Ankara 5°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
5°C
Hafif Yağmurlu
Paz
5°C
Pts
4°C
Sal
6°C
Çar
7°C
Bütün yedikleri haram zıkkım olsun onları önce ALLAHA sonra sonrası derneğimizin hukuk kuruluna iş düşüyor, deniyorsa ki bir avukat tutulup mahkeme yoluyla hesap sorulacak ona da varım hakkıma düşeni ödemeye varım,allaha havale ediyoruz diye sevinmesinler,allah öbür tarafta bizler bu tarafta sanmasınlar ki hesap sormayacağız, bu yolsuzluğa bulaşanların hepsinden hesap sorulmalı, saygılarımla.
Sayın Çam ‘yağma hasanın böreği’ deyimi herhalde bu durum için söylenmiştir.
“ŞEYTAN, AZAPTA GEREK” MİŞ.?.
Hem görevde hem de emeklilikte; “Asker misiniz?” sorusuyla karşılaştığımda; “Niçin, “asker mi” olarak sordunuz? deyince; “Asker kişiler kolayca tanınıyor” diyorlardı. Zamanla bunun olumlu ve olumsuz bazı izlenimlerden oluştuğunu anladım.
İlerleyen yıllarda, bende de benzer özelliğin oluştuğunu fark ettim. Sivil giyimli olsa da veya fotoğraflardan ve uzaktan da subay ve astsubayı az bir yanılgıyla ayırt edebiliyordum.
Nasıl mı?
Onların yaşamlarının her alanındaki rahatlığın ve konforun yüzlerine ve davranışlarına kazandırdığı pozitif oluşumun fatura bedeli, negatif etki biçiminde bizlerde beliriyordu.
Kesinlikle birçok meslektaşım böyle olduğunu bilir.
Kanıt olarak;
Dillendirdiğimiz konulardaki cümle içeriği ve kelime anlamları yeterlidir.
Onay olarak;
Onların anlatımlarında, bizdekine benzer içerik göremezsiniz.
“Şeytan, azapta gerek.” felsefesinin sonuçları böyledir.
“Görünen köy, kılavuz istemez.” miş…
Hakkımdan zerre kadar yedilerse HARAM OLSUN.Gözlerine dizlerine dursun.Ebem böyle beddua ederdi.Şimdi de ben ediyorum. Nasıl olsa bir okuyan bir duyan olur. Ölmesinler de sürünsünler diyeceğim ama gene bakım parası bizim cebimizden çıkacak.
Hakkımı yiyenlere zehir zıkkım olsun,bunları hem bu dünyada hem öteki dünyada Yüce Allaha havale ediyorum cezalarını Allahtan bulsunlar.
GÖMÜN GİTSİN…
Birlik içinde yaya olarak görev yerinden dönen arkadaşlarımızın yakınından makam aracıyla geçen komutan; “mesai saatinde çevrede gezindikleri için” arkadaşlarımızın cezalandırılmasını ilk amirlerinden ister. İlk amir “Ben görevlendirdim, geri dönüyorlardı” demesine rağmen, “ Ben görev anlamam, canım ceza vermek istiyor.” demiş.
Bazen işimizin dışında böyle “psikopatça” olaylarla karşılaşmak riskimiz de vardı. (Fakat, “yan ödemesi” yoktu.!.)
Tadı çıkarılacak bir emeklilik hazırlığı (?) gerginliğinden böyle davrandığı sanılıyordu. Hazırlık bitmeden; dakika doksan oldu, düdük çaldı, “psikopatlık” sona erdi.
Allah bu, sopası yok ki.
Böyle “sayın’sız” kişilerin ardından; rahmet, minnet, mekân, cennet, unutmayacağız, kalbimizde gibi anlamlı sözleri hiç duymadım. “Helâl olsun” gibi de konuşulmuyordu. Öbür dünyada verilecek hesapları nedeninden, herhalde.
O halde; gömün, gitsin.!.?.
SAÇMALIK..?.
(Bu yorumun, asıl konuyla bağlantısı yoktur. Yazıda kullanılan şapka resminin çağrıştırdığı duygularla yazdım.)
Bir askeri okulumuzun kuruluş yıldönümü için, kutlama etkinliğine katılmıştım. Çoğu, emekli meslektaşlarımız olan davetliler, yemek salonunda toplandıktan sonra, kuvvet komutanı da salona geldi. Komutanın şapkası, subay şapkalarının konduğu raftaki bir astsubay şapkasının üstüne, içi yukarıda olarak, ters biçimde konuldu. Rastgele değil, özellikle böyle yapıldı.
Bunu çirkin bulduğumdan; anlatılmak isteneni öğrenmeyi hiç istemedim.
Bir okulun kutlamasında, orada yetişmiş, o yapıya hizmet vermiş yüzlerce emeklisinin gözünün içine sokarcasına, onları emekliliğinde de ezercesine, böyle anlamsız, çirkin bir “iş” tek kelimeyle “ilkellik”.
Bu, otoritenin varlığını göstermek amaçlı ise; sadece “bir sınıfa olan nefreti arttırır.”
Not: Sosyal tesislerde sakalı, şalvarı, cübbeyi, türbanı kabullenen zihniyet; “şapkam, şapkanızın üstünde” saçmalığını da görmeli.
HEP SÖYLEDİM…GÜN GELECEK KORKUNÇ SUBAY – ASTSUBAY AYRIMI ORDUYU YIPRATACAK VE BİRİLERİ BU DURUMDAN İSTİFADE EDECEK.İŞTE O GÜNLER GELDİ….DAVAMIZDA HAKLIYIZ HEM DE SONUNA KADAR….DÜŞÜNÜYORUM DA YILLARDIR YÜRÜDÜK..BAĞIRDIK.. YAĞMURDA ISLANDIK…AMA DUYAN OLMADIYDI… ŞİMDİ NE OLDU DA TV’DEN TV’YE KOŞUYORUZ?..DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM…YİNE SÖYLÜYORUM SONUNA KADAR HAKLIYIZ…EZİLİYORUZ..AYRILIYORUZ KENDİ ORDUMUZDA KUNTA KİNTE MUAMELESİ GÖRÜYORUZ… KIRINTILARLA BESLENİP YAŞAMAYA ÇALIŞIYORUZ…DAHA BİRÇOK İFADELERİ YAŞIYORUZ….BUNUN BİR SONU OLMALI..AMA SONUNU MERAK EDİYORUM…KAZANACAK MIYIZ YOKSA YIKILACAK MIYIZ?.. NEREYE KADAR MÜSADE ETTİLER DİYORUM….??????
Sayın ÇAM; güzel yazını henüz okudum. Hakkını helal et, kaleminin mürekkebi hiç bitmesin.