Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Bizler ne tahsil süremizi, ne müfredat proğramlarını, ne statümüzü kendimiz tayin ve tespit etmedik. 211 Sayılı yasada subayın en yakın yardımcısı olmamız ve assubay ünvanını taşımamıza rağmen, sanki subayın düşmanı ve rakibiyiz gibi ön yargılarla tahakküme varan sosyal, ekonomik ve insan onuruna aykırı haksızlıklara uğratıldık.
Buna rağmen özveri ile görevimizi tüm şartlarımız zorlayarak yaptık. Haksızlıklarımızın adalet ve vicdan duyguları olan birileri tarafından düzeltileceğini umarak sessizce “kol kırılır, yen içinde kalır” diyerek bekledik ama bu kez kanadımız kırıldı.
Yıllarca haklı taleplerimizin yerine gerileceği “SÖZÜN NAMUS OLDUĞU“ bilincinde olan Genelkurmay Başkanları, Milli Savunma Bakanları tarafından açıklandı. Hâttâ assubay devriminin gerçekleştirileceği için düğmeye basıldığı belirtildi ama hiçbir zaman gerçekleşmedi!
Her gün yeni bir haksızlıkla karşı karşıyayız. Asgari 25 yıl 9125 gün prim ödememize rağmen aldığımız maaş aşağı yukarı ilkokul mezunu 3600 gün prim ödeyen diğer SGK üyeleri ile aynıdır.
Emekliler arasında bir anket yapılsa %90’ımız, ünvanlarımızdan, kimlik kartımızdan vazgeçip 25 yıl kesintisiz bizim düzeyimizden daha düşük prim ödeyen ilkokul mezunu işçi emeklisinin maaş ve haklarını kabul edeceğini belirtecektir.
Bir emirle ölüme gitmedik mi? Çocuklarımızın doğumunda ana, babalarımızın ölümünde bulunamadık. Kardeş ve dostlarımızın iyi ve kötü günlerini görev başında ayrılamadığımızdan paylaşamadık.
Bizden daha ne isteniyor? SABIR mı? Sabredecek sabrımız mı kaldı? Subaylarını NATO ordularının subaylarından bir gömlek üstün seviyeye getirmek için milyon dolarlar harcayan, onların sosyal ve ekonomik haklarını, itibarlarını altın tepside sunan ordumuz bizden NATO ordularının assubaylarının standartını ve haklarımızı neden esirgiyor?
Bunun yanıtını ve haklarımızı istiyoruz. Haklarımız derken, kimse bizim imtiyaz ve daha fazlasını talep ettiğimiz düşünmesin. Biz sadece ve sadece adalet, eşitlik ve insan onuruna saygı istiyoruz.
Değerli meslektaşlarımız, haklarımızı alıncaya kadar sesimizi her platformda duyurmaya, gerektiğinde ses getirecek eylemler yapmaya kararlıyız. Saygılarımızla
NOT: Sesimizi bir kez daha AYDINLIK gazetesinde 15 Nisan 2012 Pazar günü duyuracağız desteklerinizi lütfen esirgemeyin. Haksızlığa sessiz kalmak haksızlık kadar suçtur.
SİTE YÖNETİMİ