Dolar 33,8935
Euro 37,6010
Altın 2.814,30
BİST 9.685,49
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 30°C
Çok Bulutlu
Ankara
30°C
Çok Bulutlu
Paz 25°C
Pts 26°C
Sal 26°C
Çar 24°C

BÜYÜK GAYEYİ GÖRMEK İÇİN NE YAPMALI ?

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
13/02/2011 6:07 PM | Son Güncellenme: 31/03/2024 9:11 PM
4

buyuk-gaye

TSK’nde bir şeylerin yanlış yapıldığı, yapılan bu yanlışlıklardan tüm ülke etkilendiği gibi en önemlisi de kendi içinde yaşanan sıkıntılar artık gizlenemez duruma gelmiştir.

Son 50 yıldır yapılan tüm hatalar ele alınmalıdır.

Yapılan yanlışlıkların sebep ve sonuçları; tarafsızlığından, yurtseverliğinden, cumhuriyet ve demokrasiye, Atatürk ilke ve İnkılaplarına samimiyetle bağlılığından kuşku duyulmayan bilim adamı, yazar, konusunda uzman bir kurul oluşturulmalı, araştırma yaptırılmalı ve elde edilen bilimsel sonuçlara göre derhal yönetsel önlemler alınmalıdır. Bu durum acil bir zorunluluk haline gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaşandığı gibi, dalkavukluk yapmak, gerçekler karşısında kafamızı kuma gömmek, durumu idare edip, görevi bir başkasına devretmek, biriken sorunları halının altına süpürmekten başka bir anlam ifade etmeyecektir. Bilimsel yönetim anlayışından, hak ve adaletten, çağdaş yönetim prensiplerinden uzak anlayışlarla, hele bu iletişim çağında sağlıklı ilerlenemeyeceği açıktır. Zira mensuplarının bir kısmı karnından konuşmaya, emeklileri de yapılanlar karşısında meydanlara dökülmeye başlamışlardır.

TSK yararına ne söylendiğine değil, kimin söylediğine bakma alışkanlığı devam etmektedir. Yapılan her iş ve eylemin altında mutlaka şahsi menfaatler, hatta zümre ve sınıf menfaatleri önem kazanır duruma gelmiştir.

Yaşanan bu olumsuzlukların sebeplerinden birisi de, bugüne kadar olduğu gibi halkımızın önem verdiği kavramlarla karalamaya, suçlamaya, örtbas etmeye uğraşarak değil, tıpkı Ulu Önder’in yaptığı gibi, derhal radikal önlemlerle çağa ayak uydurarak çözülmelidir. TSK’nin kendi içinde yaşanan olumsuzluklara adalet, hukuk ve hakkaniyet ölçülerinde çözüm getirerek, gerçek dayanışma sağlanmalıdır.

Güçlü ordunun en önemli unsuru insandır. Disiplin ve hiyerarşi elbette ilk koşuldur. Fakat güven, saygı, sevgi ve aidiyet duygusu; kişilik haklarına, temel haklara riayetle, adalet ve hakkaniyet kavramlarını uygulayarak kazanılacağı kesindir. Emredildiğinde canını verecek insanları, ötelenmiş, haksızlığa uğratılmış, hislerini yaşatmaya kimsenin hakkı olmamalıdır.

Bir kurumun önemli bir kısmını, öteleyerek, görmezlik, duymazlıktan gelerek, yalnızca, katı bir disiplin ve cezalandırma yöntemleri kullanılarak moral ve motivasyonunu sağlamanın imkanı yoktur. Çıkan seslere kulak verilmesi, can kulağı ile dinlenmesi gerekir.

Her zaman TSK’ne gıpta ve hayranlıkla bakan Emniyet mensuplarının, yaşadıkları memnuniyetsizliklerin giderilmesi için son yıllarda alınan önlemlerle moral ve motivasyonlarının nasıl artığını yaşayarak gözlemlediğimiz bir gerçektir.

Bunun yanında TSK’nin önemli bir kesimi özellikle son yıllarda, kendilerinin sesine kulak verecek bir sahip bulma arayışına girdiği de gizlenemez bir gerçektir. Kendilerinin feryadını duyuracak bir insan aramışlardır. Bu konuda samimi olduğuna inandıkları gazeteci ve yazar Sayın Umur TALU’yu dert ortağı olarak seçmişler, halkımız da haklı olarak bu yazarımız için “TOPLUMUN VİCDANI“ sıfatını vermiştir.TSK’nin yetkili makamlarında bulunanlar, bu değerli yazarımızı mahkeme koridorları yerine, nezaketle makamına çağırıp, kendi personelinin yaşadığı sorunları en iyi bilen bu yazarımızı dinleyip, danışmanlığından yararlanma ve kendisini onurlandırma akıl edilememiş, suçlama yöntemleri seçilmiştir.

TSK’nın omurgası olarak tanımlanan assubaylarla ilgili, tv.lerde emekli generaller aracılığı ile gerçekler ters yüz edilerek, sadece küçük düşürme yolu seçilmiştir. Çeşitli basın organlarında assubaylar adına yapılan küçük düşürücü yayınlar karşısında sessiz kalınması tercih edilmiştir. Son olarak TSK personelinin sosyal yardımlaşma ve dayanışma kurumu olan OYAK Yönetim Kurulu Başkanı’nın;

“Yine de inanmayıp iyi neticeleri takdir edemeyen bir kısım üye hayret duygumuzu abartısız şekilde çoğaltıyor. Bir kısım kendini bilmez, ileriyi göremeyen, kıskanç, büyük gayeyi göremeyip küçük çıkar peşinde koşan aymaz ve yönlendirilmiş kimselerin çıkardığı kasıtlı dedikodulara inanan olmasına üzülüyoruz. Bazı art niyetli kişilerin burayı bir güç kanıtlama platformu görmek için çabalaması, bireysel eşitlik prensibine sıkı sıkıya bağlı varlığımızı yıkmaya gayret göstermesi, bunun böyle algılanmasına rağmen vakur çizgi izlememizden cesaret alarak terbiyesizliğe varan beyanları yaymaya çalışanları ibretle izliyoruz.”

Sözleri ibret ve hayret vericidir. Herkesin bildiği açık gerçeklere rağmen, hiç kimsenin hiçbir şey bilmediğini sanarak, her zaman yapıldığı gibi, gerçeklerle asla ilgisi olmayan suçlayıcı, aşağılayıcı ve hakarete varan sıfatları sözlükten seçip üyelerine ve TSK. Mensuplarına reva görmesi, 50 yıldır sürdürülen yanlış anlayışların ve düşünce yapısının, artık normal bir davranış haline geldiğinin kanıtı olarak gözlenmektedir. Hak arayanlara hesap verme ve aydınlatma durumunda olanlar, ne yazık ki, hak yerine hakaret etmeyi rahatlıkla tercih edebilmektedirler.

Yine biz emekli assubayların, sosyal ve ekonomik hak ve menfaatlerinin alınması ve korunması için seçtiğimiz temsilcilerimiz, yukarıda açıklamaya çalıştığım anlayışla, OYAK’taki haksızlıkları örtbas etme adına ve emsal oluşturmak, birkaç emekli assubayı atamak için TEMAD’tan isim talep edildiği ve bu isimlerin OYAK Şirketlerine atandığı söylenmektedir. Atandığı söylenen bir kişi tarafından da, yaşanan tüm bu haksızlıklar yetmiyormuş gibi, kendi üye ve meslektaşlarına ne yazık ki geleneğe uyarak hayvanata, kömür karası ve oduna benzetmekten kaçınmamıştır. Herkesin gözleri önünde yaşanan bu tutum karşısında, ne yazık ki politikacılar tarafından da, emekli assubaylar için sadaka niteliğindeki teklifler dikkate dahi alınmamış veya RED edilmiştir.

Gelinen noktada herkesin yaptığı yanlışlıklarının farkına vararak düzeltmesi gerekir.

BÜYÜK GAYEYİ GÖRMEK” demek, büyük şahsi çıkar peşinde koşmak demek değildir. Temeli hukuk, adalet ve hakkaniyete dayanan kavramların ışığı altında, tek yürek ve tek yumruk halinde “BÜYÜK GAYE” gözlenmelidir.

Silah arkadaşlarına hakaret ederek değil, gelin öncelikle hak peşinde koşmak zorunda bırakılan emekli assubayları dinleyerek işe başlayın.

Saygılarımla.

Rafet DURAN

ETİKETLER: , , , , , ,
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

  1. Mustafa Levent dedi ki:

    Sn.Gürpınar bunca eleştiriye rağmen bir tek kişi çıkıp şu konuda haksızsınız diyebilir mi? Elbette diyemez. O halde hâlâ bu yönetimin peşinden gitmek ve özellikle şubelerden sesin yükselmemesinin anlamı nedir? Biz boşuna bu haksızlıklara uğramamışız, ben de tek kelime ile bu zihniyete YAZIKLAR OLSUN diyorum.

  2. shaman dedi ki:

    Bir dernek çatısı olmadan sorunlarımıza çözüm bulmak imkansız derecesinde zor.Türkiye çapında yeni bir dernek kurmak yasal/ finansman / lojistik faktörler açısından altından kalkılamayacak ağır yükler içeriyor, yerel çalışmalar belki bir umut olabilir…

    En yakın tehtid , en önemli tehtid olduğuna göre , birinci öncelik şimdiki (neredeyse sanal) yönetim kurulu ve başkanının tekrar seçilmemesi için çaba harcamak, bu işlerin altından kalkabilecek bir aday yönetim kurulu oluşturmak ve bütün camianın desteğini toplamak olmalıdır.Saygılarımla…
    ——————————————————————-YÖNETİCİ NOTU.
    Reha bey size katılıyorum, keşke bizi önemseyen mücadeleyi amaç edinen bir yönetim olsaydı desteklerimizle başarıya ulaşırdı. TEMAD tüzel kişiliğine saygımızı her vesile ile belirtiyoruz, bu yönetimin değişmesi ve kararlı,bilgili özverili arkadaşlarımızdan oluşacak bir yönetimin bizleri temsil etmesi hepimizin arzusudur.

  3. Orhan ORHUN dedi ki:

    Eline sağlık Sayın GÜRPINAR

  4. Erdal Günşer dedi ki:

    Sayın Abiciğim, müsadenizle bir şey daha eklemek istiyorum. Sayın TEMAD Genel Sekreteri TEMAD mesaj panosunda biraz yasak savar gibi biraz da alay eder gibi bir bayram mesajı yayınlamış. Ben de kendisinin yönetim adına yapmış olduğu bu bayram tebriğine “Hadi canım sen de …” diyorum.
    Assubayların Ata’nın huzuruna çıkmasına destek vermeyen bu zihniyetin kutlamasına başka ne denir ki!…
    Bir de bayramların ne olduğunu anlatmaya çalışmış iki satır da… Peki bayramlar TEMAD’ın yaptıklarına sünger çeker mi?
    Peki diyelim ki niyetler iyi. 26 Ağustos’ta bayramlaşma mı olur?
    Emekli assubaylar tatile mi çıkıyorlar?
    TEMAD devlet mesaisi mi yapıyor?
    Hadi canım sen de…

  5. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Sayın Ersen GÜRPINAR kaleminize sağlık. TEMAD Gen.Bşk.lığının 9 yıllık başarısızlığı bundan güzel anlatılamazdı. Bu insanlardan çok ikinci defa Sayın M.EROL’u Genel Başkan olarak seçen delegeler suçludur. Üçüncü defa da seçsinler bu başarısız, sözünün er’i olamayan Gen.Bşk. Mustafa EROL’u hep birlikte cami önlerine mendil açalım! Gen.Bşk. Sn.Mustafa EROL ve ekibi üç maymunu çok güzel oynuyorlar. Sanki bu insanlar kör, sağır ve dilsiz haklarında yazılanları hiç mi okumuyorlar, okuyorlarsa istifa edecek kadar onurlu değiller mi?..

  6. yasarcakan dedi ki:

    Tüm bu olanları bizlerin unutmaması gerekir.Ancak insan unutan demektir.Mevcut yönetim üçüncü defa seçilirse şaşırmam doğrusu.Daha öncede aynısı oldu,gittiler devrin MSB’na gerekli destek ve icazetleri aldılar,tekrar seçildiler.Mevcut yönetimin başarısızlıklarını çok ta eleştirmemek lazım.Çünkü onları seçen delegelerde en az onlar kadar bu başarısızlıkta pay sahibidirler.Biz ne yaparsak,ne yazarsak yazalım onlar için fark etmiyor.Yine bildiklerini okuyorlar.Ankara delege seçimine katılan yaklaşık 280 cıvarı üyenin (bende oradaydım) yüz küsür oyuyla seçilen delegeler başkanı seçecekler.Diğer illerde ki delegelerde onlardan birini veya onların işaret ettiğini seçecekler.Eskiden de öyle olmadımı?Ankara’da ikamet etme şartı ortadan kaldırılmalı ki bütün delegelerin gerçek iradesi sandığa yansısın.Bu yapılmadığı sürece Ankara dışı delegelerin oyları “gerçek irade oyları” olduğu söylenemez.

    Sonuç;Anlayana sivrisinek saz,anlamayana ise ne yazarsan yaz anlamazlar.Çıraklık,kalfalık dönemleri bitti.Ustalık dönemlerini görelim mi?.Bu gidişle ordinaryüs dönemlerini de görürseniz lütfen şaşırmayınız.Çünkü “ısırmıyorlar” bizden değil diyorlar,emredersiniz diyorlar,sahip çıkmıyorlar.Tam aranan yönetim.Camiaya hayırlı olsun efendim..
    Saygılar bizden..

  7. M.F.AKALP dedi ki:

    Değerli ağabeyim zannediyorum siz yazmıştınız katran kaynatılmakla şeker olmazmış bu yönetimden assubaylara hayır gelmiz ne yapsanız bunlar değişmez OYAK ile anlaştı AİHM davası güme gitti diyorlar yanıt vermiyor çalışan arkadaşlarımıza engel olmaya devam ediyor son güncel olay BDES ile ilgili yazılar geliyor açıklamalar yapılıyor Temad yönetiminden ne ses ne nefes bu nasıl bir yönetimdir Buna karşı çıkması gerekenler hangi amaçla susarlar anlamış değilim. PES VALLAHİ PES