İhraçlar konusunda assubay kamuoyunun duyduğu endişeye katılmamak mümkün değil.
Ben de TEMAD’tan ihraç edilenlerdenim.
Damdan düşenlerdenim yani, damdan düşenin halinden ben anlarım!
Sayın Mustafa EROL’un TEMAD Başkanlığı döneminde, Mahmut ERDEM rumuzlu kişiyle Sayın Mustafa EROL’un yazıları bire bir örtüştüğü için, her ikisini de (ME) kısaltması ile tanımlayarak eleştirel yazılar yazdım bu sitede. Her iki ME de “Sivil Kitle Örgütü” diyordu, her ikisi de aynı imla hatalarını yapıyordu. Sayın Mustafa EROL, “Gel bilgisayarlarımızı kontrol et” dedi. Böyle bir şey haddim de, hakkım da değildi.
Sonuçta “birlik-beraberliğe zarar vermek” gibi çok soyut bir kavramla suçlandım, savunmam istendi, savunma değil, açıklama gönderdim. Bu savunma değil, açıklamadır dedim.
Hiç kimsenin şahsına yönelik eleştiri yapmadım, icraatları eleştirdim. Asla hakaret etmedim, kırıcı olmadım. Makama saygısızlık etmedim.
Sayın Mustafa EROL görevi devrettikten sonra Sayın Ahmet KESER ve ekibi göreve geldiğinde Sayın KESER’i kutladım, yarı şaka “Sayın Başkanım, işiniz çok kolay, sizden önceki yönetim ne yaptıysa siz tam tersini yapın, başarı kaçınılmaz olur” dedim.
Dernek olsun, parti olsun, kurum olsun yöneticilerin çok uzun süre görevde kalması bazı olumsuzlukları beraberinde getiriyor. Eleştiriye tahammül azalıyor, başarısızlıkların üstünü örtmek, ya da koltuğu korumak için kendi toplumu ile savaşmaya başlıyor yönetici, asıl amaç, hizmet ikinci hâttâ üçüncü planda kalıyor.
İhraç edildim de ne kaybettim?
Maaş mı alıyordum, çıkar mı sağlıyordum TEMAD üyesi olmaktan?
Aidatımı ödüyordum, toplumsal faaliyetlere katılıyordum!
Tahammül nerde kaldı?
Birlik beraberlik çağrılarına ne oldu?
Birbirimize hoş görü ile yaklaşıma ne oldu?
Rekabet kaliteyi getirir, Sendika ya da bir başka girişim olabilir, toplum kendi vicdanında değerlendirir. Kimde umut görüyorsa ona yönelir.
İhraç, kimse üzerine alınmasın ama bir yönetimin çaresizliğini gösterir. Benim fikrim yetmedi, benim dağarcığım boşaldı anlamına gelir.
Hangi kurumda olmuş olursa olsun, hangi yönetim yapmış olursa olsun, bu tür cezalandırmalar toplum nezdinde kabul görmüyorsa, yönetimler kendilerini mahkûm etmiş olurlar.
Yönetimler gelir geçer, ihraç edilenler bu toplumun hep bir parçası olmaya devam edeceklerdir.
Umarız ki, akıl ve sağduyu hakim olsun, öfke ve kin değil!