Saygıdeğer Meslektaşlarım
Assubaylar verilen her görevi zaman, zaman imkansızlıkları aşarak yerine getirmelerine, ülkelerine ve orduya sadakatlerini teri, kanı ve canları ile ispat etmelerine rağmen ön yargılarla tahakküme varan haksızlıklara uğratılmışlardır.
Bu haksızlıklara olan isyanımızı dile getirmek, adaletin gerçekleşmesini sağlamak için ONUR MÜCADELESİ başlattık. Elbette bu mücadelede bizim yasal temsilcimiz TEMAD yönetimidir. Mücadelenin başarıya ulaşması için maddi ve manevi desteğimizi sunduğumuz derneğimizin yönetimine zaman zaman yapıcı eleştiriler ve öneriler sunmak en doğal hakkımızdır. Çünkü bizler aynı gemideyiz…
Sn.Ahmet KESER yönetiminden önceki yönetim bizi yeterince temsil edemediği için mücadeleyi bizzat www.emekliassubaylar.org sitesi ve üyeleri üstlendi. Bir çok taşın yerinden oynamasını ve mücadelenin bu noktalara gelmesini sağladılar.
Sn.Ahmet KESER ve ekibinin bizleri temsil görevini üstlenmeleri üzerine onların şahsında TEMAD yönetimine verdiğim destek, olumsuzluklar karşısında tepkim ile arkadaşlarımı itidale davet için yazdığım yazı ve yorumlar bazı çevrelerce imalarla “riyakarlık” olarak değerlendirildi.
Mevcut yönetimin umudumuzu artırdığını, onlardan mucize beklemediğimizi belirtmemize rağmen, içlerindeki huzursuzluğu sonlandırıp mücadelemize kanalize olmalarını isteyen yazıyı yazınca da bu kez “yönetime muhtıra vermek“le suçlayan arkadaşlarımız oldu.
Ben, olayları hissiyatımla değil, akıl ve mantık süzgeçinden geçirip vicdanımda değerlerdirmeyi ilke edinen biriyim. Bu nedenle iyi niyetli olmayıp birilerine mesaj vermek için yapılan değerlendirmeleri önemsemiyorum. Önemsediğim tek şey assubayların saygınlığı ve adaletin gerçekleşmesine katkılar sunmaktır.
ELEŞTİRİ mükemmele açılan kapının anahtarıdır. Eleştiri ile saldırı arasındaki farkı anlamak kadar, eleştiriye saygı duymak da gereklidir.
Bütün bunları niçin yazdığımı merak etmiş olabilirsiniz. Sosyal medyada TEMAD yönetimini eleştirenler, alkışlayanlar, eleştirenlere saldıranlar yazılar yazılıyor. Herkesin kendine göre haklı sebepleri ya da kişisel hesapları olabilir; inanıyorum ki Gn.Merkez yönetiminin bu eleştirileri, önerileri dikkate aldığını belirtip,mücadele adına yaptığı çalışmaları bizlerle paylaşsa kaos sona erer ve durum çok daha farklı olur…
Meslektaşlarımızın büyük bölümü şahsî hürriyetin amir tarafından kısıtlanmasına sınır getirilmiş olmasına rağmen mevcut disiplin yasasının daha ağır hükümler içerdiğini muvazzafların üzerinde demoklas’in kılıcı gibi sallandığını biliyorlar, aynı hayal kırıklığını personel yasasında yaşamak istemiyoruz. Personel yasa taslağında elbette lehte düzenlemeler vardır, ancak örneğin 35 yıldır devam eden genelkurmay basın bilgi notu ve MSB yazılı açıklamalarına rağmen ekonomik kayıplarımızın yanı sıra bizleri birçok kamu görevlisinden daha alt kademeden göreve başlatarak psikolojik eziklik sağlamayı amaçlayan başlangıç derecelerimizdeki adaletsizliğin giderilmesi, tazminatların 1’inci derece değil astsubayların en üst rütbesi olan kıdemli başçavuşlara ödenmesi konusundaki taleplerimizin akibeti hakkında ise hiçbirşey bilmiyoruz…
TEMAD yönetiminin elbette mücadele statejisi vardır buna saygı duyuyoruz, ancak toplumun sürenin uzaması karşısında duyduğu endişe ve umutsuzluğu gidermek de genel merkezin görevidir.
Tüzük değişikliği için 9 Kasım’da, çoğunluk sağlanamaması halinde 16 Kasım’da tüzük kurultayı öncesi genel merkezimiz genç kardeşlerimize uygulanan mobingi ve sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklarımızın giderilmesini bir kez daha yüksek sesle duyurmak için basın açıklaması yapacaktır, bunu ve içeriğini önemsiyoruz .
TÜZÜK konusunda site yönetiminden Sn.M.Emin ATILGAN başkanlığındaki çalışmayı sizlerle paylaştık, değerlendirilmesi için genel merkezimize sunduk, başka önerilerin de olduğunu biliyoruz. Gn.Merkezin hazırladığı taslak tüzüğü incelediğimizde birçok hususun dikkate alındığını gördük, ancak aşağıdaki maddelerinde değişmesi daha demokratik bir STK olmamızın kapısını açacaktır. Kurultayın sadece TEMAD taslağının oylanması için toplanmadığını bu ve diğer değişikliklerin mutlaka görüşülüp karara bağlanacağını düşünüyoruz.
Mücadelenin bir bayrak yarışı olduğunu, birlikte başarmamız gerektiğine olan inancımı bir kez daha yineleyerek esenlik dileklerimle başarılar diliyorum.
1.Tüzüğün 1’inci Md. (c) fıkrasında Büyükşehirde il temsilcisinin ilk kurulan şube olduğu belirtilmiştir, bunun saygınlık ve işlevsel mahsurları vardır. Büyükşehirlerde il başkanı seçimi, mevcut şube başkanları arasından il delegelerinin katılımı ile gerçekleştirilmelidir.
2.Tüzüğün 1’inci Md. (d) fıkrasında Ankara’da il başkanlığı genel merkezin uhdesindedir, bunun sakıncaları ve TEMAD Gn.Bşk. aynı zamanda il başkanı olmasının mahsurları malumlarınızdır, bu maddenin iptali ve Ankara il başkanının © fıkrası hükümlerine göre seçilmesi.
3.Tüzüğün 11’inci Md. (b) fıkrası üyelerin yükümlülüklerini belirtmekte 3’üncü bendinde üyelere,yöneticilere ve yönetim kurulunca alınacak kararlara saygılı olmak hükmü vardır buna “Yasalar,yönetmelikler ve dernek tüzüğüne uygun” alınacak kararlara saygılı olmak ibaresi eklenmelidir.
4.11’inci Md. (b)fıkrası 6’ncı bendinde üyelere dernek organlarınca verilecek görevleri yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Oysa STK gönüllülük esası vardır, yarın şu görevi verdik yapmadı diye ihraç edilmeye kalkılacak arkadaşlarımız olabilir, bu nedenle madde iptal edilmeli ya da gönülü olarak katkıda bulunabilir ibaresi yazılmalıdır.
5.Tüzüğün 12’nci Md. (b) fıkrasında aidatını uyarıya rağmen 6 ay içinde ödemeyenin üyelikten çıkarılması öngörülmektedir. Üyenin ihracı derneğe bir şey kazandırmayacağı gerçeği dikkate alınarak ihraç yerine üyelik hakları aidat borçlarını ödeyinceye kadar askıya alınır ibaresi yazılmalıdır.
6.Tüzüğün 14’üncü Md. (a) fıkrası 3’üncü bendinde Gn.Başkanlığa yönetim kurulu üyeliklerine seçilenlerin ikametlerini ANKARA’ya alma zorunluluğu vardır, bu maddeye 1Bşk.Yrdc. 3 yönetim kurulu üyesi ile denetleme ve disiplin kurulu üyelerinin (Bşk.hariç) Ankara’da ikamet şartı aranmaz ,yönetim teşkilinde kuvvetler dengesi dikkate alınarak şubeler dahil yönetimlerde 3 dönemden fazla görev alınamaz maddesi eklenmelidir .
7.Tüzüğün 27’nci Md. (a) fıkrası 50 üye için bir delege seçilmesini gerektirmektedir. Bu sayı 100 üye olarak değiştirilmelidir. Çünkü her geçen gün üye sayısı artmakta buna paralel olarak artan delegelerin Ankara’da iaeşe ve ikameti sorunlar yaşamakta ayrıca kongre salonlarında çalışmalar yoğunluktan sağlıklı yürütülememektedir…
Saltanatı uğruna imparatorluğu SEVR anlaşması ile tarihe gömenlerden sonra YA İSTİKLAL YA ÖLÜM diyerek yeni bir Türkiye mucizesi ile Laik demokratik hukuk devletini bize armağan eden Atatürk’ün kadınlarımıza verdiği değerle Türk kadınları birçok ilki yaratmıştır.Ama ne yazık ki her devirde devrimlerin hainleri olmuştur. Kadınlarımızı önderlik eden Nezihe Muhiddin’in manevi şahsında tüm kadınlarımıza saygılar sunuyorum.Bu önemli konuyu bizlere aktardığınız için teşekkürler Sn.Elbir.
Onur ve beceri iki kardeş söylemdir.başarı da çağdaşlıkta kişinin cinsiyeti devreden çıkıp, yaklaşımlarının sonuçları ağırlık kazanır. cehalettir, farklılığı öne çıkaran. sonuca giden yolda özgüven dolu girişimler ışıktır. aydınlattığı yolda yoluna devam eder. olumlu sonuçlara ulaşır. engeller olsa da azim bunları çiğner geçer.zamanın örtemediği başarılar sayın CELAL ELBİR kardeşimin engin görüşü ile bizlere hatırlatılır. son dönemlerde, karanlık dönemlere merak saran hanımlarımızın, İNANCIMI YAŞIYORUM, söylemleri görüntüsü ile çağdaş toplumlardan uzaklaşması, kendilerinin üstün kişiliklerinin farkında olmadan örtme girişimleri kendileri için kişilik kaybının olumsuzluğun taaa kendisidir. burada çağdaşlığa giden yol, sayın NEZİHE MUHİTTİN örnek alınıp çağdaşlığa ulaşmış ülkelerin hanımlarının yaklaşımları giyim kuşam ve girişimleridir. konuyu gündeme taşıyan sayın CELAL ERBİL kardeşimi içtenlikle kutlarım.
Sayın Elbir, yazınızı okuyup bitirdiğimde yeni bir şey öğrenmenin mutluluğuna ulaştım. Sağolun.
Emekli assubaylar sizler gibi daha çok araştırıcı ve daha çok yazar çıkarmalıdır. Maalesef bir sitemizde köşe yazarlığı yapan aynı zamanda şube başkanı olan bir emekli assubayın kompleksli ve araştırmacıları, yazanları hor gören ancak kendini ayrı tutan yazısını ibretle okudum.
Maalesef şu anki egemen güçler bizlere sadece biat etmeyi aşılıyor. Onları alkışlayıp desteklemedikçe bizleri kategorize ediyorlar.
Sayın Mehmet Kayalı abimizin ve Ersen Abimizin yorumlarının da altını büyük harflerle çizmek gerek. Maalesef dinsel özgürlük diye yola çıkanlar şu an bir dayatma yaşatıyorlar. Gerçek olan ifade özgürlüğüdür. Gerçek olan kişinin kendini her ahvalde ifade edebilmesidir. Bundan yüz yıl öncesinin şartlarında, kabullendirilmiş dini tabuları da aşarak kendini ifade etmeye çalışan Tüm kadınlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti… Yaşasın Atatürk Devrimleri ve İlkeleri…
Saygılarımla…
Değerli yorumcular, beni sevindiren ve şevkimi artıran iltifatlarınıza çok teşekkür ederim. Site yönetiminden yazmam konusunda teklif geldiğinde, hem sevinmiş hem çekinmiştim. Tecrübe sahibi olmadığım bir alandı ve topluma hitap etmek, öyle çok kolay bir iş de değildi. Bu yorumları okuyunca, doğru yolda olduğumu anladım.
Sağ olun, var olun.
Vicahi bir tanışıklığımız dahi olmayan, sadece bu sitedeki yazı ve yorumlarından tanıdığım Ersen ağabey şahsında yönetime ve üyelerine bu vesileyle bir kez daha teşekkür ederim.
Yazılarım tümüyle bağımsız, hiçbir grup veya oluşumla organik bağı olmayan bir kardeşinizin yazılarıdır. Bilgi dediğimiz engin okyanusta, birileriyle bir şeyler paylaşabilmenin mutluluğuyla…