Dolar 34,2398
Euro 37,6309
Altın 2.920,13
BİST 9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 28°C
Az Bulutlu
Ankara
28°C
Az Bulutlu
Paz 25°C
Pts 24°C
Sal 26°C
Çar 25°C

YAŞAMAK…

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
13/03/2022 9:54 AM | Son Güncellenme: 12/04/2024 5:39 PM
1

YAŞAMAK

Ankara’da bir çok şey yalandır…

Politikacısı özellikle, söz verir tutmaz, söylemi ile eylemi örtüşmez, dili başka söyler fikri başkadır. Hepsine sorsanız fakir dostudur, garibandan yanadır yüzbinlerce emeklisinin 1.500 TL olan emekli maaşını 2.500 TL yapınca pek matah bir şey yapmış gibi böbürlenir.

Ankara’nın tek gerçeği ANITKABİR ve orada yatan Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Hani muhalefetteyken politikacıya pek sevimli gelen, iktidar olunca zaruretten gittikleri yer.

Son yıllarda mevsimleri de yalancı, bir gün kar yağar gibi yapar, ertesi gün güneş açar, özellikle son yirmi yıldır adam gibi bir kar yağıp ta bembeyaz bir örtü olmadı tüm çirkinliklere inat.

Martın ilk günleri, yalancı bahar, güneş ısıtıyor, 10 derece civarında ısı. Paltoma sarınıp bir banka oturdum, bir arkadaşımla buluşacağım. Etraftaki banklarda benim gibi emekliler var, eskiden emekliler kahvehanelerde otururdu, şimdi kahvehaneler yok artık, Cafe’ler var. Bir çay öğrenci kafelerinde bile 7,5-15 TL, sıkıysa git otur, emekliysen ne haddine!

Deve tüyü paltosunun düğmelerini sıkı sıkıya iliklemiş, başında kuzu derisi kalpağı benden yaşlıca birisi “oturabilir miyim” diyerek oturdu cevabımı beklemeden. “Buyurun” dedim. Bir süre sessiz kaldı, sonra hani sohbete ara vermişiz de kaldığımız yerden devam edecekmişiz gibi;

“- Yaşamak Nedir?” dedi, elleri cebinde, ötelere bakarak. Zor bir soruydu “yaşamak nedir” Bir cevabı olmalıydı bu sorunun, kendisinden bekledim.

“- Yaşamak ölmeyecek kadar gıda, çıplak kalmayacak kadar örtünmek değildir, şu Ankara’nın soğuğunda banklarda oturmak yerine şık bir kafede hesap kitap yapmadan salep içebilmektir mesela. Ankara’da yaşayıp, bir kere bile tiyatroya, sinemaya gidememek değil, 65 yaş otobüs kartı ile varılacak yerlere kadar seyahat edebilmek değil, gezmek, görmek insanın ruhunun da doymasıdır.”

“- …”

“-Karanlıkta televizyon karşısında doğalgazı iyice kısıp battaniyeye sarılıp uyuklamak hiç değil”

“-…”

“- Biliyor musun, 2 aydır arabayı yerinden oynatmadım, bu ay muayene var, 680 TL, gelecek ay kasko-trafik sigortası, geçen yılın tam üç katı olmuş sigorta, depo 1.000 liraya doluyor. Geçenlerde bir arkadaşım çağırdı, lüks bir kafede oturduk, çay 19 lira, kafe tıklım tıklım, herkes yiyip içiyor, düşündüm bu insanlar benden fazla ne yaptılar bu memleket için? Ben bir gençlik bir ömür verdim.”

Pantolonunun sağ bacağını sıyırdı, çelik çubuklar vardı, bacağı takmaydı, özenle çorap giydirmişti.

“- 25 sene oldu, bu çelik malzeme ile yaşıyorum. Gece yatarken çıkarıyorum, bazen olmayan bacağımda inanılmaz ağrılar hissediyorum, adına tıpta “hayalet ağrı” deniyormuş. Beyin orada hala bir bacak olduğunu varsayıyormuş. İlacı yok, çünkü orada bir bacak yok!”

Ben de bir şeyler söylemek istiyorum ama ne denir ki?

Geçmiş olsun mu, üzüldüm mü?

“-Ama” dedi “Beni, bizi, benim gibileri böyle bir yaşama mahkum edenler eninde sonunda bedel ödeyecekler”

İlk defa konuştum;

“-Nasıl?”

“-Onu ben de bilmiyorum, ama ödeyecekler”

“-Ben, sen, biz ülkemiz için ömür verdik, can verdik, yıllar yılı yarı aç, sefil yaşadıktan sonra onların ödeyeceği bedelin ben taa…” dedim, gerisini getiremedim.

Geldiği gibi sağ ayağı hafif aksayarak otobüs durağına yürüdü.

Tadım iyice kaçmıştı, gerçekle yüzleşmek ne yazık ki can sıkıyordu.

Nereden geldiği belli olmayan bulutlar toplanmaya başlamış, güneş kaybolmuştu, yalancı şehrin yalancı baharı da bitmişti.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
08/04/2023 9:37 PM
24/12/2022 2:41 PM
12/12/2022 12:45 PM
08/12/2022 4:07 PM
26/05/2022 8:26 PM
24/04/2022 3:12 PM
14/04/2022 2:14 PM
03/04/2022 4:15 PM
27/03/2022 7:30 AM
22/03/2022 10:57 AM
18/03/2022 7:46 AM
10/01/2020 9:02 AM
09/01/2020 2:10 PM
05/01/2020 11:58 AM
02/01/2020 7:09 PM
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.