Sayın Adnan Fuat Özdemir,
Sayın Mustafa C. Sadakoğlu!
Bu toplum sizlere, sizin gibi olanlara ve duayyenlerimize,
isimleri buralara sığmayacak büyüklükteki,
hak savunma literatüründe ön safhalarda olan arkadaşlarımıza,
çok şey borçludur.
Okumak var ya…
Hani kitap okumak…
İçtepkilerinde okuma sevgisi olan insan,
her kim olursa olsun,
söylemi farklı,
yazımı farklı,
yaklaşımı farklıdır.
Hırçınlık ortamına kendini kaptırmadan,
ne diyeceğini bilen,
söylemek istediğini hesaplayan,
söylemleri ve yazımları ile iz bırakandır.
Sayın Gürpınar’da, Özdemir’de, Sadakoğlu’nda, Ersel’de, İçer’de olduğu gibi.
Toplumumuzun tümünün bu içerikte olmasını kim istemez ki?
Uğradıkları haksızlıklarla,
hak ettiklerini kazanamayan mağdurlar,
‘hizmet verilişinde 1’inci mevkiide olup da,
olanaklarda, tazminatlarda, intibaklarda, sosyal tesislerde, lojmanlarda, servislerde, arkalarda olanlar’
damatların, gelinlerin arkasında olanlar var ya hani…
Kariyer yapsa bile kendine yer bulamayanlar.
“Git, eğitimini başka yerde kullan” denilenler…
Bencileyin gibi.
İki yıllıklara, yıllarca kapı kulu olmuşlardır!
Devlet arşivindeki bordrolar kanıtlarıdır;
1976-1977 yıllarında eşit maaş aldıklarımın,
İki yıllıkların yani,
haberleri bile olmadan hakları yürütülüp.
okulun önünden bile geçmeden eğitilmişlik olgusu tanınmıştır!
Türkiye’nin büyük ailesi bizler,
%85′ in karşısında % 45′ e reva görülenler,
verilenle yetinmeye çalışanlar var ya hani…
Haklarımızı istedikçe,
karşımızda duyarsız kalanlar,
fırsatını buldukça,
kendilerine yeni yeni olanaklar, yeni yeni haklar yaratmışlardır!
Örneğin tam altı tane tazminat…
Saymakla bitmez;
görev, makam, kadrosuzluk, komutanlık temsil “ama neyi temsil?”, komkarsu “sözlükte bile karşılığı olmayan, derleme söylem!“
Görmeyen gözlere uyarı,
Duymayan kulaklara sivrisinek vızıltısı.
Aynı ortamda görev yapıp da,
emeklilikte birinin 4500 TL. alırken, diğerinin 1600 TL. ile çile çekerek,
eşine, çocuklarına yetmezlik kaygısıyla yaşamaya çalışan kahramanlar…
Ve,
hak aramanın yazım literatürüne girenler,
kutlarım sizleri.
TC. Ersen Gürpınar;
“Herşey ihtiyaçtan doğar! Askerlere sendika kurma hakkı, üç yıl önce AİHM kararı ile kesinleşti. O zaman ‘grev hakkı olmayan sendika dernekten farksızdır. Bizim zaten bir derneğimiz var. Bizi temsil ediyor.’ dedik. Kimse de sendika kuralım diye düşünmedi ama yöneticilerin bizi temsil etmediği belli olunca, bazı arkadaşlar alternatif arayışlar içine girmiş olabilirler. Böleni uzakta aramayın! Başarısızlıkların ve kişisel davranışların eleştirilmesine tahammülü olmayanların sebep olduğu umutsuzluk ortamını yaratanlarla, bunları ödüllendirenler suçu başkasında aramasın. Ne demiş atalarımız; ‘kendi gözündeki merteği görmeyen başkasının gözünde çapak arayamaz’.