Dolar 33,8935
Euro 37,6010
Altın 2.814,30
BİST 9.685,49
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 30°C
Parçalı Bulutlu
Ankara
30°C
Parçalı Bulutlu
Paz 25°C
Pts 26°C
Sal 26°C
Çar 24°C

Çözüme Giden Yolda Panel

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
10/03/2011 8:14 PM
4

Bundan elli yıl  önce, 1951-53 yılları arasında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Toplum Bilim üzerine vermiş olduğu dersin “Toplumsal Kurumlar” bölümünde örgütün faydalarına ilişkin olarak Prof.Dr. MERAY:

“Eğer beş kişi, beş diğer oyuncuya karşı bir topu bir sepete geçirmeyi amaç edinmişse, bunların karmakarışık konuşmasından ziyade, planlı, sistemli bir şekilde hareket etmeleri amaçlarının gerçekleşmesi bakımından daha etkilidir. Basketbol tekniği işte bu amacın en etkili şekilde gerçekleştirilmesi için kurulmuştur.

Toplum içinde de ihtiyaçların tatmininde insanların örgütlü olarak hareket etmeleri, örgütsüz olarak hareket etmelerinden daha iyi sonuçlar verir. Yani örgüt, herhangi bir işi başarmak için etkili bir araçtır.

…tek olarak çalışan bir insanın bir günlük verimini (a) ile gösterirsek, örgütlü olarak çalışan 10 kişinin aynı zaman içindeki verimi 10 a değildir. Çünkü bu bir matematik sorunu değil, toplumsal bir sorundur. Bu verim dolayısiyle 10 a’dan çok fazla olur…” diyor.

Toplumsal Kurumlar “Mıknatıs Etkisi” Yapar…

Prof.Dr.MERAY Kurumsallaşmayı bir mıknatıs ile anlatmakta:

“Toplumsal örgütlerin hepsi olmasa bile pek çoğu bilinçli bir çabanın neticesidir…

Bir kâğıt parçası üzerine bir avuç çivi atsak, bu çiviler açık ve belli bir şekil meydana getirmezler. Fakat bu kâğıdın altına bir mıknatıs koyarsak, kâğıtta dağınık duran çiviler, mıknatısın görünmeyen şekli etrafında toplanırlar.

Bir toplumsal grubun üyeleri için de aynı şey geçerlidir… Nasıl mıknatıs  çivileri belli bir şekilde bir araya getiriyorsa, toplum üyelerinin müşterek arzuları da, örgütlenmeyi doğurmaktadır. İşte bu şekilde, insanın bazı temel ihtiyaçlarının tatmini için tesis edilmiş, örgütlenmiş usullerin, kuralların bütününe ‘toplumsal kurumlar’ adı verilmektedir.”

Türkiye’de örgütlenebilmek…

Örgütlenmek için öncelikle örgütlülüğün yukarıda da belirtilmiş olan faydalarının bilincinde olmak gerekiyor… Bilincinde olduktan sonra kanuni engellere rağmen örgütlenmeyi gerçekleştirmek gerekiyor… Daha geçen yıl olduğu üzere hakkını aramak için eylem yapan memurlar, “örgütlenme önündeki engeller kaldırılacaktır” savlarına rağmen, hükümetçe engellenmek istenip, iş bırakanlara yönelik olarak “haklarında yasal işlem yapılacaktır”, denilmedi mi? Buradan da anlaşılacağı üzere gücü elinde bulunduranların, bilinçli toplum söylemleri söylemden öteye geçememekte…

Yaşam içindeki sosyal, ekonomik, kültürel dengeyi sağlamakta büyük etkisi olan örgütler, dengeyi kendi lehine tutmak isteyenlere karşı mücadele vermekte, en işlevsel araç… Bu nedenle, gücü elinde bulunduranlar, sözlü olarak, gerektiğinde kamuoyu önünde örgütlenmeden yana olduklarını belirtseler de, uygulamalarda meydana getirilen engeller, aslında bilinçli, örgütlü toplum istemediklerine dair, kendilerini ele vermekte…

Üst düzey kamu personeli sistem tarafından gözetilirken; sendikalaşması ve dolayısıyla hak ve hukuklarının alınması, çıkarılacak olan yasal düzenlemelerin daha başında iken müdahale etme ve dengeyi sağlama hakkından yoksun bırakılmış olan alt düzey kamu personellerinin örgütsüzlüğü adaletsiz gelir dağılımı başta olmak üzere, maddi ve manevi hak kayıplarını da beraberinde getirmekte…

Türkiye’de, belki de en fazla maddi ve manevi hak kaybına uğrayan kamu personellerinden birini oluşturan silahlı kuvvetlerin zimmet, nöbet, eğitim, idari faaliyetler, terörle mücadele açısından ağır yükünü taşıyan astsubaylar, yıllardır haklarını alamamanın yanı sıra, kimi zaman öylesine yasal düzenlemeler yapılıyor ki, bir öncekine göre, durduk yere hak kaybına da uğramakta olduğunu da görebilmekteyiz…

Peki ama, neden hep astsubaylar hak kaybına uğruyor?

Yeterince yazılmış ve yazılmakta da olan ve silahlı kuvvetlerin halka açık olması sebebiyle, askerlik hizmetini ifa eden her Türk erkeğince de az-çok bilinmekte olan, astsubayın emeklilerinin yaşadığı sorunları, yazımızı uzun tutmamak adına, burada tekrar ele almaya gerek olmadığı kanaatindeyim…

Her Türk vatandaşının güvencesi, Çin, ABD, Hindistan, Kuzey Kore, Rusya, Güney Kore, Pakistan’dan sonra sayı olarak Dünya’nın 8’inci büyük ordusunun kara, deniz ve hava gücünün idaresine önemli katkılar sağlamış olan emekli astsubayın durumu, çalışan astsubayın geleceğini göstermesi bakımından bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır!

Kişiye maddi katkı  sağlasa da, maddi durumdan ziyade, başta bilgi ve görgülerini arttırmak ve devleti temsil etmek için yurt dışında bulunmuş olan idarecilerce, dış ülkelerdeki astsubayın maddi ve şekli durumlarının yeterince incelenmediği, uygulamalardan anlaşılmaktadır. Şekli bir husus olan, AB ülkelerindeki astsubayların rütbesinin nerede olduğunu dahi bilmeyen bazı üst düzey idarecilerin olması ise doğrusu hayret vericidir…

Astsubayın yaşadıklarından, gördüklerinden kaynaklı olarak ruhundaki derin izlerin hayatını nasıl etkilediği tartışılarak ortak bir çözüme ulaşılması, beraberinde, çalışma hayatını da içeren sosyal hayatın daha düzgün işleyişi açısından önemlidir… Yılların ötelenmiş, birikmiş sorunlarına çözüm, elbette ki bir panelde elde edilemeyebilir… Fakat yola çıkılmış olunur ki o da yolun yarısını katetmek demektir…

Şimdiye kadar, sosyal ilişkiler, basın ve internet yoluyla dile getirilen hususlara Kurumsal nitelikte, bilimsel bir bakış sağlamak maksadıyla “Yeni Oluşum Grubu”nca konunun “Panel” düzeyinde tartışmaya açılması, son zamanlarda, Türkiye’de görülen en önemli bilimsel faaliyetlerden birini oluşturmaktadır! Türk toplumunun üyesi olan bir meslek grubunun emeklileri, meselelerini açık seçik olarak bir panelde masaya yatırmaktadır… Faaliyetin desteklenmesi, katkı sağlanması ve sürdürülmesi gereklidir. Paneli düzenleyenlere ve katılımcılara şimdiden başarı dileklerimizi yolluyoruz…

Orhan KAYA

Kaynak:

Prof.Seha L.MERAY, Toplum Bilim Üzerine, hil yayın, 1.basım, Ağustos 1982, Cağaloğlu, İstanbul, Sa.142-144


YENİ OLUŞUM GRUBU PANEL DAVETİ:

panel

  • TÜM EMEKLİ ASSUBAYLAR DAVETLİDİR!

YORUMLAR

  1. Orhan ORHUN dedi ki:

    Üzmeyin BAŞBUĞ’umuzu belki zamanı el vermemiştir! Şimdi daha iyi muhasebe yapar…

  2. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Bizler 10 yıla yakın bir süredir özlük haklarımız hakkında mücadele veriyoruz ve beklenti içindeyiz. Birileri tarafından bu güne kadar avutulduk, uyutulduk. En büyük dost kazığını ise Genelkurmay eski başkanı E.Org. İlker BAŞBUĞ ve Temad önceki başkanından yedik. Bu arada 75’li yılların mücadeleci assubaylarının çoğu kabuğuna çekildi, TEMAD Gen.Bşk. ve İlçe TEMAD Bşk.ları da koltuk sevdasına düştüler. Bizlerin de çoğu duyarsız. Bizlerin yaptığı en güzel şey iki emekli meslektaşımız bir araya gelince maaş adaletsizliğinden yakınma ve bitmeyen askerlik anıları. Bunlar karın doyurmuyor artık bizler üniformamızı terhis edilirken kışlalarda bıraktık, bizlerin amiri yok hak arayınca ceza verecek. Peki neden onur mücadelesi vermeye çekiniyoruz?
    Bizim emeklilerimiz siyasetin içinde olduğu sürece bizler avucumuzu yalamaya devam ederiz.
    Polisler ile ilgili maaş zamlı bir haftadır gündemde olan bir konu ama yakında bir assubay kadar mesaisi olmayan polis, zamlı maaşı cebe indirecek.

  3. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Bu konu hakkında yorum göndermiştim, yayımlanmadı. Saygılarımı sunuyorum