oyak-karpayi

Ali AKKAŞ dedi ki:

Ahde vefa

Bu vatanın gerçek sahibi olan bu vatan için kolunu, bacağını ve diğer uzuvlarının yanı sıra pisikolojisini bozan değerli personele subay, astsubay, uzman j./erb.lar ile erb/erleri ayırmadan sadece madalya ile ödüllendirirken değil de her şartlarda hatırlamak daha düzgün olacağı kanaatindeyim.

Statüsel hakların dağıtılmasında elbette ki rütbeler esas olacak, genel hakların dağıtılmasında ise statülerin unutulup herkese aynı oranda verilmesi TSK’daki adaleti sağlayacaktır.
TEMA Vakfı Onursal Başkanı Sayın Toprak dede Hayrettin KARACA’yı dinledim ve ilerlemenin esas sihrini bir kez daha teyit ettim.
Toprak dede diyor ki; benim çocukluğum köyde geçti bizim imalathanemiz vardı. Maaile imalathanede çalışırdı. Annem evde kazanlarda çorbaları kaynatır, yemekleri yapar, imalathaneden gelen iki kişi ellerinde kazanları taşıyacakları kalaslara kazanları asarlar, imalathaneye götürür. İmalathanede tezgahların üstüne örtüler örtülür, tahta sofralar konulur sofraların ortasına büyük tabaklar konulur, tabakların içine yemekler konur, herkes evinden getirdiği tahta kaşıklarla yemeğe başlardı. BABAM’da İŞÇİLERLE BERABER TAHTA KAŞIĞI İLE BU GÜN BAŞKA YARIN DİĞER İŞÇİNİN YANINA OTURARAK yemeğini yerdi. Babam bayramda işçilere ayakkabı alamazsa bize de almazdı. Bu bir kültürdü derken bayağı duygulandım. Bir de şu andaki uygulamaya bakınız astsubaylar aidiyet duygusunu kaybetmekte, subaylar ise kendilerini TSK’nın üstünde gördüğü için herkes başka tarafa çekmektedirler. Türk’ün örf ve adetleri unutuldukça hak paylaşımı adaletsizce dağıtıldığında çok alan mutsuz olacak çünkü hakkı değil, az olan mutlu olmayacak emeğin değerinin ucuz olmadığını biliyor. BİZ ASTSUBAYLAR, her gün ÜNİFORMALARIMIZI ÖLÜME hazırız diyebiliyoruz. Hükümet yetkilileri ile Genelkurmay Başkanlığı ise bunu görmezden gelip kendi personeline hakkını vermemek için çaba göstermekte, benim teğmenim ile başçavuş diyerek ayrımı önce kendisi başlatmaktadır. Filmlere bakın Sanki ASSUBAY düşman ülkenin assubayı gibi biçimisiz, kısa boylu, tipsiz, kafasız çalışmaz; subayı ise uzun boylu, akıllı emir veren ve otoriter, yakışıklı, her durumda her sorunu çözebilir. Hala Genelkurmay Başkanlığı yattığı gaflet uykusundan uyanmamakta direniyor. Subayını iyi gibi göstererek canlandırdığı astsubay ile sana küfrediyor, sana kurumsal olarak dil uzatıyor. Hayırlı uykular sayın başkan ve komutanlarım. Ben uzman çavuşumu bile polis memuru ile eşit görürken sen beni bekçi ile eşit görmeye çalıştığın sürece Silah arkadaşlığı başka bahara kalacak

Erdal Günşer dedi ki:

Gazi assubaya verilen üstün cesaret ve feragat madalyası keşke gerçekten o amaçla verilmiş olsaydı. Keşke bir gaz alma operasyonunun bir parçası olarak gazi assubayın ayağı kullanılmasa idi.
Şu an iğrenç bir oyun sergileniyor. Bu oyunun faturası topluma çok ağır olacak. Bizi Yugoslavya gibi darmadağın yapacaklar. Doğuda bir kürdistan devleti, batıda ise bir federasyon olacak. Bu süreçte de bol bol madalya dağıtılacak. Teröriste şehit denecek. Gazinin ağzına da meme verilecek. Üstelik acı bir şey daha söyleyeyim. Bu gidişata aykırı fikirde olanların en başında Silivri’yi merkez almış ulusalcılar geliyor. Onların başlarındaki insanlar da maalesef demokrat değil. Sosyal, emek ve hizmete hürmete dayalı, hakka adalete önem veren bir siyasal yapılanma gündemimizde bile yok. Çok yazık… Çok yazık…
Bir anne çıkıp hükümete teröristlerin öldürdüğü oğlunun hesabını sorunca basın yayınlamıyor. Ancak salonlardaki övünç madalyaları yayınlanıyor. Beyaz TV programına Gazi Assubay İbrahim Babür çıkıyor. Yanında onun kopan kollarını kullanıp iğrenç bir siyaset yapmaya çalışan bir gazeteci müsvettesi var. Herkesin madalyasını, hatta aidiyet belgelerini kapının önüne koyacağı günler de gelecek. Doğuda ayrı bir devlet. Batıda da bir iç savaş. Libya’nın ve Suriye’nin kanı bir gün gelecek bu devletleri kan deryasına çeviren Türkiye’ye de bulaşacak. Ve sen Gazi Arkadaşım, bu söylediklerim lütfen seni acıtmasın. Çünkü sen görevini en şerefli şekilde yaptığını zaten biliyorsun. Saygılarımla