köpek siyasi lider haline getiriliyor.
    Bu sorunun ülkenin varlığını ve bütünlüğünü tehdit ettiği ortadayken, alemin, enayisi, safı gibi davranmak niye?
    ————————————————————— YÖNETİCİ NOTU.
    Sn.Kılınç yorumunuzla konunun daha iyi anlaşıldığını düşünüyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde teröre destek veren milletvekili yoktur, milletvekili seçilenler bölge halkının sorunlarını demokratik ortamda çözmek,halkı sömüren feodal yapı ile mücadele yerine nemalandıkları teröre destek verdikleri ve buna siyasi hesaplarla göz yumulduğu sürece çözüme ulaşmak mümkün olamaz, bu konuda herkesin tepki vermesi gerekiyor. Saygılarımla.

  12. Hasan ÇANKAYA dedi ki:

    YAYINLAMIYALIM BU ADAM KESİN KÜRT PROPOĞANDASI YAPMAK İSTİYOR BURASI DEĞİL BAŞKA PLATFORMDA YAZSIN AYRICA YÖNETİCİ YORUMU BEN DAHA FAZLA BİLİYORUM DİYORMUŞ EVET BİZ DAHA FAZLA BİLİYORUZ BEN KENDİSİNE ÖZELDEN YAZACAĞIM YA DİKKAT EDER YA DA BAŞKA YERDE YAZAR E.G

    Artık yorum yapmayayım dedim ama tartışma içersinde bir sürü yanlışlık olunca ister istemez tekrar dahil oldum.
    1.Ne Mutlu Türküm Diyene vecizine getirilen Türk üst kimliktir söylense ne olur mantığı anlamsızdır. Türk kimliği üst kimliktir ben dedim oldu mantığı ben emrediyorum mantığıyla eş değerdedir. Herkes biliyorki Türk diye dünyada bir ırk vardır.Türkçe diye bir dil vardır.Çin kaynaklarında falanda yazar.Yani Türke Türkün kim olduğunu anlatmayalım.Sen dağa taşa Ne Mutlu Türküm Diyene diye yazarsan ”Eşeğin aklına karpuz düşürmek misali” ben Kürt olduğum halde niye Türklüğümden mutlu olayım der.
    2.Hep Amerika örnekleri veriliyarya bunu anlamak hiç mümkün değil. Amerika bir kıt’adır.Asya gibi Afrika gibi.Bir ırkı anlatmaz.ABD Birleşik Devletler ismini kullanmaktadır. Amerika saf bir ırktan oluşmamaktadır.Amerikalı dediğinde bir ırk anlaşımaz.ABD genelde Avrupa’nın sömürgeci yağmacı halklarından oluşmuştur.Avrupa halkları buraya gelene kadarda oranın bir yerli halkı vardı.Büyük bir soykırımlada yok edildiler.Bu kadar karma halklardan oluşan bir ülkede resmi dil vb.olmak zorunda.Çünkü ABD halkını oluşturan ırklar belli bir bölgede yoğunda değil.Her tarafa dağılmış durumda.
    2.Yönetici notları ben daha fazla biliyorum tarzında olmuş.İşte kürtlerin şu hakları var bu hakları var denmiş.Konuya tarihin belli bir döneminden bakarsak hiçbirşey anlaşılmaz.Nesnellik tarihten kopuk değerlendirilemez.Bu hak dediğiniz şeylerin hepsi son birkaç yılın konularıdır.Jandarma olmakla PKK yi çok iyi tanıyoruz ve gelişimini biliyoruz.Süreci iyi görmek gerekir.1992 yılında kürt milletvekilleri tutuklandığında benim görev yaptığım ilçede dağa çıkanların sayısı bir anda 3-5 kişiden bir ay içersinde 42 kişi olmuştu.O zamanlar PKK ile sivil siyaset arasında bu oranda birlik yoktu.Örgütle sivil siyasetçiler arasında tartışma vardı herşey siyasetle çözülür silahla çözülür şeklinde. Devletin yaptığı her uygulama sivil siyasetin önünü tıkadı.İnsanların dağa gitmesine neden oldu.İşte bugün KCK operasyonları şu bu adı altında 3000 yakın sivil siyasetçi cezaevinde bu dağa gitmeyi teşvik etmektedir.
    3.1990 lı yıllara kadar eski TCK ile Komünizm propagandasını yasaklayan 141 ve 142 maddeler nedeniyle dünya kadar insan cezaevlerine doldurulmuştu. Sivil siyaset yapamayan insanlarda silahlı örgütler kurmuşlardı.Bu maddeler kaldırıldı.Komünist partide kuruldu. Ne oldu.Eylem yapan silahlı sol örgüt kalmadı.TKP de son seçimde 64.000 oy aldı.Silahlı yapıları anti demokratik uygulamalar büyütür.Başbakanın karşısında parasız eğitim istedi diye iki öğrenciyi 2 senedir cezaevinde tutarsan silahı savunanları desteklemiş olursun.