“Üvey evlat değil ordunun belkemiğiyiz” başlıklı röportajımızda emekli ve muvazzaf astsubayların uğradıkları haksızlıkları anlatan Emekli Astsubaylar Gücbirlİği Platformu Sözcüsü Ersen Gürpınar meslektaşlarının taleplerini sıraladı. Gürpınar, subaylardan gelen eleştrileride yanıtladı.
Dünyanın en güçlü ordusu silahla değil o silahı kullanan personelin moral motivasyonu ile sağlanır. Üstüne basarak ifade ediyoruz, bizler hiyerarşiye ve kurumumuza saygılıyız.
• Görevin ağır koşulları nedeniyle arkadaşlarımızın büyük bir bölümü erken emekli oldukları için 3. ve 2. dereceden emekli oldular. Emekli Sandığı Yasası’nın EK-70 Maddesi 1. Fıkrası (B) bendindeki adaletsiz oranlar yüzünden bir derece, hatta birkaç ay eksik hizmet yüzünden yüzde 30-40 eksik maaş alınmaktadır bu konuda Genelkurmayın Hükümete sunduğu teklif bir an önce yasalaşmalıdır.
• Orduya hepimiz tam teşekküllü hastanelerden SAĞLAM raporu alarak girdik. Yıllar içersinde görevin ağır koşulları nedeniyle emeklilik uygulaması yoktur. bu durumda personelin emsallerinin ulaştıkları derece yükselmeleri adaletin gereğidir.
Kimsenin makamında ve maaşında gözümüz yok. Talebimiz ne ayrıcalık ne de daha fazlası, tek isteğimiz adalet, eşitlik ve insan onuruna saygı. Uğradığımız haksızlıklara TBMM’de çözüm bulunmasını istiyoruz.
• Sosyal tesislerden astsubaylar da yeterince faydalanabilmeli, ayırımcılık ortadan kaldırılmalıdır.
• Oyak bizlerin aidatları ile kuruldu kurum varlıklarında tüm üyelerin hakkı olduğu için her üyesine katılımları nispetinde hisse senedi verilerek dileyenin birikimlerini kurumda değerlendirilmesi sağlanmalıdır.
• Günümüzün koşulları ve lisans mezunlarının er olarak askerlik yapmalan dikkate alınarak, astsubay meslek yüksek okulları lisans seviyesine çıkarılmalı, fakülte mezunlarının astsubay sınıf okullarına alınma işlemine devam edilmelidir, lisans mezunu subayların yüksek lisans yapmaları konusunda milyon dolarlar harcanarak…. Enstitüsü kurulup bu personelin bilgisayarla uzaktan eğitimle yüksek lisans yapmaları sağlanmasına rağmen bu haktan astsubaylar yararlandırılmamaktadır. Astsubaylara da bu hak verilmelidir.
Ersen Gürpınar 15 Nisan tarihli röportajımızdan sonra özellikle subaylardan gelen ve gazetemize de yansıyan eleştirileri tüm detaylarıyla yanıtladı;
Astsubaylara haksızlık yapılmIyor, diyenler neden astsubayların hizmet süresini tamamladıklannda kaçar gibi ordudan ayrıldıklarını, subayların ise 65 yaşında bile emekli olmayı istemediklerinin yanıtını bulurlarsa haksızlıklar kendiliğinden ortadan çıkacaktır.
• Bizler haksızlıklarımızı dile getirirken subayların çalışmadığını, Bosna’da, Gabar’da, Lübnan’da bulunmadığını, nöbet, tatbikat, özel görevler ve gece eğitimi yapmadıklarını belirtmedik. Biz subayların bu hizmetin karşılığını görevde ve emekli iken maaşları ile aldıklarına, astsubayların ise bu ağır koşullara ve sorumluluklarına rağmen haklarını alamadıklarına vurgu yaptık. TSK’da sadece astsubayların görev yaptığını söylemedik. Astsubayın ordunun olmazsa olmaz elamanı olduğunu her yerde görev yaptığını belirttik. En çok şehit verenlerin astsubaylar olduğunu anlatırken bir üniforması da kefen olan astsubayların klimalı ofislerinde günde 8 saat görev yapan büro memurları ile aynı, mahalle bekçisi, ziraat ev ekonomisti, meclis stenegrafi gibi memurlardan daha alt kademeden göreve başlatılmalarındaki adaletsizliği ifade ettik. Bunu hangi değer yargısı haklı gösterebilir? Şehitlerle Silivri tutuklularının sayısını kıyaslayanlar oldu. Bu abesle iştigaldir. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı’nın yayınladığı listeye bakarsanız en çok şehit ve gazinin astsubaylar olduğunu göreceksiniz. Bu vesileyle vatan toprağı için canın veren tüm şehitlerimizi de minnet ve şükranla anıyoruz.
Yıllarca önyargılarla tahakküme varan haksızlıkları yazmakla bitiremeyiz biz kurumumuza ve ettiğimiz yemine sadığız. Kurumları haksızlıkları yazanlar değil yapanlar yıpratır
• Orduda görev yapan herkes istisnalar dışında subayların eş ve çocuklarının babalarının sanki rütbesini taşıyormuş gibi davrandıklarını iyi bilir, değer yargılarına aykırı bu durumu savunmak yerine bunun bir ayıp bir insanlık suçu olduğunu kabul etmek ve son bulmasını istemek erdemdir.
• “Nerede bu subay orduevi varsa orada astsubay orduevi vardır” eleştirisi doğru ama astsubayların orduevleri kapasite, fiziki şart ve hizmet bakımından yetersizdir, örneğin İzmir’de 17 bin emekli astsubay 4 bin emekli subayın bulunduğu (Muvazzaf sayısı da aynı orandadır) Askeri gazinolar dışında subayların 2 adet, astsubayların bir adet orduevi vardır, yatak kapasitesi subayların 559 astsubayların 184 olması bir adaletsizlik değil midir? Hangi yasa bir zümreye imtiyaz tanıyor? Anayasa da ve uluslararası sözleşmelerde suç olarak belirtilmiştir.
• Lojman tahsisinde subay ve astsubayların aynı kural ve puanlamaya tabi olduğunu söyleyenler mevcut lojmanların yüzde 55’nin subaylara yüzde 40’nın astsubaylara yüzde 5 inin de sivil ve uzmanlara tahsis edildiğini ve astsubay sayısının subay sayısının 3 katı olduğunu unutmuşlar. Ayrıca mevcut lojmanların kalorifersiz ve eski olanları astsubay lojmanıdır, bekar subayların bile lojman tahsis edildiği düşünülürse dışarıda ev tutan subaylar lojman olmadığı için değil tercihlerini bu yönde kullandıklan için ev kiralamaktadır.
• TSK Vakıflarının yönetim ve denetim kurullarında astsubay yoktur, bu vakıflarda üstün mesleki yeteneği olan birkaç astsubay istihdam edilmektedir. OYAK, bizlerin kurduğu bir şirket olmasına rağmen OYAK yönetim ve denetim kurullarında AİHM’e dava açıldıktan sonra yine göstermelik birkaç astsubay ataması yapılmıştır. Atamalarda birinci öncelik yetenek ikinci öncelik sayılardaki oran olmalıdır, bunun aksini savunmak kavram kargaşası ile “efendim yönetimlerde astsubay da var demek” haksızlığı savunmaktır.
• Astsubayların askeri sağlık tesislerinde haksızlığa uğramadığını iddia edenler oldu. Kıta revirleri küçük hastaneler dışında merak edenler randevu almak için Ankara Gata ve Haydarpaşa hastanelerini ararlarsa sadece subaylara hizmet veren özel polikliniklerin olduğunu öğrenecektir, sorunu bilmeden yok saymak problemi ortadan kaldırmaz.
• Maaş ve özlük haklarımıza gelince; “benim teğmenim emrindeki başçavuştan daha az maaş alamaz” zihniyeti görev koşullan ve sorumlulukları asstubaylarla kıyaslanamayacak birçok devlet memurundan daha alt kademeden göreve başarılmamıza hak ettiğimiz tazminatları alamamamıza neden olmaktadır. Aynı tahsile ve hizmete tabi bir astsubay subay emeklisinin üçte biri kadar maaş alıyor. 9 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2012 yan ödeme kararnamesini incelenirse bu kararname ile astsubaylar adeta yok sayıldığı görülecektir, örneğin, tim, takım, kıta ve bl.k. subaylara tazminat ödenirken aynı görevi yapan astsubaylara tazminat verilmemiştir. Ordumuzda makam temsil ve kadrosuzluk tazminatının sadece subaylara tanınması haksızlıkların ‘statü‘ denilerek geçiştirilmesi hangi adalet kriteri ve vicdanla izah edilebilir?
E. Dz. Kd. Bşçvş. Ahmet Sezgin Yersem Aydınlık Gazetesi’ne astsubaylar adına sonsuz teşekkür ediyorum. Bizler onurlu bir üyesi olduğumuz TSK içinde birlikte çalıştığımız pek çok zorluğu beraber aştığımız ve birçok anıyı paylaştığımız subay ve komutanlarımızı itham ederek sorunlarımızı çözemeyeceğîmizin farkındayız. Böyle bir ortam ençok bize zarar verir. Dolayısı ile subaylarımızın alınması gereken bir durum yok. Öncelikle meseleyi doğru kavramamız lazım. Subaylar ve astsubaylar TSK içerisinde farklı satatüye sahip iki sınıftır. Subaylar kendi sınıfsal bilinci içerisinde haklarını aramaktadır. Biz hakların verilmesi ve dağıtılması konusuna öncelikli makam olarak Milli Savunma Bakanlığı’nı siyasi iradeyi ve TBBM’yi sorumlu olarak görüyoruz. Ordu milletin ordusu astsubaylarda milletin astsubayıdır. Millet astsubaylarının sorununu çözmelidir. Kendi haklarının ve sorunlarının çözümü noktasında yeterli yeterliliğe sahip astsubaylar olarak siyasi iktidar tarafindan direk olarak muhatap alınmak en doğal hakkımızdır ve doğrusu da budur. Siyasal irade farklı statüye sahip insanlardan bir tanesini üstün irade kabul edip muhatap alamaz ve bu yolla astsubayların sorunlarını çözemez. Haklarımızı arayacağımız doğru merci siyasal iktidardır. Bunun dışında çözüm makamı aramak beyhude çabadır. Böyle bir tartışmayı başlattığı için Aydınlık Gazetesi’ne yeniden teşekkür ederken bu tartışmanın aynı amaç için bir araya gelmiş farklı statüdeki TSK personeli arasında sosyal barışın sağlanmasında ve adalet duygusu içerisinde birbirine saygı ve sevgi ile bağlı bir yapı oluşmasına vesile olmasını dilerim.
E. Ord. Tek. Kd. Bşçvş. Mehmet Emin Atılgan Subayları NATO orduları subaylarından bir gömlek üstün kılabilmek için milyon dolarlar harcanırken TSK astsubaylarından NATO standartlarını esirgemektedir. NATO orduları arasında önemli yer tutan ‘olmazsa olmaz‘ diye nitelendiren astsubaylar için 2008 yılını, ABD ise 2009 yılını astsubaylar yılı olarak ilan etmiş ve bunu birçok etkinlikle kutlamıştır. Bugün bizler de sorunlarımızın tartışılmasına olanak verecek bir özel gün ve Astsubayların tamamının benimseyeceği bir marş istiyoruz.
E. Ord. Kd. Bşçvş. Osman Ada: Askeri lisede Harp Silah ve Araçları Dersi’nde hocamız dünyanın en tehlikeli silahını sorduğunda atom bombasından, uçaklara kadar tüm silahları saymamıza rağmen sorunun yanıtını bulamamıştık. Daha sonra hocamız dünyanın en tehlikeli silahının “ölümü göze almış insan olduğunu” söyledi. Ordumuzun gücü de sahip olduğu silahlarla değil moral motivasyonu yüksek personelle sağlanır. Nedense ön yargılarla yapılan haksızlıklar personel arasında sevgisizlik sarmaşığının her geçen gün artmasına neden olmaktadır, bunun önlenmesi personel arasındaki ayırımın ortadan kalkması ile mümkündür.
E. Hv Kont. Kd. Bşçvş. Atilla Abaylı: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük vurucu gücü olan Hava Kuvvetleri’nin temel silahı uçaklarımızdır. Pilotluk, maharet ve bilgi isteyen bir meslektir ancak uçuştan önce; Pilotun paraşütünü, oksijen maskesinin bakımına astsubay hazırlar, uçağın her vidasını elektronik cihazlarının bakımını kontrolünü astsubaylar yapar, silahları uçağı yükler, Uçuş anında uçağı radardan milim, milim astsubay takip eder, iniş gece ise hava koşulları kötüyse pilot inişini ancak kuledeki ve Rapcondaki astsubayın pozitif kontrolunda yapabilir, uçağın süzülüş açısını istikametini irtifasını astsubay yapar uçak Tresholda tekerlek koyduğunda pilotun görevi biter astsubay uçuş bilgilerini değerlendirir bir sonraki uçuşun emniyetle yapılması için gerekenleri planlar ve uygular. Kısaca milyon dolarlık uçaklarımız ve pilotumuzun hayatı astsubaylara emanettir. Bu kadar iç içe birlikte görev yapan personel arasında ayrımcılık sevgisizlik olabilir mi? Et tırnaktan ayrılmıyorsa hiyerarşiye saygı içinde sosyal ekonomik ve insan haklarımız da ayrılmamalı adalet sağlanmalıdır.
Gökçen BEYAZ-AYDINLIK GAZETESI
Değerli büyüğüm, TEMAD’ın bizim tek yasal temsilcimiz olması bizlerin lütfu değil yasal bir gerçektir. Mevcut yönetimin bazı çalışmalarını eleştiririz bu bizlerin doğal hakkıdır, bu eleştirinin amacı da daha mükemmele ulaşmaktır. Yönetime muhalif olunabilir, ama TEMAD tüzel kişiliğine herkesin saygı göstermesi gerekmektedir. TEMAD dışında hepimizin kişisel desteği elbette olacaktır başka türlü bu mücadeleyi başarmak mümkün değildir ama misyonumuz kişiliğimizi ön plana çıkarmak değil mücadeleye destek olmaktır. Saygılarımla.