Hayat aşılması gereken barajlarla dolu… Hayatı zevkli kılan, acıyı, üzüntüyü, heyecanı, sevinci kısacası yaşamı hissettirenler belki de bu barajlardır…
İlkokuldan başlayan not barajı, öğrenim süresince hep aşılmayı gerektiriyor… İşe başlayınca ilk heyecanın verdiği barajı aşabilmek ve sonra işinde aranan, danışılan olabilmek… İlk bakışta âşık olunan, hayatının aşkı olduğu düşünülen sevgiliye kalbindeki duyguları, o büyük aşkı dile getirebilmek için çekingenlik barajını aşabilmek, sevgiliye ulaşmak için gerekli ilk adım…
Okulda, işte, arkadaşlıkta, birlik beraberlikte ve nihayetinde siyasette aşılması gereken barajlar…
İlk başlarda terör, bölücülük gibi politika güden siyasi partilerin TBMM’ye girmemesinde etkili olmasının yanı sıra güçlü hükümetlerin kurulmasına da katkı sağlamış olan 1982 Anayasası’nın getirmiş olduğu yüzde onluk seçim barajı günümüzde etkinliğinden çok ülkeye zarar vermeye başlamış durumda…
Seçimlerde oy kullanacak olan kimi seçmen seçim barajının yüksekliği nedeniyle oyunun boşa gitmemesi için kamuoyu anketlerinde barajı aştığı yansıtılan partilere yönlenebilmekte…
Hiç kuşkusuz ki idealleri için yaşar insan…
Güvenli bir ortamda, hakça bölüşümün, adil hukuk düzeninin, ekonomik, kültürel zenginliğin olduğu, fikirlerin tartışıldığı, kavgasız, gürültüsüz bir yaşamın, teknolojide, gıdada, sağlıkta dışa bağımlı olunmadan ve en büyük temsil yeri olan milletin meclisinde, yani kendi meclisinde duygu ve düşünce olarak temsil ediliyor olmanın iç huzurunu yaşamak her insanın belki de en büyük ideali…
Siyasetin magazin programlarından aşağı kalır yanının kalmadığı, oy kullanma zamanları ortaya çıkan gizli çekimlerden oluşan pornografik kasetler üzerinden siyasetin yürütülmeye çalışıldığı, gelecek nesillere örnek oluşturması beklenmeyen bir siyasi ortama şahit olmaktayız…
Türk halkı böylesine basit, bel altı, bir fikre dayanmayan siyaseti mi hak ediyor? Böyle giderse yakında her siyasi parti karşı parti için ajan tutup her türlü hayatı gözler önüne sermeye başlarsa şaşmayalım… O zaman dizilere gerek de kalmaz, senaristler, yönetmenler, oyuncular işsizlikten eylem yapar…
Siyaseti kaliteli bir düzeye çıkartacak olan yine halkın tercihleri… Olanlar, Türk halkınca aşılmayı bekleyen birer baraj…
KISA VE ÖZ;ŞUBELERİN ÜYE SAYISINI ARTTIRMASI O ŞUBENİN BAŞKAN VE YÖNETİMİNE BAĞLIDIR.
Temad şubeleri kışla görünümünden çıktığı zaman, İlçe başkanları kendilerinin egolarını tatmin etmek için komutanlık sevdasından vazgeçtiği zaman, temad şubeleri oyun salonu değil de ilim yuvası olduğunda, karşılıklı saygı ve sevginin tesis edildiğinde, eleştirilere açık olunduğunda bana göre insanlar Temad’a üye olmamak için mazeret üretmezler. Bir de bir köşeye çekilip armudun olgunlaşmasını bekleyen korkak tipler var işte mazeret üretenler bu tiplerdir. Elbette Temad’a üye olunmalı ama Temad şubeleri de köy kahvesi görünümünden kurtulmalıdır. Başka bir pencereden bakarsak “Hak aramak yalnız Temad’a üye olunarak olmuyor, Temad’a üye olunmadan da hak aranmalıdır”.
Önceki Temad Gen.Bşk. zamanında yargısız infazlar yapıldığı engizisyon mahkemelerinde üyelikten çıkarılan ve uzaklaştırma cezası alanlar var, yani küskünler topluluğu bu arkadaşların durumları yeni yönetim görevi devir alalı bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen durumları netleşmemiştir. Gayri resmi olarak af edildiklerini duyduk ancak resmi bir açıklama yoktur. Hal böyle olunca üye sayısı nasıl artacak? Ben istifa ettiğim halde İlçe Bşk. tarafından 6 ay uzaklaştırıldım, daha sonra İlçe Bşk. Gen.Bşk.lığa hakkımda yazı yazmış 3 yıl uzaklaştırma verildi. Bu hangi hukuk anlayışı ile bağdaşmaktadır. Görevdeyken subayların adil olmayan cezai işlemlerine maruz kalırken Temad’a üye olunca hukuk eğitimi almayan kendi meslektaşlarımızın cezalandırmalarına maruz kaldık. Bu şartlar altında üye sayısı nasıl artacak?
Bir önceki yorumuna eklendi (M.E.A.)
–
Önceki Temad Gen.Bşk. zamanında yargısız infazlar yapıldığı engizisyon mahkemelerinde üyelikten çıkarılan ve uzaklaştırma cezası alanlar var, yani küskünler topluluğu bu arkadaşların durumları yeni yönetim görevi devir alalı bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen durumları netleşmemiştir. Gayri resmi olarak af edildiklerini duyduk ancak resmi bir açıklama yoktur. Hal böyle olunca üye sayısı nasıl artacak? Ben istifa ettiğim halde İlçe Bşk. tarafından 6 ay uzaklaştırıldım, daha sonra İlçe Bşk. Gen.Bşk.lığa hakkımda yazı yazmış 3 yıl uzaklaştırma verildi. Bu hangi hukuk anlayışı ile bağdaşmaktadır. Görevdeyken subayların adil olmayan cezai işlemlerine maruz kalırken Temad’a üye olunca hukuk eğitimi almayan kendi meslektaşlarımızın cezalandırmalarına maruz kaldık. Bu şartlar altında üye sayısı nasıl artacak?
17 EKİM’de “DÜNYA ASSUBAYLAR GÜNÜ ile ilgili TEMAD”ımıza yuvamıza sahip çıkalım.Yoksa Bizim kocaeli gazetesindeki basiretsiz kişilere imkan veririz, kenetlenelim bizim için en büyük gün o gündür.Çünkü TÜRKİYE”de çok büyük camiayız.İl TEMAD Bşk.lığının yolunu bilmeyen hâlâ eski TEMAD diye düşünenlere zaman ayırıp götürelim,onları üye yaptıralım. Lütfen bizim bizden başka kimsemiz yok. TEMAD Genel Başkanımız ve İl Başkanlarımızı ele güne karşı, dosta düşmana karşı mahçup ettirmeyelim.Sadece TEMAD İl Başkanları ve yönetimi değil bireyler olarak bizlerin de görevleri var unutmayalım.TEMAD İl Başkanlıkları sadece para mevzu olduğunda akla gelmesin.Orası sizin eviniz gidin bir görün, eski halinde ise birey olarak yönetime hesap sorun.Bizim BALIKESİR İl Başkanlığı binamızı ve yönetimi gelin görün canla başla çalışıyorlar,onları görünce biz üyelere de bir canlılık hareketlilik geldi.Herkes kendine düşen görevi yapmak zorundadır,Yapmalısın ki yönetimlerden hesap sorabilirsin.Yoksa evde oturup yöneticileri eleştirme hakkımız olmaz.Lütfen elimizi taşın altına koyalım.
Sayın Duran
Bir kısım duyarlı arkadaşımız bıkmadan doğru bilgilerle öncelikle hakkımızdaki ön yargıları yıkmak ve kasıtlı olarak uğratıldığımız adaletsizlikleri tüm yetkililere ve duyarlı kesimlere yıllardır iletmeye çalışırken bahsettiğiniz % 90’lık kesim sanırım saçak altından yürüyor ve birileri ıslanırken güneşin doğmasını bekliyorlar!.. Mücadele örgütlü çatı altında toplanmaktan geçmektedir. Umarım sesin-m-izi duyarlar bu arkadaşlarımız… Emeğinize,yüreğinze sağlık. Onur mücadelesine emek ve destek veren tüm arkadaşlarıma saygılar…
TEMAD Genel Başkanlığından kişiye özel çağrı yapılmalıdır. Bu çağrı cep telefonlarına mesaj göndererek ve soru sorulup onay beklenerek yapılmalıdır.
Örnek bir mesaj gönderiyorum.
TEMAD GN. BSK.LIĞI Kurban Bayramı’nda Kıbrıs ve İspanya gezisi için kayıtlar başlamıştır. (Kıbrıs gezisi için yol ücreti 300 TL ile kayıt yaptırılabilir.)
Sayın Arkadaşlarım,
Kurban Bayramı 20 Ekim’de Başlıyor. Festivalimiz ise 17 Ekim’de… Yorumsuz….
Hak aramamızı zirveye çıkardığımız şu günlerde bu mesaja tepki gösterince aldığım cevap: “Benim Assubay Camiasına sizden fazla emeğim var.” Gezi mesajı tarafıma şu ana kadar iki defa gönderildi.
Bazen iyiler de hata yapar. Hatayı kabul etmek ise erdemliliktir.
Resmi olarak hem İspanya Gezisini hem Kıbrıs gezisini üyelerine para karşılığında organize eden dernek, nasıl olur da karşı tarafa böyle bir koz verir.
Emekli Uzmanlar Derneği Oturma Eylemi Yaptı. Şapkalarını bıraktı. Gerekirse biz de bir sürü eylem yapacağız. İktidara yakın gazetenin biri gelip şu organizasyonu diline dolayamaz mı? Bunu kullanamaz mı?
Saygılarımla…
Yazınızı büyük bir beğeni ile okudum. Tespitleriniz, önerileriniz dikkatle takip edilmesi gerekli hususlar ve çok büyük bir öneme haiz. Genelkurmayca assubay özlük haklarına yönelik iyileştirmelerin gündeme getirilip, meclisin açılmasının beklendiği bu günlerde -ki assubaylar bu türden beklemeyi yıllardır görmüş, geçirmiştir- TEMAD’ca ilan edilmiş olan 17 Ekim Dünya Assubaylar Günü etkinliği, özlük haklarına yönelik iyileştirmeleri beklemekten bitap düşmüş, sinirleri harap olmuş olan assubay camiası için büyük bir öneme sahip olmuştur. Bugün sadece Ankara’da yaklaşık 16 bin emekli üye yaşamakta. Okulların açıldığı, masrafların yoğun olduğu bir döneme de gelse 17 Ekim, en az organizasyon hatasıyla kutlanması için gerekli hassasiyetlik camia adına gösterilmeye çalışılmalıdır.
[b]Sevgili Rafet Duran kardeşim; bu güzel tespitlerinize ne gibi bir yorum yapılabilir? Elinize yüreğinize sağlık. Fırsat buldukça dile getiriyorum hiçbir kurum personeline TSK assubaylara yaptığı haksızlığı yapmamıştır, yine hiçbir kurum personeli bu kadar haksızlığa ön yargıya assubaylar kadar sessiz kalmamıştır.
Zaman,zaman bir futbol maçında sokağa dökülen aynı kişiler neden örneğin bir benzin zammında bir araya gelip tepki gösteremiyorlardı? Konu tamamen örgütlenme sorunundan kaynaklanmaktadır.
Biz assubaylar da yıllardır TEMAD yönetimlerinin acizliğinden örgütlenemedik. KILAVUZU KARGA OLANIN BURNU MOKTAN KURTULMAZMIŞ misali istisnalar dışında sadece lokal işletmek,gezi tertiplemekten başka amacı olmayanlar yüzünden bu örgütlenme sağlanamamıştır.
Lafa geldiğinde assubay olduğunu unuttuğunu söyleyenler assubay maaşı almaya ve özverili arkadaşlarımızın gayreti ile kazanılacak hakları bizden önce almak için aportta bekliyorlar, bu fevkalade üzücü bir durumdur.
Bu sitenin yıllardır yaptığı mücadele içerisinde yer alan dilekçe kampanyalarına ismini yazıp GÖNDER tuşuna basmaktan imtina edenlere, kişisel amaçlarla mücadeleyi sekteye uğratanlara rağmen biz bu bayrak yarışını kazanacağız. Düne kadar esamesi okunmayan assubayların Gnkur tarafından en azından sizin de belirttiğiniz gibi haklılıklarının tescil edilmesi ve Sn.Ahmet KESER yönetimindeki TEMAD bize umut vermektedir.
Birliğimiz ve mücadelemizdeki kararlılığımızın göstergesi olan 17 EKİM etkinliğinde şubelere sorumluluk verilmeli katkı sağlamayan şubeler kapatılmalıdır; çünkü bizlerin artık bekleyecek ne sabrı ne de zamanı kalmamıştır. Mücadele için gayret gösteren meslektaşlarıma minnettarlığımı sunuyorum.[/b]
Lokali olmayan TEMAD şubelerimiz var özveri ile Assubay adını yüceltme gayretindeler bunları ve mücadeleyi amaç edinmiş şubelerimizi kutluyorum, ancak hizmeti kahvehane ve lokanta işletmek sayan şubeler şayet bizler için çok önem taşıyan 17 Ekim etkinliklerine maddi ve manevi destek vermezlerse kapatılsın üç kuruşu çok gören saygın arkadaşlarımız da mahalle kahvelerine gitsinler, her gün zam var mı diye soranlar inanın çoğunlukta, TEMAD bu konuda kesin kararlılık göstermelidir. Teşekkürler Sn.Duran.
Sn.Abdullah Zengin’in yorumu:
Sayın Meslektaşlarım,
Sayın Rafet Duran’ın düşüncelerimizi kağıda dökme becerisi, olaylara pozitif bakışı,geçmişten günümüze yönetimleri süzgeçten geçirmesi,sorunları ve çözümlerini bilimsel verilerle yazmasını zevkle okudum.
Ders çıkarılacak,şapkaları önümüze koyup düşünülecek bir hikayem var.
“Yıl 2005 Balçova Temad yönetimi,Temad adına bir ilke imza atıyor,521 ihtiyaç sahibi çocuğu sünnet ettirme kararı alıyor. Doğrusu neden 500 veya 520 değil de 521 çocuğun sünnet kararını,sekreter olarak ben bile açıklayamıyorum. İzmir’in 9 metropol ilçesinin Kaymakamlıkları ile,
İzmir il milli eğitim müdürlüğü ile yazışmalar başlıyor.Ege Ordu Komutanlığı,Hv.Eğt.K.lığı,Güney Deniz Saha komutanlığı, Balçova kaymakamlığı,Balçova belediye Başkanlığı,İzmir Ticaret Odası,İzmir Valiliği,İzmir İl sağlık müdürlüğü,Hatay Asker Hst. ve Hava Hastanesi yetkilileriyle görüşmeler başlıyor.Ulaşım,Kumanya,Giyim kuşam,verilecek hediyeler.
Yazıldığı gibi kolay değil,deveyi hendekten geçirmek inanın daha kolay.Görüşmeler başarı ile tamamlanmış,görev bölümü yapılmış (Hangi kurumun hangi işlevi üstlendiğini uzun uzun
yazmayacağım) start verilmişti.Bu arada medya ile gerekli irtibat kurulmuş,yazı ve fax’larla gazete ve televizyon kanalları bilgilendirilmişti.Sıkıntı ilk anda başladı,talep aşırıydı.
Radikal çözüm olarak,ilk etapta yaşı büyük olanlara öncelik tanınacak,yaşı küçük olanların ileriki yıllarda sünnet olması sağlanacaktı.Listeye alınanların belirlenmesi neticesinde, boy, ayakkabı no,beden belirleme,bunları seçilenlere uyarlamada Balçova Temad Bayan komisyonunun özverisi gerekti.İzmir büyükşehir belediyesinden eğlence için vapur tahsisi sağlandı.Vapurda olabilecek kazalara karşı hücumbotlar eşliğinde güvenlik sağlandı.(Olmadık işler)
İkinci şok,hastanelerden geldi,planladığımız kişilerin sünnetlerinin yapılamayacağının bildirilmesiydi.
Bu şok İzmir Valiliği ve İl sağlık müdürlüğü tarafından giderildi.Medya’da uzun yıllar ses getirecek bir organizasyondu. Yapıldı,hiç kimsenin burnu kanamadı.”
Bu dev olay ertesi günkü gazelerde yalnızca Yeni Asır gazetesinde yer buldu.UFACIK.
Şimdi soruyorum?
İzmir’deki medya engellendi mi?
Askeri hastaneler neden son anda sünnet yapamayacaklarını bildirdi?
TEMAD adına yapılan bu organizasyon neden medyada prim yapmadı, engellemek demek az kalır kösteklemek için ellerinden gelen yapıldı.Bu düşüncemi meslektaşlarımla paylaşmasaydım gözlerim açık giderdi.Felaket telallığı veya senaryoları ortaya koyduğumu düşünenler olsa bile.
Saygılarımla.
Aidiyet, Hak arama mücadelesi…
Yine çok tepki çekeceğini bilerek ve anlaşılmasını çok beklemediğim ama yine de yazmak istediğim birkaç şeyi paylaşmak istiyorum.
Assubayların (emekliler de dahil) mesleğe karşı aidiyet duygularının sadece özlük haklarından oluştuğu ve özlük haklarının anlaşılır karşılığının da maddi iyileştirmeler olduğu bilinen bir gerçek. Elbette mesleğin uzunluğu, assubayları oluşturan kişilerin, kültürel durumları ile ekonomik ve bölgesel farklılıklar göz önüne alınırsa; kuşaklar arası iletişim ve etkileşmenin sağlıklı ya da hiç olmadığı, kültüre, birikime, siyasal görüşe ait bir homojen yapı oluşturamadığımız, yaşama ve geleceğe dair kaygılarımızın çeşitliliği ve önceliklerimiz hem bu aidiyet ve birliktelik duygusunun zayıflığını hem de mücadele deyince ne anladığımızın sebeplerini bir nebze de olsa açıklar.
Daha önce yoğun ve haklı olarak eleştirilen TEMAD’ın etliye sütlüye karışmaz tutumu, belirli bir siyasi görüşe meyli ve Genelkurmaya biat etmesi, çoğu TEMAD şubesinin okey ve tavla oyunları eşliğindeki yoğun kültürel faaliyetleri(!) sadece aidiyet duygusu üzerinde değil genel olarak kendisinden uzaklaştırıcı bir tepki oluşturmuştur. Eski yönetimin olumsuzluklarını uzun uzun yazmaya gerek yok.
Seçimle birlikte yeni TEMAD’ın önüne mücadele bilinci oluşturmak ve assubay sınıfını dönüştürmek gibi bir fırsat çıkmıştır. Bu dönüşüm ve mücadelenin sadece özlük haklarından ve maddi kazanımlardan oluşmayacağı; değişen konjonktürle birlikte genel olarak ülkenin demokratikleşmesi, ülkede bir eğitim sorununun bulunduğu, emek ve hak arama sorunu olduğu (çok istisnai durumlar hariç hangimiz haklı bulduğumuz bir emekçi grubun eyleminde destek verdik ya da çok uzak değil Uzman Çavuşlar eylem yaptığında aralarında bir tane emekli de olsa assubay var mıydı, orada olmamız gerektiğini hissettik mi?) mücadele için öncelik oluşturmalıdır.
17 Ekim Dünya Assubaylar günü için, festival içeriğini oluşturan maddeleri okuduğumda sanki eski TEMAD yönetiminin geri geldiğini en azından festival içeriğinin o eski lümpen ruhla, etliye sütlüye karışmamak doğrultusunda oluşturulduğunu gördüm, en azından her ne kadar fikirlerine katılmasam da Ümit Özdağ’a, Balçiçek Pamir’e ve özellikle mücadelemizi sütunlarına taşıyarak her fırsatta yanımızda duran Umur Talu’ya panelde birkaç cümle etmesi için bir davet gönderilebilirdi.(Haksızlık etmeyeyim belki de davet edilecektir.) Bu bile ilginin yoğunlaşması için bir sebep olurdu. Benim şahsi kanaatim böyle bir oluşumun aceleye getirildiği ve gerekli etkiyi yaratmayacağı yönünde. Festivalle ilgili neler yapılması gerektiği, anketler ve görüş alınmak suretiyle kolektif olarak oluşturulabilirdi. Ayrıca TEMAD sitesinde bulunan Kıbrıs ve İspanya gezileri ilanı beni aidiyet konusunda ciddi olarak düşündürüyor.(Umarım siteyi ve yazılanları TEMAD takip ediyordur)
Çıkış noktası ne olursa olsun güzel bir ivme ile başlayan ve gelişen mücadelenin giderek sekteye uğrayacağı ve eşyanın tabiatı gereği olması gereken maddi kazanımların (temsil tazminatı, 100 Tl.lik zamlar) mücadeleyi gerileteceği ve maddi kazanımların mücadelenin bitirilmesi için yeterli olduğunu içselleştiren bir çoğunluk görüntüsündeyiz. Ve ben hala bu oluşuma ait olduğumu hissedemiyorum ve hala beni iten bir şeyler var.
Yeni bir şeyler söylemek lazım, içinde özlük haklarının, tazminatların, paranın olmadığı, içinde sayılabilen, ölçülebilen, tartılabilen, harcanabilen, şeylerin olmadığı, bizi daha derinden, daha alttan, en alttan, insanlığımızdan, ruhumuzdan kavrayabilecek yeni bir şeyler söylemek lazım.
Bizler; Silahlı Kuvvetleri kendi yuvası kabul etmiş, Cumhuriyete ve laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ilkelerine gönülden bağlı ve sadık birer bekçileriyiz. Bu ilkeleri, yazıldığı yerde değil, yaşamımızın her alanında etkili bir şekilde hissetmek için mücadele ediyoruz. Siyasi düşüncesi, dini inancı, sosyal, ekonomik ve kültürel durumu ne olursa olsun, ortak paydamız vatan topraklarının ve üzerinde yaşayan milletimizin bölünmez bütünlüğüdür.
Bizler; bu duygu ve düşüncelerden yola çıkarak, her türlü ayrımcılığa, kast sistemine, statülerin bahane edilerek sınıflandırılmamıza, çağ dışı yasalarla, insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına, anayasa ile belirlenmiş sosyal hukuk devleti ilkelerinin tanımına uygun olarak adalet ve hakkaniyet mücadelesi veriyoruz.
Ama en kötü koşullar altında dahi ülkemizin bağımsızlığını, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü, tartışma konusu yapmadık, yapmayacağız. Vatansever insanlara hak ettiği değerin verilerek, gerçek ve büyük bir ailenin inşa edilmesi, sonsuza kadar düşmanlarına korku, dostlarına güven verir duruma getirilmesi gayretleri içindeyiz.
Bizim fikir ve mücadelemize herkes bu açıdan bakarsa bizleri daha iyi analiz etmiş olur düşüncesi ile herkese saygılar sunarım.