Teşbihde hata olmaz, dostlarım!
Kibrit çöpünü, bize benzetirsek şâyet;
Kibritin kutusu da
İçinde yaşadığımız milleti ifade eder bir bakıma.
Kutuyu açıp baktığınızda,
Hepsi aynı gibi görünse de
Aslında hiçbiri diğerine benzemez.Kibrit çöpü vardır, bir amaç için yanar;
Kimi bir sigara,
Kimi bir ocak yakar.Kimi bir ormanı, bir evi yakar.
Kiminin yakdığı cürmünden büyükdür,
Kül eder, her şeyi kendisiyle birlikte.Kimi, yanıp tüketir kendini,
Hiçbir işe yaramadan!..
Açılmamış mektup misâli,Kimisi yanamayacak kadar cılız, incedir,
Yakarken kırılacak zannedersiniz,
Fakat bilirsiniz ki en iyi o yanar.Kimisi de epeyce iri, kalın…
Sanırsınız, yanınca, yeri göğü yakacak.
Çakınca görürsünüz ki
Fısss!.. diye bir ses çıkartır,
Kendisini bile yakamaz,
Alev alamadan kararıp gider.Hele şekilsiz bir kibrit vardır;
Nemelâzımcı, beleşci,
Acemi gelin gibi oyundan kaçan,
Mazeret üretme ustası…; (Sn. Rafet DURAN’dan)Pervane gibi döner oradan oraya
Suya yazı yazmayı marifet belleyip
Cin olmadan adam çarpmaya çalışır.
Yanıp aydınlatmak şöyle dursun,
Fısss!.. diye ses bile çıkartamaz.Kimisi; eneze, çelimsiz,
Üstelik eğri büğrüdür.
Fakat, bir kez çakınca,
Parlayıp yanıverir, yutar karanlığı…Yiğittir, en üstteki kibrit çöpleri,
Cephenin en önünde cenk eden asker misâli,
Üstte olmanın bedelini öderler;
İlk önce onlar yanar.Bir ağaçtan, binlerce kibrit çöpü yapılır,
Bir tek kibrit çöpü,
Koca bir ormanı yakar, kül eder.Yanıp tükenmek, ömrün bitmesi gibidir…
Ucundan başlar,
Yanar yavaş yavaş, dibine doğru,
Sonunda kapkara, incecik bir kül kalır.İnsanlar da kibrit çöplerine benzer dedik ya;
Kimi insan vardır,
Zehir kusar, şer işler yapar,
Orman yakmak, ev yakmak misâli,Kimisi,
Armudun olgunlaşmasını bekler. (Sn. Hüseyin ÇETİN’den)
Kendinden isteneni asla yapmazlar, tufeylî misâli.
Bilmez ki armut bile daha hasiyetlidir millete.Kimisi,
Çakmadan tutuşur, hiç lüzumu yokken,
Kraldan fazla kralcı misâli.
Bokunda boncuk bulduğunu zanneder,
Aslında, harcamışdır kendini boş yere.Kimisi,
Çakmadan tutuşur,
Fedâ eder kendini öteki için;
Üstelik tam zamanında,
Bilir ki yanmak gerek, boğmak için karanlığı.Korkakdır kimisi;
Yetmez yüreği, yakamaz kendini,
Diğerleri nâra yanarken!
Saçak altından yürüyüp,
Güneşin doğmasını bekler,
Diğerleri ıslanırken yağmurda!.. (Sn. M. Emin ATILGAN’dan)Kimi insan vardır,
Bir lambanın fitilini yakar.
Fücceten gitse de kendisi
Yakdığı ışık bâki kalır.Bazı kibrit çöpleri, aykırı insana benzer.
Bütün kibrit çöpleri aynı yöne bakarken,
Onlar, tam ters yöne bakar.
Kutu açıldığında, ilk önce onlar ele gelir
Ve herkesten önce yanarlar.
Dostlar, aykırılık bazen başa belâdır.Bazı kibrit çöpleri, birbirine yapışıkdır.
Kafadâr, canciğer insanlar gibi…
Birisi yanınca diğeri de yanar hemen;Ya, ödünç vermişdir ateşini,
Tutuşamayan arkadaşına,
Vefâlıdır çünkü.Ya, yanan arkadaşının alevini söndürür,
Hasetdir çünkü.Ya da, kendisi yanınca,
Yanmak istemeyen arkadaşını da yakar,
Sırf kendisi yandığı için.
Hâindir çünkü.Hele kibrit vardır ki yanmak istemese bile,
Kendini fedâ edip tutuşuverir hemen,
Sırf arkadaşı yandığı için.
Arkadaşlık dediğin
Pazara kadar değil hani!En tehlikelisi, kendisiyle birlikte
Kutuyu da yakan kibrit çöpüdür.
Çünkü, içinde yaşadığı milleti yakar.Bazı kibrit çöplerinin ucunda yanıcı maddesi yoktur.
Ne yaparsa yapsın, yanamazlar.
Yanmadan tüketirler kendilerini
Milletin içinde ot gibi yaşarlar
Ahali nereye, onlar oraya…İşte, gördünüz, can dostlarım!..
Yanmak da mesele, yanmamak da…Önemli olan;
Neyi,
Nerede,
Ne zaman,
Niçin,
Nasıl ve
Kiminle yakdığımızdır.Bir Türk, dünyaya bedeldir!
Bir dost da dünya nimetine bedeldir, bu da bizden!Hani, Nazım Hikmet der ya;
Sen yanmazsan, ben yanmazsam,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?Sen yanmazsan, ben yanmazsam,
Çıkar mı bu sevda başa,
Çıkar mı karanlıklar aydınlığa?..Kıymetli dostlarım;
Deryada balık, semada bulut, saksıda çiçek;
Gülde diken, kafesde bülbül ya da kutuda kibrit!..Eşref-i mahlûkuz külliyen.
Ötesi yok bu dar-ı dünyada.17 Ekim yaklaşıyor; 4 onluk, 2 üçlük kaldı!
Yurdunu kanıyla sulayan,
Albayrağın ebedî sancaktârı,
Türk’ün ebedî bayraktârı,
Biz astsubaylar için büyük gün…Gün; Emekli astsubaylar için ortak eylem günü…
Gün; Türk astsubayının hak, emek, adalet ve şerefini aramak günü…Büyük Allahım, herkese herşeyi nasip etmez!
Düşünüp yazanlar,
Söyleyenler,
Okuyanlar,
Tıklayanlar,
Karanlığa küfredip gölgesiyle kavga edenler,
Bulutları boyayıp hiç bir şey yapmayanlar!Atın iyisi arkadan gelmez…
Yiğit, zorda belli olur!Seçin birisini.
Kalkın ayağa ve haykırın!..Siz,
Hangi kibrit çöpüsünüz?
Sn.Genelkurmay başkanım, lütfetmişsiniz ama bu söylediklerinizin anlamı yok. Siz, assubaylarınızın daha mesleğe ilk adım attıkları gün mahalle bekçisi,ziraat ev ekonomisti,meclis katibi gibi kamu görevlilerinden daha alt kademe ve dereceden göreve başlatıldığını, emeklilerin KİT işçi emeklilerinden daha az maaş aldığını kuruma olan aidiyet duygularının sona erdiğini biliyor musunuz? Böyle giderse orduyu saran sevgisizlik sarmaşığı düşmanlığa dönüşecek hatırlatırım; biz, NATO görevlendirmesi ile Türkiye’de bulunan Yunan assubayları değiliz bu vatanın öz evladıyız ve bu ülke için en çok şehit ve gazisi olan mesleğiz. Siz dahil tüm bu ön yargılı haksızlıkların mimarlarına hakkımızı helal etmiyoruz.