Kendi hayatı bir yana, hiç kimse canından çok sevdiği evladını kaybetmeyi göze alamaz. Fakat dünya üzerinde yer alan milletlerin meydana getirdiği devletlerin saldırganlığı karşısında eğitimli, bilinçli, ölümü göze alan bir kuvvete geçmişte olduğu üzere, dünyanın global (küresel) bir köy haline geldiğinin belirtildiği günümüzde dahi ihtiyaç bulunmakta olduğunu yaşayarak görmekteyiz.
Vatan bellenerek üzerinde devlet kurulan coğrafyanın diğer devletlere karşı korunması için milletin öz kaynakları kullanılır.
Bu kaynakların başında da insan gelmektedir.
İnsan, milletini başka milletlerden korumak üzere insan öldürme sanatını öğrenmesiyle asker olarak anılır,
Asker, askerlikteki her şeyin temeli olan, en nihayetinde bir insandır,
Ne kadar teknolojik olursa olsun silahı kuracak, yönlendirecek ve kullanacak askerdir. Ve Dünya milletleri içerisinde en iyi askerlerin ise Türk milletinden çıkmakta olduğunu tarihi kaynaklardan, milletimizin içinden çıkan askere olan sevgisinden, kültüründen görmekteyiz.
Türk milletinin hür yaşamı, bağımsızlık karakteri, Osmanlı İmparatorluğu’nun üç kıtaya yayılıp asırlarca o yerlere hükmetmesi, l.Dünya Savaşı sırasındaki başarıları, son olarak da Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlığına kavuşturulması Türklerin askerlik sanatındaki üstünlüğünün adeta birer göstergesidir.
Vatan uğruna ölme ve öldürme sanatının öğrenildiği askerlik zor bir zanaattır. Dolayısıyla her insan bu işe gönüllü olmaz. Ancak milletlerin bağımsızlığı için gereklidir.
Her ne kadar da Dünyanın adeta küresel bir köy haline geldiği ifade edilse de ne yazık ki medeniyette ileri düzeyde olan devletlerin diğer devletlere; aynı devlet çatısı altında yaşamakla birlikte aynı inanç temelinde farklı düşünenlerin dahi birbirlerini öldürmeye, katletmeye devam etmekte olduğunu görmekteyiz.
Dolayısıyla milletin meydana getirdiği bağımsız bir devleti sulh içerisinde bulundurmak, geliştirmek, güçlendirmek, dışarıya karşı korumak hiç de kolay bir iş değildir.
En nihayetinde bir kuvvetler bütünü olan devlet sisteminde yer alan her bir kurum da bir alt kuvveti oluşturmaktadır ve bunlar ancak adalet temelinde kuvvetlenebilirler. “Adalet mülkün temelidir” sözü Atatürk tarafından boşa söylenmiş bir söz olmasa gerek,
Eğitim, sağlık, adalet-yargı, güvenlik, yasama, yürütme sistemleri devletin birer kuvvetleridir.
Askeri sistem yoluyla bağımsızlığını kazanmış milletlerde, bağımsızlıkla birlikte eğitim kurumları bayrağı ele alır ve devlet sistemlerin yöneticilerini yetiştirmeye başlar.
Dolayısıyla, savaş alanlarındaki başarılarından sonra bağımsızlığını kazanan milletler için en önemli kuvvetin başında da eğitim sistemi gelmektedir. Burada başlayacak olan bir çürüme zaman içerisinde diğer kurumları etkileyebilecek, dolayısıyla milletin bağımsızlığını da tehlikeye düşürebilecek düzeydedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 01 Şubat 1923’de Kütahya’da öğretmenlere hitaben yapmış olduğu
Bir millet ilim, anlayış ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin devamlı sonuçlar vermesi ancak irfan (bilmek, anlamak) ordusuyla geçerlidir. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun kazançları ölüdür.
konuşmasıyla eğitim ordusunun önemini vurgulamıştır.
Bağımsızlığını kazanan devletlerin kurumlarında sonradan meydana gelebilecek adaletsizliklerin, birbirini anlamamanın temelinde eğitim elemanlarının vaktiyle adaletsizliklerle baş etmede yetersiz kalması, toplumca desteklenmemesi, eğitim sistemin yetersizlikleri, ezbere dayalılığı ve ezbere karşı kolay yoldan not almayı sağlayan kopyacılık –ki bir nevi hırsızlık diyebiliriz- kaynak gösterilebilir.
Silsileler yoluyla bir ülkenin silahlı kuvvetine kadar uzanabilen adaletsizliğe karşı seyirci kalınması devletin bağımsızlığını yitirmesiyle sonuçlanabilecek hadiseleri de beraberinde getirebilir.
Her iş kolu insana geçim sağlayan şerefli bir müessesedir. Meselemiz asla hiçbir iş kolunu yermek değildir. Ancak, geçmişte öğretmenlerimizin bir kısmı çaycılık vb. ek işler yaparak geçimlerini sağlarken, şimdi emekli assubaylardan bir kısmı çaycılık, simitçilik, çığırtkanlık, taksicilik yaparak geçimlerini sağlamaya başladı. Hatta geçen günler içerisinde, İzmir’de taksicilik yaparak geçimini sağlamakta olan 15 yıllık taksi şoför emekli Assubay Ethem Köse (60)nin taksiye aldığı müşteri(leri) tarafından boğazının kesilerek öldürüldüğünü basından okuduk.
Devletin birer asli unsuru olan kuvvetlerden birisinde meydana gelebilecek bir adaletsizlik durumunun dışa yansıması tüm ulusu ilgilendirmesi bakımından, ulusaldır, milletin tamamını ilgilendirir. Tüm kurumların sahibi olan, demokrasiyi benimsemiş, huzur içerisinde, bağımsız yaşamayı ilke edinmiş milletler, kurumlarında meydana gelebilecek olan adaletsizliğe karşı gerekli duyarlığı, tepkiyi koyma hakkına da sahiptir diyebiliriz.
Ben kişisel gelişimime, zevkime, ticaretime, siyasetime, kazancıma bakarım, gerisi beni ilgilendirmez hali, medeni milletler için geçerli olmadığı gibi; Dünya, birbirini anlamayan, olan bitene duyarsız bir milleti her halde üzerinde barındırmamıştır da.
Emperyalistlerin SEVR’i yeniden hortlatmak için yıllardır ortaya koydukları senaryoların figüranları olan hainlerin milletimize yaşattıkları acıları ve bu aymazlığa sessiz kalınmasını ibretle ve sabrımızı zorlayarak izliyoruz.
Hangi kürt kökenli vatandaşımız iş,eş,aş,okul,ikamet,seçme ve seçilme, mal edinme,seyahat vb. temel vatandaşlık haklarını kullanırken ayırıma tabi? Sanatçı,bürokrat,iş adamlarının kürt nüfusu oranına bakarsanız imtiyazlı olduklarını görürsünüz. Sorun kürt sorunu değil ihanet sorunudur.
Hükümetin siyasi bazılarının kişisel ikballeri nedeniyle bu konuyu sürekli istismar ediyorlar. Dünyanın hangi ülkesinin meclisinde teröre destek veren, bebek katiline liderimiz diyen milletvekili vardır? Emniyet güçleri demokratik protesto hakkını kullanan vatandaşlarımıza gösterdiği acımasız tavrını terör yandaşlarına göstermemektedir. AÇILIM adı altında terörün azdırılmasının örneklerini yaşıyoruz, dün 3 evladımız daha kahpe tuzaklarla şehit edilmiştir. Bu aymazlığı yaratanlar,destekleyenler kişisel çıkarlarına alet edenlere lanet olsun, buna tepkisiz kalmayalım aksi halde yeni acılar yaşayacağız. Tek tesellimiz vatanına bağlı kürt kardeşlerimizin bunları onaylamaması ve destek vermemesidir.Bu ihanet çeteleri unutmasınlar; tarih hiçbir ihaneti affetmemiştir. Şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum.