Sayın ERTEN,
Başkan adayları ile seçim öncesi röportaj çağrımıza ikinci olarak Sayın Cengiz ERTEN’den dönüş oldu. Amacımız tarafsız bir şekilde TEMAD Genel Başkanlığı’na aday olmayı düşünen meslektaşlarımızı tanıtmak, onların da kendilerini tanıtmalarına imkan vermek. Eğer delegelerin “doğru” seçim yapmasına en küçük bir katkımız olursa, amacımıza ulaşmış sayarız.
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür eder, başarılar dileriz.
1966 yılının soğuk ve karlı bir günü Ankara-Polatlı’da doğdum. İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Polatlı’da tamamladım. Ortaokul ve Lise çağlarında başlayan askerlik mesleğine olan sevdamın peşinden giderek Deniz Astsubay Sınıf okuluna girdim. 30 Ağustos 1984 tarihinde Elektronik Astsb.Çvş. rütbesine nasıp edilmek ile hayatımdaki ilk hedefime ulaşmış oldum.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli gemi ve harp karargahlarında Elektronik Astsubayı, Elektronik Atölye Şefi, Fiber Optik Hat Uzmanı ve Santral Kısım Amiri görevlerini deruhte ettim. Görevde bulunduğum süre içerisinde çeşitli cihaz ve sistem uygulama (Planlı Bakım Sistemleri, Toplam Kalite Yönetimi v.b.) meslek içi kursları ile Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi lisans eğitimlerini tamamladım.
2005 yılının Mart ayında Uzunada Deniz Komutanlığı emrinde yapmış olduğum görevimden kendi isteğimle emekli oldum. Çalışma hayatımı özel sektörde çeşitli şirketlerde Güvenlik ve İdari İşler Üst Düzey Yöneticisi olarak sürdürdüm. 26.09.2014 tarihi itibarı ile TEMAD çalışmalarımı daha etkin yapabilmek ve ihtiyaç duyduğum yeterli zamanı ayırabilmek adına çalışma hayatımı sonlandırdım.
Evli ve 2 kız 1 erkek olmak üzere 3 çocuk babasıyım.
Kesinlikle var. Yalnızca adaylıkla değil çalışmalarımızda doğrudan ilgilidir.
2011 Genel Kurulunun ardından, Genç Kuşak Emekli Astsubaylar Grubu olarak delegelerimizin teveccüh gösterdiği yeni yönetime çalışmalarında nasıl bir katkıda bulunabiliriz sorusuna cevap aradık.
Derneğimizin amaçlarının en iyi şekilde ve süratle nasıl gerçekleştirilebileceği, 2014 yılında yapılacak Genel Kurula kadar olan üç yıllık sürede nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda geçmiş de yapılanları inceleyerek neleri yanlış veya doğru yaptığımızı tespit ederek, grubumuzun hedef ve projelerini gözden geçirerek çeşitli konularda plan ve projelerimizi revize ettik.
Bu kapsamda yapmış olduğumuz görev dağılımı neticesin de grubumuzun temsili ve Genel Başkan Adaylık görevi tarafıma tevcih edildiğinden planlarımız gereği işimden ayrıldım.
Bu konuya nasıl ve nerden baktığınızla alakalıdır. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Şöyle ki; İşimin aileme ekonomik katkı sağladığı bu gün için yadsınamaz bir gerçektir.
Peki ya gelecek de? Yani 10 veya 15 yıl sonra çalışmak için yeterli güç’e sahip olmak mümkün olacak mı? Bu sorulara vereceğiniz cevaplar sorunuzun cevabını teşkil edecektir. Eğer isterseniz. Biz kendi cevaplarımızla konuya bakış açımızı ortaya koyalım.
Eğer hepimizin insan olduğu gerçeğinden hareket edersek sizlerinde bildiği gibi insan her yaşta farklı bir fiziki güç’e ve tecrübeye sahiptir. Şu an kemale ermiş olmakla birlikte Allah ömür verirde görebilirsek ilerleyen yıllarda aynı güç’e sahip olmamız mümkün olmayacaktır. O zaman çalışacak imkana da sahip olamayacağız. Mevcut hukuk sisteminde ikinci bir emekli maaşı almamız da mümkün olmadığına göre ailemize ekonomik katkı sağlamamızda söz konusu olmayacaktır.
Yol haritamızda belirttiğimiz plan ve projelerimizi hayata geçirdiğimiz ve hukukun öngördüğü haklarımızı aldığımız takdir de çalışmaya da ihtiyacımız kalmayacaktır.
İstisnalar hariç binlerce meslektaşımızın da aynı durumda olduğunu biliyoruz. Bu nedenle herkesin taşın altına elini sokmasını bekliyor ve öncelikle kendimiz iki elimizi de taşın altına sokuyoruz.
Bu hareketi bir fedakarlık olarak kabul etmekle birlikte geleceğimiz için fazlaca olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü mücadelelerin fedakarlıkla kazanıldığı tarihin kaydetmiş olduğu bir gerçektir. Farklı konularda da olsa herkes bir mücadelenin kazanılması için maddi ya da manevi fedakarlık yapmak zorundadır. İşten ayrılmamızda bu fedakarlığın bize düşen kısmıdır.
Camiamızın beklentileri neyse bizim de beklentimiz o dur. Farklı ile neyin kastedildiğini anlamış değilim. Ancak kastedilmek istenen menfaat ise;
Evet hem maddi hem de manevi menfaatimiz söz konusudur. Her iki menfaatimi de tüm istişare toplantılarında meslektaşlarımız ile paylaşıyoruz. Aslında maddi menfaatimizin bir kısmını fedakarlıkla ilgili sorunuzu cevaplar iken açıklamış idik.
Biraz daha açmak gerekir ise şahsen bendeniz lisans mezunu olup 2. derecenin 3. kademesinden emekli oldum. Yine bendeniz gibi lisans mezunu olan 1.derecenin 1. kademesinden emekli bir meslektaşımla aramızda hukukun bu güne kadar uygulanmamasından kaynaklanan yaklaşık 1000 TL. fark bulunmaktadır. Günümüz şartlarında azımsanamayacak bu farkın;
Hukukun öngördüğü ancak bu güne kadar alınamayan haklarımızdan göreve başlangıç derece / kademe ilerlemesi, intibaklar, emekli maaşı bağlama ve tazminat oranlarındaki adaletsizliğin giderilmesi ile elde edilecek maddi kazanımlarımızın maaşlarımıza yansıması tüm meslektaşlarımızın olduğu gibi bendenizin de maddi menfaatidir.
Her insan gibi bizde içinde yetiştiğimiz toplumun kültürü ve tarihi ile yoğrularak yetiştik. Elbet de ki bu bizim hayat görüşümüzü ve felsefemizi etkilemektedir. Adalet, onur, şeref, haysiyet, hoşgörü gibi kavramlar toplumun yapısı ile doğru orantılı olarak şekillenmektedir.
Camiamızın bu kavramlara dayanarak yürütmüş olduğu hak ve onur mücadelemizin başarıya ulaşmasına okyanusta ki bir damla misali katkı sunmuş olmak, hiç bir şey yapmamaktansa sorumluluk alarak çalışmak, ilerde keşke şunu da yapsaydım dememek, hem ailem hem de camiamız için, bir şeyleri başarmanın hazzını duyabilmek de bendenizin manevi menfaatidir.
Bazı kişilerin dillendirdiği gibi 9 sene değil sadece, 2008 – 2011 döneminde Sayın EROL yönetiminde Yüksek Denetleme Kurulu Üyesi idim. Bu görevi kabul ediş sebebim Astsubay camiasının mücadelesinde bendenize nerde ve ne şekilde ihtiyaç duyulur ise katkı sunmaktı.
Bir buçuk yıl boyunca karıncanın yangına su taşıması misali şevkle ve zevkle hizmet etmeye çalıştım. Gördüğüm her yanlışı Sayın Genel Başkan ile paylaştım ve doğruları aklımın erdiği dilimin döndüğünce izah etme uğraşı içinde oldum. Bu konuyu Sayın EROL “ O dönemde en yoğun muhalefeti bana Cengiz ERTEN yapmıştır” diye dile getirmektedir.
Hizmet sürem içersinde tespit edip 2011 Genel Kurulunda açıkladığım yanlışın. Akabinde Sayın Genel Başkan tarafından Balçova TEMAD şubesinin denetiminde görevlendirildim. Bu denetimin zamanlaması bana göre yanlış idi ve denetim konusunda da üzerimde baskı kurulmaya çalışıldı. Erklerin bağımsızlığı ilkesine inanan bendeniz için kırılma noktası bu olmuştu. Bu tarihten sonra yapılan hiçbir denetlemeye katılmadığım gibi Genel Kurul denetleme raporu hariç hiçbir evraka da imza atmadım.
İlk önce bir yanlışı düzeltelim 11 oy değil, 13 oy aldık. Bunu seçimlere çok kısa süre kala grup olarak ortaya çıkmamıza ve plan / projelerimizi anlatmak için yeterli zamana sahip olamamamıza bağlıyorum. Lakin 13 oyu veren delegelerimize karşı sorumluluğumuz olduğunu düşünerek çalışmalarımıza aralık vermeden devam etme kararı aldık.
Seçilen yönetimin icraatlarını adım adım takip ettik. Doğruları yaptıklarına inandığımız her konuda destek olduk, yanlış yaptıklarına inandığımız her konuda da kendilerini ikaz etmekten çekinmedik.
İnançlarımız doğrultusunda elimizden gelen her türlü katkıyı sağlamaya gayret ettik. (TBMM. Dilekçe komisyon görüşmeleri, OYAK Yönetim Kurulu Bşk. Görüşmesi, Meclis Plan Bütçe Görüşmeleri, Alınan eylem kararları v.b.)…
Bu durum herkesinde bildiği gibi dernek tarihimizde bir ilk ve de beklenmedik bir durum idi. Bu kararın hangi şartlar altında ve ne gerekçe ile alındığı kamuoyumuz gibi bizimde tam olarak vakıf olmadığımız bir konu idi.
Mevcut yönetimin amacının ne olduğunu bilmeden, yönetim içinde meydana gelen ayrışmanın camiamızın hedef ve amaçları için hangi gayeye hizmet etmek istediğini anlamadan harekete geçmenin, her zaman birlik, beraberlik ve ortak akıl ile hareket etmeyi ilke edinmiş grubumuzun derneğimiz üyelerinin menfaatlerine yarardan çok zarar getireceği kanaatine sahip olmasına neden olmuştur.
Genç Kuşak Emekli Astsubaylar Grubunun Lideri olsam da tek başına karar alma yetkisine sahip olmadığımdan grubumuzun aday çıkarmama kararına uymak sureti ile hareket ettim.
Sosyal medyayı aktif olarak kullandığımızı kabul ediyorum. Çünkü bizler sosyal medyanın gücüne inanıyoruz. Bu gücün doğru şekilde kullanıldığın da çok etkili olduğunu hep birlik de yaşayarak gördük.
Yine aynı şekilde sertliğin yarardan çok zarar getirdiğini yaşadığımız olayların bizlere öğrettiğine inanıyoruz. Hatasız kul olmaz ancak insanlar hatalarından ders aldıkları müddetçe ilerleme sağlayabilirler. Sizinde belirttiğiniz gibi bu değişim kamuoyunun dikkatinden kaçmamıştır. Bu durumda düşüncelerimizin ne kadar doğru olduğunun bir işaretidir. Bu bakış açısı ile diyebiliriz ki;
Geçmişte meydana gelmiş olayların adaylığımız üzerinde etkisi olmayacağı kanaatindeyiz.
Seçildiğimiz takdirde üslubumuza gelince;
Kişilik haklarına saldırmadan, saygı ve hukuk sınırları çerçevesinde yapılan tüm eleştirilere açık olduğumuzu,
Her bir üyemizi kucaklayıcı, onları kazanmak için yoğun çaba sarf eden olacağımızı,
Grubumuzun hedefi olan “BİZ” olma yolunda izlediğimiz mevcut üslubumuzu sürdüreceğimizi beyan edebilirim.
Camiamızda herkes bunu merak ediyor ve soruyor… Bir isim listesi yayınlamak oldukça uzun zaman alacak ve listede yer yetersizliğinden dolayı ismini yayınlamamız mümkün olmayan arkadaşlarımıza haksızlık etmiş olacağız.
Bu sebeple bu sorunun en doğru ve basit cevabının bir liste yayınlamadan şu şeklide verilebileceğini düşünmekteyiz.
Bizimle aynı gayeyi paylaşan, aynı amaç uğruna mücadele eden “ BİZ” diyebilen herkes ile birlikteyiz. Bunu da sosyal medya üzerinden camiamız ile paylaşıyoruz. Dikkat ederseniz ziyaret ettiğimiz her şubede sosyal medya aracılığı ile yayınladığımız her fotoğraf karesinde farklı isimlerle beraberiz…
Aslında “BİZ” sizin içinizden birileriyiz… Dikkatli bir şekilde baktığınızda bizlerin kim olduğunu çok net görebilirsiniz…
Çünkü BİZ aslında SİZLERİZ ve SİZLERLE BİRLİKTE çalışıyoruz ve de çalışacağız.
Bizler her üyemizin tüzüğümüzü incelemesi gerektiğine inanmaktayız. Bu vesile ile derneğimizin bir üyesi olarak, ayrıca dernek denetim kurulu üyesi sıfatı ile birçok kez tüzüğümüzü detaylı bir şekilde inceleme fırsatına sahip oldum.
Sizlerinde bildiği üzere dernek tüzüğümüzün dayandığı yasal dayanakları oluşturan kanun ve yönetmelikler zaman içersinde değişmiş olmasına rağmen tüzüğümüzde bu değişikliklere göre düzenleme yapılmamıştır.
Derneğimizin kuruluşundan bu güne kadar geçen sürede koşulların değişmiş olması ve ortaya çıkan ihtiyaçlar tüzüğümüzün ivedilikle düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Özellik son birkaç yıl içersinde derneğimiz içersinde yaşanan olaylar neticesinde ortaya çıkan sorunlar tüzüğümüzün yasal dayanağı olan kanun ve yönetmeliklerin dikkate alınmaması ve tüzüğümüzde bir çok konun muğlak ifadeler ile yer alması veya açıklanmamış olması sorunlarımızın kaynağını oluşturduğundan adil, demokratik, şeffaf bir yönetimin gereği olarak tüzük değişikliği grubumuzun birinci önceliğini oluşturmaktadır.
Malumunuz olduğu üzere tüzük değişikliği genel kurulumuzu oluşturan değerli delegelerimizin iradesi ile mümkündür. Delegelerimiz teveccüh gösterip bizleri yönetimde görevlendirdikleri takdirde;
Camiamıza açıklayıp söz verdiğimiz gibi, grubumuzun çok uzun zamandan bu yana yapmış olduğu tüzük çalışmasını üyelerimiz ve ilgili kurumlar ile paylaşarak,
Onların öneri, teklif ve görüşlerine göre tüzük çalışmamıza son şeklini vererek, olağan genel kurulun yapılış tarihinden itibaren en geç üç ay içinde tüzük genel kurulunu toplamak sureti ile değerli delegelerimizin onayına sunmayı planlamaktayız. Takdir değerli delegelerimizin olacaktır.
Sizin de tespit ettiğiniz gibi “BİZ” olmadan başarıya ulaşmak oldukça zor hatta imkansız. Ama “ BİZ” olmak çok da zor değil.
Bizce bu dağınıklığın en büyük nedeninin birbirimize olan güven noksanlığından kaynaklandığı kanaatindeyiz.
Bir toplumda güvenin tesisi ancak adil, demokratik, şeffaf bir yönetim ve toplumun tüm fertlerinin hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş olmaları ile mümkündür.
Bizim çözüm yolumuz adil, demokratik, şeffaf bir yönetim sağlamak. Bu da ancak tüzüğümüzün yeniden düzenlenmesi, derneğimizin kurumsal bir yapı ve kimliğe sahip olması ile başarılabilinir.
Bu şekilde tüm üyelerimiz sorun, istek, talep ve önerilerini yönetime iletme imkanına kavuşur, kısacası yönetime katılabilir ve söz sahibi olabilir.
İnsanoğlunun doğası gereği herkesin aynı fikir ve düşünceye sahip olması mümkün değildir. Mutlaka farklı düşünceler ve fikirler olacaktır. Ancak bu şekilde kendimizi geliştirmemiz mümkündür.
Sorun farklı düşünceler ile fikirler değil birbirimizin düşüncelerine saygı duymamaktan ve tahammül göstermemekten kaynaklanmaktadır.
Bizler muhalif düşüncelerin olmasının ve eleştiride bulunmasının yönetimlerin hata yapmasını önlediğine inanıyoruz. Fakat bu eleştirinin dozu çok önemlidir. Kişilik haklarına saldırının veya toplum içinde küçük düşürücü davranış ve sözlerin eleştiri yapmakla ya da muhalif olmakla bir alakası olduğuna da inanmıyoruz.
Derneğimiz içinde uygulanan tüm ihraç kararlarının uygulamasında hukuki sorunlar olduğunu biliyoruz. Bendenizin denetleme üyeliği esnasında ihraç edilmiş olmanızın bunu onayladığım anlamına gelmediğini size hatırlatmak isterim.
Sizin de bildiğinize inandığım tüzüğümüzün bu konudaki yetkiyi yönetim ve disiplin kuruluna verdiğini hatırlatmakta yarar olduğuna inanıyoruz. Yeri gelmiş iken hatırlatmak da fayda var. Bu durum tüzüğümüzün ne kadar ivedilikle değişmesi gerektiğini de göstermektedir.
Biz “sen yoksan bir eksiğiz” sloganına canı gönülden inanıyor ve destekliyoruz. Bu bağlamda herhangi bir dernek üyesinin hukukun belirttiği konular hariç mevcut tüzüğümüzdeki şekli ile ihraç işlemi uygulaması ile karşı, karşıya kalmasını onaylamıyoruz. Çünkü insanı kaybetmek çok kolay ancak kazanması çok zor diyoruz ve arzu eden her meslektaşımızı “ BİZ” olmaya davet ediyoruz.
Sosyal bir varlık olan insanın yaşamını toplu halde sürdürdüğü hepimizin malumudur. Toplu halde yaşamak aynı zamanda kurallar silsilesini de yanında getirmektedir. Bu kuralları beğensek de beğenmesek de uymak zorunluluğumuz vardır.
Yararlanma hakkına sahip olduğumuz orduevlerinin de bir takım kullanım kuralları olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu kurallara uymayanlarında orduevlerinden faydalanamayacağı herkesin bildiği bir gerçektir.
Biz bu kuralları onaylasak da onaylamasak da mensubu olduğumuz kurumun ve toplumun koymuş olduğu hukuk ve genel ahlak kurallarına uymak zorundayız.
Hele ki; toplumun belli başlı kurumlarında belirli temsil ile yönetim makamlarına gelmiş kişiler o toplumun her hangi bir ferdi gibi hareket etme lüks ve hakkına sahip değillerdir. Bu kimseler şahsi istek ve arzularını temsil ettikleri toplumun veya kurumun menfaatlerinin önüne çıkaramazlar. Velev ki; bunlar toplumun menfaatleri ile çelişiyor olmasın.
Temsil ve yönetim gibi makamlarda bulunan kişilerin topluma örnek olma gibi bir misyona sahip olmak ve yaptıklarının toplum adına yapılmış olduğunun algılanacağını unutmamaları konusunda sorumlulukları vardır.
Konunun hukuki boyutu ve toplum üzerinde yaratılan algının doğruluğu konusuna grubumuzun üslubumuz ve polemikler hakkındaki almış olduğu prensip kararları gereğince burada girmeyeceğiz.
Sizinde belirttiğiniz üzere yılların getirdiği birçok soruna sahibiz. Biz, Genç Kuşak Emekli Astsubaylar Grubu olarak bu sorunların üç temel noktada odaklandığını tespit ettik.
Bu üç temel konunun bir çareye kavuşması, diğer sorunlarımızın da çözüm yollarının önünü açacağına inanıyoruz.
Tespit ettiğimiz bu üç noktayı öncelik sırasına göre şöyle sıralayabiliriz.
1 – Tüzük değişikliği:
Günümüz şartlarına ve AB müktesebatına uygun çağdaş, adil, demokratik, şeffaf bir yönetim sağlayacak tüzüğe sahip olmak.
2 – Göreve başlama derece ve kademesi
9/1 den mezun olan Astsubay Meslek Yüksek Okulu mezunu meslektaşlarımızın yasal hakkı olan muadilleri ile aynı seviyede göreve başlama derece ve kademesine (9/2) ulaşmasını sağlamak.
3 – İntibaklar
Meslek Yüksek Okulu olarak ön lisans seviyesine çıkan mezuniyet durumumuzun tüm Astsubaylar için ( emekliler dahil ) intibaklarımızın yapılmasını temin etmek.
Tüm bunları iki yıl içersinde başarmayı hedeflemekteyiz. Eğer başarılı olmaz isek yoldan çekilip, bunları başarabileceğine inanan istekli kişilere bu bayrağı teslim etmek amacını taşımaktayız.
Sayın SAVCI; öncelikle affınıza sığınarak sorunuzdaki bir noktaya dikkat çekmek isteriz. Açlık grevine kadar birçok yolun denendiğini söylüyorsunuz. “ Açlık grevi” ile sanırım “ÖLÜM ORUCUNU” kastediyorsunuz. Bildiğimiz ve kamuoyuna açıklandığı şekli ile bu eylemin adı ölüm orucu idi. Bizler hiçbir zaman açlık grevi yapmadık. Yanlış isek lütfen düzeltiniz.
Biz mücadelenin topyekün yapıldığında başarıya ulaşacağına inanmaktayız. Top yekündan kastımız da sadece rakamsal değerler değil her türlü hukuki yol ve yöntemin bir plan dahilin de yürütülmesidir.
Plan ve projelerimizin ana hatlarını da camiamız ile paylaştık ve de paylaşmaya devam etmekteyiz. (www.genckusakemekliastsubaylar.com)
Güzel bir soru. Ama bize göre önemli aktörlerden biri eksik. Üçüncü ve en önemli aktör, “BİZ” olduğumuzda ortaya çıkacaktır….
Her kurum ve kuruluş ile ciddi, kararlı, dik duran, tatlı sert ve çözüm odaklı ilişkiler kurmak prensibimiz doğrultusunda hareket edeceğiz.
Hale hazırdaki hukuk sistemimiz bu konuda fikir beyan etmeye uygun olmadığından ve sizinde sorunuz da belirttiğiniz üzere emekli astsubaylar olarak üretimden kaynaklanan bir güce sahip bulunmadığımızdan bir fikir beyan etmenin uygun olmadığı kanaatindeyiz.
Elbette okudum. Bizim oralarda bir laf var: “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.” Çıkmış olduğu yolda kendisine göre doğru olanı yaptığına inandığını düşünüyoruz. Kendisine başarılar diliyoruz. Tek temennimiz kazananın derneğimiz ve değerli üyeleri olan “BİZLERİN” olmasıdır…
Bizce derneğimizin tarihinde olumlu ve olumsuz birçok ilke imza attıkları herkesin kabul etmesi gereken bir gerçektir.
Sosyal medyada oluşan PES Hareketi ile birlikte kamuoyunda tanınmamıza katkı sağlamışlardır.
Ancak derneğimizin kuruluşundan bu yana hiçbir yönetime verilmeyen maddi ve manevi desteği olması gerektiği gibi kullanamadıklarını düşünüyoruz.
Çünkü “BİZ” olmayı başaramadıkları kanaatindeyiz…..
Derneğimizin kuruluşundan bu güne kadar dernek organlarında yer alsın veya almasın her üyenin yapmış olduğu olumlu ya da olumsuz çalışmalar ile derneğimize katkı sunduğunu düşünüyoruz.
Yönetimde söz sahibi olmak, yer almak, omuz, omuza mücadele etmek ve eğer elini taşın altına sokmak istiyor ise, kısacası “BEN” değil “ BİZ” diyebiliyorsa…….
Her zaman her yerde “BİZ” olalım. İmkanlarımız nispetinde şubelerimizi gezmeye, bizleri tanıtmaya ve projelerimizi/yol haritamızı anlatmaya çalıştık. Gidemediğimiz şubelerin affına sığınıyor ve 17 Ekim’de Ankara’da görüşmek üzere diyoruz…
Saygılarımızla…
Bu fırsatı verdiğiniz için biz teşekkür ederiz.
Süper olmuş kaleminize yüreğinize sağlık umarım bu geçmişimiz genç arkadaşlarımıza geleceğimizin şekillenmesi yönünden kendilerine bir ışık olur.
Mehmet abiciğim Bilal’e anlatır gibi kaleme aldığın bu harika yazı için çok çok teşekkürler. Zümremiz adına seni ayakta alkışlıyorum. Umarım bu yazıyı MSB’nı ve Akape genel başkanı da okur ve delikanlılıkta söz vermenin ne demek olduğunu kafalarında sorgularlar. Astsubay camiası için yadsınamaz emeklerin için sağolasın can abiciğim. Sağlıcakla kal sevgiyle kal çok kıymetli Şefim.
Çok güzel özetlemişsiniz. Kaleminize sağlık.
Tek kelime le muhteşem.Zabitlerde ve siyasilerde oyun bitmez. Çoğu düzenbaz