Bildiğiniz gibi 2008 yılı NATO’da Assubay Yılı olarak kabul edildi ve bu kapsamda uluslararası bir takım etkinlikler, seminer ve sempozyumlar yapıldı. Fakat bunların Türkiye’ye hiçbir yansıması ve etkisi olmadı. Assubaylarla ilgili ne bir pozitif gelişme gördük, ne de onların fedakârlığını ve önemini vurgulayan tanıtım çalışmaları.
Oysa Amerika’da yine Assubaylar gündemde kalmaya devam etti. Bu kez Amerikan Kara Kuvvetleri 2009 yılını Assubay Yılı olarak kabul etti ve önemli çalışmalar yaptı.Assubayların sorunları Başkan Obama’ya değin iletildi. Kara Kuvvetleri Ordusu Kıdemli Başçavuşu Kenneth O. Preston, Ocak 2009’da Başkan Obama ile başbaşa bir görüşme yaptı ve hem assubayların hem de kıdemsiz askerlerin sıkıntılarını birincil ağızdan dile getirdi.
Aşağıda bu haberi okuyacaksınız. Kendi ülkemizde yaşananlarla kıyaslayacaksınız. Bizde haksızlıklara uğrayanlar ve emeği sömürülenler eylem yapmadıkları sürece farkedilmezler. Hoş, fark edilseler bile, Tekel İşçilerinin grevinde gördüğümüz gibi ancak onları siyasi emellerinde kullanmak isteyenler farkeder, diğerleri değil. Oysa demokrasi ve modernleşme, her insana değer verilmesini özümser. Toplumun üst sınıfını oluşturmayan sıradan insanların ve mesleklerin bile bir değeri ve bir konumu vardır. Hepsinin enerjisiyle ve sinerjisiyle bir toplum var olur ve kalkınır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst yönetiminde de bunları gözlemleyebiliriz. Yani hiyerarşinin alt basamağını oluşturanların sorunları yerine ülkenin siyasetini ve yönetim şeklini biçimlendirmeye çalışmalarını fark edebiliriz. Erleri, Uzman Jandarmaları, Uzman Çavuşları ve Assubayları ve hatta genç subayları görmezden geldiklerine şahit olabiliriz. Ne zaman ki, daha önce yapılması gereken şeyler kaçınılmaz ve zorunlu bir gereklilik olur, ancak o zaman akılları başlarına gelir ve küçücük adımlarla durumu idare etmeye çalışırlar.
Ayrıca temel politika olarak, orduyu sınıflara bölmeyi ve efendilik-kölelik mantığını yürürlükte tutmayı her daim yeğlerler. Bunun aksini söyleseler bile, lafa gelince demokrasiden, insan hakları ve çağdaşlıktan söz etseler bile yaptıkları ve yapmakta oldukları aşikâr bir şekilde ortadadır.
Durumu idare etmek adına yaptıkları şeyler sadece şeklen bir şeyleri değiştirmek ve yıllardır süren kast sistemini makyajlamaktan ibarettir. Örneğin, Kuvvet Assubaylığı yapısını Amerika’dan kopyalarlar ve uygulamaya koyarlar ama o mevkiye gelen kişinin “tuvalete gitmek için bile” kendilerinden izin almasını sağlarlar. Etkisiz, yetkisiz ve göstermelik bir açılımdır sunulan. Şimdi koskoca Genelkurmay Başkanı varken, bir Kuvvet Assubayının birebir görüşmek üzere, bir Başbakan’a, bir Cumhurbaşkanı’na çıkabileceğini düşünebiliyor musunuz? Yine aynı görevdeki assubayın bağımsız olarak, basına sorunlarla ilgili bir beyanatını hayal edebiliyor musunuz? Mümkün mü benim güzel memleketimde böyle bir şey?
Gedikliye hak verip de başımıza iş mi açacaksınız durduk yerde!
Bir de dünyanın öteki ülkelerinde duruma bakalım. Herhalde şu Amerika bizden çok geri olmalı ki, böyle garip şeyler yapabiliyor. Yani, adam yerine konulmayacak sıradan adamlar(!) taa Devlet Başkanı’nın makamına kadar çıkıp sorunlarını dile getirebiliyorlar. Yuh yani, bu ne ilkellik kardeşim. Güzel Türkiyeme gelin de ders alın, yeni bir şeyler öğrenin. Hani alimallah, adamlara bu kadar hak veriyorsunuz, ya yarın cephede de grev yapmaya, hak istemeye başlarlarsa nice olur halimiz! Kötü örnek oluyorsunuz Bay Obama, hem de çok kötü.
Bakalım yahu, ne yapmış şu ilkel Amerikalılar?
Başkan Barack Obama, Ordu Kıdemli Başçavuşu Kenneth O. Preston ile bir araya geldi. Görüşme 30 Ocak 2009’da Oval Ofiste gerçekleşti. Başkan, kuvvetlerin kıdemsiz askerlerinin sorunlarını ve endişelerini kaynağından yani kıdemli temsilcilerinden duymak istedi.
Başkan Obama, ilk kez gerçekleşen böyle bir toplantının, ordunun assubayları ile dostluk köprüsü kurmak için güzide bir fırsat olduğunu belirtti.
Ordunun başkomutanı sıfatını taşıyan Başkan’ın tarihte ilk kez assubaylar ve kıdemsiz askerlerle resmi bir toplantı düzenlediği belirtiliyor. Önceki başkanlar daha çok Birleşik Askeri Personel yapılanmasının kıdemli temsilcileriyle bir araya geliyordu. Zaten Başkan Obama, Birleşik Askeri Personel temsilcileriyle yaptığı toplantılar sonrasında kıdemsiz askeri personel temsilcileriyle daha yoğun temas kararı almıştı.
Ordu Kıdemli Başçavuşu Preston, “Ben assubaylarla oturup konuşan ve onların sorun ve tavsiyelerini dinleyen bir başka başkan hatırlamıyorum” dedi. “Başkan, bu şekilde orduya bir destek mesajı gönderiyor ve bizim üyelerimizle (Assubaylar) samimi bir iletişim köprüsü kurmak istediğini gösteriyor” diyerek, Başkan’a “Ordu’daki en büyük endişesinin Kuvvetlerdeki yoğun stres” olduğunu söylediğini belirtiyor.
Preston, “Art arda dördüncü yıldır, intihar vakalarında artış gözlemliyoruz” dedi ve ekledi : “Bizim askerlerin ve ailelerinin üzerine binen ve günlük yaşamlarını etkileyen baskıların göstergesi olarak, PTSD, aile içi şiddet, cinsel taciz ve görevi kötüye kullanma eylemleri geçtiğimiz yıl artış gösterdi.”
Preston ayrıca, kıdemsiz askerlerin her zaman kendi kendilerine “Biz ne zaman, dağıtımlar arasındaki bekleme süresinin 12 aydan daha fazla olacağını göreceğiz?” diye sorduğunu da vurguladı. Buna bağlı olarak Ordu Kıdemli Başçavuşu, “Bekleme süresi denilen o 12 ay, bize sıcacık evimizde geçireceğimiz bolca zaman dilimi sağlanması demek değildir.” şeklinde durumu Başkana açıkladığını söyledi. Başkan’ın askerler ve aileleri için bekleme süresinin ne anlam ifade ettiğini anladığını ve konuya olumlu ve nazik yaklaştığını fark ettiğini belirtti.
Obama ile yapılan samimi ve içten görüşmede Ordu mensupları ve ailelerinin bugünkü ekonomik durumdan olumsuz etkilendikleri konusuna da değinildi. Preston, Başkana “Ekonomideki olumsuz gelişmelere bağlı olarak, ordunun kıdemsiz personeli ve ailelerinin çok sık yer değiştirdiklerini ve bu sebeple Mortgage kredilerinde, oturdukları evin değerinin çok çok üstünde bir ipotek değeri ile karşılaştıklarını ve her geçen gün borçlarının arttığını” da söylediğini belirtti. Preston, Kıdemsiz askeri personel ve ailelerinin ekonomideki olumsuz gelişmelerden nasıl etkilendiğini Başkanın anladığını da ekledi. Başkan, Kıdemsiz askeri personel ve ailelerinin ekonomik gelişmelerden nasıl olumsuz etkilendiklerini dinledi ve anlayıp kavramaya çalıştı.
Başkan ile yapılan görüşmede Orduda kalma (ordudan ayrılanların azalması) konusundaki başarıya da vurgu yapıldı. Buna örnek olarak, Dördüncü Piyade Tümeninin 2009 mali yılının ilk dört ayı içindeki “askeri personeli orduda tutma” oranının %96 olarak gerçekleştiğini gösterdi. Preston, ayrıca ordudan ayrılan askerlerin ve ailelerinin tekrar (askere alma/sözleşme yapma) yoluyla geri kazanılması için nasıl özverili bir çalışma yaptıkları konusunda da açıklama yaptı.
“Askerler geri dönüyor, tekrar kaydoluyor ve takımda kalıyorlar” dedi ve ekledi : “Ülkemize hizmet etme konusundaki gönüllülükleri süreklilik gösteren bu askerler ve fedakâr aileleriyle hepimiz gururlanabiliriz.”
Başkanın, planlı olarak Preston’la ve diğer kıdemsiz askeri personel kıdemlileri ile görüşmelerine devam edeceğini söyleyen Preston, bunun asker hikâyelerini(yaşanan dramları ve sorunları) anlatmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu da sözlerine ekledi.
Preston, Kara Kuvvetleri Ordusu’nun bu yılı (2009) Assubay Yılı olarak kutlaması nedeniyle, bu görüşmenin tesadüfi olarak gerçekleştiğini fakat yine de Obama ile yapılan bu ilk görüşmenin faydalı ve iyi olduğunu değerlendirdi. Başkan’ın konuşmalarında “Ordu ile ilgili çalışmalarımızda, her zaman bizim assubaylarımızın katkı, fedakârlık ve önemlerini takdir etmeye gayret ediyor, çaba gösteriyoruz” dediğini de belirtti.
Preston, “Bu makam benim ya da bir kişinin değil, ordudaki bütün başçavuşların ve assubayların temsil edildiği mevkidir. Assubaylarımızın fedakârlığını, cesaretini, değer ve önemini anlatma mevkisidir. Unutmayın ki, Astsubaylar, ordu içindeki subayları nasıl lider yapacağını en iyi bilen ve onları gerçek bir lider olarak yetiştiren kişilerdir.” diyerek açıklamalarını tamamladı.
Sn. Günşer;
Uzun sayılabilecek bir aranın ardından, bu yazıyla muhteşem bir dönüş yaptınız. İrdelediğiniz konular, günümüzün gerçekleri ve halkımızın aymazlıkla seyrettiği durumun iyi tetkik edilmiş bir dökümüdür.
Kutluyorum.
Bu ülkede yaşayan her yurtseverin okuması gereken bir yazı.. Değerli meslektaşım, sizinle gurur duyuyorum. Ellerinize emeklerinize sağlık..