Dolar 35,6592
Euro 37,1463
Altın 3.156,24
BİST 10.136,20
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 8°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
8°C
Hafif Yağmurlu
Cum 6°C
Cts 6°C
Paz 7°C
Pts 8°C

Yılmaz Pakalınlar

Yılmaz Pakalınlar
14/02/2011 11:00 PM
25

1939 yılında Bursa’da doğdu. Konya Astsubay Hazırlama Okulu’nu bitirdikten sonra, Levazım sınıfına ayrıldı.

1957’de, İstanbul Levazım ve Maliye Okulu’ndan Levazım Astsubay Çavuş olarak mezun oldu. 1957- 1965 yılları arasında Ankara Veteriner Akademisi’nde görev yaptıktan sonra, 1969’da askerlikten ayrılarak Ankara Radyosu’na geçti.

Tambur sanatçılığı ile birlikte “Nota ve Müzik Aletleri Kısmı Şefliği”, “TSM Uzmanlığı” ve “Denetçilik” yaptı. Halen “TRT Repertuar ve Denetleme Kurulu Üyesi”dir.

Eşi Bilge ve kızı Aslı da  ses sanatçısıdırlar.

Yılmaz Pakalınlar’ın, muhtelif makamlarda şarkı formunda bestelenmiş pek çok bestesi vardır. Bestelerinden bazıları şunlardır:

HİCAZ MAKAMI’nda:
  • Hâlâ O Günleri Anar mısın Sen”,
  • “Öyle Bir Hevesti ki O, Geldi Geçti Galiba”,
  • “Sen Gözdelerin Gözdesi, Bir Taze Fidansın”,
  • “Yalvardım Elimi Açtım Göklere”,
  • “Özlerim Ben  Seni Seninle Bile”,
  • “Gün Gelir Kalbine Sözün Geçmezse”,
  • “Bu Duraksız Hüzün Neden”
  • “Şu Yüreğim Can Evimde Vurdukça”
HÜZZAM MAKAMI’nda:
  • “Çözülmeyen Düğüm Vurmuş Ellerin”,
  • “Dert Dert Zincirine”,
  • “Yüreğime Yazdım Senin Adını”,
  • “Günahımsın  Sevabımsın Hem Kışım Hem Baharımsın”
  • “Alnımda Gül Gibi Kaldı”,
MUHAYYER KÜRDİ MAKAMI’nda:
  • “Bir Hayal Bir Ümit Rüya da Olsa”
  • “Gülen Gözlerin”,
  • “Karanlığı Gündüz Edip”
RAST MAKAMI’nda:
  • “Gönlümde Sevdanın Ateşi”,
NİHAVEND MAKAMI’nda:
  • “Yalnız Ona Açtım”
  • “Mutluluk Duyuyor”
GÜLİZAR MAKAMI’nda:
  • “Davullar Vurulur”
UŞŞAK MAKAMI’nda:
  • “Gönlümde Gizli Sevda”
YORUMLAR

  1. ibrahim dedi ki:

    Değerli ağabeyim,buna benzer yüzlercesiyle karşılaştığımız haksızlıkları özetlemişsiniz,saygılar sunarım.

  2. Halil Yaz dedi ki:

    Dost muyuz? Düşman mıyız? Köle miyiz? Eşit miyiz? Yoksa cüzzamlı mıyız? Belki insan da değiliz !.. Ne olmamızı istiyorlarsa bilelim. Asb olmak ile suç mu işlemiş olduk? Hem her branşda bütün yükü taşı ve çarkın dönmesini sağla,elini taşın altına koymayanlar senin emeğine sahip çıksınlar ,nedir bu kepazelik? Yok 3’lü kordon ,yok tekli kordon olmadı okula girerken alnımıza döğme yapılsın bari ne diyeyim…
    Bu kadar kasıtlı davranış normal insanın aklına gelemez. Eşitlik,kendini geliştirme ,adalet duygularının hakim olacağı ortamlarda başarılı ,barışçıl toplum olacağı şüphesizdir.Selam ve sevgilerimle…
    Halil YAZ
    E.Hv.Kd.Bçvş

  3. Dalkılıç dedi ki:

    İnanıyorum ki tüm bunlardan TEMAD yönetiminin haberi yok,olsaydı tepki gösterirlerdi, ama sonuçlarına sahip çıkmayı biliyorlar. İdeal bir yönetim gelirse bizlerin ve toplum önderlerinin destekleri ile mutlaka başarıyı sağlayacaklardır, ama bu zihniyetle asla bu olmaz, TSK adaleti sağlayarak güçleneceği gerçeğini unutmasın…

  4. atilla abaylı dedi ki:

    Türk Silahlı Kuvvetleri’ni şu günlerde bu noktaya taşıyan bu UTANÇ yaklaşımlarıdır.! Kendini üstün insan sayarak astlarına tepeden bakan, bunu her zaman ve zeminde kullananları tarih çok acı şekilde yazacaktır. İşte bu bakış penceresi aramızda sevgiyi ve kardeşligi yok etmiş ve siz komutanlar sınıflar arasına NİFAK tohumları ekerek TSK’yı bu noktaya getirdiniz ! YAZIKLAR OLSUN. ..

  5. Orhan SELIŞIK dedi ki:

    Rahmetli Cem KARACA’nın söylediği bir şarkı vardı,” Ustam giy dedi tulumları,sen işçisin işçi kal ” diye günün çok popüler bir şarkısıydı sanki bu şarkı bizim için yapılmıştı. Senelerdir hep üstlerimiz de bize bu şarkıyı söylediler biz de ister istemez dinledik. Ama artık daha fazla dinlemek istemiyoruz ,halen çalışan kardeşlerimiz ve hem de kendi adımıza bugüne kadar gasp edilen haklarımızın iadesi için amansız mücadelemiz bütün şiddeti ile devam edecek ,buna inanıyorum ve şahsıma düşen her tür göreve hazır olduğumu buradan ilan ediyorum. Arkadaşımızın belirttiği konularla ben de çok muhatap oldum maalesef gerçekler bunlar, değiştirilmesi çok zor ama değiştirilemez değil.
    Tüm meslekdaşlarıma sevgi ve saygılar.

  6. Hüseyin ÇETİN dedi ki:

    Sayın Ersen GÜRPINAR yine bir gerçeği en güzel ifadeyle kaleme almışsınız, hakkınız ödenemez.
    “Assubayın emsali subay değil, 657 sayılı devlet memurları, kanunundaki genel idari hizmetler personelidir (yani büro memurları)” diyenler ve bize bu gözle bakanlar emrimizde çalışan sivil memurlar 1/4 dereceye alırken bizlerden bu hakkımızı neden esirgerler anlamış değilim. Madem bizleri de büro memuru olarak görüyorlar emrimizdeki sivil memurlar gibi bize de 1/4 dereceyi versinler.
    27 yıl TSK’de alnımın akıyla görev yaptım o üniformayı taşımaktan gurur duydum, ancak TSK’daki subay zihniyeti nedeniyle assubay olduğuma çok pişmanım. 1980 ihtilali mağdurları diye basında bahsedilmektedir. Sağ – sol olayları ve 1980 ihtilali nedeniyle bir çok assubay üniversitede okumaktan korkmuştur, bu işin en büyük mağduru bizleriz, kimse görmezden gelmesin.
    Ama ilahi adalet tecelli etmeye başladı, çuvaldızı bize batıranlara iğnenin ucu girmeye başladı. Yarınların daha aydınlık olacağından umudumu kesmedim. Burada onur mücadelesi veren abilerime ve arkadaşlarıma minnettarım.

  7. Adilhan Şanlı dedi ki:

    Degerli Agabeyim;
    Bu ve benzeri yüzlerce haksızlıkları okudukça içim acıyor,yüreğim daralıyor ve “kin ve nefret duygusunun dünyanın en kötü duygusu” olduğuna yürekten inanmama karşın içimdeki öfke giderek kin ve nefret duygusuna dönüşüyor.Engeleyemiyorum,bastıramıyorum bu duygularımı.Bu biraz da çaresizliğimden kaynaklanıyor.Ne bu buyurganlara karşı demokratik olarak mücadele etmeye ne de kendi sınıfımı uyandırıp ayağa kaldırmaya gücüm yetmiyor.Bireysel mücadelenin giderek anarşizm ve maceracılık (Goşizm)batağına saplanacağını biliyor örgütüme yöneliyorum ki örgütlü mücadele verelim,güçlü olalım,cılız sesler yerine gümbür gümbür konuşalım.Heyhat…! Ne örgütüm kalmış ayakta bizleri savunacak, gerektiğinde gaz pedalı gerektiğinde fren olacak ne örgüt yönetimim… Bu cümleden sonrasını yazmak artık herkese kabak tadı verdiği için yazmayacağım.Ama bu sayfalara yönetimden bir göz atan varsa Mustafa Erol’a (Artık yazım kurallarını bir kenara koyup sayın falan hitabı koymuyorum isminin önüne.)şunu söylesin. Bu sınıfın bütün düşmanları bir araya gelse onun kadar bu sınıfa zararı olmazdı.Gözü aydın olsun. Yükselmeye çalışan TEMAD yıldızını kaldırımlara düşürdü.Yapacağı tek iyilik olsun bu örgütün yönetimine bir daha aday olmasın.Çünkü en güçsüz aday kendisinden yüz kez daha iyi olacaktır bizim için.

  8. Mustafa Levent dedi ki:

    Sayın Gürpınar teşekkürler, keşke TEMAD yönetimi siz ve muhalif olarak adlandırılan fedakar arkadaşlarımız kadar bilgili ve gayretli olabilseydi.Bu haksızlıklara isyan etmemek mümkün değil…

  9. Erdal Günşer dedi ki:

    Eğitim Şart…
    Eğitim olmayınca vatandaşlık bilinci olmuyor.
    Vatandaşlık bilinci olmayınca menfaatçilik ön plana çıkıyor.
    Menfaatler ön plana çıkınca insanlar birbinin üzerine çıkıyor.
    İnsanlar birbirinin üzerine çıkınca da altta kalanın canı çıkıyor.
    Mesele ben, sen, o meselesi değil…
    Eğitim meselesi…
    Yazınızda da belirttiğiniz gibi Cumhurbaşkanı olmuş biri daha önce subay olduğu için subayları kayırmaya gayret edecek kadar cahil ve vatandaşlık bilincinde değil ise daha ne denilebilir ki…
    Yüreğinize sağlık…

  10. TEKİNAY 1977 dedi ki:

    Her sey Tarih önünde kaydediliyor..Artık oynamaz denilen taşlar birer birer sökülüp yuvarlanıyor…İsteseniz de istemeseniz de taşlar yerinden oynuyor,yuıvarlandıkça altında kalacaksınız…

  11. necati dedi ki:

    DEĞERLİ ARKADAŞLARIM,
    Arkadaşlarımızın yorumlarını tek tek okuyorum, gerçekten bilgili ve samimice yazılan yazılarından dolayı kendilerini tebrik ederim,Subay,Astsubay iki kesim de bu Anadolu’nun evlatları,her subayın babası üst düzey büroklat değil bazılarının babası çoban,bazılarının babaları işçi,(yanlış anlaşılmasın çobanı ve işçiyi hakir görmüyorum sadece eşitliği ima ediyorum,benim babam da işçi idi)ben askeri liseye girdiğimde yemek yemesıni bilmeyen kaşık tutmasını,çatal kullanmasını bilmeyen kişilerle karşılaştım, bu astsubaylarda da böyle idi,bu ayırım neden böyle oluyor biliyor musunuz,askeri liselerde,harp okullarında verilen telkinler ve güven onları bu duruma düşürüyor,ben de askeri lisede 3 yıl okudum,son sınıftan ayrılıp astsubay oldum, neden mi; çünkü benim ailemin birçok bireyi astsubay ve ben askerliği seviyordum,orada çok şeyler gördük,Hv.K.K.lığı yapan Faruk ÇÖMERT ve Aydoğan BABAOĞLU sınıf arkadaşlarımdı. Bizi hakir görmelerinin nedeni rütbelerin omuzda veya kolda olmasından ötürü, yıllarca bizim de rütbelerimizin omuza çıkarılması için mücadele ettik ama kabul etmediler,etselerdi kamuoyunda eşit gibi gözükecektik,son zamanlarda şapkalarda ufacık değişiklik yapıldı,bunun eğitimle ilgisi yok,çünkü bugün eğer kaldıysa eskiden harp okulu 2 yıldı ama bugün birçok astsubayımız 4 yıllık yüksek okul mezunu,işte eğitim farkı,Temad’a defalarca flamamızdaki amlemin değiştirilmesi için yazılar yazdık ve örnek yapıp gönderdik ciddiye alınmadı. Flama çok önemlidir üzerindeki temsil de öyle. SAYGILARIMLA.
    Necati Aydın
    E.Hv.İstih.Kd.Bşçvş.
    GAZETECİ/YAZAR

  12. necati dedi ki:

    Sayın yönetici,yazmış olduğum yorumumda ismimi yazmayı unutmuşum lütfen kabul edilirse eklerseniz sevinirim,SAYGILARIMLA necati aydın Hv.İstih.Kdbşçvş. GAZETECİ/YAZAR