Değerli Meslektaşlarım,
Birkaç saat önce facebook’tan bir mesaj iletildi. Mesajı ileten arkadaşımız “www.kamuemekcileri.org” sitesi kurcusu ve yazarı Em.Assb.Mustafa Bıyık’tı. İçeriği ise; yukarda adı geçen sitenin on kadar yazarı hakkında (Benim olduğum da söyleniyor) bilişim suçları savcılığınca soruşturma açıldığı ile ilgili idi. Birkaç dakika sonra Em.Assb.arkadaşımız Atilla Okbilek kardeşim aradı. O da kendisinin Sayın Selçuk İçer’le ilgili dava konusunda yorum yaptığı için OYAK tarafından hakkında dava açılması için savcılığa başvurmuş. Kamu emekçileri web sitesine aynı başlıkla bir yorum yazarak, bizlere hakaret ederek veya korkutarak bizleri sindiremeyeceklerini yazdım. Arkadan telefonla Mustafa Bıyık arkadaşımızı aradım. Emniyette ifade verip evine yeni dönmüştü. Suçlamanın içeriği kendisine bildirilmemiş!
Bu iki olay bizlere artık mızrağın çuvala sığmayacağını sorunlarımızı ve sıkıntılarımızı artık hukuk önünde tartışacağımız anlamına geliyor. Ben dahil hiçbir arkadaşımızın bu tür korkutma, susturma ve yıldırma taktiklerine pabuç bırakmayacağımızı OYAK yönetimi bilmelidir. Yıllarca sesimizi çıkaramadık. Konuştukça susturulduk. Görevimiz devam ediyordu ve amirlerimiz çıkarları gereği OYAK’ı koruyordu.
Bizi dinlemeliler ve mutlaka ama mutlaka görüşümüzü almalılar. Çünkü, her aybaşında kasalarına giren sıcak milyonlarca TL.nin kaynağının büyük payı bizim. Eğer sizler bu gerçeği görmemekte direnirseniz biz de yazmaya, eleştirmeye devam edeceğiz. Canınız sıkılacak. Davalar, davalar,
Sn.Ersen ağabey, bir yazınızda “Orduda bu ayrımcılık bu adaletsizlikler devam ettiği sürece güçlü ordu güçlü Türkiye slogandan ibaret olur sadece ülke ve TSK düşmanlarının ekmeğine yağ sürülür”diye yazmıştınız, konunun can alıcı noktası budur. Yazıyı düzenleyen (sanırım Semih KOÇ arkadaşımız) en güzel vurguyu yapmış, astın kafasına adaletin tokmağı, üstün yollarına kırmızı halı, böyle adalet olmaz olsun.
Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkça, tarihi avcılar yazmaya devam eder denir. Hukuk da böyle değil midir? Ast’ın ve üst’ün hukuku deniyor. Merak etmeyin üstler de yetkisini hukuktan alıyor.
Hukuk denirken çok güzel düşünülmüş olan ”Yemişim Sizin Adaletinizi” başlığını değerlendirmek lazım. Hukuksal olan herşey meşru mudur? İnsanlar haklılıklarını hukuktan değil meşruluktan alırlar. Tarih boyunca gücü elinde bulunduranlar yaptıklarına yasal kılıflarda bulmuşlardır. Tarihde ilk hukuk kuralları Hammurabi kanunları olarak bilinir. İçinde köleliği düzenleyen kurallar vardır. Köleliği, yasası var diye meşru mu kabul etmek gerekir? İnsanlık bu günlere gelmişse yasal olana boyun eğmekle değil, meşruluk temelinde haksızlığa karşı mücadele ederek gelmiştir.
Kölelik tarihsel süreçte nasıl bedeller ödenerek alt edilmişse bu günde haksızlıklar bedeller ödenerek alt edilecektir.
“Bir uygulamanın, çoğunluk tarafından kabulü veya yasal oluşu; onun “adil” olduğunu göstermez.”
Tarafsızlığından zaman zaman şüphe ettiğimiz askeri yargı bile bunun haksızlık hukuksuzluk,adaletsizlik olduğunu belirtiyorsa buna çözüm bulunması gerekir. ANAYASA Mahkemesi yasalara göre karar verdiğinden iptal etmemesinden ön yargılılar pay çıkarmasın. Daha önce assubaya hakaret eden albay askeri yargıdan sonra sivil mahkemede açılan davada tazminata mahkum oldu, bu örnekleri çoğaltmalı bu hukuksuzlukla mücadele etmeli. TEMAD hukuk komisyonu var ama gerekirse bu konuda bir fon oluşturmalı bizler destekleriz. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmayacaktır.
Keşan 4.ncü P.Tüm.K.lıgı “Türk Milleti adına karar veren(!!!)” As.Mahkemesinde yargılandığım davadan aklandım. Ancak zamanın Tüm.K.’ının direktifiyle tekrar yargılandım ve 10 gün hapis cezasına çarptırıldım. 6.5 gün hapis yatıp çıktım. Çalıştığım süre içindeki olumsuz etkilerini bütün Assubay arkadaşlarım bildikleri için yazmayacağım. Ama 1978 yılından bu yana hala eksik maaş almaya devam ediyorum.Yani henüz cezamı tamamlayamadım. Ölünceye kadar da sürecek.Sayın GÜRPINAR’ın yazı başlığı “YEMİŞİM SİZİN ADALETİNİZİ” şeklinde. Bende bu ve buna benzer suçlardan ömür boyu ceza çeken %97’si Assubay olanlar için bir sicil affı çıkarıp bu garabet düzeltilmedikçe SEVEYİM SİZİN ADALETİNİZİ demeye devam edeceğim. Her kurum kendi çalışanının affını çıkarırken Gen-Kur’un böyle bir şeyi hiç düşünmemiş olması faydalanacakların büyük çoğunluğunun Assubay olmasından kaynaklandığına eminim. Böylesi bir haksızlığı yaşarken hiç bir Allah’ın kulu bana “biz bir aileyiz” safsatası yapmasın. Adaletin ve hukukun bir mantığı olması gerekiyorsa böyle bir ceza olmamalı. AYİM Ankara’da bu sıkıntımızı çözecek arayışlarda olmalı, adaletin içinde olduğunu kanıtlamalıdır. Değilse cübbelerini asıp işi sivil mahkemelere bırakmalıdırlar. Hep red ettikleri Assubay davalarına bakmakla yetinmeyi koca koca Hakimlerimize yakıştıramıyorum…!
bir madde der ki üst her zaman haklıdır bilhassa haksız olduğu zaman,
Madde 4 – Mesleğin istediği mutlak itaati her ast’ın gönül isteği ile yapması şarttır.
İtaatin; âmir veya üstün kanuni selâhiyetinden korkmaktan ziyade onun bilgisine, rütbe ve makamına ve şahsına karşı duyulan ve beslenen saygı ve sevgiden ileri geldiği, astın bütün hal ve hareketlerinde, her yer ve zamanda göze çarpmalı ve bakışlarında parlamalıdır. Bu saygı ve sevgi hislerini telkin eylemek de âmirin ve üstün esas vazifelerindendir.
Madde 33 – Emirlerin, hizmete mütaallik olması (Silâhlı Kuvvetler İç Hizmet Ka-nunu madde 8 ve 16) ve kanun ve nizamları ihlâl etmemesi şarttır. Ancak, Askerî Ce-za Kanununun 41 inci maddesinin b fıkrası şümulüne giren haller haricinde ast, aldığı emri kanun ve nizama uygun bulmasa bile emri yapar ve ondan sonra şikâyet eder.
Madde 86 – Asker, kendisinden beklenen vazifeleri hakkıyle yapabilmek için yüksek ahlâk ve kuvvetli maneviyata sahip olmalıdır.
Her askerde bulunması lâzım gelen ahlakî ve mânevi vasıflar şunlardır :
a. Cumhuriyete, Yurda ve Millete karşı sevgi ve bağlılık,
Cumhuriyet, Yurt, Millet; askerin mukaddesatındandır. Bunlara içerden ve dışardan vaki olacak her türlü tecavüzü karşılamak, def etmek ve lüzumunda bu uğurda hayatını fedadan çekinmemek her askerin borcudur.
İç hizmet kanunu değişmediğine göre bu maddeler hilafına başta genkur başkanı ve sıralı komutanlar uymamakta emre itaatsizlik,kanun ve nizamlara aykırılık etmekteler, daha bunun gibi çok madde bulunur.
Kişiliği gelişmemiş,omzuna sadece derslerde başarılı olan ama kişisel egolarını sorgulamayan gerekli aile terbiyesinden yoksun kişilere verilen yıldızlar insanları yönetemediği gibi bağlı olduğu Kuvvetin de saygınlığına leke düşüreceğine inanmaktayım. 21. y.y.da İnsana değeri sadece kollarındaki rütbelerle değerlendiren kişiler ne Atatürk’çü olabilir, ne de Türkiye Cumhuriyetinin geleceğine bir katkı sağlayabilir. Kişilik bozukluğu olan bu kişilerin derhal sistemden ayıklanması lazım. 211 sayılı kanun ise zamana uymamaktadır.
Yaşanan ve şahit olunan olaylar beşer-i hafızamıza kazınıyor.
Uyumayın !
Unutmayın!
Bizlerden geçti ama hiç olmazsa halen bu şerefli mesleği icra edenler için İstikbalimizin ve Aile bireylerimizin huzurunun ve geleceğinin kişilerin İKİ DUDAĞI arasında olamayacağı günleri artık görmek istiyorum.Acaba çok şey mi istiyorum ?.
Subay daima haklıdır,özellikle haksız olduğunda! Siz hiç subayın subayı cezalandırdığına şahit oldunuz mu?Şahit olduğumuzda dünyanın sonu gelmiş demektir.Askeri mahkemeler assubaylara kadar işler.Saygılarımla.