Saygıdeğer Arkadaşlarım,
Yıllardır ön yargılarla tahakküme varan haksızlıklara uğradık. Haksızlıkları yapan kendi kurumunuz olunca ileri demokrasilerde (!) ayrıca tabu olan bu haksızlıkları savunmak yürekli bir avuç arkadaşımızın yanı sıra başta cesur yürek Sn.Umur TALU’nun destekleri ile haklı sesimiz basında yankı buldu. Ardından TEMAD yönetiminin özverili gayretleri sonucu uğratıldığımız sosyal ve ekonomik haksızlıklarımızın bir kısmının iade edileceği sözünü aldık. Umutla beklerken ne yazık ki hak aramanın erdem olduğundan habersiz, emsal kelimesinin anlamını bilmeyen, parametre olmadan teori üretmeye çalışan bazı meslek gruplarının mensupları iyileştirme haberleri üzerine bizlerle kendilerini kıyaslamaya başladılar.
Bu konuda yıllar önce aşağıdaki yazıyı yazıp hepimizin ortak tepkisini dile getirmeye çalışmıştım. MSB açıklamasından sonra yine bazı meslek gruplarından çatlak sesler çıkmaya başladı. Hâttâ son olarak Emniyet amiri ünvanını almış bir gafilin yazısını sözde yazar köşesine taşımış; doktor, öğretmen gibi mesleklerle birlikte bizlerin de nasibini aldığı yazıda “ordu otuz yıldır savaşmıyor, terörle de baş edemiyorlar, ayda 4000 lira maaş alıp kışlada ekmek elden su gölden 08-17 mesai yapıp servislerle lojmanlarına gidip keyf yapıyorlar, biz ise 24 saat mesaideyiz vs” diyen bu amire gafil kelimesi az bile ama diğer emniyet mensubu arkadaşlarımızı üzmek istemediğim için en hafif kelimeyi kullandım. Bu adamı nasıl emniyet amiri yapmışlar, bu nasıl akademi bitirmiş? Askerlik yapmamış mı, bizlerin çalışma koşullarını bilmiyor mu, bizim de subaylar gibi imtiyazlı personel olduğumuzu mu düşünüyor?
Zahmet edip bir emekli assubaya sorsaydı KİT işçi emeklisinin yarısı emekli albayın üçte biri oranında maaş aldığımızı öğrenir belki bir kez de o bizim adımıza bu sisteme lanet ederdi.
Ordu güvencedir, caydırıcı güçtür; Ordunun görevi her yıl sıcak savaş yapmak mıdır? Terör konusunda da hainler içimizdeler, kahpe tuzaklardan sonra halkın arasına karışıp mecliste, basında, dışarıda destekçileri var. 30 yıldır ordu başarılı olmasaydı Türkiye Sevr’i yeniden yaşıyor olacaktı. Kaldı ki ordu başarısız ise şehirlerdeki terörde polis çok mu başarılı?
Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlemediği, demokrasilerde önce ezilenler birbirine düşman ediliyor, ardından milliyetçilik ve dini duygularla gaz verilerek imtiyazlıların ayrıcalıkları devam ediyor. Ne yazık ki hak aramanın fazilet, dayanışmanın erdem olduğundan habersiz olanlar hariçten gazel okuyorlar. Ne diyelim, onların ve haksızlıklara neden olanların BAŞLARINA BAŞÇAVUŞ KADAR TAŞ DÜŞSÜN…
Eşim tutturdu, yılbaşı ve bayram 65 yılda birarada kutlanıyormuş, evde kalmak istemiyorum orduevinden yer ayırt. Emrin olur, orduevinde yer bulabilirsen ayırtmamazlık etmem hangi özel günde yer bulabildik ki. Başladık asker ağabeylerle telefon trafiğine. “Evladım iyi günler yılbaşı için … ” daha lafımız bitmedi. “Yer yok komutanım, maalesef yılbaşı davetiyeleri satıldı efendim; yer yok komutanım.” Oh kurtulduk ev gibisi var mı? Üstelik artı masraf iyisi uzat ayaklarını bak keyfine ama ne mümkün. Hanım, bir de öğretmen evini arar mısın. Yahu bu kadıncağızı balo krizi tuttu herhalde, orduevi binde bir ihtimaldi öğretmen evi on binde bir, onu denemektense altılı oynayalım çıkarsa Havai’ye gideriz diyorum, ama dinleyen kim?
İnat ettim İzmir’de yer yoksa civer illeri ilçeleri arayacağım dedim ve başladım aramaya .”Yer yok hocam. Yılbaşı proğramımız yok hocam. Maalesef hocam” derken Kuşadası öğretmen evinden “Hocam kesin rezervasyon için beklediğimiz üç aile var yarın saat 17′ den sonra arar mısınız?” İçimde bir umut yeni yıla şanslı gireceğiz herhalde baksanıza yer yok deyip kestirip attırmadı kızcağız. Ertesi gün gün aradım BİNGO, iki kişilik yer ayarladılar. Sanki İsviçre Alp’lerine gidecekmişiz gibi hanım başladı hazırlanmaya, gece daldık bilgisayara saat oldu 03.30 sabah 07′ de kalktık mecburen bayram namazı için, işten ziyaretçiden fırsat bulabilsem iki saat kestireceğim ama ne mümkün Kuşadası’na proğram başladığı saatte zor yetiştik. Yorgunluk ve uykusuzluktan saz gibi sallanıyorum. Gece yarısı olsa da yeni yıla girsek, şu gece bir bitse uyuyabilsem başka bir şey düşünemiyorum. Müziği bu kadar yüksek çalmak zorundalar mı? Oh nihayet Türk sanat müziği fasıl başladı ”Avuçlarımda hala sıcaklığın var inan“ şarkısı söylenirken Romantik ayaklara yatıp hanımın elini tuttum, başımı omzuna yasladım; maksat iki üç dakika bile olsa kestireceğim. Eşimin sarsması ile kendime geldim. Uyuyor musun? Yok canım ne uyuması, eski günleri düşünüyordum derken Aman Allah’ım dualarımı kabul ettin beni eski günlere mi yoksa cennete mi götürdün? O da ne öyle? Bu nasıl güzellik? Resim heykel müzesinden getirilmiş bir tablo gibi şahane bir güzel; kaşları yay kirpikleri kalbinize batmaya hazır birer ok, ya dudaklar ateş gülünden bir yaprak, hele o gamzeleri yok mu? Nasıl anlatılır bilemiyorum kelimeler aciz ve kifayetsiz. Karşımda bana bakıyor kendimden utanarak gözlerimi ayıramıyorum ama bakmamak mümkün mü? Bir bakışı bir tebessümü var ki…..
Çaktırmadan yanımdakilere baktım yok, yok bu hanımefendi bana gülümsüyür, vucudumu Afrika gecelerinin sıcaklığı sardı, kalbimde tamtamlar çalıyor, zincirlerini parçalamak isteyen mahkumun isyanı başladı gönlümde. Bana doğru eğilerek fısıldadı ; ” Merhaba komutanım beni tanıdınız mı?” Yapma güzelim; ben seni nereden tanıyacağım, etme eyleme elli yaşına gelse de kadınlar kıskanç olur yeni yılı burnumuzdan mı getireceksin? Demek istiyorum kelimeler boğazıma takılıyor, kesin kalpten gidiyorum derken eşimin uyumuyorum diyorsun ama tekrar ayakta uyumaya başladın git yüzünü gözünü yıka açılırsın sözleri ile kendime geldim. Sütçü beygiri gibi ayakta uyumakla kalmamış bir de hayal görmüştüm.
Coşku ile karşıladık geceyi. Ertesi gün İzmir’e döner dönmez bilgisayarın başında aldım soluğu. Farklı bir konuyu bu güzeli yazacağım, hep assubayların dertlerini haksızlıklarını mı yazacağım? Zaten beklemekteyiz yeni yılla birlikte sorunlarımızın çözümü için verilen sözlerin gerçekleşmesini umutla bekliyoruz. Klavyenin başına geçtim telefon çaldı. Komutanım iyi yıllar dilerim gördünüz mü? Görmez olur muyum aklım hep orada unutmuyorum ki. Peki yazacak mısınız? Yahu kardeşim Medyum musun nereden biliyorsun hayalimi ve onu yazacağımı? Ne hayali anlamadım? Sen değil misin, gördün mü, yazacak mısın diyen? Evet benim ama benim hayalden rüyadan haberim yok. Peki kardeşim neyi kast ediyorsun? Komutanım bir sitede yardımcı doçentler öğretim görevlileri maaşlarını assubaylarla polislerle hakimlerle kıyaslamışlar haksız ve mesnetsiz bir kıyaslama onu anlatmaya çalışıyorum. Haberi okudum canım sıkıldı Yardımcı Doçent ünvanını almış görevleri aydın ve örnek insanlar yetiştirmek olanların hak arama tarzına bakınız. Bir süre önce de bir savcı assubayın maaşını emekli bir hakim de ikramiyesini assubaylarla kıyaslama talihsizliğini göstermişlerdi. İnsanların haksızlıklarını dile getirmesi ve haklarını aramasından daha doğal bir şey olamaz. Ancak bunun yöntemi araştırmadan haksız eleştirilerle birilerini kırarak yapılmamalı, Assubaylar kadar maaş almıyoruz sözünü hangi kritere göre söylüyorsunuz? Yeni göreve başlayanları kast ediyorsanız maaşlarınız onlardan fazla sizden 10-15 yıl fazla hizmeti olanlar ise müsaade edin sizden fazla maaş alsınlar. Sizler yüksek okul mezunu assubayların hizmet koşulları ve sorumlulukları kendileri ile kıyaslanamayacak birçok devlet memurundan daha alt kademe ve dereceden göreve başladıklarını birçok kamu emeklilerine ödenen tazminatların assubaylara ödenmediğini, bir üniforması kefen olan ayda ortalama 8-10 gün nöbet, tatbikat, gece eğitimi, özel görevlerle kışlada 24 saat esasına göre geçirdikleri süreler için tek kuruş fazla mesai ücreti almadıklarını biliyor musunuz? Assubayların emekli ikramiyelerinin yarısından fazlasını 25-30 yıl boyunca brüt maaşlarından kesilen %10 OYAK aidatı ve nemalarından kaynaklandığından haberiniz yok mu? Bilmeden eleştiriyorsanız AYIP, biliyorsanız bu haksız eleştiri neyin nesi? Bu nasıl bir basit düşüncenin ürünü? Her ay brüt maaşınızın %10′ unu bankaya fona yatırırsanız OYAK ikramiyesinden daha fazla para aldığınızı göreceksiniz. Bu konuda banka yatırım uzmanları ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyor yararlanın.
7 yıllık savcı maaşını İlçe J.Bl.K 25 yıl hizmeti olan kıdemli başçavuşla nasıl kıyaslayabilir? Hizmet süresi ve görev koşulları aynimidir, hukuk adamı bu hukuksuzluğu nasıl yapabilir? Bakınız yardımcı doçentler de hakimler kadar maaş alamadıklarından yakınıyor, kantarın topuzunu kaçırdınız mı bu kaos sürer gider. Adı üstünde emsal ama daha bu kelimenin anlamını bilmeden yapılan kıyaslamanın kime yararı olabilir, kimin değirmenine su taşıyorsunuz?
Kimsenin emsalinin kimler olduğunu o tahsil ve sorumluluktaki kişilerin bilmesi gerekmez mi? Gerçi bilirler ama fincancı katırlarını ürkütmekten tepkiden çekinirler. O savcı neden aynı yıl hukuk fakültesinden mezun olduğu savcı yüzbaşı ile kendini kıyaslamaz? Ama vur abalıya misali ucuz kahramanlık yaparlar… Maalesef genelkurmay da bu haksız eleştirilere sessiz kalır. Sizlere o kadar kızıyorum ki yok, yok bizleri haksız eleştirdiğiniz için değil; zaten örneklemelerinize kargalar bile gülüyor da benim kızdığım ağız tadı ile farklı bir konuyu hayallerimi bile yazmama izin vermediniz. Adaletin herkes için gerçekleşmesi dileklerimle iyi bayramlar …
NOT: Yazının orijinaline ulaşmak için http://blog.milliyet.com.tr/hayallerimi-bile-yazdirmadilar/Blog/?BlogNo=20047