Dolar 34,2516
Euro 37,4464
Altın 2.925,92
BİST 8.727,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 22°C
Parçalı Bulutlu
Ankara
22°C
Parçalı Bulutlu
Sal 21°C
Çar 15°C
Per 14°C
Cum 15°C

KIŞA GİRERKEN BAHARI YAŞAMAK !

"Yazarların yazıları kendi düşünce ve sorumluluklarını taşır"
21/10/2011 11:05 AM
2

temad-13-genel-kurulu

Kabus bitti, yüzler gülmeye başladı! Bazı arkadaşlarımızın kazanmak için o kadar uğraş verip çaba harcamanın sonucunda, seçim sonuçlarının açıklandığı andaki salonun görüntüsü ilginçti!

Eh tabii ki kolay değildi! Çok çalışmışlardı derslerine! Listelerini hazırlarken çoook özen göstermişlerdi! Pür dikkat “aman hata yapmayalım” diyerek, ‘suda hile olur bizde olmaz‘ yaklaşımı ile tüm hazırlıklarını yaparak, adaletin gerçekleşeceği salona gurur ve onur ile girip yerlerini almışlar ve ‘kendilerine özel!‘ adaletin gerçekleşmesini beklemeye başlamışlardı.

Örneğin, bizim İzmir Karşıyaka’dan gönderdiğimiz ilk liste red edilmiş ve seçim yapılan tarihteki sayının karşılığı olan yeni bir delege listesi istenmişti. Doğruydu, tüzük bunu söylüyordu ve bu doğru önceden verilmiş rengin de yansıması idi!

Acaba Genel Merkez bu adaleti (!) diğer kaç noktaya uyguladı veya uygulamadı dersiniz? Ya da Genel Merkez’le arası iyi olan kaç başkan bu antidemokratik seçim hilesi ile salonda yer aldı dersiniz? Dar alanda kısa paslaşmalar ile seçime kaç sıfır geriden başlandığının ve buna rağmen Sn. Keser’in ipi göğüslemesinin anlamı daha başka olmuştur!

Bir de kurdukları cümleler arasına ‘sosyal demokrat‘ kimliklerini sıkıştıran, bu şekilde de sosyal demokrat olunacağını zanneden başkan veya başkanlar “grup kararı ile BEYAZ OY kullanıyoruz” diyerek delegelerine ne kadar demokrat olduklarını gösterdiler! Bu karara uyup, o anda başkanlarına  baş kaldırmayan arkadaşlarımız şu an bu statükocu teslimiyeti yaşarken, diğer arkadaşlarımızın dik duruşu seçimin demokratik geçmesi açısından çok önemli idi. Yeri ve günü geldiğinde baş kaldırırsan başın dik, aksi halde eğik olur!…

Geçen kaleme aldığım “İnsan ve Bukalemun” adlı yazımda da bu konuya değinerek;

“Hemen yanı başımızda, hemen karşımızda oturur bukalemun. O zaman farklıdır rengi. Dışarı çıkınca farklı olur. An meselesi, saniye meselesidir değişmesi. Sağcıyla sağcı, solcuyla solcu, dinciyle dinci… O gün başkanla başkancı, bu gün kendinle kendidir.

İş bittiğinde de hiç bir şey olmamış gibi yanınızdadır. Sınıfına verdiği zararın yıllarca sürecek olmasını görmeyecektir! Biraz önce senin yanında beyazdır, diğer masaya geçtiğinde yeşil, sarı, mavi, mordur. Ne farkeder ki? Değil mi? Renklerin ne önemi var?”

diye yazmıştım. İşte, seçim bitti ve yeni bir dönem başladı. Buyurun; renkler ve insanlar!…

Delege; kendilerine yetki verilerek bir yere veya birinin katına gönderilen kimsedir“. Acaba, başkanlarımız delege seçimlerinde hangi kriterleri dikkate aldı ne dersiniz?  Böylesine önemli bir seçimdeki hassasiyet, devre veya ahbap-çavuş ilişkileri miydi? Üzülerek söyleyebilirim ki, salona girildiğinde bazı arkadaşlarımızın kaç başkan adayı olduğundan ve bunların kimler olduğundan bîhaber olduklarını görmek üzücü idi! Belki de bazı başkanlarımız gruplarını yönlendirerek ve aynı zamanda arkadaşlarına da saygısızlık ederek ne kadar demokrat olduklarını gösteriyorlardı!

Seçimi kazanan arkadaşlarımızın işlerinin kolay olmadığının bilincindeyim. Ancak, verecekleri uğraş ile bu işin başarılacağına, haklarımızın ve onurumuzun iadesi için yeni bir yapılanma ile tümden değilse de kademe kademe başarılı olacaklarına inanıyorum.

  • Seçim suresince bizlere yakışan bir şekilde bu mücadelenin bir parçası olan Sayın Cengiz ERTEN ve arkadaşlarına sevgilerimi,bu sonucun alınmasında büyük etkisi olan sitemiz yönetimi ve yazarlarına saygılarımı,Sn.Keser ve ekibine tekrar başarı dileklerimi  iletiyorum…

Saygı ve sevgilerimle….

Atilla ABAYLI
İZMİR-KARŞIYAKA

ETİKETLER: , , ,
YORUMLAR

  1. AHMET ÖZTAŞ dedi ki:

    Değerli arkadaşımız adaletsizliğin nasıl mülkün temeli olduğunu çok güzel açıklamıştır. Çünkü adalet dağıttıklarını savunanlar ve uygulayanlar tüm kaynaklardan askeri hakim olabilme imkanını kabul etmekte ama nedense “HUKUK BİTİREN ASTSUBAYLAR” dan kabul etmemektedir. En kısa zamanda askeri yüksek idare mahkemesinde yaşadığım bir anımı sizlerle buradan paylaşacağım.
    AHMET ÖZTAŞ
    0 505 822 80 03
    oztas07@hotmail.com
    http://www.astsubay77.com/
    http://www.antalyaeastsubaylar.org/
    http://facebook.com/oztas07
    @astsubaylar(Twitter)

  2. AHMET ÖZTAŞ dedi ki:

    Personel Okulundan bir astsubay yüksek okul bitirir. Jandarma Genel Komutanlığında bir astsubay (kıdemli çavuş rütbesinde ), aynı şartlarda subay nasp edilir, emsal göstererek idareye başvurur. İdare bu müracaatı üstçavuş rütbesinde olamadığı için uygun görmez. AYİM’ e dava açar. Haklı olduğu davayı AYİM Mahkemesinde 3’e 2 kaybeder(mahkeme üyelerinin 3 hukukçu 2 si ise sınıf subayı). İkinci itiraz hakkını kullanır tesadüfen red oyu veren sağlık nedeni ile hastanede yattığından yerine giren üye lehinde oy kullanır. Mahkemeyi bu sefer 3 kabul 2 ret oyuna rağmen oy çokluğu ile kazanır. Şu anda albay rütbesindedir. Genç rütbede yüksek okul bitirmenin suç olmasının karşılığını ancak tesadüfen AYİM kararı ile kazanır. Halen TSK.de görevde olup kendisi ile gurur duymaktayız. Eğer o davayı da kaybetse idi bu mahkemenin sivilde olduğu gibi bir üst Yargıtay hakkı olmadığı için bu adaletsizliği sineye çekecekti. ADALET Mİ MÜLKÜN TEMELİ ADALETSİZLİK Mİ?

    1988 yılında en az 70 almam gereken bir sınavda 67 aldım. Yaptığım itiraz sonunda ikinci kurulan sınav heyeti notumun 72 olduğunu belirledi. Bana tebliğ edilmeden Okulun itibarı düşünülerek notumda değişiklik olmadığı tarafıma tebliğ edildi. İdareden netice alamayınca AYİM’ e dava açtım. Mahkeme sınav notumu 69.10 getirip raportör benim lehimde diğer 4 üye aleyhimde karar verdi. Bu karar açıklaması sürerken bir üst katta Askeri Yargıtay üyesi Hak.Alb.Musa SÖNMEZ’in yanına çıktım. Dava esas belgelerimi gösterdim. Bu konuda dava açsam davayı kazanabilir miyim dedim. Hiç tereddütsüz haklısın bu davayı mutlaka kazanırsın dedi. Biraz önce AYİM 4/1 aleyhimde karar verdi dedim. Gençler benden daha iyi bilir bir şey diyemiyeceğim dedi. Tesadüfen bu mahkemeden sonra başka deliller daha buldum. İkinci itirazım hiç incelenmeden ret edildi. Bir üst mahkemesi olmadığı için kaderimize razı olduk. İçime sindiremeyip idareye yeniden çeşitli müracaatlarda bulundum. Bu sefer Kara Kuvvetleri Komutanı KESİNLEŞMİŞ YARGI ÜZERİNE KOMUTA KATINI RAHATSIZ ETMEKTEN hakkımda K.K.Askeri savcılığınca soruşturma açıldı. Savcılıkca yapılan araştırmada müracaatlarımın silsele yoluyla yapıldığında SORUŞTURMAYA GEREK OLMADIĞI KARARI alındı. Fakat iddia ettiğim konuların üzerine bile gidilmedi. 5 senelik hukuk arama mücadelesini bıktığım için bıraktım.
    Size Hak.Alb.Musa SÖNMEZ’İN 1989 BASIMLI DİSİPLİN CEZALARI VE UYGULAMARI kitabından bir alıntını ile adaletin bu şekilde mi dağıtılacağını hatırlatmak isterim.
    “…AMİRLER ASKERİ TERBİYE VE DİSİPLİNİ BOZDUĞUNA KANAAT GETİRDİĞİ HER HAREKETE DİSİPLİN TECAVÜZÜ DİYEBİLİR.BUNA CEZA VEREBİLİR VE CEZASINI ÇEKTİRİR. BU ÇOK GENİŞ TAKDİR HAKKI VE YETKİSİDİR. AMİR HER HAREKETİN SUÇ OLUP OLMADIĞINI TAKDİR VE AYIRACAK; BUNUN CEZASINI TAKDİR VE TAYİN EDECEK: SONRA DA CEZAYI VERİP, ÇEKTİRECEK. BİR BAKIMA YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI ORGANLARI YERİNE GEÇİP, HER ÜÇ YETKİYİ DE KENDİSİ KULLANMIŞ OLACAKTIR. BU KADAR GENİŞ BİR YETKİ, DÜNYADA HİÇ BİR KİŞİ VE KURULUŞTA YOKTUR…..”
    İŞTE TSK BU ADALET ANLAYIŞI İLE YÖNETİLMEKTEDİR.
    AHMET ÖZTAŞ
    0 505 822 80 03
    oztas07@hotmail .com
    http://www.astsubay77.com/
    http://www.antalyaeastsubaylar.org/
    facebook.com/oztas07
    @astsubaylar

  3. AHMET ÖZTAŞ dedi ki:

    Önceki yorumuna eklendi (M.E.A.)

    1988 yılında bir sınavda en az 70 almam gereken bir sınavda 67 aldım. Yaptığım itiraz sonunda ikinci kurulan sınav heyeti notumun 72 olduğun belirledi. Bana tebli edilmeden Okulun itibarı düşünülerek notumda değişiklik olmadığı tarafıma tebliğ edildi. İdareden netice alamayınca AYİM’ e dava açtım. Mahkeme sınav notumu 69.10 getirip raportör benim lehimde diğer 4 üye aleyhimde karar verdi. Bu karar açıklaması sürerken bir üst katta Askeri Yargıtay üyesi Hak.Alb.Musa SÖNMEZ’in yanına çıktım. Dava esas belgelerimi gösterdim. Bu konuda dava açsam davayı kazanabilir miyim dedim. Hiç tereddütsüz haklısın bu davayı mutla kazanırsın dedi. Biraz önce AYİM 4/1 aleyhimde karar verdi dedim. Gençler benden daha iyi bilir bir şey diyemiyeceğim dedi. Tesadüfen bu mahkemeden sonra başka deliller daha buldum. İkinci itirazım hiç incelenmeden ret edildi. Bir üst mahkemesi olmadığı için kaderimize razı olduk. İçime sindiremeyip idareye yeniden çeşitli müracaatlarda bulundum. Bu sefer Kara Kuvvetleri Komutanı KESİNLEŞMİŞ YARGI ÜZERİNE KOMUTA KATINI RAHATSIZ ETMEKTEN hakkımda K.K.Askeri savcılığınca soruşturma açıldı. Savcılıkca yapılan araştırmada müracaatlarımın sinsele yoluyla yapıldığında SORUŞTURMAYA GEREK OLMADIĞI KARARI alındı. Fakat iddia ettiğim konuların üzerine bile gidilmedi. 5 senelik hukuk arama mücadelesini bıktığım için bıraktım.
    Size Hak.Alb.Musa SÖNMEZ’İN 1989 BASIMLI DİSİPLİN CEZALARI VE UYGULAMARI kitabından bir alıntını ile adaletin bu şekilde mi dağıtılacağını hatırlatmak isterim.
    “…AMİRLER ASKERİ TERBİYE VE DİSİPLİNİ BOZDUĞUNA KANAAT GETİRDİĞİ HER HAREKETE DİSİPLİN TECAVÜZÜ DİYEBİLİR.BUNA CEZA VEREBİLİR VE CEZASINI ÇEKTİRİR. BU ÇOK GENİŞ TAKDİR HAKKI VE YETKİSİDİR. AMİR HER HAREKETİN SUÇ OLUP OLMADIĞINI TAKDİR VE AYIRACAK; BUNUN CEZASINI TAKDİR VE TAYİN EDECEK: SONRADA CEZAYI VERİP, ÇEKTİRECEK. BİR BAKIMA YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI ORGANLARI YERİNE GEÇİP, HER ÜÇ YETKİYİ DE KENDİSİ KULLANMIŞ OLACAKTIR. BU KADAR GENİŞ BİR YETKİ, DÜNYAA HİÇ BİR KİŞİ VE KURULUŞTA YOKTUR…..”
    İŞTE TSK.LERİ BU ADALET ANLAYIŞI İLE YÖNETİLMEKTEDİR.
    AHMET ÖZTAŞ
    0 505 822 80 03
    oztas07@hotmail .com
    http://www.astsubay77.com/
    http://www.antalyaeastsubaylar.org/
    facebook.com/oztas07
    @astsubaylar

  4. rahim ateş dedi ki:

    AYİM’in Assubayların devlet memuru olmadığına dair kararı var.Bu karar devlet memurlarının kalkınmada birinci öncelikli bölgelerdeki görev süresi için verilen (iki yılda bir) kademe ilerlemesini bu gerekçe ile (astsubaylar devlet memuru değil 926 ya tabi personeldir)iptal ederek kademe ilerlemesinin verilmesini engellemiş ve bu konuda bir daha müracaat edilmemesi için emir yayımlanmıştı.Sanırım 2003 veya 2004 yılında olmuştu.
    ————————————————————
    Adaleti tarafsızlıkla evrensel hukuk normlarına göre değerlendirmezseniz hukuk guguk olur. AYİM işine gelince assubayı devlet memuru olarak görür işine gelince devlet memuru statüsünde değildir kararı alır Değişmeyen tek gerçek adalet birgün onu esirgeyenlere de gerekecektir.

  5. Şükrü IRBIK dedi ki:

    Bir derken iki oldu. Bakalım daha kaç olacak? Astsubayların haklarını gaspetmek için tezgahlanmış daha ne kepazelikler, daha ne namertlikler daha ne orostopolluklar çıkacak gün ışığına!

    Yüksek öğrenim görmüş astsubayların maaş intibakı konusunu yukarıdaki makâlemizde, tafsilatlı olarak inceledik. Anayasadan neşet eden eğitim hakkının gasbedilmesi için devleti temsil eden çapsız, âdi, utanmaz, namert idarecilerin çevirdiği şeytanın bile aklına gelmeyecek orostopolluklar silsilesini gözler önüne serdik.

    Meslekdaşımız Rahim ATEŞ’in aşağıdaki yorumunu okudukdan sonra astsubayların gasp edilen özlük haklarına bir fasıl daha açmamız gerekecek; ”Kalkınmada öncellikli bölgelerde çalışan devlet memurlarına verilen maaş intibakı”

    Bu konuyu tetkik etdiğimizde, gene aynı manzara çıkıyor karşımıza. Astsubaylara yapılan sebepsiz, ölçüsüz haksızlık, hukuksuzluk, namertlik, adâletsizlik, edepsizlik, terbiyesizlik, utanmazlık vs…
    Meseleyi şöyle anlatalım;

    Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili bazı kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına ilişkin, 418 sayılı KHK.nin 4 ncü maddesi ile, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun “Kademe ilerleme şartları” başlıklı 64 ncü maddesinin sonuna eklenen bir fıkra ile; “Ancak, 72 nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi olarak sürekli göreve atanan Devlet Memurlarından, kalkınmada 1 nci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara bu yörede fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen “her iki yılın karşılığında”, aylık derecelerinin yükseltilmesini dikkate alınmak üzere “ayrıca bir kademe ilerlemesi daha verilir”. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışmış sayılır.

    İşde, bu hükümlerde açıklanan hakkını alamayan yiğit astsubay meslekdaşlarımız, haklarını arama erdemini göstermişler. Askerlerin başını vuracağı “ilk ve son mertebe” kaya, aferdersiniz, mahkeme olan AYİM’in kapısını çalmış. AYİM, almış kılıcı eline, hukuk ilmini katlederek astsubayın hakkını kesmiş orasından burasından hoyratca.
    Şaşırmadım! Meslekdaşlarımız, davaları birer birer kaybetmişler tabii. AYİM denen “hukuk ucubesinden” astsubay olarak aksini beklemek ham hayâl olurdu.

    Bakınız, verdiği iptal kararına gerekce olarak AYİM bu konuda ne yumurtalamış; “Bir statü kanunu olan 926 sayılı TSK Personel Kanununda kalkınmada öncelikli yörelerde çalışılan belli süreler karşılığı aylık intibakı yapılacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından; salt 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yer alan bu düzenleme dolayısıyla, davacı astsubay hakkında intibak işlemi yapılabilmesi mümkün değildir.” (Dergi No:14, Karar Dairesi:AYİM. 1.D., Karar Tarihi:12.10.1999, Karar No: E. 1999/941, Karar No: K. 1999/925)

    Güzel, tamam, AYİM’in bu kararını aldık, kabul etdik.

    Peki kendi parasıyla, kendi nam ve hesabına yüksek öğrenim tamamlayan astsubayların maaş intibakının yapılması konusunda da salt 926 sayılı TSK Personel Kanun’unda herhangi bir hüküm yok idi. Astsubayları niçin “657’ye tabi devlet memurudur” diye karar verdin, ey AYİM?

    Yüksek öğrenimde intibak konusunda astsubaylar 657’ye tabidir diye karar aldığın gibi tarihinizde bir kere bile olsa vicdanlı ve edepli davranıp OHAL intibakı konusunda da astsubaylar 657’ye dahildir şeklinde bir kararı niçin tesis etmedin?
    Fakat AYİM’in asker kılıklı utanmaz hâkimleri kapalı kapılar arkasında pek gizli celseler tezgahlayıp yüksek öğrenimde maaş intibakı konusunda astsubayları bir günde 657 sayılı Devlet memurları Kanun’u madde 36’da tesis edilen Genel İdare Hizmetleri sınıfına dâhil etdi. Üstelik, Bu Kanun’un daha birinci maddesinde açıklanan hükme rağmen yapdı bunu. Bu nasıl oluyor sayın AYİM?..
    Verdiğin bu kararı sırr-ı mahşer gibi, KOZMİK bilgi gibi biz astsubaylardan köşe bucak niye saklıyorsun AYİM?

    Bu karar ile yetinmeyen AYİM, 1980 asker darbecilerinin kapuska kokulu nefeslerinin kuvvetli olduğu bir dönemde, zamanın Başbakanı asker emeklisi Bülent ULUSU’ya talimat verip AYİM’in aldığı bu kararı 1982 senesinde Meclisden Kanun olarak çıkartdırdı.

    Yüksek öğrenime gelince; “astsubaylar 657’ye tabi devlet memurudur” de,
    OHAL kıdemine gelince “astsubaylar, 926’ya tabi askerdir” de.
    Bu ne iki yüzlülük! Bu ne riyakârlık! Bu ne terbiyesizlik! Bu ne ahlaksızlık! Bu ne bayağılık! Bu ne utanmazlık?

    Konu, astsubaylar! Komutanlarımızın tabiriyle Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nun “iki aslî unsurundan” birisi. Nesne ise “yüksek öğrenim görmüş astsubaylara maaş intibakı ve “ kalkınmada öncelikli bölgelerde görev yapan astsubaylara maaş intibakı” kısacası astsubayların özlük haklarının tahakkuku. Aynı mahkeme, aynı kişiler hakkında tesis etdiği kararın birisinde “Astsubaylar devlet memurudur” diyor, ikincisinde, “Astsubaylar devlet memuru değildir” diyor. Allah, sizin müstehâkınızı ve tez zamanda zevâlinizi versin inşallah!

    Burada, astsubayın hakkını sadece AYİM gaspetmiyor. Astsubayın anasının ak sütü gibi helal olan özlük haklarının gasp edilmesinde Genelkurmay Başkanlığı ve tabii ki kuyruğuna takdığı başında Millî sıfatı olan Savunma Bakanlığının da büyük günahı ve dahli var.

    Mevzuatdaki boşluklardan istifade ederek ve bu boşlukları, verdiği ahmakca kararlar ile maksatlı olarak astsubayın aleyhine yorumlayan AYİM, özlük hakları konusunda birbiriyle tamamen çelişen iki karar veriyor. Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı fener bosdanındaki hoyuk gibi elleri böğründe bekliyor. Kimbilir, belki de ellerini ovuşduruyor. AYİM, mevzuatdaki boşluklardan istifade edip astsubayın özlük haklarını gasp etmenin hukukî zeminini hazırlarken Genelkurmay Başkanlığı ve Millî Savunma Bakanlığı AYİM’in verdiği bu kararlarına karşı gerekli hukukî düzenlemeleri yapmayarak astsubay haklarının celladı oluyor.

    Astsubayın tabi olduğu Kanun konusunda ya da AYİM’in ecnebiden aparma tabiriyle astsubayın “statüsü” hususunda birbiriyle taban tabana zıt iki karar veren AYİM’in bu edepsiz, vicdansız, topuk selamcı ve emir eri hâkimleri, hukuk ilminin yüz karasıdır. Bunu buradan bütün dünyaya ilân ediyorum.

    Yiğit yârenler; zulüm artarsa, zevâl yakınlaşır! Ey, astsubayların haklarını gasp eden zalimler! Zulmünüz artsın! Zulmünüz artsın ki zevâliniz tez gelsin!

  6. Ersen Gürpınar dedi ki:

    HUKUKU KATLEDENLER
    Sn.Irbık araştırma yazısı ile bize TSK assubaylar söz konusu olunca hukukun guguk olduğunu çok net bir şekilde anlatmıştır.
    Assubay kendini geliştirmesin subayla aşık atmasın böylece köleliği devam etsin diyen zihniyet zamanın Cumhurbaşkanına Anayasa mahkemesi yanıltması talimatını vermiş mahkeme bu konudaki maddenin tamamını iptal etmeyince bu kez emir demiri kesmiş AYİM Anayasaya aykırı assubaylar devlet memuru (üstelik büro memuru) statüsünde kabul edilmiştir.
    Anayasa mahkemesine açılan davada assubayın emsali subay kabul edilmiş üst derece verilmesi halinde eşitliğin bozulacağı masalı iptal gerekçesi olmuştur Anayasa mahkemesi maddenin tamamını iptal etmeyince MECBUREN bu kez genelkurmay 26 TEMMUZ 1976 gün ve PER:4008-109-76/Per.Ynt. sayılı emri ile yüksek öğrenim gören assubayların yüksek öğrenim gören subayların giriş derece ve kademesinden göreve başlamış kabul edilerek intibaklarının yapılmasını emretmiş bilahare AYİM hukuka aykırı kararı ile mezalimin tahakkümün gereği yerine getirilmiştir.
    Şimdi yeniden o zihniyet hortlamak üzeredir. Gnkur Basın Bilgi notu ve MSB yazılı açıklamasına rağmen assubaylar yine devlet memurlarından daha alt kademeden göreve başlamış kabul edilmektedir. Yazılacak çok şey var ama kurumumuza saygımızdan tek kelime ile ifade etmek istersek BU REZİL UYGULAMADAN DOLAYI YEMİŞİZ SİZİN ADALETİNİZİ demekle yetiniyoruz

  7. metin ayan dedi ki:

    Allaha havale ediyorum hepsini cehennemine kabul ederken benim o anda orada olmamı nasıl yalvarıp yakardıklarını görmemi nasip eyle allahım diyorum, “Bizim, sizi boşbir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?” (Müminun Suresi, 112- evet zat-ı muhterem zabitanlar topluluğu bu dünyada işiniz iş öbür taraf içinde kanun çıkarıp ,hesaba çekilmeyeceğinizimi sanırsınız!…