Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu dâvet bizim…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim…
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi imzalandığında, Osmanlı’nın Kafkasya, Suriye-Filistin,Irak, Hicaz-Yemen, Çanakkale, İran, Galiçya, Makedonya cephelerinde savaşmış, neredeyse sıfırlanmış bir ekonomiye dayanan 400 bin yorgun ve bitkin gaziden oluşan, donanımsız ve donanmasız bir askeri gücü vardı.
5 Kasım 1918’de Düvel-i Muazzama ya da İtilaf Devletleri, ilk terhis kararnamesini mevcut hükümet ve Sultan Vahidettine imzalatarak orduyu önemli ölçüde küçültme yönünde ilk adımını atmış oldu. Silahlar ve mühimmat da İtilaf Devletleri yetkililerine teslim edilmeye başlandı.
Bu kayıtsız şartsız teslimiyete karşı çıkan bazı komutanlar, emirlerindeki erlerin terhisine ve silahların düşmana teslimine yanaşmayınca hemen ertesi günü Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe, İstanbul Hükümeti aracılığıyla Sina-Filistin, Irak, Hicaz-Yemen cephelerindeki komutanlara derhal maiyetindeki erleri terhis etmeleri ve kendilerinin de en yakın İngiliz Birliklerine teslim olmaları emrini gönderdi.
Teslim olmayı reddeden komutanlar için, 1 Ocak 1919’ da İstanbul Hükümeti 2nci terhis kararnamesini yürürlüğe koydu. Kararname uyarınca silahlarını teslim etmeyen komutanlara “İmzalanan Barış(!)anlaşmasına uymalarını, derhal erleri terhis ,silahları teslim etmelerini aksi takdirde en ağır şekilde cezalandırılacakları” telgrafla bildirildi.
Düvel-i Muazzamanın dostluk, barış ve huzur getirdiğini ileri süren mütareke basını da ordunun küçültülmesine, terhis ve giderek asayiş gücüne indirgenerek lağvedilmesine alkış tuttu.
Önce ordular lağvedilerek kolordulara dönüştürüldü; daha sonra bir çok kolordu azaltılarak tümen ve tugaylara indirgendi.
Direnen tutsak komutanların bir bölümü Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbinde yargılanarak, Bekirağa Bölüğü namı ile anılan Harbiye Nezaretinin askeri hapishanesine kapatıldılar. Diğer bir bölümü ise, özellikle D. ve G.Doğu Anadoluda askerlerini ve silahlarını teslim etmeyerek Mustafa Kemal’in 19 Mayısta Samsuna ayak basması ile başlayan, coşku ve kıvançla anacak ve kutlayacağımız Kurtuluş Savaşı Destanı’nın halkla birlikte ilk nesnel(maddi) ve öznel(manevi) temellerini attılar.
Lakin, tarihin garip cilvesi her zamanki gibi tecelli etti. 16 Mart 1920’de Meclis Muhafız Bölüğü komutanı, toplantı halindeki Meclis-i Mebusan salonuna girerek, bir İngiliz müfrezesinin kuvvacı mebusları teslim almaya geldiğini bildirdi. Böylece, “bana dokunmayan yılan…”mantığıyla davranan kuvvacı olmayan mebuslar da gerçekten kuvvacı olanlarla birlikte ilkönce tutuklandılar. Sonra bir grup aydın ve subayla birlikte Malta zindanlarına gönderildiler ve orada onlar da kuvvacı oldular…
19 Mayıs 1919 başlayan kutlu süreç, nasıl dünya aleme parmak ısırtan, tüm mazlum ülkelere örnek olan bir kurtuluş ve bağımsızlık savaşı sonrası “Mutlakiyete” son vermekle noktalanmışsa, yüz yıl sonra 19 Mayıs 2019’da aynı süreci maalesef yeniden yaşıyoruz…
Şimdi de yeniden kuvvacı olma zamanı…Tıpkı 19 mayıs 1919’da olduğu gibi 19 Mayıs 2019’da da, ülkenin, mutlakiyetle çözülemeyeceği artık açıkça görülen ağır ve ciddi sorunlarına etkin çözümler üretilebilmesi için herkesin yeniden kuvvacı olmasına gerçekten çok ihtiyaç var…
Neyse ki; gençler var, gençler…
Her yaştan gençler…
Sivas kongresindeki Tıbbiyeli Hikmet gibi Mustafa Kemal’e “Paşam siz de burada bazılarının dile getirdiği gibi manda fikrini kabul ederseniz sizi de reddederiz” diyebilen gençler…
Gazinin cumhuriyeti emanet ettiği yediden yetmişe gençler…
Korku İmparatorluğuna gülüp geçmekteler…
Yürekli, hak, hukuk, adalet özlem ve umuduyla dolu gençler…
19 Mayısta yeniden aydınlık geleceğe, cumhuriyete, demokrasiye yürüyecekler…
HERŞEY’İN ÇOK GÜZEL OLMASI İÇİN YOLUMUZ ve BAHTIMIZ AÇIK OLSUN…
19 Mayıs 2019:YÜZ YIL SONRA YENİDEN ÖZGÜRLÜĞE, BAĞIMSIZLIĞA YÜRÜME ZAMANI …
Dr.Noyan UMRUK