Dolar 34,8764
Euro 36,7628
Altın 3.045,95
BİST 10.128,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 4°C
Karla Karışık Yağmurlu
Ankara
4°C
Karla Karışık Yağmurlu
Cum 3°C
Cts 6°C
Paz 5°C
Pts 4°C

ONUR MÜCADELESİNE DAVET

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
26/11/2019 7:24 AM
5

BU BİR ONUR MÜCADELESİDİR

Haksızlığa karşı duran, emeğinin alın terinin akıttığı kanın karşılığında

Adalet,eşitlik insan onuruna saygının gerçekleşmesini isteyen, çocuklarına aydınlık günler bırakmayı amaçlayan meslektaşım

Sicil,sürgün,ceza tehdidi ile yıllarca sustun suturuldun ,Hala susacak mısın?

Haksızlıklara tepkisizlik yeni haksızlıklara davetiyedir diyerek haksızlığa isyanını onurlu bir insan olarak haykıracak mısın?

Senin vatanseverlik duyguların istismar edildi,hiçbir talebimizde ayrıcalık yoktu

Hak ettiğimiz maaş ve tazminatların dışında ne özel lojman,ne koruma ve şöför ne eşlerimiz için Vip kuaförü ne özel dinlenme ve eğlenme mekanları ne de A tipi poliklinik talep ettik

Bizler delikanlı çağımızda  akranlarımız sevgililerinin elini tutarken silah tuttuk ,onlar şarkılar söylerken bizler marşlar ezberledik;

Onlar sevdiklerine kır çiçekleri toplarken biz kır çiçeklerini terimizle kanımızla suladık

Onlar  sıcak yataklarında iken biz -30 derecede dağlarda,denizlerde, kışlalardaydık

Bir ayın asgari 10 gününü  nöbet,gece eğitimi,tatbikat gibi özel görevlerle bir tek kuruş fazla mesai ücreti almadan geçirdik

Evlatlarımızın doğumunda  sevdiklerimizin mutlu günlerinde,acılarında yanlarında olamadık

Görev verildiğinde de, ölüme giderken de muhakemesiz hapis cezası verildiğinde de  sadece baş üstüne dedik

Genç bedenlerimiz vurulurken arkadaşlarımızın kollarında vatan sağolsun dedik

Bu kadar ağır koşullarda çalışırken büro memurları ile aynı dereceden göreve başlatıldık,

Hak ettiğimiz tazminatlarımız verilmedi  sosyal haklarımızda hep ön yargılar vardı

Kol kırılır yen içinde kalır dedik kolumuzdan sonra kanadımız umudumuz kırıldı

Hala susacak mıyız?

Bayramları 15  yıllık elbise ile geçirmek, torunumuza, şehidimizin yetimine bayram harçlığı verememenin ezikliğini duyarak ruhumuzda fırtınalar kopmasına izin mi vereceğiz?

Artık yeter;

Hiyerarşiye değil  haksızlıklara keyfi uygulamalara karşıyız…

Bize verilen umut çeklerini bozdurmak istiyoruz karşılığı yoksa çek verenlerin gönüllerimizde yargılanmasını istiyoruz

Sosyal demokratik hukuk devletine olan inancımız zayıfladı hukukun guguk olmasını istemiyoruz

Bizlere haklılığımızı tescil edilerek verilen sözlerin tutulmasını; Genelkurmay,siyasiler ve MSB arasında tenis topu olmak istemiyoruz

Vatanseverlik duyğularımızın daha fazla istismarına izin vermeyeceğiz

Bir parmak bal yalatılarak ruhumuzdaki haksızlıklara karşı isyanımızın ateşini kimse söndürdüğünü zannetmesin

1975 yılında hak aradıkları için isyanla suçlanıp  acımasızca haksızlığa çilelere mahkum edilenler bize ibret değil mücadele gücü vermektedir

Ölüme gönderenler  bizleri mayın tarayıcısı makinalar değil insan olduğumuzu  unutmasınlar

Biz hiyerarşiye hep saygı duyduk,  mesai mevhumu gözetmeden çalıştık, ölüme terddütsüz gittik,

Vatan, bayrak ve TSK için terimizi,kanımızı canımız verdik

Ön yargıların olmadığı adalet, eşitlik ve insan onurunun ön planda olduğunu görmek en büyük hakkımızdır.

Biz hayatımızı gençliğimizi verdiğimiz TSK’nın  adaleti ile  öğünmek istiyoruz

Gayretlerimiz bizi her gün biraz daha saran sevgisizlik sarmaşığından kurtulmaktır

Anayasanın teminatı, peygamber ocağı ve her kuruma örnek olan TSK  bizlere üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçerek imtiyazı değil adalet, eşitlik ve insan onuruna  saygıyı gerçekleştirmelidir.

Haklarımız için bir meşale yakarak yola çıktık. Bu yol zahmetli bir yoldur

Haksızlığa karşı duran emeğinin alın terinin, akıttığı kanın karşılığı olan adalet eşitlik ve insan onuruna saygıyı talep eden çocuklarına onurlu bir isim bırakmayı arzuluyan ömrünün son yıllarında namerde muhtaç olmak istemeyen meslektaşım …

Bu yasal onur  mücadelesinin içindemi olacaksın yoksa haksızlıklarını kader olarak yorumlayıp susacak mısın? Karar senin…

*           *               *

Saygıdeğer Meslektaşlarım,

1951 yılında Küçük zabit’likten Assubaya geçişi sağlayan  5802 sayılı yasa Assubaylara otomatik subay olma hakkını veriyordu, ön yargılı zihniyet kendilerine yardımcı değil köle seçmeyi amaçladığı için çeşitli yasal hilelerle birçok hakkımızı kısıtladılar ön yargılar,haksızlıklar o kadar arttı ki 1970 assubay eşlerininin yürüyüşünden sonra  bizler için mesleğini,geleceğini,özgürlüğünü tehlikeye atan özverili cesur meslektaşlarımız 1975 Ocak ayında o günün antidemokratik ortamında Cumhuriyet tarihinin en büyük eylemini gerçekleştirdiler.
 
Ağır baskılar sonucu küllenen mücaadele ateşi iletişim çağının desteği ve bu sitede örgütlenen assubay sevdalıları ile yeniden yakıldı.Mücadele tarihinin en büyük birlikteliğini yaşadık, basında, kamuoyunda fırtınalar yarattık, TEMAD’a en büyük maddi ve manevi destekleri sunduk.  
Mücadele coşkusu ne yazık ki kişisel hesaplarla hareket eden yönetimler yüzünden yerini umutsuzluğa bıraktı. Mücadeleyi kişisel amaçlarına alet eden görevden tanıdığımız ahlaksız müfteriler de bu umutsuzluğun taşeronu oldular .  
 
Einstein “ÖN YARGIYI PARÇALAMAK ATOMU PARÇALAMAKTAN ZORDUR” demiş.Assubayları sadece göreve ve ölüme gönderirken hatırlayanların haksızlığı hukuksuzluğu bitmiyor. Bizi temsil etmek sorunlarımızı çözmek için vaatlerle göreve gelenler de yeterli gayret ve kararlılığı gösteremeyince haklı taleplerimiz karşılanmıyor ve bu toplumda büyük umutsuzluğa yol açıyor . 
 
Bunlara aldırmadan yıllar önce yazılan yukarıdaki yazıdaki heyecanla  kendimize ve mesleğimize saygının gereği mücadelemize özverili kararlı yöneticilerle TEMAD şemsiyesi altında devam etmeliyiz. 
Bizim bizden başka dostumuz yok, birilerine küserek adalet taleplerimizden vazgeçemeyiz. 
 
Onlarca sorunumuz var sorunlarımızı bu sitede yayınlanan “BİZ KİMİZ NE İSTİYORUZ” yazımızda özetlemiştik tamamının takipçisiyiz, bu taleplerimiz içerisinde  önceliğimiz TAZMİNATLAR-BAŞLANGIÇ DERECELERİ-ASSUBAY KAYNAĞI OKULLARIN FAKÜLTE DÜZEYİNE ÇIKARILMASIDIR.
 
Önümüze örülen duvar çok yüksektir ama aşılamaz değildir, TEMAD Gn.Mrk.Şube yönetimleri yeni bir mücaadele statejisi geliştirip bizlerin de desteği ile başarmak zorundadır; çünkü assubay ulu çınarından hergün bir yaprak adaleti görmeden aramızdan ayrılıyor.
Saygılarımla.
 
NOT.  Başlangıç derecelerimizdeki adaletsizliği bazıları beni ilgilendirmiyor diye önemsemiyor. Unutmayalım ki bir emirle ölüme gönderilen assubayı klimalı ofisteki memurdan değersiz gören zihniyet bize ne tazminat ne de diğer haklarımızı verir, işte bu yüzden bu adaletsizliğe Gnkur.MSB.Cumhurbaşkanı söz vermesine rağmen ön yargılılar direniyor ve adalet gerçekleşmiyor. Ben bu hayati  konuyu yazdıkça Ersen Gürpınar kendisi için istiyor diye bu önemli hususu basitleştirmek isteyen mücadeleyi kişisel çıkarlar ve egolarına alet eden onursuzlara aşağıdaki belge kapak olsun… 
Fotoğraf açıklaması yok.
 
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

ONUR MÜCADELESİNE DAVET

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
22/04/2013 11:35 AM
1

Haksızlığa karşı duran, emeğinin alın terinin akıttığı kanın karşılığında adalet, eşitlik insan onuruna saygının gerçekleşmesini isteyen, çocuklarına aydınlık yarınlar bırakmayı ve insanca yaşamayı  amaçlayan assubay meslektaşım;

Sicil, sürgün, ceza tehdidi ile yıllarca sustun suturuldun. Açlık sınırında emekli maaşına mahkum edildin. Sosyal ve ekonomik hakların  engellendi. OYAK  tarafından yok kabul edildin!…

Hâlâ susacak mısın?

Haksızlıklara tepkisizlik yeni haksızlıklara davetiyedir” diyerek, haksızlığa isyanını onurlu bir insan olarak haykıracak mısın?

Senin vatanseverlik duyguların istismar edildi…

Hiçbir talebimizde imtiyaz ve ayrıcalık yoktu, hiyerarşiye hep saygılıydık…

Hak etmemize rağmen ön yargılarla gasp edilen haklarımız dışında, ne özel lojman, ne koruma ve şöför, ne eşlerimiz için Vip kuaförü, ne ayrıcalıklı  özel dinlenme  tesisleri talep ettik…

Delikanlı çağımızda  akranlarımız sevgililerinin elini tutarken, bizler  silah tuttuk. Onlar şarkılar söylerken bizler marşlar ezberledik…

Onlar sevdiklerine kır çiçekleri toplarken, biz kır çiçeklerini terimizle, kanımızla suladık.

Onlar,  sıcak yataklarında iken, biz ağır iklim koşullarında  dağlarda, denizlerde, kışlalardaydık.

Bir ayın asgari 10 gününü  nöbet, gece eğitimi, tatbikat gibi özel görevlerle bir tek kuruş fazla mesai ücreti almadan geçirdik.

Evlatlarımızın doğumunda, sevdiklerimizin mutlu günlerinde, acılarında yanlarında olamadık.

Görev verildiğinde de, ölüme giderken de muhakemesiz hapis cezası verildiğinde yüreğimizde ve aklımızda hep vatana sadakat ve hizmet duygusu vardı.

Genç bedenlerimiz vurulurken, arkadaşlarımızın kollarında son sözümüzde “vatan sağolsun” dedik.

Bu kadar ağır koşullarda çalışırken hukuk ve vicdana sığmayan bir düşünce ile büro memurları ile aynı dereceden göreve başlatıldık.

Ön yargılar sonucu  tahakküme varan haksızlıklar yaşadık…

Kol kırılır yen içinde kalır” dedik, kolumuzdan sonra kanadımız ve umudumuz kırıldı…

Hâlâ susacak mıyız?

Bayramları 15 yıllık elbise ile geçirerek, torunumuza, şehidimizin yetimine bayram harçlığı vermemenin ezikliğini duyarak ruhumuzda fırtınalar kopmasına izin mi vereceğiz?

Artık yeter…

MSB. ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından açıklanan haklarımızla ilgili sözlerin hayata geçmesini istiyoruz.

Hiyerarşiye değil haksızlıklara, keyfi uygulamalara karşıyız. Ne imtiyaz ne de daha fazlasını istiyoruz. Tek talebimiz adalet, eşitlik ve insan onuruna saygıdır…

Bize verilen sözlerin, senetlerin karşılığını istiyoruz. Karşılığı yoksa verenleri gönlümüzle yargılayacağız!

Sosyal, demokratik hukuk devletine olan inancımız zayıfladı, hukukun guguk olmasını istemiyoruz…

Haklılığımızın tescil edilerek, bizlere verilen sözlerin tutulmamasını, Genelkurmay, siyasiler ve MSB arasında tenis topu olmak istemiyoruz. Adalet ve reform yanlısı Sn.Genelkurmay Başkanımızın  direktiflerinin hayata geçirilmesini bekliyoruz.

Vatanseverlik duygularımızın daha fazla istismarına izin vermeyeceğiz…

Bir parmak bal yalatılarak ruhumuzdaki haksızlıklara karşı isyanımızın ateşini kimse söndürdüğünü zannetmesin…

1975 yılında hak aradıkları için isyanla suçlanıp acımasızca haksızlığa, çilelere mahkum edilenler bize ibret değil mücadele gücü vermektedir.

Bizleri ölüme gönderenler, bizim mayın tarayıcısı makineler değil; insan olduğumuzu  unutmamalıdırlar…

Sadece göreve gönderilirken ve şehit cenazelerinde anılmak istemiyoruz.

Biz, hiyerarşiye hep saygı duyduk, mesai mefhumu gözetmeden çalıştık, ölüme tereddütsüz gittik…

Vatan, Bayrak ve TSK için terimizi, kanımızı, canımız verdik.

Ön yargıların olmadığı adalet eşitlik ve insan onurunun ön planda olduğunu görmek en büyük hakkımızdır…

Biz, hayatımızı gençliğimizi verdiğimiz TSK’nın adaleti ile  övünmek istiyoruz.

Gayretlerimiz bizi her gün biraz daha saran sevgisizlik sarmaşığından kurtulmaktır…

Anayasanın teminatı, peygamber ocağı ve her kuruma örnek olan TSK  bizlere üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçmelidir.

Kahraman, fedakar  ve onurlu assubay meslektaşlarım;

Haklarımız için bir meşale yakarak yola çıktık. Bu yol zahmetli bir yoldur.

Bu yasal onur  mücadelesinin içinde mi olacaksın yoksa haksızlıklarını kader olarak yorumlayıp susacak mısın?  Karar senin!…

Değerli meslektaşlarım,

Yukarıdaki yazıyı yıllar önce o anki mevcut TEMAD yönetiminin başarısızlığı, kişiselliği, kararsızlığı nedeniyle oluşan umutsuzluğu gidermek, arkadaşlarımızı mücadeleye davet adına dile getirmeye çalışmıştım.

Şu an bizi temsil eden özverili, kararlı bir TEMAD yönetimi olmasına rağmen görevde iken tanıdığımız kişisel hesaplarını ön planda tutan, mücadeleyi araç olarak gören, kendine mücadelede rol biçenlerin sahneye çıktığı bir ortamda arkadaşlarımızda oluşan umutsuzluğu gidermeyi amaçlamak için tekrar yazmak mecburiyetinde kaldım.

Bölünerek çoğalmak eşyanın tabiatına aykırıdır; zaman zaman TEMAD’a övgüler yağdırıp mücadelenin yanında izlenimi vermeye çalışan ama, elindeki zehirli hançeri saplamaktan çekinmeyen bir avuç zavallı bizleri yolumuzdan alakoymamalıdır!

Bu yönetime hatalarını gidermek adına elbette olumlu eleştiri ve önerilerimiz olacaktır. Demokratik muhalefet görüntüsü ile kişisel  ikballerini için yönetimi yıpratmak isteyenler dürüst ve ahlaklı davransınlar. Bir oluşum adı altında birleşip saflarını belli etsinler. Sizler lütfen bunları iyi tanıyın ve itibar etmeyin.    

Bize haklarımız altın tepside sunulmayacağına göre başarının tek anahtarı olan kararlı mücadelemize devam edeceğiz. Yılmak umutsuzluğa kapılmak yok! Bilindiği gibi mücadelenin en kırılgan noktası umutsuzluktur…

İSTANBUL, KONYA ve BALIKESİR’de yapılan bölge toplantıları gibi 27 NİSAN 2013 günü Balçova termal tesisleri kardelen salonunda bilgilendirme toplantısı yapılacaktır. Bu toplantıların amacı, sonuçları tartışılabilir ama bu toplantılara katılmamız gerekiyor.

BU TOPLANTILAR BİZİM BİRLİĞİMİZ VE KARARLILIĞIMIZIN BİR GÖSTERGESİDİR…

Mücadeleyi amaç edinerek katkılarda bulunan ve destek veren meslektaşlarıma minnettarlığımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.