Ömrüm boyunca, ne zaman sokakta ayağına otuz altı numara ince topuklu zarif bir ayakkabı giymiş doksan beş kiloluk bir bayan görsem, kendimi bayanın ayağındaki şık ayakkabının yerine koyup, üzülmüşümdür. Eziyet çeken bu zarif ayakkabı, elli kilo ağırlığında hafif siklet bir başka bayanın ayağını süslüyor olabilirdi derim. Şık ayakkabılardan birinin işkence çekmesinin tek nedeni sadece ayakkabıyı satan tezgahtarın satış anında rafta ona uzanmış olmasıdır der hayıflanırım.
Tabii bu dediklerim işin şakası. İşin ciddi yönüne gelince; son yıllarda her gün, doksan kiloluk bayanın ayağındaki zarif ayakkabının kaderinden çok bir emekli astsubay olarak kendi kaderime üzülür oldum. Kırk beş yıl önce, ekonomik şartlar nedeniyle fazla seçme şansım yoktu. Başvuru aşamasında zarf ve pul masrafı en az olduğu için tercih edip kendimi çocuk yaşımda askerlik mesleğinin ve astsubaylığın içinde buldum. Ömrüme yön verecek olan mesleğimi seçeneksizlikler içinde seçmiş olsam da benimsedim ve sevdim. Bu günler için konuşamam ama benim kuşağım meslektaşlarımın büyük bölümünün de bu mesleği seçiminde hikayeleri birbirine çok benzer. Tüm meslektaşlarım bu ülkeyi çok sevdik, verilen görevleri zevkle ve itirazsız yerine getirip görevimizi tamamlayıp emekli olduk. Son yıllarda biz emekli astsubaylara mali yönden reva görülen uygulamalar ve yapılan ayrımcılıklar nedeniyle astsubaylığa başvurduğum güne lanet eder hale geldim. Bu üzüntümün birinci derece müsebbibi, başta Genelkurmay ilgilileri olmak üzere devleti yönetenlerdir.
Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları’na kadar geri gitmeye gerek yok. Kıbrıs Barış Harekatı’nda ve Güneydoğu Mücadeleleri’nin ilk yıllarında bile, düşmanla çarpışma anında, vurulan astın üstüne, “Komutanım benimle uğraşmayı bırakın, siz arkadaşlarımın başına geçin, çarpışmaya devam edin” diyen mensupları olan ordu bu Türk Ordusu’dur. Son yıllara kadar da bu ordunun mensubu olmaktan, bu ocaktan yetişmiş olmaktan hep gurur duydum. Bu gün aynı şeyi söylemekte zorlanıyorum. Değil mensubu olmaktan gurur duymak, maalesef bu ocağa girdiğim güne lanet eder duruma geldim.
Televizyonlarda gazetelerde her gün izliyoruz. Polis, öğretmen, imam emeklilerinin sorunlarına, politikacısından üst düzey bürokratına sahip çıkan var. Biz astsubay emeklilerinin sıkıntılarına sahip çıkanı yok. Biz ordunun orta direği astsubay emeklileri, içinde bulunduğumuz sıkıntıları yıllardır haykırıyoruz, sesimizi kimselere duyuramıyoruz. Biz astsubay emeklilerinin sorunlarına emekli olduğumuz ocağın yetkilisi Türk Ordusu’nun Genelkurmayı mı, yoksa İspanyol veya Rus Ordularının Genelkurmayının mı sahip çıkması gerekir?
Sözüm bizim sorunumuzla ilgilenme konusunda baş sorumlu olan Genelkurmay ilgililerine. Sayın ilgiler bu ülkeye hizmet eden astsubayları şehit eden kurşunlar KOMKARSU eğitimi alıp almadığını sorar hale geldi de bizim haberimiz mi yok? KOMKARSU Eğitimi almış olanların çocuklarının lokma geçen boğazları, bu eğitimi almamış olanların çocuklarından daha mı geniş? Bizim bu ocaktan yetişmiş kişiler olarak hiryerarşiye karşı asla itirazımız yoktur. Kimsenin aldığı parada da gözümüz olamaz. Biz bu ülkeye zor şartlarda hizmet etmiş yurttaşlar olarak ayrımcılık yapılmamasını, hakkımızın teslim edilmesini, istiyoruz. İçinden yetiştiğimiz ocağa karşı yapılan en küçük yıpratıcı bir harekette en başta üzülen yine biz oluyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin moral motivasyonunu yüksek tutmak, birlik beraberliğini sağlamanın da görevleriniz arasında olduğunun bilincinde değil misiniz? Bu kadar ayrımcılığın, bu kadar “hep bana hep bana” uygulamasının TSK’ne zarar verdiğinin, bu gidişatın iyi bir gidişat olmadığının ne zaman farkına varacaksınız? Bu uygulamalarla birbirleri için ölüme gitme en büyük özelliği olan bir mesleğin, ülkenin ordusunun içine nifak sokup ikililik çıkarılması için elinizden geleni yaptığınızın ve TSK’nın birlik beraberliğini yok etmeye and içmiş olanların ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında değil misiniz?
Sayın İlgiler..
Sayın Sorumlular….
Günümüz ortamında hiçbir şey gizli kalmıyor. Herkes ülkede olup biten her şeyin farkında. Bu ülke bir gurubun değil hepimizin. Tarihe karşı da sorumlu olduğunuzu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın..