Dolar 34,2585
Euro 37,6225
Altın 2.881,81
BİST 9.044,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 28°C
Parçalı Bulutlu
Ankara
28°C
Parçalı Bulutlu
Çar 25°C
Per 25°C
Cum 25°C
Cts 22°C

BUNUN ADI UMUTLA İŞKENCE YAPMAKTIR

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
05/12/2012 12:15 PM | Son Güncellenme: 31/03/2024 9:11 PM
6

Değerli Meslektaşlarım

Assubayların özlük hakları söz konusu olduğunda;özellikle 2002 yılından itibaren gerek Gnkur.Bşk.lığı yetkililerince ve gerekse MSB.lığınca kamuoyuna dikte edilen bir söylem geliştirilmiştir.  Son olarak MSB.Sayın YILMAZ tarafından yapılan açıklamanın giriş bölümünde de aynı hususlar ısrarla tekrarlanmaktadır.

Sürekli tekrarlanan bu açıklamalarda:

  • TSK.Personelinin özlük haklarına yönelik iyileştirmeler ülke şartları ve imkanlar dahilinde muvazzaf  ve emekli personel ayırımı yapılmadan ihtiyaç duyulduğunda yapılmaktadır. “ denmektedir.

Son olarak Sayın Bakanın açıklamasında küçük farklılıklar mevcuttur.

O farklılıklar da şunlardır:

  • Askerlik Mesleğinin kuralları dikkate alınarak bir sistem bütünlüğü içinde incelenmektedir.”
  • Çalışmalar, emekli ve muvazzaf personelin önerileri de dikkate alınarak değerlendirmeler neticesinde hazırlanmaktadır.” (Önceki açıklamalarda “Muvazzaf ve emekli personel ayırımı yapılmadan ihtiyaç duyulduğunda yapılmaktadır.” şeklindeydi.)

Çalışan ve emekli assubaylar olarak aileleri de dahil olmak üzere yüzbinlerce normal zekaya sahip insan, artık bu tutum karşısında hayret ve şaşkınlığını gizleyemez duruma geldiği gibi gerçekten büyük bir öfke içerisine girmişlerdir.

Son açıklamadaki “askerlik mesleğinin kuralları dikkate alınarak” cümlesinden kasıt, yaratılan maaş ve özlük hakkı uçurumunu normal ve hakkaniyetli bir uygulama olarak karşılamamızı mı istiyorsunuz?  Açıkça bizlere; “statü hukuku var” bunun için de siz ne adalet, ne de hakkaniyet aramayın demeye mi getiriyorsunuz?

Bütçe imkanları ve ülke şartları” assubaylar söz konusu olduğunda, söylenecek en beylik cümle olarak karşımıza çıkartılmaktadır. Bu nasıl bir bütçedir ki, vekillerin, generallerin, subayların, bürokratların, çalışanının ve emeklisinin maaşları, sosyal hakları, makam arabaları, yakıt giderleri, sağlık ve diğer bilumum harcamalarında dikkate alınmıyor, hâttâ meclisteki danışmanlar, imamlar söz konusu olduğunda, çalışan ve emeklisinin bir gece yarısı acilen yapılan düzenlemelerden hiç etkilenmiyor, assubaylar söz konusu olduğunda, ağıza alınması bile bizleri mahçup eden ve  2006 yılından beri dillerinden düşürmedikleri 100 liralık iyileştirmeler dahi bütçe imkanlarını ve ülkenin şartlarını zorluyor.

Bu nakaratlar en yetkili ağızlar tarafından yıllarca bizlere, şimdi de soru soran muhalefet partilerinin milletvekillerine bıkmadan usanmadan, hem de hiçbir behis duymadan açıklanmaya devam edilmektedir. Bu dikte ettirme görevi anlaşılan  şimdi de sayın Bakana verilmiştir.  Amaç gayet  açıktır.  Kendilerinin ve kendilerine yakın buldukları kesimlerin imtiyazlarını sislemek, halkın gözünden gerçekleri saklamak uğruna, kamuoyuna psikolojik bir harekat uygulanmaktadır. Assubayların hakları ile ilgili birkaç sayfa hak sayılmakta, ancak her ne hikmetse, assubayların mali ve sosyal durumlarında hiçbir iyileştirme olmamaktadır. Toplumda bizlerle ilgili bilinçli bir şekilde bir bıkkınlık yaratılmaktadır. Ne hikmetse Sayın Bakanlar da bu durumu asla sorgulama ve gerçeği öğrenme zahmetine girmemekte,  ya da onlar da geleneğe bir süre sonra uymak zorunda kalmaktadırlar.

Ben  de çok açık ve net bir soru soruyorum: 2002 yılından itibaren Emekli assubaylarla ilgili tek bir kuruşluk maddi iyileştirme yapılmış mıdır? Assubayların  ülke şartlarının kötüleşmesinde ve bütçe imkanlarının kısıtlı hale gelmesinde,  on yıldır yapılan düzenlemelerin içinde yer almamışsa herhangi bir sorumluluğu var mıdır?  Cevap hayır ise ikide birde bizim önümüze neden hep ülke şartları ve bütçe imkanları konulmaktadır?

Neredeyse 30 yıldır ülkesinin bekası için seferi durumda olan, canını ortaya koyan bir meslek gurubuna yapılanlar işkenceye dönüşmüştür.

Bir insanı hayati ihtiyaç duyduğu bir şeylerle sürekli umutlandırıp, umutlarını kırmak, bunu defalarca yapmak, bence iyi bir işkence yöntemidir. Gerçek bir hukuk devletinde, hukukun ve adaletin bağımsız ve tarafsız bir yargı tarafından tam olarak işletildiği bir ülkede, bizim yaşadıklarımız dava konusu yapılsa, bize bunları reva görenlerin işkence ve kötü muameleden yargılanmaları gerekirdi. Bizler ise bu duruma yalnızca, “Bu kadarına da Pes” diyerek kendimizi ifade etmek ve  tepki göstermek  zorunda kaldık.

TEMAD Başkanı Sayın Ahmet KESER’e bir uyarıda bulunmayı vicdani ve ahlaki görev sayıyorum. Çünkü; Sayın Milli Savunma Bakanı son açıklamasında; “Çalışmalar, ihtiyaçlar dikkate alınarak, bir bütünlük içerisinde, emekli ve muvazzaf personelin önerileri de dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler neticesinde hazırlanmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışmalar aşağıda sunulmuştur.” demektedir. Önerisi alınan “emekli personel” denmesinden, sayın Ahmet KESER mi kasdediliyor , onu bilmiyorum. Ancak öyleyse:

Sayın Bakanın, çalışma olarak saydığı  hususlar önceki açıklamaları ile farklılıklar göstermektedir. Son açıklamasında; Emekliler için intibaklardan da, tazminatlardan da bahsetmemektedir. Bir 100 lira sözü yıllardır dolaşıp durmaktadır. Bu açıklamadan sonra, bu şekilde çıkarılacak bir yasa, emekli meslektaşlarımızın mağduruyetleri aynen devam edeceğinden, emekli personelden kasıt,  sayın TEMAD Başkanı ise bu husus kendisini, meslektaşlarımız nazarında zor durumda bırakacaktır. Nacizane fikrim olarak, bu açıklamanın ne anlama geldiğinin şimdiden takipçisi olması gerektiğini öneririm.

Bizlerin talepleri konusunda yıllardır ne kadar ciddiye alınıp alınmadığımız, yaşadıklarımız ve yapılan açıklamalarla çok net bir şekilde ortadadır.

Öncelikle assubayların hak mücadelesinde en ufak bir katkısı olan meslektaşımıza dahi minnet borçlu olduğumuzu bilmemiz gerekir. Ancak bize yaşatılan bu olumsuz koşullar altında,  kişisel egolarımızı ön plana çıkartıp bölünmeye, başarılı olma yolunda kararlı bir tutum sergileyen Sayın TEMAD Başkanına çelme takmaya, yapılan en ufak maddi ve manevi katkıların dahi hesabını sorma çabalarına girip, moral ve motivasyonu yok etmeye çabalayanlara, açıkça  bölücülük yapanlara ve onların peşine takılanlara da hoşgörü ile bakılmasına imkan yoktur. Çünkü TEMAD Başkanlığı ne yasaları hazırlayan, ne de yasaları onaylayan bir kurumdur. Verilen tüm iyi niyetli ve özverili mücadeleye rağmen olumsuz sonuçlardan sorumlu tutulması akılla izah edilir gibi değildir.

Ancak, en olumsuz durumlar karşısında dahi yeni baştan toparlanıp, büyük bir azimle, yılmadan mücadeleye devam edeceğinden hiç kuşku duymuyorum. Amaçladığımız hedefe tekrar yönelerek, bilinçli ve ciddi bir meslek gurubunun yapması gereken sosyal davranışı sergilemeliyiz. Unutulmamalıdır ki TEMAD Başkanı  80 yıldır hiçbir kimsenin söyleyemediği gerçekleri topluma açıkladığı için mahkemeye verilmiştir. Bu bizler için çok büyük bir anlam ifade etmektedir.  Bizler adına çabalayan liderin susturulması demek, bizlerin haksızlık ve hukuksuzluk karşısında devamlı olarak boyun eğmeye mecbur bırakılmamız demektir.

Bu gerçekleri görerek hiçbir meslektaşımın bilerek bu yanlışlara sürüklenmeyeceğini umut ediyor ve saygılar sunuyorum.

YORUMLAR

  1. M.F.AKALP dedi ki:

    DERNEK-SENDİKA-VAKIF, sırada başka ne var? Ne kurarsanız kurun temsilci olarak seçtikleriniz kendini düşünürse boşuna hayal edersiniz,tıpkı şimdiki yönetimin yanlış politika yüzünden elinin kolunun bağlanması gibi; tesadüf bir kazanım olursa ben yaptım derler bir dönem daha seçilirler, bu hep böyle olmuştur, tek teselli lokallerdir.Emekli sendika kursa ne olacak toplu sözleşme hakkı yok,grev hakkı yok, görevdekilerin sendika kurması bu ortamda intihar olur, o yüzden işimiz yine Allah’a kalmıştır.

  2. Osman Ada dedi ki:

    Bu site, Pes grubu birlikte sosyal medyada fırtına estirince sayın Keser TV programlarına çıkmaya başladığı günlerde sayın Prof.Ümit Özdağ,Keser’in amacının genelkurmayla sorun çözmek değil genelkurmayı yaralamak olduğunu ve bu yolun milletvekilliğine çıkacağını yazmıştı, biz de tepki göstermiştik;çünkü içimizden birilerinin milletvekili olması bizi mutlu ederdi, ama tüm hesaplar buna göre yapılırsa -ki yapıldığı gidişattan belli olmaktadır- o zaman bir çıkış yolu arayanlar neden sendika kurmasın, bu benim sendika taraftarı olduğum anlamını taşımaz kişisel bir tespittir.