Toplum bilimciler, bu işlerin bilimini yapanlar der ki:
Bir ülkede işsizlerin sayısı, yüz kişide bir veya iki kişi ise, geri kalan doksan sekiz kişinin işi varsa, sorun işsiz olan kişilerdedir. Şayet işsizlik oranı yüzde kişide on kişiye, on beş kişiye çıkmış ise, sorun işsiz olan kişilerde değildir, sorun sistemde, toplu yönetimindedir. Bu durumda bile bunun sorunun toplumsal bir sorun olduğunun farkında olmamak, hala kendinde, kişilerde kusur aramak, şükretmek, bilinçsizliktir, ahmaklıktır.
der. Bir ülkede belli bir meslekte, astsubaylık mesleğinde, intihar ederek yaşamına son verenlerin sayısı son yıllarda artarak haftada dört kişiye çıkmışsa, bu sorun toplumsal bir sorundur ve bu sorun sadece intihar edenlerin buna intihara eğilimli olmalarıyla açıklanamaz.
Toplumsal sorunun çözümü görevi de toplumu yönetenlere düşer. Sorun yokmuş gibi davranma, olayın basına haber olmasına engelleyerek örtbas etme sınırını çoktan aşılmıştır.
Ey toplumu yönettiği iddiasında olup, toplumun sorunlarını çözmekle görevli olanlar!
Şayet, bu toplumu, bu devleti, dağıtıp bölüp parçalayıp yok etme gibi özel bir misyon sahibi değilseniz.
Ülke sorunlarının bir parçası olan astsubay sorunu da, diğer sorunlar gibi, ülkenin iletişim kanallarının tamamını satına alarak gizleme, sorunların açıkça tartışılmasını engellemek çözüm değildir. Sorun çoğu sorun gibi can acıtan toplumsal bir yara haline gelmiştir. Artık bir yerlerle uyumluluk adına topuk selamı çakıp, basına başı eğik resim vermenin, “ intihar etmeyi yasaklayan emir” yayınlamanın soruna çare olmayacağının görülmüş olması gerekir.
Astsubayların ekonomik sorunlarının çözümü için imkan yokluğu bahanesi kabul edilemez. Ülkemizi riske atamaktan başka hiçbir getirisi olmayan, komşumuz Suriye’yi işgal hazırlığı çerçevesinde, Sakarya’dan Samsun’a mülteci kampı inşa edileceğini, ben uydurmuyorum, basın yazdı. Sınırında savaş planlaması yapılan bir ülke, önce kendi askerini doyurmalıdır. Bu ülkenin sorunlarını çözemiyorsanız, çözülmeyen her sorunun bu ülkenin insanlarını bir birine, devletine her gün biraz daha fazla düşman edip, ülkeyi çözülmeye biraz daha yaklaştırdığını göremiyorsanız, doldurmakta olduğunuz devletin n emanet makamlarını boşuna yer işkal etmeyiniz. İleride daha kötü unvanlarla anılmak ve yargılanmak istemiyorsanız, kuyruğunuzu kıstırıp, zaman kaybetmeden bir an öce yerlerinizi efendi efendi bu işi yapabileceklere terk ediniz…
Toplumların kaderlerinin çizildigi,dış güçler tarafından yönlendirildigi,
planlandıgı önemli işlevlerdir tarihimizde bu olay…Yönetenler ile yönetilenlerin acı çizgileridir tarihimizde…
Saygılarımla..
Eşimin görev yaptığı bir okulda Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen büyüğümle tanışmıştım ara sıra sohbet ederdik o şartlarda yapılanları bugün birçok reform yanlıları hayal bile edemez. Özet olarak şunu belirtebilirim, Köy Enstitülerini kapatmak bu ülkeye yapılan ihanettir.