Dolar 34,2498
Euro 37,8375
Altın 2.924,68
BİST 8.898,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 22°C
Açık
Ankara
22°C
Açık
Per 25°C
Cum 27°C
Cts 27°C
Paz 25°C

ORDU EVİ YASAĞI …

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
23/07/2014 1:58 PM
3

 

Ordu evi yasağı TEMAD Gn.Başkanı Sn.Keser’e verildiğinde sitemizde yapılan bir mail kampanyası ile tepkimizi belirtmiştik. Demokrasilerde eleştiri ve fikir özgürlüğü bir haktır, ülkemiz anayasası ile teminat altına alınmıştır, bu  hatanın giderileceğini beklerken sitemiz yazarı Sn.Şükrü Irbık ve bazı arkadaşlarımıza da farklı yasaklar getirildiğinde yasaklıların üzüldüklerini sanmıyorum, üzülmesi gerekenler bu haksız mesnetsiz kararı verenler olmalıdır; çünkü TSK tarihine bu bir hukuk ayıbı olarak geçecektir.

Gençliğimde okuduğum Rus klasiklerinden Maksim Gorki’nin ANA adlı romanında roman kahramanının arkadaşları özgürlük mücadelesinde tutuklandığı zaman genç, “demek ki beni önemsemediler” diye üzülmüştü, ben de aynı duyguya kapıldım.  Görev hayatımda haksızlıklara karşı mücadelemden dolayı çileler çekmiş ve mesleğimi SAKINCALI PERSONEL olarak tamamlamıştım, artık antidemokratik 211 sayılı yasaya tabi değildik; adaletsizlikleri, hukuksuzlukları dile getirmemizden daha doğal ne olabilirdi, ama yanılmışız,  hiçbir muhatabıma eleştiri hudutlarını aşan hakaret ve iftirada bulunmadım, buna rağmen bana da ORDU EVİ YASAĞI uygulanmış; kesinlikle önemsemiyorum…

Değerli meslektaşım Sn. Şükrü Irbık’ın ordu evi yasağına neden olan ZİHNİYET SÜRGÜNÜ yazısına yaptığım yorumda belirttiğim gibi bizi adaletsizliğe karşı bu yönlü isyana sürekleyen  nedir? Ordumuza, komutanlarımıza düşmanlığımız mı? Haşa, düşmanlığın (D)s i bile aklımızdan geçseydi  bu ülke ve ordumuza sadakatimizi terimiz kanımız ve canımızla ispatlayıp bir emirle tereddüt etmeden ölüme gider miydik? Bizim isyanımız adaletsizliğe, bunu hâlâ anlamıyorlar, bize bu haksızlıkları, hukuksuzlukları başkası yapsa isyan etmesi gerekenler maalesef  bu adaletsizliğin mimarlarıdırlar … Siz hiç sistemi eleştiren subay gördünüz mü? Elbette göremezsiniz; çünkü onlara her şey altın tepside sunuluyor, eminim ki bizlere yapılan adaletsizliğin yüzde biri subaylara yapılsaydı bu ülkede bir ihtilal daha olurdu !..

Yazdıklarımızda hakaret mi var? Gerçek dışı iddialarda mı bulunuyoruz? Böyle olsaydı çoktan hakimin karşısında olurduk. Bu ön yargının temelinde ne var, bu sevgisizliği de aşan adeta düşmanlığa varan bu haksızlıklar kime ne kazandırıyor? Bir üniforması da kefen olan assubayı büro memuru statüsünde görmek sosyal ekonomik ve insanî haksızlıklar yapmak hangi değer yargısı ile haklı görülebilir, haksızlıkları hiyerarşi kılıfına sokmak adaletsizlikten öte vicdansızlık değil midir? Bu adaletsizliklere son vermek yerine yasada suç olarak belirtilmeyen davranışlardan dolayı çekiç benim elimde karşımdakini çivi olarak kabul ederim demek sadece acizliktir. Hepimizi derinden üzen, ordumuzun  güç ve itibar kaybının en önemli sebeblerinden biri personel arasındaki ayrımcılık,adaletsizlik ve subay saltanatı yatmaktadır.  Bu ön yargılı zihniyetin adaletsizliği kuruma olan aidiyet duygusunu sona erdirmiş, orduyu sevgisizlik sarmaşığı sarmaktadır. Adalet olmayan yerde hiçbirşey olmaz ve “GÜÇLÜ ORDU, GÜÇLÜ TÜRKİYE” sadece slogandan ibaret kalır; ordunun bir aile olması  lafla değil icraatla mümkündür… Bu nedenle  ordunun tüm fertlerinin önce insan olduğu hatırlanarak haksızlıklara isyana kulak vererek adalet sağlamak kadar ulvi,şerefli bir davranış varken adaletsizliği eleştirenleri antidemokratik uygulamalarla susturmaya çalışmak sorunları ortadan kaldırmayacaktır.  Kölelerin ülkelerine devlet ve genelkurmay başkanı olduğu bir dünyada assubayı kimse beyaz köle olarak görmemelidir, biz buna izin vermeyeceğiz,  adalet ve insan onuruna saygı gerçekleşmeden bizi hiçbir gücün susturamayacağı unutulmamalıdır…

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. YASAŞIN ONUNCU KÖY…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.