ÜNİFORMALI MAGANDALAR
Sondan söyleyeceğimizi en baştan söyleyelim;
Bizim askerimiz istisnasız sıvasız evlerin çocuklarıdır.
Askerlik bizim ülkemizde her zaman onurlu bir meslek olmuştur, Türkler asker millettir ve askerini sever.
Askerlik kuralları baştan konulmuş bir meslektir. Ne zaman şark görevine gideceğiniz, ne zaman döneceğiniz, istisnalar dışında bellidir. Terfi zamanınız da öyle (en azından eskiden öyleydi)
Hiyerarşi kuralları, özlük hakları bellidir. (İçinde haksızlıkları, vicdansızlıkları barındıran bir sistem olsa da)
Yapılan görev kutsal vatan savunmasıdır. En baştan “gerektiğinde canımı vatan uğruna seve seve vereceğime” diye yemin ederek göreve başlanır. Başka hiç bir meslekte olmayan, baştan canını ortaya koyma taahhüdüdür bu yemin. Her asker için şehit olmak şereflerin en büyüğü, gazi olmak her asker için onur vesilesidir.
Vatan Namustur, asker namusumuzun bekçisidir.
Ancak; bu kutsal görevin felsefesini, kutsallığını, onurunu anlamaktan aciz, kişilik sorunu olan, aşağılık duygularını rütbe ile örtmeye çalışıp, kendilerine emanet edilen astlarına kanun dışı, vicdan dışı, insanlık dışı kötü muamelede bulunan, çok çok az sayıda da olsa, her rütbeden kişiler ne yazık ki mevcut.
Bir emirle ölüme gönderilen kuş uçmaz kervan geçmez dağlarda azgın denizlerde birçok kişinin macera olsun diye 48 saat tahammül edemiyeceği şartlarda görev yapan personele haksızlıkların yanı sıra birde mobing ve şiddet uygulamak kimsenin ne haddi ne de olamaz.
Personeline eziyet olsun diye fazla mesai yaptıran, Assubaya kül tablası fırlatan,uzman çavuşun platinli sakat ayağını tekmeleyen assubayın uzun saçını kesmeye çalışan,muhaheze hududunu aşıp hakarete varan sözler söyleyenler, komutan değil üniformalı magandadır
Suç işleyen ast vardır, olur, olacaktır. İnsanın olduğu her yerde her türlü hata olacaktır. Suçun cezası yasalarda bellidir. Suçun cezasını yasalar verir. Suç işleyen asta hakaret etmek, darp etmek, sırf ailesine ekmek parası götürmek zorunda olan insanların çaresizliğinden yararlanıp, ego tatmin etmek alçaklığın, şahsiyetsizliğin, zavallılığın en tiksindirici boyutudur.
Silah arkadaşlığı kardeşlikten öte, en güçlü arkadaşlık bağıdır. Bizler emekli olalı, üniformamızı çıkaralı on yıllar olmasına rağmen, hepimizin en yakın dostları yine silah arkadaşlarımızdır. Bu güçlü ve kutsal bağı ne yazık ki yukarıda sözünü ettiğimiz bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar ama süte düşmüş sinek misali mide bulandıran pislikler zedelemektedir.
Ast köle değildir.
Ast Esir de değildir.
Rütbe, bir asalet ünvanı değil, görevdeki hiyerarşiyi belirleyen, sınırları ve yetkileri kanunla belirlenmiş sistematik bir yapının tanımıdır. Astlar da kimsenin kölesi değildir, 21 nci yüz yılın özgür ve anayasal hakları olan bireyleridir.
Özellikle de uzman er-erbaş Silahlı Kuvvetlerin her türlü cefasını çeken, terörle mücadelede en önde savaşan memleket evlatlarıdır.
Ülkenin ekonomik durumu belli, insanlar yoksulluktan, işsizlikten, çaresizlikten her gün şehit haberleri gelmesine rağmen ekmek parası uğruna akın akın silahlı kuvvetleri tercih ediyor.
Başkalarının çaresizliğinden güç devşirmek, silahlı kuvvetlerin kanunla belirlediği hak ve yetkileri aşarak, kötüye kullanarak astına zulümde bulunmak en çok Silahlı Kuvvetlere zarar verir.
Bu tür ak sütteki lağım sineklerine karşı çıkmak her rütbedeki, her makamdaki asker kişinin asli görevi olmalıdır. Çünkü Silahlı Kuvvetlerin onurunu, yapısını, saygınlığını, birliğini korumak günlük faaliyetlerin çok ötesinde önemli bir görevdir.
Son sözümüz de görevdeki silah arkadaşlarımıza; Hakkınızı ve sorumluluğunuzu, tabi olduğunuz kanunları bilin ve öğrenin. Kanun dışı angaryaları, haksızlıkları, hukuksuzlukları, kanunlar çerçevesinde ilgili mercilere iletin. Eminiz karşılık bulacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri derebeylik değil, Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarına tabi güzide bir kuruluştur.
EMEKLİ ASSUBAYLAR GÜÇBİRLİĞİ PLATFORMU