Üç dönemdir MSB olan Sn.Vecdi GÖNÜL (Namı-diğer Sabret GÖNÜL) yeni kabinede tekrar MSB. olarak görevlendirilmedi. Çok da üzüldüğümüz söylenemez! Hâttâ bundan mutluluk duyduk. Çünkü, kendilerinin assubaylar için yaptığı tek şey, umutlarımızla oynamak oldu! Temsil ettiği bakanlığın ordusunun sadece subaylardan ibaret olduğunu düşünmüş olmalı ki basına açıklama yapmış olmasına rağmen bizler için verdiği sözleri tutmadı. Biz, zat-ı alilerinin temsil ettiği bakanlıktan ve Genelkurmay’dan imtiyaz ve ayrıcalık değil, haklarımızı istemiştik. Sıra bize geldiğinde “adalet” kelimesini parti tabelası sananlar, subaylarla ilgili ayrıcalık sağlayan birçok yasayı ‘üstelik kendi verdikleri önergelerle‘ jet hızı ile yasalaştırdılar !..
Şimdi yeni MSB. Sn.İsmet YILMAZ göreve başladı. Bizim taleplerimizi değerlerdirirken evrensel hukuku ve anayasanın eşitlik prensibini dikkate alır mı, yoksa kendileri de söz verip tutmamaya, “adalet” kelimesini Sn.Gönül gibi değerlendirmeye devam mı eder, bunu zaman gösterecek!
Sn.MSB.Bakanı’na “hoşgeldin” mesajını ve duygularımızı dile getiren aşağıdaki mektubu ortak düşüncelerimizi dikkate alarak kaleme aldık.
Arzu eden arkadaşlarımız adı, soyadı ile sınıf ve rütbesini yazarak GÖNDER tuşu ile mektubun bakan’a ulaşmasını sağlayabilirler.
Değerli büyüğüm, yazınızın başında belirttiğiniz gibi ordunun olmazsa olmazı disiplinin tarifinde astın ve üstün hukuku vardır ama TSK uygulamasında bu yoktur. Her kurum kendi personelini koruyup kollarken TSK’da bize ön yargılarla bu haksızlıklar, hukuksuzluklar yapılmıştır.Doğru analiz edildiğinde bu bizim kadar ordumuza da zarar vermektedir. Adalet herkes için gereklidir. Saygılarımla.
Hayretler içinde kaldım böyle birşey olabilir mi diye? Yahu burası muz cumhuriyeti mi, aşiret devleti mi yoksa patagonya mı, nasıl olur böyle bir şey? Allah herkese akıl fikir ve vicdan versin. Ya bu insanların haberi yok böyle bir adaletsizlikten ya da ben Genelkurmay Başkanı ile kader ve silah arkadaşıyım o kadar!!!!!!!!!!!
Değerli büyüğüm, vicdanlarını bedenlerinin en kuytu köşelerinde saklayan kişiler, bir gün onu nereye sakladıklarını hatırlayacaklar ve ellerini o anda vicdanlarına götürecekler. Yıllardır yapılan haksız uygulamalara isyan eden vicdan, o saniye itibarıyla tüm vücuda bir acı yayacak, şahsın silkinmesini, kendine gelmesini sağlayacak. Sonrası mı? Sonra ne olacak; onlar vicdan muhasebesinde kendilerini aklama gayreti sergilerken, bizler de sorunlarımızı unutup, torunlarımızı hatırlama aşamasına geçeceğiz, ellerinden tutup gezip tozacağız. (Torun-Sorun benzetmesi Ersen Gürpınar abimize aittir.) Saygılarımla…
Acaba hangi ülkede bu haklar mahkeme koridorlarında aranmaktadır.? TSK ve komuta kademesi bu konulara ülkenin ve gelecegimiz için dur diyerek nokta koymalı ve tansiyonu düşürmelidir.
Silahli kuvvetlerden emekli bir assb. olarak:subaylar benim silah arkadasim degillerdi! Neden mi? Yazıyorum; hic bir zaman yanimda degillerdi.Ne hazarda,ne seferde,ne egitimde aklina ne geliyorsa,hic bir yerde, hic bir zaman yanimda degillerdi…
Diyecek söz bulamıyorum,yazmamış ama Sn. Turan hukuk yollarını da tüketmiş durumda herhalde,sonucu da belli bu durumda ,Allah yardımcınız olsun,bu haksızlıkların bitmesini istiyorsak kenetlenmeli ve gücümüzü meydanlarda göstermeliyiz. 100 bin kişi Ankara’yı inletir, felç eder. Neden? diyorum bekliyorum…
Sayın Metin AYAN kardeşim, hukuk yollarını bitirmiş değilim, bilakis mahkemenin verdiği ret kararının Yargıtay tarafından bozulmasıyla haklı olduğum hukuk yolunda daha güçlü olarak devam ediyorum.
Bu makaleyi yazmakla, mağduriyetimizi açık ve seçik olarak bir kere daha ortaya koymaya çalıştım. Saygılarımla.
Her darbede muhtırada özellikle Assubayların haklarını gasp eden,bilerek Assubayları erbaş statüsüne kadar indirip değersizlik ve kişiliksizlik benliğine sokan bu darbeci zihniyetten ne beklenebilir ki? Biz bir aileyiz silah arkadaşıyız deyip de gerçekte hiç bir zaman silah arkadaşı gibi aile gibi davranmayan hatta içten içe Assubaylara karşıtlık yapan bir zümreden ne beklenebilir ki? Her türlü haklarımızı öyle planlı ve kurnazca katletmişler ki bu gün yıllarca yapılan haksızlıkların açıklamasını dahi yapamıyoruz yapsak da ne devlet ne millet ne siyasiler kimse doğru dürüst anlamıyor ya da anlamak istemiyor TAM BİR KÖRDÜĞÜM. Mutlaka birleşerek siyasete girmeliyiz ve bu haksızlıkları TBMM’de düzeltmeliyiz.
Değerli büyüğüm, yazınızın başında belirttiğiniz gibi ordunun olmazsa olmazı disiplinin tarifinde astın ve üstün hukuku vardır ama TSK uygulamasında bu yoktur. Her kurum kendi personelini koruyup kollarken TSK’da bize ön yargılarla bu haksızlıklar, hukuksuzluklar yapılmıştır.Doğru analiz edildiğinde bu bizim kadar ordumuza da zarar vermektedir. Adalet herkes için gereklidir. Saygılarımla.
Hayretler içinde kaldım böyle birşey olabilir mi diye? Yahu burası muz cumhuriyeti mi, aşiret devleti mi yoksa patagonya mı, nasıl olur böyle bir şey? Allah herkese akıl fikir ve vicdan versin. Ya bu insanların haberi yok böyle bir adaletsizlikten ya da ben Genelkurmay Başkanı ile kader ve silah arkadaşıyım o kadar!!!!!!!!!!!
Değerli büyüğüm, vicdanlarını bedenlerinin en kuytu köşelerinde saklayan kişiler, bir gün onu nereye sakladıklarını hatırlayacaklar ve ellerini o anda vicdanlarına götürecekler. Yıllardır yapılan haksız uygulamalara isyan eden vicdan, o saniye itibarıyla tüm vücuda bir acı yayacak, şahsın silkinmesini, kendine gelmesini sağlayacak.
Sonrası mı? Sonra ne olacak; onlar vicdan muhasebesinde kendilerini aklama gayreti sergilerken, bizler de sorunlarımızı unutup, torunlarımızı hatırlama aşamasına geçeceğiz, ellerinden tutup gezip tozacağız. (Torun-Sorun benzetmesi Ersen Gürpınar abimize aittir.)
Saygılarımla…
Acaba hangi ülkede bu haklar mahkeme koridorlarında aranmaktadır.? TSK ve komuta kademesi bu konulara ülkenin ve gelecegimiz için dur diyerek nokta koymalı ve tansiyonu düşürmelidir.
Silahli kuvvetlerden emekli bir assb. olarak:subaylar benim silah arkadasim degillerdi! Neden mi? Yazıyorum; hic bir zaman yanimda degillerdi.Ne hazarda,ne seferde,ne egitimde aklina ne geliyorsa,hic bir yerde, hic bir zaman yanimda degillerdi…
Diyecek söz bulamıyorum,yazmamış ama Sn. Turan hukuk yollarını da tüketmiş durumda herhalde,sonucu da belli bu durumda ,Allah yardımcınız olsun,bu haksızlıkların bitmesini istiyorsak kenetlenmeli ve gücümüzü meydanlarda göstermeliyiz. 100 bin kişi Ankara’yı inletir, felç eder. Neden? diyorum bekliyorum…
Sayın Metin AYAN kardeşim, hukuk yollarını bitirmiş değilim, bilakis mahkemenin verdiği ret kararının Yargıtay tarafından bozulmasıyla haklı olduğum hukuk yolunda daha güçlü olarak devam ediyorum.
Bu makaleyi yazmakla, mağduriyetimizi açık ve seçik olarak bir kere daha ortaya koymaya çalıştım. Saygılarımla.
Sn büyüğüm, konuyu bir de BİMER’den yazın bakalım ne cevap gelecek merak ettim ,olumlu gelmese de düşüneceklerdir en azından ne yazalım diye.
Her darbede muhtırada özellikle Assubayların haklarını gasp eden,bilerek Assubayları erbaş statüsüne kadar indirip değersizlik ve kişiliksizlik benliğine sokan bu darbeci zihniyetten ne beklenebilir ki? Biz bir aileyiz silah arkadaşıyız deyip de gerçekte hiç bir zaman silah arkadaşı gibi aile gibi davranmayan hatta içten içe Assubaylara karşıtlık yapan bir zümreden ne beklenebilir ki? Her türlü haklarımızı öyle planlı ve kurnazca katletmişler ki bu gün yıllarca yapılan haksızlıkların açıklamasını dahi yapamıyoruz yapsak da ne devlet ne millet ne siyasiler kimse doğru dürüst anlamıyor ya da anlamak istemiyor TAM BİR KÖRDÜĞÜM. Mutlaka birleşerek siyasete girmeliyiz ve bu haksızlıkları TBMM’de düzeltmeliyiz.