Umut fakirin ekmeği, ye assubayım ye …
Durun,durun hemen umutsuzluğa kapılmayın umut olmadan yaşam olmaz.
Birinci dünya savaşında birçok cephede savaşan Osmanlı’da zabitler (subaylar) şehit oldukları için bu kez onların yerine ölmesi teknik ve idari konularda joker olmaları için assubaylığı ihdas ettiler; Önceleri küçük zabit olarak başlayan meslek 1951 yılında çıkarılan yasa ile Assubay’lık tanımı ile bugüne geldi, gerçi yasanın özünde bugün dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi fırsat eşitliği ve belli bir süre sonra subaylığa otomatik terfi imkanı vardı ama ön yargılı zihniyet bunu engelledi.
Sadece engellenen bu olsa öpüp başımızın üzerine koyacağız ama bir emirle ölüme gönderdikleri TSK’yı sırtında taşıyan assubaylar ne yazık ki rakip, düşman ve üvey evlat gibi algılandı bu zihniyet sürdürüldü, güçlendi. Her kurum kendi personelini koruyup kollarken TSK bırakın koruyup kollamayı haksızlığı hukuksuzluğu assubaylara bizzat kendisi yaptı.
Hain feto ihanetinin içinde yer alan orduya sızmış şerefsiz hainler bu ayrımcılığı daha da körükleyerek moral ve hizmet verimliğini azaltmayı, aidiyet duygusunu yok etmeyi dolayısı ile orduyu yıpratmayı amaçladılar, bu deşifre edilmesine rağmen hala haksızlıkta hukuksuzlukta ısrarı anlamak mümkün değil…
Kendi kurumu bu haksızlığı hukuksuzluğu yapıp bir emirle ölüme gönderdiği assubayları klimalı ofislerde görevli memurlardan değersiz görünce bizi yeterince tanımayan kamuoyu da vur abalıya misali kendi haklarını savunurken şom ağızlarından “Assubaylar bile “ cümlesi ile söze başladılar.
Soruyorum sizlere:
20 yaşında göreve başladığımızda karamsardık 70 yaşına emekliyiz hala karamsarız hala canımızı feda etmeğe hazır olduğumuz orduya küskünüz helalleşemiyoruz, Adaleti görmeden ulu çınardan hergün birkaç yaprak bu dünyadan göçüyor. Bunun elbette bir vebali olmalı …
Temsilci olarak seçtiklerimiz istisnalar dışında kendilerini temsil ettiler,dürüstlüğün eleştirmenin eziyet, yalakalığın meziyet olduğu bir ortam yaratıp umutlarımızı desteğimizi yok ettiler.
Peki ne yapacağız kaderimize razı mı olmalıyız, haksızlıklar kader olabilir mi? Elbette hayır…
Sn.Hamza Dürgen ve ekibi göreve iyi başlangıç yaparak başladı, KESER döneminde kişisel hesaplarla siyasi ve askeri otorite ile sonlanan diyaloğu “diyaloğ olmadan temsiliyet olmaz” diyerek yeniden başlattılar bunun önemini unutmamalıyız.
Güzel gelişmeler oluyor, güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgilere göre anamızın ak sütü gibi helal olan başlangıç derecelerimiz meclise gönderildi, tazminatlar konusu sonuçlanmak üzere, elbette sadece ekonomik sorunlarımız yok assubaylığın hak ettiği yere gelmesi için reform nitelikli ekonomik ve sosyal kararlar alınmalı bunu sağlamak için bugüne kadar yapılanlar dışında bir stateji geliştirilmelidir. Biz bugüne kadar suyu geçmek için paçalarımızı sıvıyorduk artık köprü yapmanın zamanı geldi umutsuzluğu terk edip TEMAD yönetmine destek olmak zorundayız.
Haklı taleplerimizde başarı ancak birlik beraberlik ve dayanışma ile sağlanır aksi halde şikayet etmeye hakkımız olamaz…
Tüm meslekdaşlarıma adalet,huzur ve sağlık dolu günler diliyorum.
NOT. Assubaylara yapılan haksızlığı hukuksuzluğu yasalarda yapılan hilleleri Sn.Şükrü Irbık’ın sitemizde yayınlanan ASUBAY TEFRİKASI yazı dizisinden okuyabilirsiniz