Değerli Meslektaşlarım
Assubayların özlük hakları söz konusu olduğunda;özellikle 2002 yılından itibaren gerek Gnkur.Bşk.lığı yetkililerince ve gerekse MSB.lığınca kamuoyuna dikte edilen bir söylem geliştirilmiştir. Son olarak MSB.Sayın YILMAZ tarafından yapılan açıklamanın giriş bölümünde de aynı hususlar ısrarla tekrarlanmaktadır.
Sürekli tekrarlanan bu açıklamalarda:
Son olarak Sayın Bakanın açıklamasında küçük farklılıklar mevcuttur.
O farklılıklar da şunlardır:
Çalışan ve emekli assubaylar olarak aileleri de dahil olmak üzere yüzbinlerce normal zekaya sahip insan, artık bu tutum karşısında hayret ve şaşkınlığını gizleyemez duruma geldiği gibi gerçekten büyük bir öfke içerisine girmişlerdir.
Son açıklamadaki “askerlik mesleğinin kuralları dikkate alınarak” cümlesinden kasıt, yaratılan maaş ve özlük hakkı uçurumunu normal ve hakkaniyetli bir uygulama olarak karşılamamızı mı istiyorsunuz? Açıkça bizlere; “statü hukuku var” bunun için de siz ne adalet, ne de hakkaniyet aramayın demeye mi getiriyorsunuz?
Bu nakaratlar en yetkili ağızlar tarafından yıllarca bizlere, şimdi de soru soran muhalefet partilerinin milletvekillerine bıkmadan usanmadan, hem de hiçbir behis duymadan açıklanmaya devam edilmektedir. Bu dikte ettirme görevi anlaşılan şimdi de sayın Bakana verilmiştir. Amaç gayet açıktır. Kendilerinin ve kendilerine yakın buldukları kesimlerin imtiyazlarını sislemek, halkın gözünden gerçekleri saklamak uğruna, kamuoyuna psikolojik bir harekat uygulanmaktadır. Assubayların hakları ile ilgili birkaç sayfa hak sayılmakta, ancak her ne hikmetse, assubayların mali ve sosyal durumlarında hiçbir iyileştirme olmamaktadır. Toplumda bizlerle ilgili bilinçli bir şekilde bir bıkkınlık yaratılmaktadır. Ne hikmetse Sayın Bakanlar da bu durumu asla sorgulama ve gerçeği öğrenme zahmetine girmemekte, ya da onlar da geleneğe bir süre sonra uymak zorunda kalmaktadırlar.
Ben de çok açık ve net bir soru soruyorum: 2002 yılından itibaren Emekli assubaylarla ilgili tek bir kuruşluk maddi iyileştirme yapılmış mıdır? Assubayların ülke şartlarının kötüleşmesinde ve bütçe imkanlarının kısıtlı hale gelmesinde, on yıldır yapılan düzenlemelerin içinde yer almamışsa herhangi bir sorumluluğu var mıdır? Cevap hayır ise ikide birde bizim önümüze neden hep ülke şartları ve bütçe imkanları konulmaktadır?
Bir insanı hayati ihtiyaç duyduğu bir şeylerle sürekli umutlandırıp, umutlarını kırmak, bunu defalarca yapmak, bence iyi bir işkence yöntemidir. Gerçek bir hukuk devletinde, hukukun ve adaletin bağımsız ve tarafsız bir yargı tarafından tam olarak işletildiği bir ülkede, bizim yaşadıklarımız dava konusu yapılsa, bize bunları reva görenlerin işkence ve kötü muameleden yargılanmaları gerekirdi. Bizler ise bu duruma yalnızca, “Bu kadarına da Pes” diyerek kendimizi ifade etmek ve tepki göstermek zorunda kaldık.
TEMAD Başkanı Sayın Ahmet KESER’e bir uyarıda bulunmayı vicdani ve ahlaki görev sayıyorum. Çünkü; Sayın Milli Savunma Bakanı son açıklamasında; “Çalışmalar, ihtiyaçlar dikkate alınarak, bir bütünlük içerisinde, emekli ve muvazzaf personelin önerileri de dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler neticesinde hazırlanmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar aşağıda sunulmuştur.” demektedir. Önerisi alınan “emekli personel” denmesinden, sayın Ahmet KESER mi kasdediliyor , onu bilmiyorum. Ancak öyleyse:
Sayın Bakanın, çalışma olarak saydığı hususlar önceki açıklamaları ile farklılıklar göstermektedir. Son açıklamasında; Emekliler için intibaklardan da, tazminatlardan da bahsetmemektedir. Bir 100 lira sözü yıllardır dolaşıp durmaktadır. Bu açıklamadan sonra, bu şekilde çıkarılacak bir yasa, emekli meslektaşlarımızın mağduruyetleri aynen devam edeceğinden, emekli personelden kasıt, sayın TEMAD Başkanı ise bu husus kendisini, meslektaşlarımız nazarında zor durumda bırakacaktır. Nacizane fikrim olarak, bu açıklamanın ne anlama geldiğinin şimdiden takipçisi olması gerektiğini öneririm.
Öncelikle assubayların hak mücadelesinde en ufak bir katkısı olan meslektaşımıza dahi minnet borçlu olduğumuzu bilmemiz gerekir. Ancak bize yaşatılan bu olumsuz koşullar altında, kişisel egolarımızı ön plana çıkartıp bölünmeye, başarılı olma yolunda kararlı bir tutum sergileyen Sayın TEMAD Başkanına çelme takmaya, yapılan en ufak maddi ve manevi katkıların dahi hesabını sorma çabalarına girip, moral ve motivasyonu yok etmeye çabalayanlara, açıkça bölücülük yapanlara ve onların peşine takılanlara da hoşgörü ile bakılmasına imkan yoktur. Çünkü TEMAD Başkanlığı ne yasaları hazırlayan, ne de yasaları onaylayan bir kurumdur. Verilen tüm iyi niyetli ve özverili mücadeleye rağmen olumsuz sonuçlardan sorumlu tutulması akılla izah edilir gibi değildir.
Ancak, en olumsuz durumlar karşısında dahi yeni baştan toparlanıp, büyük bir azimle, yılmadan mücadeleye devam edeceğinden hiç kuşku duymuyorum. Amaçladığımız hedefe tekrar yönelerek, bilinçli ve ciddi bir meslek gurubunun yapması gereken sosyal davranışı sergilemeliyiz. Unutulmamalıdır ki TEMAD Başkanı 80 yıldır hiçbir kimsenin söyleyemediği gerçekleri topluma açıkladığı için mahkemeye verilmiştir. Bu bizler için çok büyük bir anlam ifade etmektedir. Bizler adına çabalayan liderin susturulması demek, bizlerin haksızlık ve hukuksuzluk karşısında devamlı olarak boyun eğmeye mecbur bırakılmamız demektir.
Bu gerçekleri görerek hiçbir meslektaşımın bilerek bu yanlışlara sürüklenmeyeceğini umut ediyor ve saygılar sunuyorum.
DERNEK-SENDİKA-VAKIF, sırada başka ne var? Ne kurarsanız kurun temsilci olarak seçtikleriniz kendini düşünürse boşuna hayal edersiniz,tıpkı şimdiki yönetimin yanlış politika yüzünden elinin kolunun bağlanması gibi; tesadüf bir kazanım olursa ben yaptım derler bir dönem daha seçilirler, bu hep böyle olmuştur, tek teselli lokallerdir.Emekli sendika kursa ne olacak toplu sözleşme hakkı yok,grev hakkı yok, görevdekilerin sendika kurması bu ortamda intihar olur, o yüzden işimiz yine Allah’a kalmıştır.
Bu site, Pes grubu birlikte sosyal medyada fırtına estirince sayın Keser TV programlarına çıkmaya başladığı günlerde sayın Prof.Ümit Özdağ,Keser’in amacının genelkurmayla sorun çözmek değil genelkurmayı yaralamak olduğunu ve bu yolun milletvekilliğine çıkacağını yazmıştı, biz de tepki göstermiştik;çünkü içimizden birilerinin milletvekili olması bizi mutlu ederdi, ama tüm hesaplar buna göre yapılırsa -ki yapıldığı gidişattan belli olmaktadır- o zaman bir çıkış yolu arayanlar neden sendika kurmasın, bu benim sendika taraftarı olduğum anlamını taşımaz kişisel bir tespittir.