“O yaşamıyor” artık dedi.
Öyle boş gözlerle bakar, konuşmaz pek.
Ne yer, ne içer biz de bilmeyiz.
Ne zaman uyur, ne zaman kalkar…
Canı gitti bir kere, Babamın.
Annem desen ondan beter.
O zamandan beri hep ağlar.
Hiç dinmedi gözyaşları, gece gündüz hep ağlar.
Elinde hep ağabeyimin resmi, uyurken bile bırakmaz.
Hep bakar, bir resme, bir de ağabeyimin üniformasına.
Canı gitti bir kere!
Canları, en büyük olan oğullarıydı.
İlk göz ağrıları.
Aslan gibiydi…
Hakkari’nin kör bir yerinde kahpece vurulmuştu, hain bir ağustos ayında.
Vurulup öldürüldüğünde, hem anasını hem babasını da öldürmüşlerdi.
Binlerce şehidin, yaşamayan binlerce annesinden babasından birileri idiler sadece.
O gün meclisin açılışı vardı.
yemin töreni bir isme, bir soy isme takıldı gözleri.
Bir kez daha öldüler.
Aslında yaşamayan bir insanın bir kez daha ölmesi çok zordur!
Halbuki o meclis çalışsın diye “Canları” ölmüştü …
/Levent Ulucan /