BU BİR ONUR MÜCADELESİDİR
Haksızlığa karşı duran, emeğinin alın terinin akıttığı kanın karşılığında
Adalet,eşitlik insan onuruna saygının gerçekleşmesini isteyen, çocuklarına aydınlık günler bırakmayı amaçlayan meslektaşım
Sicil,sürgün,ceza tehdidi ile yıllarca sustun suturuldun ,Hala susacak mısın?
Haksızlıklara tepkisizlik yeni haksızlıklara davetiyedir diyerek haksızlığa isyanını onurlu bir insan olarak haykıracak mısın?
Senin vatanseverlik duyguların istismar edildi,hiçbir talebimizde ayrıcalık yoktu
Hak ettiğimiz maaş ve tazminatların dışında ne özel lojman,ne koruma ve şöför ne eşlerimiz için Vip kuaförü ne özel dinlenme ve eğlenme mekanları ne de A tipi poliklinik talep ettik
Bizler delikanlı çağımızda akranlarımız sevgililerinin elini tutarken silah tuttuk ,onlar şarkılar söylerken bizler marşlar ezberledik;
Onlar sevdiklerine kır çiçekleri toplarken biz kır çiçeklerini terimizle kanımızla suladık
Onlar sıcak yataklarında iken biz -30 derecede dağlarda,denizlerde, kışlalardaydık
Bir ayın asgari 10 gününü nöbet,gece eğitimi,tatbikat gibi özel görevlerle bir tek kuruş fazla mesai ücreti almadan geçirdik
Evlatlarımızın doğumunda sevdiklerimizin mutlu günlerinde,acılarında yanlarında olamadık
Görev verildiğinde de, ölüme giderken de muhakemesiz hapis cezası verildiğinde de sadece baş üstüne dedik
Genç bedenlerimiz vurulurken arkadaşlarımızın kollarında vatan sağolsun dedik
Bu kadar ağır koşullarda çalışırken büro memurları ile aynı dereceden göreve başlatıldık,
Hak ettiğimiz tazminatlarımız verilmedi sosyal haklarımızda hep ön yargılar vardı
Kol kırılır yen içinde kalır dedik kolumuzdan sonra kanadımız umudumuz kırıldı
Hala susacak mıyız?
Bayramları 15 yıllık elbise ile geçirmek, torunumuza, şehidimizin yetimine bayram harçlığı verememenin ezikliğini duyarak ruhumuzda fırtınalar kopmasına izin mi vereceğiz?
Artık yeter;
Hiyerarşiye değil haksızlıklara keyfi uygulamalara karşıyız…
Bize verilen umut çeklerini bozdurmak istiyoruz karşılığı yoksa çek verenlerin gönüllerimizde yargılanmasını istiyoruz
Sosyal demokratik hukuk devletine olan inancımız zayıfladı hukukun guguk olmasını istemiyoruz
Bizlere haklılığımızı tescil edilerek verilen sözlerin tutulmasını; Genelkurmay,siyasiler ve MSB arasında tenis topu olmak istemiyoruz
Vatanseverlik duyğularımızın daha fazla istismarına izin vermeyeceğiz
Bir parmak bal yalatılarak ruhumuzdaki haksızlıklara karşı isyanımızın ateşini kimse söndürdüğünü zannetmesin
1975 yılında hak aradıkları için isyanla suçlanıp acımasızca haksızlığa çilelere mahkum edilenler bize ibret değil mücadele gücü vermektedir
Ölüme gönderenler bizleri mayın tarayıcısı makinalar değil insan olduğumuzu unutmasınlar
Biz hiyerarşiye hep saygı duyduk, mesai mevhumu gözetmeden çalıştık, ölüme terddütsüz gittik,
Vatan, bayrak ve TSK için terimizi,kanımızı canımız verdik
Ön yargıların olmadığı adalet, eşitlik ve insan onurunun ön planda olduğunu görmek en büyük hakkımızdır.
Biz hayatımızı gençliğimizi verdiğimiz TSK’nın adaleti ile öğünmek istiyoruz
Gayretlerimiz bizi her gün biraz daha saran sevgisizlik sarmaşığından kurtulmaktır
Anayasanın teminatı, peygamber ocağı ve her kuruma örnek olan TSK bizlere üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçerek imtiyazı değil adalet, eşitlik ve insan onuruna saygıyı gerçekleştirmelidir.
Haklarımız için bir meşale yakarak yola çıktık. Bu yol zahmetli bir yoldur
Haksızlığa karşı duran emeğinin alın terinin, akıttığı kanın karşılığı olan adalet eşitlik ve insan onuruna saygıyı talep eden çocuklarına onurlu bir isim bırakmayı arzuluyan ömrünün son yıllarında namerde muhtaç olmak istemeyen meslektaşım …
Bu yasal onur mücadelesinin içindemi olacaksın yoksa haksızlıklarını kader olarak yorumlayıp susacak mısın? Karar senin…
* * *
Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Haksızlığa karşı duran, emeğinin alın terinin akıttığı kanın karşılığında adalet, eşitlik insan onuruna saygının gerçekleşmesini isteyen, çocuklarına aydınlık yarınlar bırakmayı ve insanca yaşamayı amaçlayan assubay meslektaşım;
Sicil, sürgün, ceza tehdidi ile yıllarca sustun suturuldun. Açlık sınırında emekli maaşına mahkum edildin. Sosyal ve ekonomik hakların engellendi. OYAK tarafından yok kabul edildin!…
Hâlâ susacak mısın?
“Haksızlıklara tepkisizlik yeni haksızlıklara davetiyedir” diyerek, haksızlığa isyanını onurlu bir insan olarak haykıracak mısın?
Senin vatanseverlik duyguların istismar edildi…
Hiçbir talebimizde imtiyaz ve ayrıcalık yoktu, hiyerarşiye hep saygılıydık…
Hak etmemize rağmen ön yargılarla gasp edilen haklarımız dışında, ne özel lojman, ne koruma ve şöför, ne eşlerimiz için Vip kuaförü, ne ayrıcalıklı özel dinlenme tesisleri talep ettik…
Delikanlı çağımızda akranlarımız sevgililerinin elini tutarken, bizler silah tuttuk. Onlar şarkılar söylerken bizler marşlar ezberledik…
Onlar sevdiklerine kır çiçekleri toplarken, biz kır çiçeklerini terimizle, kanımızla suladık.
Onlar, sıcak yataklarında iken, biz ağır iklim koşullarında dağlarda, denizlerde, kışlalardaydık.
Bir ayın asgari 10 gününü nöbet, gece eğitimi, tatbikat gibi özel görevlerle bir tek kuruş fazla mesai ücreti almadan geçirdik.
Evlatlarımızın doğumunda, sevdiklerimizin mutlu günlerinde, acılarında yanlarında olamadık.
Görev verildiğinde de, ölüme giderken de muhakemesiz hapis cezası verildiğinde yüreğimizde ve aklımızda hep vatana sadakat ve hizmet duygusu vardı.
Genç bedenlerimiz vurulurken, arkadaşlarımızın kollarında son sözümüzde “vatan sağolsun” dedik.
Bu kadar ağır koşullarda çalışırken hukuk ve vicdana sığmayan bir düşünce ile büro memurları ile aynı dereceden göreve başlatıldık.
Ön yargılar sonucu tahakküme varan haksızlıklar yaşadık…
“Kol kırılır yen içinde kalır” dedik, kolumuzdan sonra kanadımız ve umudumuz kırıldı…
Hâlâ susacak mıyız?
Bayramları 15 yıllık elbise ile geçirerek, torunumuza, şehidimizin yetimine bayram harçlığı vermemenin ezikliğini duyarak ruhumuzda fırtınalar kopmasına izin mi vereceğiz?
Artık yeter…
MSB. ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından açıklanan haklarımızla ilgili sözlerin hayata geçmesini istiyoruz.
Hiyerarşiye değil haksızlıklara, keyfi uygulamalara karşıyız. Ne imtiyaz ne de daha fazlasını istiyoruz. Tek talebimiz adalet, eşitlik ve insan onuruna saygıdır…
Bize verilen sözlerin, senetlerin karşılığını istiyoruz. Karşılığı yoksa verenleri gönlümüzle yargılayacağız!
Sosyal, demokratik hukuk devletine olan inancımız zayıfladı, hukukun guguk olmasını istemiyoruz…
Haklılığımızın tescil edilerek, bizlere verilen sözlerin tutulmamasını, Genelkurmay, siyasiler ve MSB arasında tenis topu olmak istemiyoruz. Adalet ve reform yanlısı Sn.Genelkurmay Başkanımızın direktiflerinin hayata geçirilmesini bekliyoruz.
Vatanseverlik duygularımızın daha fazla istismarına izin vermeyeceğiz…
Bir parmak bal yalatılarak ruhumuzdaki haksızlıklara karşı isyanımızın ateşini kimse söndürdüğünü zannetmesin…
1975 yılında hak aradıkları için isyanla suçlanıp acımasızca haksızlığa, çilelere mahkum edilenler bize ibret değil mücadele gücü vermektedir.
Bizleri ölüme gönderenler, bizim mayın tarayıcısı makineler değil; insan olduğumuzu unutmamalıdırlar…
Sadece göreve gönderilirken ve şehit cenazelerinde anılmak istemiyoruz.
Biz, hiyerarşiye hep saygı duyduk, mesai mefhumu gözetmeden çalıştık, ölüme tereddütsüz gittik…
Vatan, Bayrak ve TSK için terimizi, kanımızı, canımız verdik.
Ön yargıların olmadığı adalet eşitlik ve insan onurunun ön planda olduğunu görmek en büyük hakkımızdır…
Biz, hayatımızı gençliğimizi verdiğimiz TSK’nın adaleti ile övünmek istiyoruz.
Gayretlerimiz bizi her gün biraz daha saran sevgisizlik sarmaşığından kurtulmaktır…
Anayasanın teminatı, peygamber ocağı ve her kuruma örnek olan TSK bizlere üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçmelidir.
Kahraman, fedakar ve onurlu assubay meslektaşlarım;
Haklarımız için bir meşale yakarak yola çıktık. Bu yol zahmetli bir yoldur.
Bu yasal onur mücadelesinin içinde mi olacaksın yoksa haksızlıklarını kader olarak yorumlayıp susacak mısın? Karar senin!…
Değerli meslektaşlarım,
Yukarıdaki yazıyı yıllar önce o anki mevcut TEMAD yönetiminin başarısızlığı, kişiselliği, kararsızlığı nedeniyle oluşan umutsuzluğu gidermek, arkadaşlarımızı mücadeleye davet adına dile getirmeye çalışmıştım.
Şu an bizi temsil eden özverili, kararlı bir TEMAD yönetimi olmasına rağmen görevde iken tanıdığımız kişisel hesaplarını ön planda tutan, mücadeleyi araç olarak gören, kendine mücadelede rol biçenlerin sahneye çıktığı bir ortamda arkadaşlarımızda oluşan umutsuzluğu gidermeyi amaçlamak için tekrar yazmak mecburiyetinde kaldım.
Bu yönetime hatalarını gidermek adına elbette olumlu eleştiri ve önerilerimiz olacaktır. Demokratik muhalefet görüntüsü ile kişisel ikballerini için yönetimi yıpratmak isteyenler dürüst ve ahlaklı davransınlar. Bir oluşum adı altında birleşip saflarını belli etsinler. Sizler lütfen bunları iyi tanıyın ve itibar etmeyin.
Bize haklarımız altın tepside sunulmayacağına göre başarının tek anahtarı olan kararlı mücadelemize devam edeceğiz. Yılmak umutsuzluğa kapılmak yok! Bilindiği gibi mücadelenin en kırılgan noktası umutsuzluktur…
İSTANBUL, KONYA ve BALIKESİR’de yapılan bölge toplantıları gibi 27 NİSAN 2013 günü Balçova termal tesisleri kardelen salonunda bilgilendirme toplantısı yapılacaktır. Bu toplantıların amacı, sonuçları tartışılabilir ama bu toplantılara katılmamız gerekiyor.
Mücadeleyi amaç edinerek katkılarda bulunan ve destek veren meslektaşlarıma minnettarlığımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.