“En son söyleyeceğim şeyi başta söyleyerek başlamak istiyorum. Napoleon, ‘Ordular midelerinin üzerinde yürür’ demiş. Herhalde bir başka şey söylese idi o da “Ordular astsubayların omuzunda yürür” olurdu. Bir ordunun astsubaysız çalışması, yürümesi ve savaşması çok mümkün değildir.Buna rağmen tarih astsubayların ordular içinde üstlendikleri önemli rolü ne yazık ki görmemezlikten gelir. Uçakları havalanmaya, tankları yürümeye, gemileri yüzmeye astsubaylar hazırlar. Astsubaylar teknik sınıfı oluştururlar. Astsubay sayısı subay sayısının dört katıdır. Generaller ve kurmay subaylar karargahta stratejik savaş planlarını ve operasyonel planlamaları yaparlar. Üst subaylar olan albay, yarbay ve binbaşılar operasyonel planları sahaya uygularlar. Yüzbaşı, üsteğmen ve teğmen ile astsubaylar, operasyonel planları taktik planlarla hayatta geçirirler.
Astsubaylar, subayla erat arasındaki tamamlayıcı unsurdur. Çoğu zaman iletişim astsubay üzerinden kurulur. Türkiye’nin binlerce değişik yerleşim yerinden gelen yüz binlerce Mehmetçik aynı zamanda yüz binlerce farklı karakter, yüz binlerce farklı sorundur. Bu sorunları göğüsleyen, biraz ağabey, biraz psikolojik, biraz komutan olarak ordu ile ilk geldiğinde sivil olan Mehmet arasında tampon olan, Mehmet’i Mehmetçik haline getiren astsubaylardır. Sonra Mehmetçikle beraber yan yana dağda teğmenden yüzbaşıya kadar uzanan subaylarla yürüyen, uyuyan ve çatışan da odur.
Astsubayların mesai saati yoktur. İşleri bitince evlerine giderler. Bir astsubay ayda ortalama 5 gün 24 saat esasına göre nöbet tutar, haftanın bir günü gece eğitimine katılır.
Ayrıca tatbikatlar, özel görevler… Meslek hayatlarının nerdeyse üçte biri nöbette, tatbikatta, gece eğitiminde, özel görevlerde ve evinden uzakta geçirirler. Fazla mesai ücreti almazlar. Astsubaylar farklı ortamlarda farklı görevler yapmalarına rağmen diğer memurlarla aynı derece ve kademeden göreve başlarlar.”
Yeri geldiğinde işçi, yeri geldiğinde memurdur. Yeri geldiğinde lider ve komutan, yeri geldiğinde yönetilendir. Vatan, millet ve bayrak söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan şehitlik rütbesine koşa coşa giden savaşçı bir vatan evladıdır.
Assubaylar, Meslek Yüksek Okullarında, branşlarına göre önlisans eğitimi görürler. Yani hem temel askerlik eğitimi alarak, iyi bir asker ve savaşçı olurlar hem de, kendilerine seçtikleri branşın mahir ustası olmayı başarırlar. Topçudurlar, tankçıdırlar, uçak bakımcıdırlar, motorcudurlar, bandocu, piyade ve komandodurlar. Hem branşlarının işçilik kısmını görürler, öğrenirler ve el melikesi ile gerektiğinde bir tersane işçiliği ustalığında onarımlar yaparlar hem de branşlarının taktik kullanımına aşinadırlar. Yıllar geçtikçe görevlerinde daha da uzmanlaşır, tecrübe ve deneyim kazanırlar ve Komuta Makamına bu tecrübeleri ışığında destek sunarlar. Bu anlamıyla subay ve komutanın en büyük yardımcısıdırlar.
Bir savaş ortamında silahınızın ya da teçhizatınızın, tankınızın, uçağınızın veya geminizin arızasına müdahale için tersanelere ulaşmanız mümkün değildir çoğu zaman. Bu, icra edilen tatbikatlarda da böyledir. Planlı bir tatbikatın tam ortasında bir sisteminiz arıza yapar ve eliniz kolunuz bağlanır. İşte o zaman işçi assubay devreye girer ve ustalıkla bilgelik karışımı bir şekilde onarım müdahalesine başlar ve çoğu kez başarır. Onlar hem teknisyen, hem kullanıcı operatördürler.
Liderlik; bilgili olmayı, kendini geliştirmeyi, sorumluluk almayı ve inisiyatif kullanmayı gerektirir. Genç bir assubayken, erbaş ve erlere liderlik ederler. Kıdemli assubay olduklarında genç assubaylara hem örnek hem lider olmak zorundadırlar. Birliğin yönetici kademesi subaylar ile yönetilen kademesi astlar arasında iletişim kurarlar. Birliğin dirlik ve düzenliğinin sağlık ve selametle yürümesi için bilgi ve deneyimleri ile hem astlara hem de üstlere yol gösterici, tavsiye sunucu olurlar. Karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışma için tüm hünerlerini gösterirler. Adeta bir diplomasi inceliğiyle birliklerinde huzurlu iş ortamı sağlamaya çalışırlar.
Günümüzde ordular, daha yaygın, çevik ve duyarlı bir güç haline getirilirken, bazı birliklerin yeniden organize edilmesi, yeni cihazların alınması ve yeni taktiklerin öğrenilmesi gerekir. Assubaylar, küçük birliklerin eğitiminde ve ordunun hedeflediği kuvvetlerinin yapılanmasında bireysel sorumluluğu en fazla olan lider personeldir. Gelişen teknolojiye, her gün yenilenen bilgiye ayak uydurmak zorundadır. Bunu da hep başarır.
Çünkü hem profesyonel asker olmak hem de zorunlu er olarak gelen vatan evladı çocuklara yol yordam göstermek onların işidir. Bu yüzden kendilerini daima geliştirirler. Gelen erlere askerliğin yanında hayatı da öğretmeye çalışırlar. Kimi zaman bir aile şefkatiyle yaklaştıkları bu gençlere, kimi zaman sert ve disiplinli bir asker yaklaşımı da sunmaları askerlik mesleğinin bir gerekliliğidir.
Assubaylar, eğitimlerde yararlı deneyimlerini ve değerli tavsiyelerini de subaylara sunarlar. Pek çok subay, gelmiş olduğu okulda çok iyi eğitim almış olmasına rağmen, mezun olup, ilk komutayı ve sorumluluğu aldığında yeterli deneyim ve tecrübeye sahip olmadığını görür. Bu nedenle, güven ve itimat duyulabilecek iyi bir assubaya sahip olmak ve onun o ana kadar yapmış olduğu görevlerde edindiği tecrübe ve deneyimlerin yardımcı kılavuzluğunu değerlendirmek; birliğine iyi şekilde komuta etmek isteyen bir komutan ve subay için çok değerlidir.
Bilgileri ve bilgelikleri, zorlayıcı askeri kanunlara karşı assubayların kendi koruyucusudur. Bir assubay ne derece bilgili ise tehlikeli durumlardan o kadar uzaktır. Korkacağı tek şey kaliteli bir eğitim almış olmasına rağmen cahil kalmayı başarabilmiş üstleridir. Zaten bu türden insanlar hangi ortamda olurlarsa olsunlar, her daim cahilliklerini örtmek amaçlı olarak, saldırgan bir tutum sergilerler.
Küçük birliklerde ve gemilerde bu görevi bilfiil yaptığı gibi gerçek savaş ortamlarında da bunu inisiyatifler kullanarak gerçekleştirirler. Yeri geldiğinde küçük bir timin ya da birliğin kazandığı zafer, koca bir zaferin de kazanılmasına vesile olur. Bir assubayın verdiği bir karar hatta bir erin anlık uyguladığı bir eylem; küçücük bir zaferden koca bir zafere açılan yol olabilir. Kaldı ki, yaşanmış savaşlarda bu tip kararların ve zaferlerin örneği çoktur.
Askeri kanunlar ve kurallar her ne kadar büyük yetkileri subaylara sunmuş olsa da, küçük birlik liderleri yine de bir takım kararlar vermek zorundadır, ki bu kararlardan bazıları, savaş anındaki küçücük, anlık bir fırsatın zafer için bir avantaja dönüşmesini sağlayabilir.
cephede ağır kayıplar veren bir birliğin boşluklarını kapatıcı, düzen ve intizamını koruyucu hal ve tavırlar sergilerler. Düşmana karşı hızlı, seri ve doğru bir şekilde ateş etmekte, savaşmakta inatçı, usta ve cesur davranırlar. Şehadet şerbetini içinceye kadar bırakmazlar sancağı ve cepheyi.
Komutanına rehberlik ve kılavuzluk yaparken, astlarına da örnek olur. Savaş talimlerinde, tatbikat ve eğitimlerde hem subaylarına bilgi ve deneyimlerini sunarak, öğretmenlik yapar. Hem astlarına gerektiğinde bilfiil öğretmenlik yapar. Gece derslerinde erlere hayat ve genel kültüre dair dersler verdiği gibi, savaşçı personelin yetişmesi için askerlikle ve mesleğiyle ilgili derslerin de öğreticiliğini yapar. Birliklere, branş ya da bölümlere yeni katılan; erden, subaya kadar tüm personelin birliğe uyum eğitimlerinde bizzat yer alır. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yer alan acemi birliğinden lisans düzeyindeki eğitim kurumlarına varıncaya kadar branşıyla ilgili konularda öğretici eleman olarak bulunurlar. Yetiştirilmekte olan geleceğin komutan ve subaylarına, acemi birliklerindeki Mehmetçiklere, emeği ve alınteri geçer.
Assubaylar orduların yenileşmesinde anahtar bir roldedirler. Hatta, belki de en önemli rol onlarındır diyebiliriz. Her geçen gün savaş sanatında kullanılan silah ve cihazlar değişir, güncellenir. Savaş taktikleri yenilenir. Yeni durumlara göre yeni birliklerin kurulması gerekebilir. Tüm bunlar, yeni kavramları ve yeni bilgileri gerektirir. Bu yüzden assubaylar, TSK; kendisine fırsat sunsun ya da sunmasın kendini daima bir öğrenci gibi hissederek, branşında yeni bilgilerle donanmaya özen gösterir. Yabancı dil kurslarında, yurtdışı kurslarında ve yurt dışı daimi görevlerinde subaylara daha çok ağırlık veriliyor olsa da, onlar bunun altında ezilmez. Kurs görmemiş olsa bile branşıyla ilgili konularda bilgilenebilecek düzeyde yabancı dilini geliştirir. Bilgi ve becerisini çağa uydurur. Çağın teknolojisine uyum sağlayacak yapıya ulaşmakta bir anlık dahi tereddüt göstermez.
Branşı gereği sorumlu olduğu radarın, sonarın, muhabere cihazının en iyi şekilde operatörlüğünü yapar. Tüm detay ve inceliklerini bilir. Link cihazları ile taktik resmin oluşumunu sağlar, muhabere iletişimini sağlar, kriptolu muhabereyi tesis eder ve en can alıcı anlarda en acil mesajların yerine ulaşması için canını dişine takar. Taktik resmin oluşumunu sağladığı gibi, gelen bilgileri derler ve toplar, kıymetlendirmede ve bilgilerin dağıtımında ana bir rol üstlenir. Komuta kademesine en kritik anlarda cansuyu bir destek sağlar.
Uçağının bakımını, tutumunu yapar. Arızasına anında müdahale eder. Tankının ve topunun işlevini yerine getirmesi için gecesini gündüzüne katar. Elin eskisi olarak gelen her türlü silah ve cihazın yıllarca kullanılması ve fakir ülkesinin parasının heba olmaması için varını yoğunu seferber eder. Denizaltıda, fırkateynde, hücumbotunda gemilerin limandan kalkışından tekrar limana dönüşüne kadar her türlü emek ve çabayı gösterir. Atışlarda, tatbikatlarda ve gerçek savaş durumlarında vardiya ve nöbet mefhumu dinlemeksizin görevinin başında olur. Makinasının, çarkının, ırgatının, silahının tam anlamıyla çalışması için alınterini akıtır. Mesai ücreti, icap parası, nöbet parası gibi bir beklentisi yoktur. Zaten bunları vermeyi düşünen de yoktur. Bunların sözünü bile etmez.
Yurtdışı daimi görevlerde kendisini, halkını ve ülkesini en iyi şekilde temsil etmek için çırpınır. Uluslararası tatbikat ve eğitimlerde vatanını, milletini ve bayrağını yüreğinde taşıyarak görev yapar. En iyisini yapmak, Türkün gücünü herkese göstermek için var gücüyle çalışır, çabalar. Ayyıldızlı bayrağının denizlerde, dağlarda ve göklerde en yükseklerde dalgalanması için emek ve alınteri harcar.
Uluslararası harekatlarda ve görevlerde tıpkı Afganistan’da, Arnavutluk’ta, Somali’de, Lübnan Harekatında olduğu gibi hem bir barış elçisi olarak görevini yerine getirir, hem de yurt dışındaki sivil vatandaşlarına el uzatır. Türk askerinin uluslararası başarılarında assubayların emeği ve alınteri yadsınamaz bir gerçektir.
Karargah ve kurumunun evrak ve mesaj tipi yazışmalarında birinci derecede etkin rol oynar. Makam sahibi general ve amirallerin emir assubayı olarak o makamın programını, randevularını, yazışmalarını planlar ve zamanında yapılmasını sağlar. Temsil ettiği makamın etkin görev yapması için tüm tecrübe ve deneyimini kullanır. Komutanının sağ kolu olarak güvenini kazanır, o makama layık olarak görevini eksiksiz yapar.
Tüm karargah, gemi ve birliklerde etkin olarak kullanılan malzemelerin, silahların, cihazların demirbaş sorumluluğu onun üzerindedir. Türk bayrağı ile semalarda uçan uçakların, açık denizlerde yüzen gemilerin, sınır ötelerinde harekat yapan tankların ve her türlü hava şartında vatan aşkıyla yürüyen Mehmetçiklerin bütün iaşe ve ibatesi onun ellerinden geçer. Yiyecek, içecek ve yedek malzeme temin ve tedariki konusunda bilgilidir. Hangi cihaza hangi cıvatanın, hangi vidanın takılacağını en iyi o bilir. Bir gemiden diğerine yapılan varagelenin, akaryakıt naklinin en sıhhatli şekilde yapılması onun emin ellerine teslim edilir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin halkına en yakın unsurlarından birisidir. Onlarla birdir. Onlarla mahalle pazarlarında, kahvehanelerde ve caddelerde karşılaşabilirsiniz. Onların sırça köşkleri yoktur. Onlar halkına rağmen darbe planlamazlar. Fakat bağlı bulundukları emir komuta yapısı gereği darbelerde görev yapmak zorundadırlar. Unutmayın ki, Türk Ordusunu ayakta tutan en temel şey vatanseverlik ve mutlak itaat kavramıdır.
Onlar kışlaya gelen Mehmetçiklere askerlik mesleğine uyum sağlamalarında destek olurlar. Bazen bir anne şefkati gösterirken, bazen bir baba otoriterliğiyle de yaklaşırlar. Bu otoritenin temel sebebi, askerlik mesleğine uyum sağlanmasıdır. Bu şekilde eğitilmeyen Mehmetçik, görev yaptığı ortamlarda silah kazalarına, mayın tuzaklarına ya da silah ve teçhizatın yanlış kullanımı sonucu kazara ölümlere varan bir sonla karşılaşabilir. Burada temel hedef, can ve mal güvenliğinin sağlanması, muzaffer ordumuzun girdiği harekatlardan ve tatbikatlardan en az can kaybıyla ve hasarla çıkmasının teminidir. Unutulmamalıdır ki, Mehmetçikler de bizim üzerimize zimmetlenmiş birer demirbaş gibidir. Annesinin, babasının, yavuklusunun ve tüm sevenlerinin emanetidir bizlere. O halde öncelikle onların canını korumak için bazen katı şekilde davranılması kaçınılmazdır. Konforlu ve kıytırık bir acemi eğitimi sonrasında heba olacak hayatların hesabını biz o vatansever aileye nasıl verebiliriz ki!
Assubaylar, halkının yaşadığı her türlü acı felaketlerde ve doğal afetlerde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir temsilci unsuru olarak, onların hemen yanı başındadır. Depremde Gölcük ve Değirmendere halkıyla nice acıları paylaşmış, kader birliği etmişlerdir. Sel felaketlerinde kurtarıcı ve koruyucu olmuşlardır. Onlar her zaman halkının yanı başında olmaktan, halkıyla iç içe olmaktan ve halkının bir parçası olmaktan gurur duymaktadırlar.Sevinçte ve acıda bir olmanın, paylaşmanın erdemini en iyi onlar bilir.
Mesleği gereği en çok şehit veren, en çok gazisi olan kesimdir assubaylar. Elbette bunun reklamı olmaz fakat bugün maaşlarını ya da statülerini assubaylarla kıyaslayanların görev şartlarını ya da şehit ve gazi sayılarını da onlarla mukayese etmesi gerekir. Daha önce de söylediğimiz gibi, onlar evlerinde bekleyerek, oturdukları yerden icap parası almazlar. Gerektiğinde aylarca geceli gündüzlü, ailesinden ve sevdiklerinden çok uzaklarda çalıştıklarında, “nerde benim mesai ücretim?” demezler. Kanunların “devlete yontucu harcırah kavramına” göre ve belirli şartlar sağlandıktan sonra ancak bir şeyler almaları söz konusudur. Üstelik bu harcırah kanunları ve şartları modern ordulardan çok farklı ve ilkeldir.
Onlar barış ortamında bile bir savaş gemisinde vardiya düzeninde yaşarlar. Cuma girdikleri nöbetlerden pazartesi çıkarlar. O Pazartesi bir eğitim ya da tatbikat söz konusuysa yine yüreklerindeki vatan sevgisiyle, tek kelime itiraz etmeden koşa koşa giderler görevlerine. Ayrıca bir maddi kazanç beklemezler bu fedakarlıklarından.
Burada sözünü ettiğimiz nöbet parası, icap parası ya da mesai ücreti kavramlarını art niyetle kullanmıyoruz. Sadece daha iyi anlaşılmak için çabamız. Yoksa, bu ücretleri alanlar elbette emek ve alınteri karşılığı olarak almaktadırlar. İsteğimiz, bizi değerlendirirken, önyargılardan uzaklaşmaları ve durumumuzu daha iyi algılayarak, empati kurabilmeleri.
Assubaylar, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” diyen Mustafa Kemal’in cumhuriyet çocuğudurlar. Bu emir onlar için her daim geçerlidir. En olumsuz şartlarda dahi vatan için çırpınmak ve gerekiyorsa, ölümü göze alarak şehadet rütbesine ulaşmak, onlar için şereflerin en büyüğüdür. Dumlupınar Denizaltısında olduğu gibi son nefeslerinde ölüme karşı en soğukkanlı şekilde gülümseyerek, al bayrağı yüreklerinde dalgalandırarak “Vatan Sağolsun” diyebilen cesur insanlardır onlar.
Kalleş mayın tuzaklarında ülkesinin huzur ve güvenliği için ellerini, kollarını ve ayaklarını bırakırlar ama sitem etmezler. Onurlu yürekleriyle dimdik durmayı başarırlar.
Düşen uçak ve helikopterlerde, batan denizaltılarda, çarpışan gemilerde ve dost bilinen ülkelerin kalleşçe yaptığı güdümlü mermi taarruzlarında (TCG MUAVENET Olayı gibi), teröristlerle yapılan çatışmalarda ve daha pek çok yerde ölümlerin en şereflisi olan; vatanları ve bayrakları için ölürler. Bayrağa sarılı tabutları bile olmaz kimi zaman.
Assubay herkesin göğsünü gere gere izlediği o koca dev SAT Komandolarıdır. SAS Komandolarıdır. Dalgıçtır, Kurbağa Adamdır. Aylarca denizin altında, gün ışığı görmeksizin görev yapan Denizaltıcıdır. Hızlı ve keskin hareket eden Hücumbotlarımızın temel direğidir. Tankçıdır, Mayıncıdır, Topçudur, Gemicidir, Uçak Bakımcıdır, Helikoptercidir. Yarım kanat taksa bile, tam kanatlık görev yapma bilinci taşıyan kahramanlardır.
Ama önce insandır. İnsan olmanın onuruyla görev yapmak isteyendir. Yapılan tüm haksız uygulamalara karşı yalnız başına savaşmak durumunda kalan insandır. Ailesini ve sevdiklerini aylarca bir başına bırakmak durumunda kalan ve onların geçimini devletin verdiği üç kuruşluk maaşla yapabilen insandır. Daha az maaşla Türk Silahlı Kuvvetlerini ve onun üniformasını en iyi şekilde taşıması, temsil etmesi beklenen ve az çok bunu da başarabilen insandır. Üstleri ve komutanları tarafından farklı muamele ve ayrımlara tabi tutulsa bile, halkı tarafından hep tam anlaşılamasa bile yüreğinde halkına büyük bir aşk besleyen insandır. Vatanını, bayrağını canından çok seven ve bunu sözle değil, bizatihi icrayla ispatlayan insandır.
Maaşı, konumu her zaman başkalarınca kıyaslanan ve kıyaslandığında astlığı nedeniyle incitici söylemlerle yüreği acıyan insandır.
Tüm bunlara rağmen; halkını, milletini, vatanını, bayrağını ve cumhuriyetini sahiplenen, ışıltılı gözleriyle daha aydınlık bir ülke için kendini geliştiren ve Ata’sının koymuş olduğu hedefler doğrultusunda durmaksızın ilerleyen, Cumhuriyetinin bekçiliğini halkı ile birlikte yapan; onuru, şanı, şerefi yüreğinden okunan, milletine sevdalı Cumhuriyetin güneş yüzlü çocuklarıdır assubaylar!
Kaynak gösterilerek ve yazar adı belirtilerek kullanılmasında bir sakınca yoktur
Sn. Kaya, birçok yazınızı beğeniyle okudum ve zaman zaman bunu dile de getirdim. Ancak, bu yazınızdaki erken demoralizasyon ve pesimistliği yakıştıramadım. Lütfen, umuda ihtiyacı olanları umutsuzluğa düşürmeyelim. TEMAD yönetimi, üstün bir performansla hak taleplerimizi dile getirmiş, karşılığında da bizi umuda sevk edecek sözler almıştır. Şimdi yapmamız gereken, yıllardır gösterdiğimiz sabrı, 2013’ün bütçesinin çıkışına kadar sürdürmemiz ve 17-20 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek Dünya Astsubaylar Günü festival etkinliklerinde derneğimizi yalnız bırakmamak olmalıdır.
Saygılarımla…
Sayın Elbir, umut güzel şeydir. Umutla yaşama tutunur insan. Dolayısıyla kimsenin umudunu kırmaya hakkımız yoktur. Fakat, umut, umut eder halde yaşamakla değil, mücadeleyle gerçekleşir. Yazan olarak, olumlu-olumsuz, olabilecekleri ortaya koyarız.
Olabileceklerden yola çıkarak durumu lehe çevirmek ise sahada olan sivil toplum örgütlerine düşer.
Konuya Assubaylar açısından bakarsak, mevcut olan adaletsizlikleri, yanlı harcamaları, adaletsiz gelir dağılımlarını, savurganlıkları çarpıcı tespitlerle dile getirerek kamuoyu ile paylaşmak, adaletsizliğe uğrayan topluluğu hak aramaya motive etmek, sahada hak aramak, “muhtemel olabilecekleri” assubayların lehine çevirmeye çalışmak toplum kuruluşu olan TEMAD’a düşmektedir!
Bugün itibariyle 17 Ekim’e yalnızca 3 hafta kalmış durumda!
17 Ekim Dünya Assubayları Günü’ne ilişkin olarak gerek buradan, gerek facebooktan, gerek twitterdan, gerekse oncekultur.com’dan gereken desteği vermeye çalışmaktayız. http://www.oncekultur.com/?Syf=22&Mkl=317539
Saygılarımla…