Ülkemiz, 17 Aralık 2013 tarihinde dört bakan ve üç bakan oğlunun adının karıştığı rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile çalkalandı. Hükümet, ısrarla bu yolsuzlukların dış mihrakların işi olduğunu savunsa da 4 bakanı görevden almak zorunda kaldı, gelişmeleri merakla izlerken. Başbakanın siyasi işler danışmanı, milletvekilimiz ‘Orduya da kumpas kurulduğu‘nu açıklayınca bizlerin de ‘sadece askerler değil, demokrasimiz de yargılanıyor‘ diyerek vicdanımızda kabul görmeyen Ergenekon ve Balyoz gibi davalarından hüküm giyen subay ve generallerin avukatları yeniden yargılama taleplerinde bulundular. Ardından bu güne kadar sessiz kalan Genelkurmay Başkanımız bu açıklamaya istinaden “evet ordumuza da hükümete olduğu gibi kumpas kuruldu” açıklamasında bulunmuşlardır…
Orduda personel arasındaki ayrımcılık, adaletsizlik moral motivasyonunu, hizmet verimliliğini ve aidiyet duygusunu yerlerde süründürüyor. Ocaklar sönüyor. Büro memuru statüsünde görülen assubaylarınızın emeklileri, emsal olarak göstermeye çalıştığınız kamudaki çaycı ve işçi emeklilerinden daha düşük maaş alıyorlar!
Sizlere tepkimizi, adaletsizliğimizi ölümlerimizle bile anlatamadık. Her gün basında ve muhtelif platformlarda bu hukuksuzluğu, bu adaletsizliği, bu vicdansızlığı dile getiren yazılar, tepkiler nasırlaşmış kulaklara ve vicdanlara ulaşmıyorsa eğer, söylermisiniz, sesimizi nasıl duyurmamızı bekliyorsunuz?
Ergenekon ve Balyoz davalarına vefa duygunuz gereği elbette tepki göstereceksiniz. Göstermelisiniz. Peki, ya ordunun olmazsa olmazı assubaylarınız? Biz hiyerarşiye saygılıyız, imtiyaz değil adalet istiyoruz diye haykırırken assubaylarınız için nasıl sessiz kalabiliyorsunuz?
Siz, ordu denilen ailenin babasısınız, TSK açıklamalarında “TSK.nin en önemli gücünü teşkil eden astsubaylarımız, TSK.nin ayrılmaz bir parçası olan astsubaylarımız” diyerek ifade ettiğiniz, ancak yıllardır ön yargılarla, kölelerin ülkelerine devlet ve genelkurmay başkanı olduğu bir dünyada beyaz köle muamelesi gören assubaylarınıza ve subaylar dışında kalan diğer personelinize sahip çıkınız. Onlar için de vefa duygunuzu gösterip adalet taleplerini karşılayınız. Böylece aile olmanın hasletini ve adalet duygusunu, moral motivasyonunu, hizmet verimliliğini, disiplini ve aidiyet duygusunu yeniden tesis ediniz…
Unutmayınız ki; Ebedi Başkomutanımız Ulu Önder M.Kemal ATATÜRK 1934 yılında tam 80 yıl önce Çanakkale Zafer Haftası nedeniyle tarihe geçen konuşmasında; Bu topraklarda ölen düşman askerleri için “Burada dost bir vatanın toprağındasınız; Huzur ve sükun içinde uyuyunuz , sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Bu topraklarda can verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” sözlerini kullanmıştır.
TSK. komutanı olarak sizin assubaylarınıza düşman askeri kadar değer verip vermediğinizi bu ön yargılı adaletsizlik kumpasını bozup bozmayacağınızı hep birlikte göreceğiz.
Saygılarımla.