Sabah kalktım.
Bilgisayarımda bir flaş haber;
“Temad Başkanı Sayın Ahmet Keser’in orduevlerine girişi yasak!“
Neden acaba? Ahmet Keser, emekli astsubay.
Kim koydu bu yasağı?
Orduevleri devletin değil mi?
Devlette, uygulamalar yasal kararlara göre alınır. Yasal ortamda.
Devlet malının sahibi devlettir.
Ne yapmış bu adam?
Böyle bir yasak koymanın gerekçesi var mı? Nedeni nedir?
Bu olumsuz uygulama hakkında, mahkeme kararı var mı?
Hak kısıtlaması içeriğini, uygulayıcılar, tasarrufta bulunanlar
dayanaklarının gücünü, yasalardan alır.
Yasaların ön gördüğü mahkeme kararı var mı?
Eğer yoksa,
yasaları tanımama anlamına gelir mi acaba?
Pekiii.
Mağdur, mağduriyetini bağımsız mahkemelerde kanıtlar da,
uygulayıcılara icra yolu ile haklılık kararını sunarsa,
sonuç ne olur?
Ben yaptım, oldu uygulaması!
Uygun, derler mi?
Nedeni yok elbette. Vardır amma, sır olması uygun görülmüş!
Pekiii.
Kim bu Ahmet Keser denilen adam? Temad Başkanı.
Açalım;
“Türkiye Emekli Astsubbay Derneği Başkanı.”
Ne iş yapar?
Astsubayların verilmeyen haklarını arar, ister.
Aynı ortamda, ileri karakol olarak görev yapmış olanların haklarını.
Zimmetin yükünü taşımış, altında ezilmiş olanların hakları adına,
uğradıkları haksızlıkları ortaya koyar.
Ahmet’in, öğünülecek tarafı görmezden gelinemez elbette!
Ahmet Keser’in uğraşı da,
hakları daha çağdaş ortama taşımaktır.
Gerçekte;
TSK’de, eşit süreli eğitimli olanların
olanaklardan eşit faydalanamaması gibi kıyaslamalarla
televizyonlarda, açık oturumlarda, gerçekleri kamu oyuna duyurmağa çalışır ekibiyle, Ahmet.
Neden bu mu?
Olmadı!
Buna mani olmak gerekir.
Susturalım şunu. Önce Sayın Ahmet Zengin’i. Şimdi Ahmet Keser’i…
Orduevlerine girişini yasaklayalım, kendilerine gelsinler.
Nasıl olsa emir verme yetkisi bizim. Uygulamadan biz sorumluyuz.
Bize kimse karşı koyamaz zihniyeti ile. Olgu bu!
Gerçekleri, sadece Sayın Ahmet Keser mi biliyor sanki?
Mahkemeye verdiniz şikayet konularını, ortaya koyarak.
Ama, hak arama ayırımda bulunan tarafsız sivil savcılar var.
Bağımsız hakimler var.
Hakimler haklıdan yana elbette.
Tarafsız sayın savcılar ne der sonra?
“Adam haklı. Toplumunun hakkını koruyor” der.
Ve dedi.
Şikayetinize ”takibine gerek yoktur” kararı verildi. Demek ki haklı değilsiniz, adalet ortamında!
İyi de, ülkede gerçek demokrasi var.
Şimdi Ahmet Keser de bir astsubay. Ahmet’in astsubay hakları kısıtlanması neden?
Durup dururken ve hiç bir yasal karar yokken ortamda.
Hak kullandırma yetkisini elinde bulunduranlar, gücünü yasalardan alırlar.
Bu gücü kullanırlarken yasal hakları görmezden gelemezler!
Genelkurmay Başkanlığı’na Sayın Ahmet Keser’e kısıtlama koyma olgusunda,
“yasa ve mahkeme kararı” yetki vermemiş ise yetki kullanımı olanaksız gibi çağdaşlıkta.
Zaman 15 Aralık 1993 değil! Aradan tam tamına 20 geçti.
Sayın Doğan Güreş’in Genelkurmay Başkanı olduğu dönemlerdi.
Erhan Akyıldız – Ali Tevfik Berber Olayı vardı.
Ne dedi Sayın Erhan Akyıldız askeri mahkeme ortamında?
“Ben görevimi yaparken, Genelkurmay Başkanı’nın hoşuna gitmek zorunda değilim“.
Sayın Ahmet Keser de sadece görevini yapıyor. Faaliyetleri benimsenmedi ise,
demokrasi ortamında, çare hukuk olmalı.
Ahmet Keser’in uğraşı da
ortamının daha da çağdaş olmasını sağlamaktır elbette!
Gerilerde kalmış olmalı 1993′ lü anlayış ortamı.
***
Özgürlüklerin, insan haklarının korunması için
Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Komisyonları’nda imza atmış, kabullenmiş bir ortamda ve tüm bunları kabul etmiş bir ülkede,
olanakları devlet tarafından, devletin verileri ile karşılanan orduevlerinin yasaklı kullanımı, özgürlüklerin ve hakların kısıtlasıdır! Neden?
Anlamak zor gibi, hukuk ve yasal veriler içeriğinde…
Mehmet KAYALI