13 YIL!
İnsan hayatında 13 yıl oldukça uzun bir zaman!
Türkiye’de 13 yıl hayatiyetini sürdürebilen şirket sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır.
Emekliassubaylar.org sitesinde yazmaya başlayalı 13 yıl dolmuş, gururla belirtmeliyim ki bu sitede ilk yazanlardanım.
Şöyle geriye dönüp baktığımda çok şey hatırladım.
Sosyal medya yok gibiydi, TEMAD’ın sitesi vardı, yazdıklarınız sansürlenirdi, zülfü yâre dokunacak yazılar çöpe giderdi, sensin TEMAD, en iyisin TEMAD, iyi ki varsın TEMAD demeyen yazılar yayınlanmazdı.
Bir site kurma fikri doğmuştu aramızda, astsubayın özgür sesi olacaktı, oldu da, eksiklerine, yanlışlarına rağmen hedefine vardı da, 13 yıldır halen okunuyor olması bunun kanıtı değil midir?
Ersen Gürpınar ağabeyim, müthiş bir birikime ve arşive sahip Halil Ergenli arkadaşım, Ahmet ÇAM büyüğüm, Orhan Kaya kardeşim, her yazısını büyük zevkle okuduğum, kalemine hayran olduğum değerli ağabeyim rahmetli Mehmet Ali KILINÇ, rahmetli Ahmet SÖZEN ağabey ve adını hatırlayamadıklarım beni bağışlasınlar, bir çok astsubay sevdalısı.
Bir kişiye ayrı paragraf açmam gerek. Sevgili kardeşim Semih KOÇ, onca sağlık sorununa rağmen, bir kez bile şikayet etmeden, gece-gündüz geri planda siteyi ayakta tutmak için, hiçbir çıkar beklemeden çaba gösteren kocaman yürekli kardeşimi bir kere daha sevgi ve minnetle anıyorum.
Neden yazıyordum, neler yazıyordum?
Gözlemlerimi paylaşıyordum her şeyden önce… Dört çocuğu yetim bırakıp 3/3 nden emekli meslektaşımın eşi geçinemediği için en küçük çocuğunu, kızını güveneceği bir aileye evlatlık vermek istiyordu.
Yazmalıydım.
Bir gece yarısı -10 derecede donmamak için sığındığım bir taksi durağında taksi beklerken, durakta değnekçilik yapan kişinin emekli astsubay olduğunu öğreniyorum. Taksi sürücüleri telsizden “başçavuş” diye anons ediyordu.
“Başçavuş, durakta araba var mı?”
“Başçavuş, durakta müşteri var mı, on dakikaya duraktayım”
Her anonstan sonra telsizi kapatınca istisnasız küfür ediyor. Derme çatma bir kulübecikte bir elektrik sobası ile ısınmaya çalışıyor. Ben de emekli astsubayım diyemedim.
Bir meslektaşım, arkadaşım yaz günü yürüyerek kuryelik yapıyor, susuzluktan böbrekleri iflas ediyor, hastanede ziyaret ediyorum.
Yazmalıydım…
“Neden” diyorum.
Yüzüme kızgın bakıyor, “iki çocuk üniversitede, ne yapsaydım” diyor!
Ben şanslıydım, yurt dışı daimi görevde bulunmuştum, emeklilikten sonra oldukça iyi işlerde çalışmıştım.
Ama ne yazık ki benim kadar şanslı değildi çoğu meslektaşım. Kendim için değil, meslektaşlarım için yazmalıydım.
Yazdık.
Bir katkımız olduysa ne mutlu!
Emin olduğum bir şey var, elimizden geleni yaptık, vicdanım rahat.
Bu mazlum toplum için taş üstüne taş koyan herkese saygıyla!
Nice 13 yıllara.