Dolar 41,7226
Euro 48,6605
Altın 5.421,08
BİST 10.756,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 17°C
Yağmurlu
Ankara
17°C
Yağmurlu
Per 14°C
Cum 15°C
Cts 15°C
Paz 14°C

YETİMDİM, ŞİMDİ DE ÖKSÜZ OLDUM …

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
06/11/2014 8:22 PM
6

Saygıdeğer Arkadaşlarım

Bugüne kadar ön yargılarla bizzat kendi kurumu tarafından haksızlığa, hukuksuzluğa uğratılan assubaylarla ilgili milyonlarca okura ulaşan, yüzlerce yazım, makalem, yazı dizilerim oldu. Hiç birinde kendimden bahsetmedim. Bugün ilk kez, bir anneyi kaybeden evlat olarak, duygularımı sizinle paylaşmak istedim.

Ben, Edremit’te mütavazi bir yaşam süren ailenin 4’üncü ve ilk erkek evladı olarak dünyaya gelen, kelimenin tam anlamı ile elbebe, gül bebe büyütülen, şımartılan biriydim. Mutluluğumuz, sevincimiz uzun sürmedi! 7 yaşında, çevresinde itibar gören, çok donanımlı bir insan olan babamızı kaybettik.

Annem, dağılan Osmanlı’nın toprağı olan eski Yugoslavya, şimdiki Makedonya’nın Kırçova ilçesinden 2 aylık bebek iken Anavatan’a göçen eden bir ailenin tek evladı olan, talihsiz biriydi. Çünkü, 1.5 yaşında annesini, 3 yaşında babasını kaybeden, halası tarafından büyütülüp çocuk yaşında evlendirilen, 14 yaşında anne olan, malı mülkü çok ama kaderi olmayan, babamın vefatı ile 30 yaşında 5 çocukla dul kalan, okuma yazması olmayan biriydi!

Çok duygusaldı. En küçük bir hareket ‘ona yapılmasa bile‘ alınır, gizli gizli ağlar, önüne üç gün yemek koymasan “ben açım” demezdi. Anneler dünyanın en ulvi insanlarıdır. Sizi 9 ay karnında taşır, canından can, kanından kan verir, uykusuz geceler geçirir ama, atalarımızın “bir anne 9 evladına bakarmış da 9 evlat bir anneye bakamazmış” dedikleri gibi, istisnalar dışında bizler annemize, babamıza evlatlık görevimizi tam olarak yerine getirmezdik. Bu yüzden hayatımız hep keşkelerle geçer! Nacizane önerim; annelerinize, babalarınıza ileride keşke demeyecek ilgiyi, sevgiyi, saygıyı lütfen gösteriniz.

Emekli olduğum zaman “ben hep  bugünlerin hayali ile yaşadım. Edremit’e yerleş, senin gölgende ömrümü tamamlayayım” derdi. Ama malum, bizler de anneyiz, babayız. Evlatlarımızın önceliği oluyor. Bu yüzden bu isteği hiç bir zaman gerçekleşmedi. Değişiklik olsun diye arada bir alır, gelirdik. Kuzumun kuzusu dediği torunları, torunlarının çocukları ile mutlu olmasına rağmen 10 gün sonra “evimi özledim” diye tutturur, en fazla 15 gün yanımızda kalırdı. Arada bir fırsat buldukça ziyaretine giderdik.

Bundan 4 yıl önce unutkanlık şikayetleri başladı. Doktorlar “alzheimer” tarzı Demans denilen bir hastalık teşhisi koydular ve bizlere “Anneniz yakın bir zamanda 3 yaşında bebek gibi olacak. Dezavantajı; 3 yaşındaki bebek her gün bir şey öğrenirken, anneniz hergün bir şey unutacak!” demişlerdi. Tüm ısrarlarımıza rağmen ne yanımızda yaşamayı ne de bizim kontrolumuzda aynı şehirde ayrı bir evde yaşamayı kabul etmedi. Evi ve komşuları onun bizler dışındaki yaşam kaynağı idi. 3 yıl önce ciddi şikayetleri başlayınca emsalleri içinde lüks sayılacak bir huzurevine yatırdık. Her hafta ziyaretine gidiyorduk. Bizi tanımamaya başladı. Bazen bilinçli, bazen bilinçsiz konuşmaları oluyordu. Sonunda Bursa’da yaşıyan Suzan ablam “benim içim rahat değil ben Annemi Bursa’ya götüreceğim. 2 kadın tutar gül gibi bakarım” dedi. Son nefesini verinceye kadar kendisine minnettarlık duyduğum ablamın nezaretinde yaşadı.

3 Kasım 2014 pazartesi günü yeğenim aradı, “anneannemi hastaneye kaldırdık, seni bilgilendireceğim” dedi. Saatler geçmek bilmiyordu. Hastanede zaten telaş içinde olan insanları daha da rahatsız etmemek için dualar ederek bekledim. Bir saat sonra acı haberi aldık. Bu duyguyu anlatmak mümkün değil! Bunu ancak yaşayanlar bilir. Çocuklaştım, çocuklar gibi ağladım, isyan ettim! Arada bir de “Annem 88 yaşında. 2 yıldır derdini bile anlatamıyor, kimbilir ne acılar çekiyordu, kurtuldu. Ahirette inşallah huzur içinde yatacaktır” diye kendimi sürekli teselli ediyordum. Bir süre sonra bu düşünceye kendimi inandırmıştım.

4 Kasım günü, ikindi namazının kılınacağı camide şairin “Bir namazlık saltanatın olacak taht misali o musalla taşında“ dediği gibi, cami avlusunda herkesi üzgün sessiz, anacığımı musalla taşında yatarken görünce kafamdaki teselli sözleri kayboldu. O’nu, o tabutta, cemaatin omuzları üzerinde ebedi istirahatine yolcu ederken, arkasından gözyaşları içinde uğurlarken, beni teselliye çalışan dostlarıma 

Ben yetimdim şimdi öksüz kaldım

diyebildim.

Mekanın cennet olsun anacığım nur içinde yat ve bizi hatalarımızdan dolayı affet!…


SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE

Annem Rahime Gürpınar’ın ebediyete intikali nedeniyle gönderdikleri çelenk, mesaj ve telefonları ile  acımı paylaşan, dualarını esirgemeyen, bizzat cenazeye katılan, bana büyük bir astsubay ailesinin ferdi olduğumu hissettiren TEMAD  Gn.Mrk. yönetimi, şube başkanlıkları,meslektaşlarım, arkadaşlarım ve dostlarıma sonsuz teşekkür ve minnettarlığımı sunuyorum. Allah sizlere sağlıklı uzun ömürler versin.

ETİKETLER: , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.