T.C.O.
T.S.K.
K.K…
İlk iki rumuzun ne olduğunu bilirsiniz yârenler.
Lâkin üçüncüsünü bugün ilk defâ işiteceksiniz.
Ve ne olduğunu bugün öğreneceksiniz…
Ne demiş ebemiz dedemiz?
Bilmemek değil,
Öğrenmemek ayıp!
Ne var bunda?..
Dünya her gün bir çuval dolusu yeni bilgiye uyanıyor diyorsanız.
Biraz dayançlı olunuz…
Bizler için alelâde bir bilgi değil!
Yonan gâvuruna son darbeyi vurup
Sıçdıkları yere gadar govalamaya and içdi.
Bu maksatla Başkomutanlık Meydan Muharebesinin harp planını görüşmek üzere geldi.
Şehrimizi şereflendirdi.
Övünçlüyüz!..
Gaymak,
Halı…
Şehrimizin şöhretlerindendir.
Sucuğumuz da meşhurdur. Dadına bakmışdır, Nejdet Bey iyi bilir!
Fakat bunların hepsinden pek daha meşhur bir hazinemiz var şehrimizde; Büyük Utku Anıtı.
Atatürk’ün “Büyük Utku’yu en iyi anlatan anıt!” diye tarif etdiği Anıt, memleketim Afyonkarahisâr’dadır.
İstiklâl Harbinde düşmanı ezen ve Cumhuriyeti tesis eden kahraman subaylar, ona “T.C. Ordusu” dedi.
Câhil insanlar bilmese de
Gâfil insanlar görmezden gelse de
Hâin insanlar yazmasa da
İstiklâl Şairimiz Mehmed AKİF, irâd etdiği İstiklâl Marşı’mızda ona “Kahraman Ordumuz” dedi,
Coni’nin pışpışlamasıyla 27 Mayıs darbesini tertipleyen Amerikan mamacısı subaylar da
Gıçı boklu Coni’nin ağzıyla isim verip ona; “Türk Silahlı Kuvvetleri” dedi.
Ve sıra geldi Nejdet Bey’e…
Bir vakit sonra kendisine incili bir vahiy daha nüzûl eyledi!..
Kendi döneminde askerin itibarsızlaştırılmasına zirve yapdıran Nejdet Bey;
Kendisini memur,
Yedi bin senelik mâzisi olan
Silâhını elinden bırakdırıp kışlaya hapsetdiği
Yedi yüz binlik askerden müteşekkil orduyu da arkasına alıp
Kamunun bir kurumu yapdı…
Kahraman asker,
Bir anda
Memur oldu!
Şimdi artık o gahraman gomutanlarımız kendilerine
Devlet memuru,
Kıyafetini giydikleri teşkilâta da
Kamu Kurumu,
Ya da
Kısaca
K.K. diyorlar!..
Kurum!!!
Ne zaman duysam bu sözcüğü,
Anamın
Kış vakdinde temizlediği
Soba borusunun içinde biriken
Tozumsu ya da tortulaşmış
Katran karası is gelir aklıma…
Bu fikrisâbit konusunda yalnız olmadığımı da iyi biliyorum.
Hangi kurumdansın?
Soba kurumundan!..
Yok, yok
Baca kurumundan!!!
Nerede askersin gardeş?
Kamu kurumunda!!!
Neyin komutanısın beyim?
Kamu Kurumu’nun!..
Kurumsal Kimliğin nedir gomutanım?
?!!……..
Madem artık başkalaşmaya uğrayıp
Kurum oldular
O zaman bir de kimlik olması gerekir,
Değil mi?
Peki, var mı?..
Bakacağız…
Bir siyâsi şahsiyet tasavvur edin.
Bugün söylediğini
Yârın
Gözlerini belerte belerte
İnkâr ediyor!..
Ne söylese,
Hangi kelimeyi diline alsa;
Kirletiyor,
Bozuyor,
İfsâd ediyor…
Ufûnet,
Nuhûset,
Necâset,
Kerâhet…
Değil elinin değmesi
Parmağı ile işâret etse
Mısmıl’ı
Mundar ediyor!..
Sen,
Hırsızlık diyorsun.
O, armağan, hediye diyor.
Sen,
Rüşvet, irtikâb, kul hakkı diyorsun.
O, hayır hasenât, diyor.
Kul hakkını yiyor!
Acem uşağına hayırsever işadamı diyor,(³)
Bakıyorsun
Dünyanın en büyük kalpazanı
Kaltabanı ve
Âdî bir caşıt olduğu çıkıyor ortaya!..
Bugün
Âdeta desdân yazdılar dediği
Kahraman dediği insanlara
Ertesi gün
Hâin diyor!…
Türk’üm diyor,
Anlıyorsun ki değil!..
Müslümanım diye gıçını yırtıyor,
Olmadığı
Paçalarından akıyor..
Bir askerî şahsiyet tasavvur edin!
Bir şey söylüyor;
Söylediğini
İnkâr etmiyor.
Fakat
İzâh da edemiyor.
Söz, ağızdan çıkar
Lâkin bizimki
Ağzından çıkardığının ne olduğunu
Kendisi de bilmiyor.
Ne dediği belli değil!
Aslında,
Keenlem yekûn!..
Millî Ordu’muza kumpas kurulduğunu en baş danışman ağzından yumurtalayınca (⁴)
Siyâset meydânı birden bire hareketlendi…
Bildik çamurlar,
Bilinmedik iftiralar,
Duyulmadık hakâretler,
Görülmedik beddualar,
Güngörmedik şetimler,
Lâğımdan beter
Kâzûrâtdan kötü kokular yayan
Gâliz atışmaların
Beşyüz dânesi yarım guruş…
Zemherir Fırtınasının kemik çatırdatan soğuklarında
Siyâset vasatında
Harâret harlandı,
Yülgü kılağılandı,
Nabızlar hızlandı,
Angara’nın gaygan siyâset yolları buzlandı,
Gönleşmiş
Kızarmayan yüz derileri tuzlandı…
Suhûnet ile rutûbet dahi
Hâfıza dumuruna uğrayıp
Kimliğini unutdu…
Askerî cihetde ise
Bu arsız kımıldamalar
İşgillendi…
Ayıpdır demesi
Ben buradan hafifce yellendim,
Onlar taaa oradan nem gapdı!
Yatak döşek nevâzil oldu..
Söz, gölge gibidir.
Söyleyenin peşini bırakmaz dediydik.
Dânesini dökmüş buğday başağı gibi
Kıyâm etmiş siyah saçlarımdan ben,
Söylediğin sözden,
Sen mesulsun.
Peşini bırakmaz!
Bir yeri,
Bir vakdi gelir
Söyleyenin yoluna çıkar.
Dediydik Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’da!
Boynu eğri
Gazcı Muammer’in yapdığı gibi
Gırmızılı Gadın’ın gözüne gazı
Galleşce sıkıp
Gorkakca sıvışamazsın.
O üfürdüğün söz,
Sabırlıdır.
Beklemekdir tek sermâyesi
Bir demi gelir
Yolunu çevirir.
Gırtlak kırk boğumdur, Yaşar Efendi.
Üfürmeden önce kırk kere ölçüp tartacaksın!..
Bakınız kim,
Ne dem,
Nerede,
Ne inci yumurtaladı!..
Basın-yayın denen şantajcı-tetikci ve yalan dolan mecrâsında
Küfür ile hakâret vecde gelip
Acemaşirân makâmından şen şakrak şarkılar terennüm eylerken
Genelkurmay Başkanlığımız boş durmadı.
Selâmlama topunun namlusuna itelediği kuru sıkı bir basın açıklamasıyla
Bir salvoluk kubur sıkdı.
Kamuoyuna saygıyla duyurduğu söze konu basın açıklamasında şöyle dedi Nejdet Bey;
Bizim makâlemize malzeme olan
Yukarıda gördüğünüz basın açıklamasının altıncı maddesinde üfürülen bir kavram ile alâkalı.
“Kurumsal kimlik!..”
Basın açıklamasını kıraat etdikden sonra şöyle bir düşündüm…
Bir Kamu Kurumu(!) olan ve
O kamu kurumunun görevlisi Nejdet Bey’in başkanı olduğu
Genelkurmay Başkanlığımızın bir kurumsal kimliği var mı diye!..
Bu ocağa üç on seneden ziyâde hizmet eden bir astsubay olarak bu kavramla ilk defâ müşerref oldum.
Aradım, taradım kendimce örütbağı…
Belki bulurum diye
Lâkin bulamadım.
Ben bilmiyorsam
K.K.’nın kurumsal kimliği yok demek değildir,
Elbet bilen birisi vardır dedim kendi kendime…
Bilen birisi olarak da karşımda bu kavramı fıslayan kurumu buldum; Genelkurmay Başkanlığımız.
Sorarım bu kavramı kamuoyuna duyurana
Onlar da bana fâş eyler dedim kendime.
Aldım guş ganedinden galemi elime,
Daldırdım hokkanın içinde
Gara dut gibi dalında gıpraşıp duran gara mürekkebe…
Dilekcemi yazıp bitirmiş olmanın verdiği huzur ile e.devlet sayfasına girdim.
Yeni bir dilekce sayfası açdım ve yukarıda temâşa eylediğiniz dilekceyi kesip yapışdırdım.
Şuurlu bir vatandaş olarak dilekcemi, sualin cevâbını bilen makâma gönderdim.
Başladım cevâbı beklemeye.
Sağolsunlar!
Çok bekletmedi Genelkurmay Personel Başkanlığımız.
Benim sorduğum sualime cevâp(!) olarak şu yazıyı gönderdiler.
gnkurper-pl-bimer@tsk.tr (gnkurper-pl-bimer@tsk.tr)
13 Ocak 2013 Salı, 2:49 PM
To: sukruirbik@hotmail.com
Başvurunuz, 4982 sayılı Bilgi edinme Hakkı Kanunu’nun “Kurum İçi Düzenlemeler” başlıklı 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilmiştir.
Bilgi Edinme Kanun’unu biliyordum. Hemen açdım sayfasını, buldum madde 25’i.
Şöyle diyordu o menşûr madde;
Sorduğumuz sual;
Sayın Komutanlarım;
Bir yandan basın açıklaması diye dünya âleme fâş ediyorsunuz
Diğer yandan kamuoyunu ilgilendirmez diyorsunuz.
Peki aldık kabul etdik de
Siz bu basın açıklamasını kime yapdınız Allahaşkına?
Bakınız!
Bir vatandaş olarak soracak bir sualiniz varsa bunu sorarsınız
Devlet kurumunu temsil eden memur, vatandaşın sualini etkin, süratli ve doğru olarak cevâplamak mecburiyetinde.
Genelkurmay Personel Başkanlığımızın bana gönderdiği şu yukarıdaki yazıda, benim sorduğumu sualin cevâbı var mı?
Yok!
Başkanımıza ne lâzım?
Sucuk lâzım!..
Bir de
Kurumsal Kimlik!..
Bize ne lâzım…
Bize,
Cevâp lâzım!
Birinci dilekceyle beni savuşdurduklarını zannedenlerin burnuna ikincisini dayadım;
İLGİ:
Genelkurmay Başkanlığımız cevâp verme konusunda gerçekden süratli çalışıyor.
Takdir etmek lâzım.
Fakat verdiği cevapda etkinlik ve doğruluk var mı?
Onu da
Aşağıdaki cevâba bakıp siz bulun gayrı…
gnkurper-pl-bimer@tsk.tr (gnkurper-pl-bimer@tsk.tr)
20.01 2014, 10:13 AM
To: sukruirbik@hotmail.com
Başvurunuz, Bilgi Edinme Hakkı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin “Başvuruların Cevaplandırılması” başlıklı 18’inci maddesi kapsamında soyut ve genel nitelikteki başvuru olarak değerlendirilmiştir.
Birinci dilekcemizi madde 25’den çöpe atan Genelkurmay Personel Başkanlığımız
İkinci dilekcemize verdiği cevâpda
Bu kez ray değiştirip
Madde 18’den çelme takdı.
Madde 18 nedir?
Madde 18- (……) Daha önce cevaplandığı halde aynı kişiler tarafından yapılan tekrar mahiyetindeki başvurular ile soyut ve genel nitelikteki başvurular işleme konulmaz ve durum başvuru sahibine bildirilir.
Bana diyorlar ki senin sorduğun sual “soyut ve genel nitelikde” olduğu için cevâp vermiyoruz.
Önce madde 25,
Sonra madde 28…
Oradan birisi işkembeden bir kavram üfürdü
Yeli, burada bizi süpürdü…
Somut bir soru,
Soyut oldu.
Soyut kurumsal kimlik ise
Tebahhur etdi.
Nejdet Bey bir konuşmasında ne demişdi? “Ben, bir kamu görevlisiyim.”(⁵)
Kamuoyu, Genelkurmay Başkanlarının bir kamu görevlisi olduğunu 90 sene sonra öğrendi.
Kamu görevlisi olduğunu itiraf etmekle
Nejdet Bey,
Kıt’a komutanı olmak iddiasından vazgeçmişdir.
Nejdet Bey kamu görevlisi olduğuna göre, demek ki kendisi de o kurumunun komutanı oluyor değil mi?
Peki, nedir o kurum?
Soba kurumu değil herhâlde…
Buyurun, kendi yazdıkları Kanun’dan öğrenelim ne olduğunu;
“Askerî hastane, okul, ordu evi, dikim evi, fabrika, askerlik şubesi, ikmal merkezi ve depo gibi askerî tesis ve teşkiller…”
Yedi yüz bin askerden teşekkül Ordumuz
Bir kamu kurumu oluyorsa,
Nejdet Bey de
Bu kurumun komutanı oluyorsa,
Söyleyin bakalım şimdi;
Nejdet Bey, aşağıda gördüğünüz hangi “kurum”un komutanı?
Sen
Depo komutanı olmayı seçdiysen
Biz ne diyelim?..
Kurumsal Kimliğin nedir Nejdet Bey?
Varsa
Söyle, bilelim.
Yoksa
Çık ortaya ve
Mertce
Yok de!.. Ve hemen Kurumsal Kimliğini tesbit etmeye başla.
Aklınıza getirdik diye de
Olmaz ya!
Bize bir teşekkür et!.
Sâir Bakanlıklara sual ediyorum
Ertesi gün cevâp geliyor.
Millî Savunma Bakanlığı’na,
AYİM’e,
Genelkurmay Başkanlığı’na soruyorum.
Sualimiz
Taş kesip geri bize dönüyor…
Niyet kötü oldukdan sonra
Hiçbir Kânun kâr etmiyor.
Dilekceler battâl oluyor,
Kelimeler mânâlarını yitiriyor.
Az daha zorlasak
Suçlu biz olacağız!
Kamu kurumu olan
Genelkurmay Başkanlığımıza
Sakın bir daha sormayın
Kurumsal kimliğiniz nedir diye!
Çünkü
Bilen hiç kimse yok oralarda!..
Şükrü IRBIK
(E) SG Tls.Astsb. III Kad.Kd.Bçvş.
Evet TEMAD yönetimleri ve bay Ahmet KESER’e biat etmeyi eleştirilere tahammülsüzlüğü görev edinmiş olanlar, bu aymazlıklara neden sessizsiniz? Vaatleri ve sitemizdeki mail kampanyasına verilen yanıtlar üzerine 9/2’den intibaklar,kıdemli başçavuşlara tazminatlar garanti diyerek genelkurmayı yok sayan açıklamalarla şubelere koşanlar 9/2 ve tazminatlar konusunda aciziyet içinde ve suskun.
Genelkurmay nizamiyesinden giremeyenlerin sorunları nasıl çözeceğini düşünüyorsunuz? Yanıtınızı bize vermeseniz de aynaya bakıp vicdanınıza verin;çünkü mazlumların ahına sizler de ortaksınız…
Sayın arkadaşlarım ; Hiç bir Temad noktası kişilerin çiftligi degildir.
Size verilen görevi ki kendi isteginiz ile aday oldu iseniz her türlü hesabı vermek zorundasınız.Yapılacak tek şey ilgili kuruma denetleterek
ak*kara ortaya çıkar.BU KADAR BASİT, BİR DİLEKÇE…!!!