Ezenlerle ezilenlerin mücadelesi insanlık tarihi kadar eskidir.
Kimi zaman efendi-köle, kimi zaman ağa-maraba, kimi zaman işçi-işveren, kimi zaman zengin-fakir ayrımı olarak, isim ve şekil değişse de özü asla değişmeyen bir düzendir bu.
Hiç olmaması gereken bir yerde var olan ve açık haksızlık olarak yıllardır süregelen Subay-astsubay özlük hakları ayrımcılığı (hiyerarşiye kimsenin diyeceği bir şey olamaz) bir başka şeklidir.
1971 ve 1975 yıllarında saygıyla andığımız meslektaşlarımız çok ağır ve asla hak etmedikleri bedeller ödeyerek belli kazanımlar elde etmiş olsalar bile, o günden bu yana astsubay toplumu özlük hakları açısından sürekli geriye gitmiş, o gün bedel ödenip elde edilen kazanımlar ne yazık ki yavaş yavaş kaybedilmiştir.
TEMAD Yönetimlerinden tüm meslektaşlarımızın beklentisi TAMAMEN YASAL ZEMİNDE KALARAK GÜNÜMÜZÜN KOŞULLARINDA, KAMU OYU OLUŞTURARAK, SORUNLARIMIZI SİYASİ ZEMİNLERE TAŞIYARAK sorunlarımıza çare bulmalarıdır.
Aşağıda ABD zencilerinin ibret verici mücadele öyküsünü bulacaksınız. Sondaki cümleyi buraya alalım;
Tarih kendiliğinden değişmez, onu değiştirmek için yüreği tutuşmuş insanlar gerekir. Yıldız yürekli kadın Rosa Parks gibi…”
Bir kadın, ufak tefek bir zenci kadın, Amerikadaki zencilerin kaderini değiştirmiştir.
“1 Aralık 1955 Perşembe… ABD’nin Alabama eyaletinin Montgomery şehrinde Rosa Parks adında 42 yaşındaki ufak tefek siyahi bir kadın terzi şehir fuarındaki işinden akşam saat 6’da çıktı. Çok yorgundu ve tek istediği bir an önce evine ulaşmaktı. Belediye otobüsünün ortasındaki “değişken” statülü koltuklardan birine oturdu. Montgomery belediye otobüslerindeki ilk 4 sıra koltuklar beyazlara aitti. Siyahlara en arka koltuklar ayrılmıştı. Ortadaki değişken statülü koltuklarsa beyazların sıraları doluncaya kadar siyahların da oturabilecekleri koltuklardı. Beyazların sıraları dolduğunda siyahlar oturdukları bu koltukları boşaltıp daha arkaya geçmek zorundaydılar. Eğer arkada da yer yoksa ayakta durmaları, eğer ayakta duracakları yer de yoksa otobüsten inmeleri gerekiyordu.
O akşam bazı beyazlar ayakta kalınca şoför arkaya doğru yürüyerek değişken statülü koltuklardaki siyahlara “kalkın” şeklinde bir el işareti yaptı. Değişken statülü koltukların ilk sırasındaki üç siyah erkek kalkıp arkaya yöneldi. Rosa Parks’ın yanında cam kenarında oturan siyah erkek de kalktı. Rosa Parks ise cam kenarındaki koltuğa kaydı ve kayıtsızca şoförün gözlerine bakmaya başladı. Herkes büyük bir şok yaşıyordu. Şoför kızgınlıkla neden kalkmadığını sordu. Rosa Parks yerini bir başkasına vermesi gerektiğine inanmadığı söyledi. Şoför polis çağırdı, Rosa Parks tutuklandı ve 5 Aralık Pazartesi günü mahkemece kamu düzenine itaatsizlikten 14 dolar para cezasına çarptırıldı.
381 gün boyunca Montgomery’de bir tek siyah bile otobüse binmedi. İşlerine, okullarına yürüdüler. Buldukları her özel araçla belediye otobüsü bileti fiyatına siyahları taşımaya başladılar. Bazı beyaz ev kadınları da arabalarıyla destek verdi. Belediye otobüslerini işleten şirket büyük maddi zarar yaşadı. Bazı otobüsleri adeta çürüdü. Şehirde öfke yükseldi. Beyaz çeteler işe yürüyerek giden siyahlara saldırmaya başladı. Bazılarını linç ettiler. Ancak siyahlar boykota devam etti. Eylem sonunda zafere ulaştı ve 21 Aralık 1956’da Yüksek Mahkeme’nin siyahların otobüslerde istedikleri yere oturabilecekleri yönünde karar vermesiyle siyahlar otobüs boykotunu sona erdirdiler. Beyaz ırkçıların tepkisi sert oldu. Otobüslere silahlı saldırılar gerçekleştirdiler. Siyahları dövdüler. Rosa Parks 1957’de ölüm tehditleri ve beyazların ona iş vermemesi nedeniyle önce Virginia’ya, bir yıl sonra da Detroit’e taşındı. Bir yandan çalışmaya bir yandan da sivil haklar hareketinde mücadelesine devam etti. Martin
Luther King’in başını çektiği hareket giderek büyüdü ve 1964’te çıkarılan yasa ile başarıya ulaştı. Direnişin sembolü haline gelen Rosa Parks 24 Ekim 2005 günü 92 yaşında hayatını kaybetti.
Rosa Parks’ın o akşam bindiği otobüs günümüzde Detroit’teki “Henry Ford Müzesi”nde sergileniyor.
Amerikanın bir önceki başkanı bir siyahi idi.
Tarih kendiliğinden değişmez, onu değiştirmek için yüreği tutuşmuş insanlar gerekir. Yıldız yürekli kadın Rosa Parks gibi…”
Tarih ne yazık ki “5 yıldızlı otellerde ” değişmiyor.