Paşam buyurmuş, “assubayları tanımaya çalışıyoruz”
Suç bizde, anlatamamışız kendimizi, yoksa koskoca paşa anlayamayacak değil ya!
Öyleyse hatırlatma yapalım!
Paşam, hani siz yeni teğmen olarak her şeyi HARP OKULUNDA öğrenip kıtaya geldiğinizde, belki babanız yaşında sizin yaşınız kadar askerlik tecrübesi olan, belki sizin yaşınızda biri mutlaka vardı bölüğünüzde! Bölük başçavuşu derlerdi ona… Siz gelince ayağa kalkmış, yer göstermiş, katılışınızı yapmış odanızı göstermişti ya, işte o assubaydı!
Sınıfınızı bilmiyorum, kuvvetinizi de…
Bindiğiniz makam arabasının tamirini yapan, tankınızı tamir eden, tabldotta sizin için yemek çıkaran, paraşütünüzü katlayan, uçağınızın bakımını yapan, göklerde sizi adım adım takip eden, geminizin bakımını, işletmesini yapan, pilotsanız en kötü hava koşullarında sizi meydana indiren var ya, işte o assubaydı paşam!
Siz nöbetçi amirliği tutarken arka odada otururdunuz ya, ön odada her şeyle ilgilenen, o ölmeden kimsenin size ulaşmasına müsaade etmeyecek olan var ya paşam, işte o da assubaydı.
Güneydoğuda, çatışma alanlarında sizi çembere alıp, vücudunu, göğsünü size siper eden, sizi canı pahasına koruyan da assubaydı…
Paşam, vatanına ve ekmeğine saygı nedeniyle haklı-haksız kızıp bağırıp çağırdığınızda yutkunup başını eğen, göz yaşlarını içine akıtan, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi gelip görevini en iyi şekilde yapma çabası içinde olan kişi-kişiler var ya, işte onlar assubaydı.
Görevdeyken siz onun birkaç katı maaş alırken, lojmanda oturan siz, kirada oturan ve sadece rütbesi omuzda değil de kolunda olduğu için hastanede bile ikinci sınıf insan muamelesi yapılanlardı assubaylar paşam! Ordu evlerinde de durum aynıydı. Ordu evlerinde bir yatağa subayda 3 kişi düşerken, assubayda 15 kişi düşüyordu ya, işte onlar assubaydı paşam!
Külfeti assubaya yüklemiş, nimeti kendinize almıştınız, size okuduğunuz okullarda “hor görmediğiniz insanı yönetemezsiniz, assubayları hor göreceksiniz” gibi bir şey öğütlenmiş olabilir mi, sadece merak ettim paşam. Hani bizi anlamaya çalışıyorsunuz ya, biz de bazı şeyleri anlarsak birbirimizi daha iyi anlarız diye düşünüyorum.
Emeklilikte de durum değişmedi Paşam bilesiniz… Siz çalışırken aldığınız zaten yüksek olan maaşınızın %80’i ile emekli olurken zaten düşük maaşının %48’i ile emekli olan assubaylar paşam!
Paşam, ben anlattım ama siz gene de etrafınıza bir bakın, iş yapan, onaran, üreten, yöneten, kim varsa ve rütbesi omzunda değil, kolundaysa işte o ASSUBAYDIR Paşam.
Yazının başlığında sözleri Aşık Veysel’e müziği Fikret KIZILOK’a ait bir şarkının sözleri var, “YETER GAYRI YUMMA GÖZÜN KÖR GİBİ”
Paşam, Ergenekon, Balyoz gibi uyduruk davalarla Şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslar kurulurken, siz birbirinizi gammazlarken, bir tek assubay ihanet etmedi. Hiçbir şey bilmediğimizden değil, aslında çok şey bildiğimizden ama Türk Silahlı Kuvvetlerine gönülden bağlı olduğumuzdan ihanet etmedi hiçbir assubay. Çünkü onlar assubaydı paşam!
Yeter gayrı Paşam…
Çevrenizde bir astsubay vardır, size google’dan bulup Fikret KIZILOK’un “YETER GAYRI YUMMA GÖZÜN KÖR GİBİ” şarkısını dinletsin!
Bir dinleyin, kim bilir belki bir şeyler değişir paşam!