Dolar 37,9804
Euro 41,1031
Altın 3.683,21
BİST 9.299,36
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 21°C
Çok Bulutlu
Ankara
21°C
Çok Bulutlu
Sal 21°C
Çar 24°C
Per 22°C
Cum 19°C

ANLAŞILDI KONU YİNE OYAK…

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
09/02/2011 9:16 PM | Son Güncellenme: 30/03/2024 12:45 PM
5

oyak

Son zamanlarda OYAK hakkında değişik yorumlar yapılıyor. Bazı köşe yazarları  da konuyu irdeliyor.  Meslektaşlarımızdan gelen yorumlar temel olarak iki-üç ayrı görüşün dışına çıkmıyor.

Birinci görüşte ; OYAK’ın resmi görüşü. Yani OYAK’ın TSK mensuplarına hizmet vermek için kurulmuş bir yardım sandığı olmasından öte yerli sermayeyi temsil etmesi, yerli iş gücü yaratmasıyla ülkemize sağladığı katmadeğer en ön plandadır.
 
İkinci görüşe göre OYAK faydalıdır. Ancak üyelerine eşit davranmamaktadır. Üst düzey askerlere ayrımcılık yapmaktadır. Ayrıca verebileceği nemaların altında nema vermektedir. Kârlılığı tartışılır. Sonuç olarak kötünün iyisi… 
 
Üçüncü görüş ise OYAK’ın imtiyazlarla ayakta duran bir kurum olduğunu savunmaktadır. OYAK’ın devletten sağladığı imtiyazların serbest piyasa şartlarına uymadığını savunmaktadır.  Zorunlu üyelik, en temel özgürlüğü kısıtlayıcı gerekçe olarak gösterilmektedir.
 
Ülkemizde son zamanlarda “Bunlar” siyaseti yapılmaktadır. “– Bunlar var ya bunlar… “ diyerek başlayan sözler halkımıza belirli bir görüşü savunan kitleleri şikayet etmek için kullanılmaktadır. En tesirli yanı da, polis biber gazı kullanırken, kış günü tazyikli soğuk su ile eylemci püskürtürken ve vatandaş neler oluyor yahu derken , yükselen “-bunlar var ya bunlar…” ifadeleri sanki linç sloganı halini almıştır.
Bir de kronik “– Bunlar var ya bunlar…” vardır. İşte O “bunlar”  konuştuğunda halkı askerlikten soğutmakla suçlanırlar. O bunlar sözde dış mihrakların etkisi altına girmiş kişilerdir. O bunlar sözde  milli şuurunu yitirmiştir. O bunlar sözde insanların içine kuşku düşürerek Türk Silahlı Kuvvetlerine asimetrik saldırmaktadırlar.
Yukarıda saydığım üç maddenin egemen güç tarafından yorumu çok acıdır.  Birincisi vatanseverler, ikincisi cahiller, üçüncüsü  ise “bunlar”.  Bu düşüncemi, uzun yıllardır OYAK Yönetim Kurulu Başkanlığında bulunan ve halen bu görevde olan Sayın Yıldırım Türker’in sözlerinden yorumluyorum.
 
Ne diyor Sayın Türker;
“Yine de inanmayıp iyi neticeleri takdir edemeyen bir kısım üye hayret duygumuzu abartısız şekilde çoğaltıyor. Bir kısım kendini bilmez, ileriyi göremeyen, kıskanç, büyük gayeyi göremeyip küçük çıkar peşinde koşan aymaz ve yönlendirilmiş kimselerin çıkardığı kasıtlı dedikodulara inanan olmasına üzülüyoruz. Bazı art niyetli kişilerin burayı bir güç kanıtlama platformu görmek için çabalaması, bireysel eşitlik prensibine sıkı sıkıya bağlı varlığımızı yıkmaya gayret göstermesi, bunun böyle algılanmasına rağmen vakur çizgi izlememizden cesaret alarak terbiyesizliğe varan beyanları yaymaya çalışanları ibretle izliyoruz.”
Yukarıdaki metinde gösterilen aba altındaki sopaya rağmen Sayın Meslektaşlarıma  “Değerler”den  birinden söz etmek istiyorum. Empati yapma gereğinin altını çizmek istiyorum. Biz emekli assubaylar olarak “Biz kimiz, Ne istiyoruz.” diyoruz. Bunu söylerken de şunu vurguluyoruz. Hiç kimseden farklı bir ayrıcalık beklemiyoruz. Biz anayasal haklarımızı istiyoruz.  İmtiyazlara karşı  çıkıyoruz. Bu düşüncelerimizde sanırım OYAK hariç demiyoruz. Her türlü ayrımcılığa ve adaletsizliğe hayır derken kendimizi aynı üniformayı giydiğimiz subaylar ile haklı olarak kıyaslıyoruz.  Ayrıca bir çok emekli subayın da yıllara dayalı  nema eşitsizliğinden şikayetçi olduğu aşikardır.
 
TSK’nde son yıllarda çok önemli değişiklikler oldu. Bu değişiklikler TSK’nin yeniliğe açık olduğunu gösterir. Lojmanlarda erlerin çalıştırılmamasından başlayarak, orduevlerinde planlanan sivilleşme çabalarına kadar bir çok olumlu değişiklik bunun göstergesi. Vatandaş  kahvede 50 kuruşa çay içerken, benim orduevinde bu çayı  10 kuruşa içmem, bunun sebebinin ise bana çayı ikram eden askerin bu hizmeti bedelsiz sunmasından kaynaklanıyorsa bu himayeciliktir.  Bu söz başta TBMM’de uygulanan fiyat tarifesi olmak üzere bu kapsama giren diğer devlet kurumları için de geçerlidir. Buna benzer sebeplerden dolayı OYAK vesilesi ile TSK personeline bazı  ayrıcalıklar sağlanmıştır. Bazılarımız da bu ayrıcalığı  ister kulağından,  ister kuyruğundan bir yerinden yakaladık.  En kötüsü de son yıllarda nema alanlar kendilerinden önce çalışıp, emekli olup nema alamayanların birikimlerinin nemasını  da aldılar. Biz eğer 9 Ekim’de yürüdüysek,  intibak hakkımızı  istiyor isek öncelikle bize haksızlık yaptığına inandıklarımızla aynı konuma düşmemeliyiz.  “-Bana yüzde 20 nema versinler de nasıl verirlerse versinler.” demek sanırım bize yakışmaz. Biz nasıl aynı kanunlarla çalıştığımız insanlarla aynı  kapsamda değerlendirilmediğimizden şikayet ediyorsak, kayıtlı ticari şirketlerin de kendisiyle aynı kulvarda koşan diğer şirketlere gösterilen ayrıcalığa itiraz etme hakkı vardır.  Eğer OYAK 1961’de kurulmuş ise bu yıla kadar geriye doğru gerçek muhasebe çalışması yapılıp yıllara göre banka faizleri ile doğru orantılı nemalandırma ile eski üyelerin hakları  iade edilmelidir. Nitekim KEY ödemeleri nasıl yapıldı görüyoruz. Hiçbir şey zor değil… Önemli olan hakkın yerini bulmasıdır.
Bu vesile ile aşağıdaki şiiri, düşüncelerimizi duyunca hayretler içinde kalanlara atfediyorum;
 
Uyuşamayız, yollarımız ayrı
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi.
Senin yiyeceğin kalaylı kapta
Benimki aslan ağzında.
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik
Ama seninki de kolay değil kardeşim
Kolay değil hani
Böyle kuyruk sallamak tanrının günü…
                         Orhan Veli Kanık
Saygılarımla… 
ETİKETLER: , , ,
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
12/12/2015 3:40 PM
12/12/2015 3:40 PM
05/09/2015 11:04 AM
27/02/2015 5:22 PM
07/02/2015 7:04 PM
04/01/2015 6:09 PM
01/01/2015 2:00 PM
19/12/2014 9:17 AM
31/10/2014 6:24 PM
04/07/2014 7:37 PM
16/05/2014 7:49 PM
27/04/2014 8:10 PM
06/04/2014 11:02 PM
18/03/2014 10:33 PM
16/03/2014 9:43 PM
YORUMLAR

  1. Ersen Gürpınar dedi ki:

    Değerli kardeşim, içimden geçenleri yazsam suç yazmasam kendime saygısızlık olacak en iyisi senin yazdıklarınla yetineyim… Yüreğine kalemine sağlık.

  2. Celal ELBİR dedi ki:

    Sömürülen olmamak adına, herkesi bu girişimi desteklemeye çağırıyorum. Lütfen, kendi sorunlarımıza sahip çıkalım, birileri çözsün, biz de bundan faydalanalım diye beklemeyelim. Birbirimize güvenelim, güven duygusunu istismar edenleri teşhirden de çekinmeyelim. Saygılarımla…

  3. ender ozkıranlar dedi ki:

    Onlar hep vardılar.29 ekim 1923’ten günümüze,saklandıkları karanlıklarda hep pusuda beklediler. Denediler,başgösterdiler,ders aldılar.Sığındıkları ‘takkiye’ dersine iyi çalıştılar.Çıraklık,kalfalık dönemlerini az hasarla geçtiler.Ustalık döneminde son hedeflerine ulaşmaya çalışacaklar.Kendilerinden olanlar yükselmeye devam edecekler.Biat edenler ödüllendirilecek.Şifre belli.Erkekler badem bıyıklı,kadınlar türbanlı.Kazanmak garanti.
    Biri bizim adımıza çalışıyor.Tek dayanağımız olan hukuk kapısını çalıyor.Emeğini,zamanını,parasını ‘hak bildiği yola’yatırıyor.Bize sadece ufak bir omuz vermek kalıyor.Sn. Turan Ağabeyim,benim adıma yaptıkların için seni alkışlıyor,yürekten teşekkür ediyorum.