Saygıdeğer Arkadaşlarım
YİBB. Komutan’ının 3 yıl emir assubaylığını yaptım. Hakikaten saygıdeğer, zeki, önyargısız, adaletli, bilgili biri idi. Sanırım konsey tarafından bu yüzden emekli edildi.
İstanbul 1’nci ordu plan tatbikatına katılacaktık, mesajla kimlerin katılacağı ordu’ya bildirildi. O tarihlerde emir assubaylıklıkları yeni bir uygulama. Ayrıca kolordu komutanı seviyesinde birinin emir subayının assubay olduğunu tahmin etmedikleri için bana Kalender Orduevi’nde suit bir oda vermişler ama hazımsızlar! Benim başçavuş olduğumu görünce ertesi gün tamirat bahanesi ile odamı değiştirip arka taraftaki bir odada kalmamı istediler. Komutanımız buna şiddetle karşı çıktı. Kendisi ile konuyu tartışırken;
“Komutanım, biz ne tahsilimizi, ne müfredat programımızı, ne statümüzü ne de tipimizi kendimiz tayin ve tespit ediyoruz! ‘Emir subayı astsubay olunca tekli kordon, subay olunca üçlü kordon taksın’ diye kıyafet kararnamesini değiştirenler, ‘astsubay olmak için lisans veya yüksek lisans mezunu olmalıdır‘ desinler, tipimiz hoşa gitmiyorsa da mülakatta istedikleri kriterleri uygulasınlar. Bu düşmanca tavır nedir?“
diye sormuştum. Komutan, ön yargılara karşı çaresizliğini dile getirmiş, benim gönlümü alacak birkaç söz söylemişti.
Evet bizim kanımızın rengi yeşil! Biz Türk ordusuna değil, Yunan ordusuna hizmet ediyoruz! Müşterek tatbikat için Türk ordusunda bulunuyoruz! Onun için mi bize ön yargılı bakılıyor? Bu nasıl bir zihniyettir? Şimdi size bu konuda çarpıcı bir örnek vermek istiyorum;
1964 yılında, ilk kez K.K. Asb. Snf. Hzl. Okulları lise seviyesine çıkarıldı. Ardından diğer kuvvetlerde de bu uygulamaya geçildi. Ama, MEB. Talim Terbiye Kurulu bizim lise ve muadili okul mezunu olduğumuzu, ancak ‘bizlerin mücadelesi sonucunda‘ 1995 yılında kabul etti!
Bunun tek nedeni, bizlerin yüksekokula devam etmemizi engellemekti! Tüm engellere rağmen, bizler yüksekokulları bitirmeye başlayınca, derece terfi yapmamızı engellemek için bu kez zamanın Cumhurbaşkanı Anayasa mahkemesine dava açtı. Dava’da “assubayın emsali subaydır. Emsallerinin başlangıç derecesine bir derece ileve edilmesi Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.” gerekçesini ileriye sürerek maddenin tamımın iptalini talep etmişti.
Anayasa mahkemesi oyuna gelmedi. Maddenin tamamın değil sadece “üst derece verilir” ibaresini iptal etti . Bunun üzerine tüm yüksekokul mezunu assubaylar subaylarla birlikte aynı dereceden göreve başlamış kabul edildi. Hukukun guguk olduğu bir ülkede devreye bu kez AYİM girdi. “Assubayın emsali subay değil, 657 sayılı devlet memurları, kanunundaki genel idari hizmetler personelidir (yani büro memurları)” kararı ile bizleri mağdur etti.(Anayasa Mah.16.3.1976 gün 1976/15-AYİM 1.12.1978 gün ve 1978/572 sayılı kararları)
Bu durumda ya Cumhurbaşkanı yalan beyanla Anayasa mahkemesini yanılttı ya da AYİM hukuka aykırı karar verdi. İki ucu boklu değnek. Neresinden tutarsan tut !..
Sağduyu sahibi herkesin birleşeceği tek ortak nokta, EĞİTİMİN gerekliliğidir. “Yüksekokul mezunu assubayın ülke ve TSK’ya zararı mı olacak? Neden engelleniyor?” sorusuna tek yanıt; tahakküm duygusu ve üstün olma kompleksidir!…
Assubayların taleplerinden olan, okullarının lisans seviyesine çıkmasını engelleyip, fakülte mezunlarının assubay olmaları uygulamasına son vermekle yetinmeyip, kendi hesabına yüksekokul bitirmesine, yüksek lisans yapmasına engel olacaksınız ama, subayınıza gerektiğinde maaş ödeyerek ‘hukuk mezunu assubaylar olduğu halde‘, 5 yıl maaşlı izin vererek, hukuk fakültesinde okumasını ardından da devlet desteği ile milyon dolarlara mâl olan bir sistemde yüksek lisans yapmasını sağlayacaksınız!…
Bu nasıl bir zihniyettir? Hiç kimse “yüksek lisans konularında verilen eğitim, assubayların görevleri ile ilgili değildir” gibi sığ bir mazeretin arkasına saklanmasın! Bizim vatanseverlik duygularımızı daha fazla istismar etmesin!
Demokrasinin olmazsa olmazı, adalet ve eşitliktir. Demokrat kimliği ön plana çıkan Sn.Genelkurmay Başkanı’mızın bu ve buna benzer önyargılı adaletsizlikleri önlemesini, TSK personeli arasındaki ayrımcılığı son vererek, sosyal adaleti gerçekleştirmesini diliyorum.
Saygılarımla.
[b]Sn.Mustafa ÇOŞKUN’un mesaj panosundaki yazısı konunun ilgisi nedeniyle buraya alınmıştır[/b]
Bugüne kadar merak ettiğimiz ve endişe duyduğumuz konuları zaten sayın başkana buradan ileterek yanıtlar bekledik söyleşideki kararlılık memnuniyetimizdir, lakin site yönetiminin daha birçok sorumuz vardı bunlara net yanıt aldık ama mücadele stratejisi gereği başkanın ricası ile şimdilik yayınlamadık açıklamaları da önemlidir.Site yönetimi ve sayın başkana teşekkür ediyoruz, temsilcimize haklı mücadelemizde başarılar temenni ediyoruz.
Sayın Başkanın, siyasi bir söylem içine girerek mevcut popüleritesini kaybetmeyecek kadar zeki olduğunu düşünüyorum.
Bu yorumu yaparken kendim için ise: Siyasi eleştiri yapmak, bir siyasi tavır belirleyerek ona göre yorum ve değerlendirme yapmak kesinlikle benim tutumum değildir. Bizler adına hak mücadelesinde doğru ne ise onun peşinden gitmek değişmez ve değiştirilemez inancım olmaktadır.
Bu inancım gereği; hepimiz biliyoruz ki, teammüller gereği, bizlerin tüm özlük ve sosyal hakları ile ilgili teklifler, Gnkur.Bşk.lığınca hazırlanarak MSB.lığına gönderilmektedir.
Silahlı Kuvvetlerin tüm işleyişini ve her personelini yakından ilgilendiren üç ana yasa mevcuttur.1. İç Hizmet Kanunu 2. TSK Personel Kanunu 3. Askeri Ceza ve Disiplin Kanunu.
Gnkur. Bşk.lığının hazırlayıp, hükümete teklif ettiği Askeri Disiplin Yasası; daha önce hiçbir hukuk normunda suç olarak tanımı yapılamayan ve amirler tarafından suç olarak görülüp, kendilerine tanınan yetkilerle bu fiiller Disiplin Tecavüzü olarak cezalandırılmaktaydı. Ulusal ve Uluslararası hukuk çevrelerinden alınan yoğun tepki ve itirazlar sonucu bu kabahatler artık YASA NORMU haline getirilmiş ve itirazların önü bu yasa ile kesilmiştir.
Buradan şunu söylemek istiyorum. TEMAD’ın bu konu hakkında yaptığı itirazlar hükümet tarafından dikkate dahi alınmamış, Gnkur.Bşk.lığının hazırladığı Disiplin Yasası Teklifi aynen yasalaşmıştır.
Şimdi İkinci önemli yasa teklifi yapılmak üzeredir. Taslak metinden okuduğumuz kadarı ile:
a. Başlangıç derece ve kademesindeki haksızlık devam etmektedir.
b. Assubaylar kendi aralarında tazminat kategorilerine ayrıldığı gibi, subaylarla mukayese bakımından sanki sus payı verilmiş görüntüsü vardır.
c. Başlangıç derecelerinin Fak.Mez.8/1, Yük.Ok.Mez.9/2 ve Lise Mez.10/1 olarak Gnkur.Bşk.lığınca 2012 Yılında MSB.lığına teklif edildiği, MSB.lığınca da, kanun tasarısı şekline getirilerek, BAŞBAKANLIĞA gönderildiği, MSB.nı Sn.YILMAZ’ın 12 Temmuz 2012 tarihli yazısı ile TBMM gönderilmiş ve soru önergesine cevap olarak kamuoyuna duyurulmuştur..
Her nedense, Gnkur.Bşk.lığının hükümete, 8/1 ve 9/2 olarak yaptığı yasa değişiklik teklifi, 926 Sayılı Kanunun Değişiklik Taslağına tekrar 9/3 ve 9/1 olarak girmiştir.
Bu geri dönüşe sebep, Gnkur.Bşk.lığı mıdır? Ciddi bir kurum, birkaç ay önce yaptığı tekliften vaz mı geçmiştir? Yoksa hükümet çevrelerinin itirazı sonucunda mı vazgeçilmiştir? Bu durum sorgulanmış mıdır? Açıklığa kavuşturulması zorunlu değil midir? Bu sorunun nedenleri ve hangi kurumun sebep olduğunu öğrenmek meslektaşlarımızın hakkı değil midir?
926 Sayılı Personel Kanunu Tasarısındaki olumsuzlukların giderilmesi de aynen Askeri Disiplin Yasasındaki gibi mi olacaktır? Kısaca ikinci ana kanunda iki- sıfır kayıp mı olacaktır? TEMAD’ın müdahilliği sonucu, Gnkur.Bşk.lığına, daha da önemlisi hükümete olumlu bir etki sağlamış mıdır?
926 Sayılı Kanunun Değişiklik Taslağı aynen yasalaşırsa, sorumlu Gnkur.Bşk.lığı ve hükümet hangi taleplerimize olumlu cevap vermiş olacaktır?
Gnkur.Bşk.lığının yıllarca yaptığı ezberlenmiş, kronik bir açıklaması vardı: Mealen: “TSK.lerinde özlük hakları ile ilgili çalışmalar bir bütün olarak ele alınmakta, bu husustaki çalışmalar İHTİYAÇ DUYULAN ZAMANLARDA tüm personeli kapsayacak şekilde yapılmaktadır.” Denilmektedir.
Kısaca, Gnkur.Bşk.lığı kendisi ihtiyaç duyduğunda, istediği teklifleri hazırlayıp gönderiyor, hükümet de aynen yasalaştırıyor.
Tekraren soruyorum: İkinci ana Kanun olan 926 Sayılı Kanunda bizlerin ve bizim STK.nun etkisi olabilecek mi? Olmayacaksa ne olacak?
Egri oturup dogru konuşmak gerekirse bu güne kadar merak edip de yanıt alamadıgımız soruların çogu sorulmuş Sayın KESER’e. Ancak yanıtlar şeffaflıktan ve doyuruculuktan çok uzak.Sanki yasak savılmış gibi yanıtlar verilmiş.Açıklamalar bir giz perdesinin ardına saklanmış ve bu yapılırken de sınıf çıkarlarımız öne sürülmüş.Sayın KESER günümüzdeki bütün kurum ve kuruluşların yönetim şeklindeki en önemli kıstaslardan olan şeffaflık ve katılımcılık gibi olmazsa olmazları es geçmiş.”Ben sizin babanızım.Ben ne dersem o olur…!” mantıgı ile neredeyse bütün soruları kaçamak yanıtlamış.Söyleşi ile ilgili tek tek sorulacak o kadar çok soru var ki yazmakla bitmez.Bir kaç örnek verelim.Dergi ile ilgili sorulan soruya ve verilen yanıta bakar mısınız? Sanki dagıtımı kimlere yapılıyor denilmiş.Bir başkası;”Arkadaşlarımıza “hukuki destek saglanıyor mu?” sorusunun yanıtı “Hukuki bilgi veriliyor” şeklinde. Bilgi vermekle hukuki destek saglanmış mı oluyor acaba? Sayın Başkan haksızlıga ugrayıp avukatlık destegi isteyen çalışan arkadaşlarımızın çıglıklarını duymuyor olmalı. Sayın Başkana son soru; bir kardeşimiz aylardır yazıyor ve soruyor “Beni ihraç eden Şube Başkanına mı geri dönüş için müracaat etmem gerekiyor…? “Bu şube başkanı hayır derse ne yapması gerekiyor acaba? Seni genel kurul affetti ama bir de şube başkanının affına mazhar olman gerekir mantıgı ile mi geri dönüşler saglanıp bütünlük saglanacak? Yoksa arkadaşlarımız hukukun eşit ve adil kollarına mı sıgınacak?
Sosyal haklarımız konusunda da “BİZ AÇIZ DİYORUZ” Başkan ilaç öneriyor.Ama hepsinin üzerinde de “TOK KARNINA İÇİLİR…!” deniliyor diyerek kapatalım konuyu.Başkanımızı daha fazla üzmeden…
Bahsettiğiniz üzere bizim evvelden beri devam eden rüzgarımız sn gen bşk ile birlikte fırtınaya dönüşmüştür. O dönem büyük bir çoğunluğu da maddi bir beklenti içerisinde olan camiamızın belli köz ve kıvılcımları bu fırtına ile birlikte alevlenmiş; büyük bir yangın beklentisi yaşadığımız o heyecanlı günler sonunda tekrar eskiden olduğu gibi küllenmiştir. İlgisiz, sorumsuz ve gamsız meslektaşlarımızın bu fırtına ile katılımını sağlayarak, camiamızda büyük ve kalıcı bir birliktelik sağlama fırsatı tüm ikaz ve uyarılarımıza rağmen (geri tepilerek) kaçırılmıştır. Halen de açıklamalar yeterli ve tatminkar değildir. Her zamanki gibi temkinli,dikkatli bir şekilde mücadele stratejisi devam etmekte ve 1’incisinde olduğu gibi şu anda taslağını esefle okuduğumuz 2’nci kanun da elimizden kaçmak üzeredir. 3’üncüsünün sonucu da bugünlerden bellidir (perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğu kadar). NET VE EMİN OLDUĞUM BİR HUSUS VARDIR Kİ; HAZIRLIĞI,TASLAĞI VE KANUNLAŞMASI ESNASINDA MÜDAHİL OLAMADIĞIMIZ VE DÜZELTEMEDİĞİMİZ KANUNLAR BİR DAHA DÜZELTİLEMEYECEKTİR (2100 YILINA KADAR) MAALESEF “BUGÜN 1930’LARIN KANUNLARI İLE YÖNETİLİYORUZ” VB SLOGANLARIMIZDA BİR KAÇ YIL İÇERİSİNDE KAYBEDECEĞİMİZ DEĞERLERİMİZ ARASINDADIR.
NOT: BU MENSUBU OLDUĞUM VE GURUR DUYDUĞUM CAMİAM ADINA BİR ÖZ ELEŞTİRİ OLUP, HEDEFTE KİMSE YOKTUR.YANLIŞ ANLAŞILMAMAK DİLEĞİYLE…SAYGILARIMLA.
Sayın genel başkanımızın mütalaasını yeterli bulmadım. Bazı görüşlerine katılmıyorum. Sivil toplum örgütlerinin yatay çalışmalar yapmadığını söylüyor. Bunu ciddiyetle bağdaştırıyor. Eski yönetimin mesaj sayfası olmasaydı şu an yine onlar göreve devam ederdi. Ayrıca Türkiye’de ciddi sivil toplum örgütleri olsaydı Hülya Koçyiğit akil adam olmazdı. Konuşmaktan korkan beklentilere esir edilen bir topluma dönüştük.
Sayın başkanın da röportaja göre ifade ettiği gibi TEMAD AR-GE de sınıfta kalmıştır. Böylesi önemli bir konu ihmal edilirse SAyın Demirel gibi yapılan kilometreler övünç vesilesi olur.
TEMAD dergisinin son sayısını hiç beğenmedim. Emeğe saygısızlık etmek istemem, ancak günden güne gelişeceği yerde gerilemiş buldum. Kocaman resimlerle geçiştirilmiş.
Çok kasıntılı ve kasavetli bir röportaj olmuş. Keşke strateji gereği suskunluğun süresi sorulsaydı. Strateji bizim mi , başkasının mı diye bir güven sorunu gelişmektedir. Sosyal medya direnişi misyonunu tamamlamıştır. Basındaki yazı dizileri misyonunu tamamlamıştır. Artık insanlar aynı konuları fazla konuşmaktan usanıp birbirlerine sataşmaya başlamışlardır. Siyasal bölünmeler başlamıştır. Ana konunun havası dağıtılmıştır.
Bizler, yönetimi destekleyen bireyler olarak düşüncelerimizin gözardı edilmesine eyvallah desek de desteğimiz bir yere kadardır. Ciddi olarak kitlesel eylem veya bireysel çıkışların önünün açılmasına lüzum vardır. Lümpen ve çocukça eylemler bizim ses duyurma fantazimiz olarak kalacaktır.
Bir emekçi olarak halka değil muhatabımıza seslenmeliyiz. Muhatabımız hükümettir. Altın vuruşu yapmalıyız. Ya Türkiye bu demokratik başkaldırıya cevap verecek, ya da totaliter antidemokratlık adına bir tarih yazarak bizim mesleğimizi ve derneğimizi bir kin duygusuyla husumetle tarihten silecektir. Sayın başkandan hodri meydan beklerdim. Gemileri yakmasını beklerdim. Hala bekliyorum. Saygılarımla…
Sn.Başkanın açıklamalarını eleştirmek kolay da daha önce 9 yılımızı boşa geçiren bir yönetim aklıma gelince bir şey söyleyemiyorum. Ben de özellikle sözlere rağmen personel yasasındaki eksiklikleri mahalle bekçisinden daha önemsiz kabul edilmeyi kabul edemiyorum. Kararlılıkla başaracağız.
11 yıldır assuaylar bu kadar adaletsizlik eşitsizlik görmemiştir. 1/4 verildi 0+0=0.00000 .Kimseyi kandırmasınlar ben 27 yıldır çalışıyorum 12 tayin gördüm. Kazan mı kaldırtmak istiyorsunuz?.. Vatan, Millet, Sakarya Bunlar gavuz gapçık boş laf, gerçek olan yayınladığınız tablodaki yarbaya 4500 gösterge verilmesi vatan millet 4500, 5600,6500 7800 ek göstergeler başkaları için, demek ki ben anladım ki vatan millet para, para, para assubaya da 1/4’ü= 0+0=0.0000=%0.0 …
Arkadaşlar TEMAD 1 yıldır TV,Radyo,Gazetelerde assubayların durumlarını anlattı sağır sultan da duydu TESUD hiç bir proğrama katılmadı iyi de para alıyorlar, ek gösterge zamları nereden çıktı? Benim canım çıksın… Bu ne ya assubaylar bangır bangır bağırıyor açızzz diyor yanlış anlattı herhalde başkanımız, Sn.Ahmet KESER SUBAY dedi mi ben duymadım…
ERDAL GÜNŞER abi elini öpmek geldi birden TEMAD mesajını iletti hedef kitle algıladı ama ciddiye almadı sonucu görelim politikası devrede. Son adım (ALTIN VURUŞ) örgütlenme zamanı, ordu evlerinde 10 kuruş çay ucuz diye oralardan çıkmayan abilerim meydanlarda hak arama zamanı kalemin ucu subaylarda, bizler de ancak meydanlarda olabiliriz.
Önceki yorumuna eklendi (M.E.A.)
–
Arkadaşlar TEMAD 1 yıldır TV,Radyo,Gazetelerde assubayların durumlarını anlattı sağır sultan da duydu TESUD hiç bir proğrama katılmadı iyi de para alıyorlar, ek gösterge zamları nereden çıktı? Benim canım çıksın… Bu ne ya assubaylar bangır bangır bağırıyor açızzz diyor yanlış anlattı herhalde başkanımız Ahmet KESER SUBAY dedi mi ben duymadım…
Önceki yorumuna eklendi (M.E.A.)
–
ERDAL GÜNŞER abi elini öpmek geldi birden TEMAD mesajını iletti hedef kitle algıladı ama ciddiye almadı sonucu görelim politikası devrede. Son adım (ALTIN VURUŞ) örgütlenme zamanı, ordu evlerinde 10 kuruş çay ucuz diye oralardan çıkmayan abilerim meydanlarda hak arama zamanı kalemin ucu subaylarda, bizler de ancak meydanlarda olabiliriz.
Sayın Genel Başkanımızın “Yatay Çatışma” ifadesini “Yatay çalışma” olarak algıladığım için bu yazının altındaki diğer yorumumda buna yönelik eleştirel bir cümle kurmuştum. Yanlış anlamaya dayalı bu cümlemin oluşturduğu olumsuzluktan dolayı özür dilerim.
Merhaba;
“Mücadele stratejisi” gereği yayımlanmayan soru-cevap bölümünü bilmeden yapacağımız yorumlar, yarım yamalak kalacak olsa da, konu hakkında birkaç kelam etmek gerekir. Soruların yanıtlardan daha net olduğunu, yanıtların genelde muğlak olduğunu söylemek mümkün.
Ben, 20.10.2012 Ankara yürüyüşünde ve 10.03.2013 İstanbul toplantısında bulundum. Yeni yönetimin, eski yönetime rahmet okutacak kadar girişken, atak ve başarılı olduğunu teslim etmekle birlikte; daha çok yapılacak iş olduğunu da eklemek gerekir.
Stratejinin getirdiği suskunluğun süresi, yönetimden birdenbire ayrılan iki yöneticinin neden bu yolu tercih ettiği, web sitemizin üyelerin bilgileneceği netlikte neden güncellenmediği vs. gibi çoğaltılabilecek sorularımızın yanıtlarını sabır, metanet ve hoşgörü sınırlarımızı zorlayarak, bu süre zarfında da TEMAD’a olan güven ve desteğimizi sürdürerek bekleyeceğiz.
Saygılarımla…