Bilmem kaç milyon kez güneş doğudan batıya yol aldı ve karanlıklar ile aydınlıklar arasında gidip geldik. Bu milyonlarca kez yaşanan Zamanda gelinen sonuç hep aynı paradoks..
İnsanın insana karşı olan vahşi hırsı, işlediği acımasız cinayetleri, güzel ve iyi olanların yıkılıp yok edilmesi.
Bir zümrenin diğer yarısını yok saymak uğruna tanrı krallıklar kurması, sadece paylaşıp mutlu olunabilecek iken; mutluluğun paylaşılamaz olduğuna inanılması.
Mutlu halk ve ülke olmak yerine Bencil ve Kadim güç olabilmenin savaşları.
Her toplum ve her sınıf bu acıları ve acımasızlıkları milyonlarca kez yörüngesinde dönen bu gezegende binlerce nesil boyunca yaşadı.
Hiç bir buluş ve medeniyet , hiç bir uygarlık anayasası bu kadim tanrısallığını bitiremedi.
Bu gün de aynı, Yarında aynı olacak.
MAĞRUR OLANLAR NE ZAMAN Kİ BU YANLIŞIN FARKINA VARMIŞLAR, O GÜN O ÜLKEDE DOĞA CANLANMAYA, HAYAT HER DAĞIN ARDINDA YEŞERMEYE BAŞLAMIŞTIR.
ŞARKILAR AĞITLARIN YERİNİ ALMIŞTIR.
Bu gün de ;
Biz Assubaylar tam da böylesi bir dönemeçteyiz. Kadim ve mutlak güç olmanın, diğerlerinin gözyaşı ve acısından beslendiği yanlışına varanların bizlere elini uzattığı yeni zamanlardayız. Karanlıklardan sanki hızla, koşarak çıkıyor gibi bir heyecanın eşiğindeyiz.
“ Hala karanlık bir dönemin içindeyiz ama aynı zamanda aydınlığa da en yakın dönemdeyiz”
Bu günler yeni bir anlayışın
Bu günler yeni bir bakışın
Bu günler siyah bir dönemden aydınlık bir döneme atılan umut dolu adımların pırıltısını taşıyor gibi sanki.
Bu güzel coğrafyamız son yıllarda kaynayan bir kazan halini almıştır. Bu durumun yansımaları artık evlerimize, nefeslerimize, hayatlarımıza kadar bizleri sarıp sarmalamıştır.
Bu gün artık fiilen, Türkiye de bu ateş ve ölüm bataklığının yani o sahte arap baharının içine düşmüştür. Hele ki ülkemizin yeni politikası, ve stratejisi ile bölgede üstlendiği misyon, bölgesel bir çatışmanın hızla bir dünya savaşına doğru genişlediği, acı, yıkım ve bunlarla gelen ölüm ile hayatta kalanlara bırakılan sömürü ve baskının boyutunu her geçen gün arttırmaktadır.
Bu durum toplumsal patlamaları her geçen gün daha da yakınlaştırmaktadır. Ülkemiz bir kaos ile karşı karşıyadır.
Dünya ve Türkiye bir değişimin içerisindedir. Bu değişim kapitalist dünyanın ihtiyaçlarına ve sorunlarına göre şekillenmekte ve tabiatına uygun olan sınıfsal çelişkileri yeni boyutlarıyla meydana getirmektedir.
Bizler, Assubay toplumu olarak; sürdürdüğümüz insan odaklı ve insan hukuklu örgütlü mücadelemizi ne yazık ki sanki Dünya ve Türkiye den ayrışmışcasına, yerin altındaki solucan imparatorluğundan gelip yerüzüne çıkmış öncülermişçesine, hiç bir olayı, hiç bir stratejiyi, okuyamadan saf bir element gibi sadece seyrederek özümsedik. Hiç sağımıza solumuza bakmadan dümdüz yol almaya çalıştık.
Tek ayrışan kendimiz varız zannettik. Tek masum da, tek mahkum da.
Bu sistemi ve düzeni okuyamadık.
Son yıllardaki teknolojik gelişimlerle bunu kullanmayı becerebilen bir avuç aydın meslektaşlarla facebook,web ve diğer sistemlerden istifade ederek
sesimizi duyurma,haklı taleplerimizi,anayasal zeminlerde vede evrensel hukuk
çizgilerinde askeri terbiyemizi bozmadan ifadeye çalıştık.
Az gittik uz gittik yüzlerce dere tepe yol gittik.
Binlerce kez güneş eskittik. Karanlıklar doğurduk.
Bu gün arkamıza baktık ki; bize hala arpa boyu yol aldınız, daha yürüyün diyen kadimlerin içinden bir ışık hüzmesi, bir sıcak parıltı gördük.
Gözlerimiz kamaşıverdi. Şaşırdık. İnanamadık.
O umut ve ışık kimsenin ummadığı, hatta başımızdaki yönetimin dahi “olamaz, olmamalı” diyerek tepki verdiği o makamdır.
GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI.
Bu makamdan, Sayın Hulusi AKAR dan gelen bu ışık uzun yıllardaki karanlık dönemden sonraki ilk ”aydınlık ”dönem işaretidir.
“ ADETA BİR ASSUBAY BAHARI DIR.”
Buraya kadar ki zorlu süreçte; bu makama tüm güçleri olmadık aşağılama ve hakareti sürdüren yönetime inat, yılgınlığa düşmeyen, kendi insan yürekleri ve barışçıl duyguları ile ayakta kalan, derneğin dışındaki tecrit edilmiş akli insanlar, Assubay sevdalıları, Genelkurmay Başkanlıgına teknik ve hukuki anlamda tüm konuları içeren bir çok mektup ve dosyalar vermek , sosyal sayfalar üzerinden akademik ve çağdaş çözümler önererek, iyi ilişkiye dair ,kopartılan tüm bağları tek tek düğümle yeniden bağlayarak, Genelkurmay ile Assubay toplumu arasındaki köprüyü yıktırtmamışlar yeniden tesis etmişlerdir.
www.askerhaklari.info ve “emekliassubaylar.org “ sitesi ile birlikte bu yolun gönüllüsü olan platformlar,sayfalar ve arkadaşlarımız bu barış köprüsü için elinden geleni yapmış ve yapmaya da devam edecektir.
Bu anlamda bu iki site ve platformun ortak çabası neticesinde Genel Kurmay ile bir buluşma randevusu sağlanması için mutabakata varılmış ve süreç başlatılmıştır.
Son günlerde yaşanan Suriye ve Rusya krizi sebebiyle bu buluşmanın bir süre gecikebileceği önümüzdeki ay içinde ilk fırsatta gerçekleştirileceği tarafımıza bildirilmiştir.
Müteakiben teknik anlamda bir kaç seans sürmesi beklenen çalışmalar için ilk buluşmadan hemen sonraki tüm çalışma toplantıları ve süreçleri için,
tüm çalışan ve emekli Assubayların temsili adına;
Uzman Erbaşlarımızın temsili adına,
Resen ve malulen emekli Assubaylarımız ile 75 mağdurları adına,
geniş katılımlı bir çalışma komitesi oluşturulacaktır. Hazırlanan bu kanun tasarısının son düzenlemeleri ile ilave ve rötuşları Genelkurmay Başkanlığı ile müştereken bu heyetle sürdürülecektir.
Sayın Genelkurmay Başkanımızdan çıkacak olan ağzı mühürlü özel zarf Sayın Başbakana teslimden önce mutlak surette haklarımıza dair tüm endişe ve çekinceleri ortadan kaldıracak şekilde ve bir daha başta ekonomik ve özlük ,sonra hukuki ve sosyal ana insani sorunları asla barındırmayacak biçimde, gelecekte TSK içinde ayrıştırma, ve husumet yarattırmayacak biçimde kanun tasarısı metni şeklinde kelimesine kadar düzeltilmiş şekilde tanzim edilecektir.
BİLİYORUZ, İNANIYORUZ. HEPİMİZ GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ.
GÖRECEĞİZ ARKADAŞLAR.
SAYGIMIZLA.
ASKER HAKLARI PLATFORMU YÖNETİMİ
Bilmem kaç milyon kez güneş doğudan batıya yol aldı ve karanlıklar ile aydınlıklar arasında gidip geldik. Bu milyonlarca kez yaşanan Zamanda gelinen sonuç hep aynı paradoks..
İnsanın insana karşı olan vahşi hırsı, işlediği acımasız cinayetleri, güzel ve iyi olanların yıkılıp yok edilmesi.
Bir zümrenin diğer yarısını yok saymak uğruna tanrı krallıklar kurması, sadece paylaşıp mutlu olunabilecek iken; mutluluğun paylaşılamaz olduğuna inanılması.
Mutlu halk ve ülke olmak yerine Bencil ve Kadim güç olabilmenin savaşları.
Her toplum ve her sınıf bu acıları ve acımasızlıkları milyonlarca kez yörüngesinde dönen bu gezegende binlerce nesil boyunca yaşadı.
Hiç bir buluş ve medeniyet , hiç bir uygarlık anayasası bu kadim tanrısallığını bitiremedi.
Bu gün de aynı, Yarında aynı olacak.
MAĞRUR OLANLAR NE ZAMAN Kİ BU YANLIŞIN FARKINA VARMIŞLAR, O GÜN O ÜLKEDE DOĞA CANLANMAYA, HAYAT HER DAĞIN ARDINDA YEŞERMEYE BAŞLAMIŞTIR.
ŞARKILAR AĞITLARIN YERİNİ ALMIŞTIR.
Bu gün de ;
Biz Assubaylar tam da böylesi bir dönemeçteyiz. Kadim ve mutlak güç olmanın, diğerlerinin gözyaşı ve acısından beslendiği yanlışına varanların bizlere elini uzattığı yeni zamanlardayız. Karanlıklardan sanki hızla, koşarak çıkıyor gibi bir heyecanın eşiğindeyiz.
“ Hala karanlık bir dönemin içindeyiz ama aynı zamanda aydınlığa da en yakın dönemdeyiz”
Bu günler yeni bir anlayışın
Bu günler yeni bir bakışın
Bu günler siyah bir dönemden aydınlık bir döneme atılan umut dolu adımların pırıltısını taşıyor gibi sanki.
Bu güzel coğrafyamız son yıllarda kaynayan bir kazan halini almıştır. Bu durumun yansımaları artık evlerimize, nefeslerimize, hayatlarımıza kadar bizleri sarıp sarmalamıştır.
Bu gün artık fiilen, Türkiye de bu ateş ve ölüm bataklığının yani o sahte arap baharının içine düşmüştür. Hele ki ülkemizin yeni politikası, ve stratejisi ile bölgede üstlendiği misyon, bölgesel bir çatışmanın hızla bir dünya savaşına doğru genişlediği, acı, yıkım ve bunlarla gelen ölüm ile hayatta kalanlara bırakılan sömürü ve baskının boyutunu her geçen gün arttırmaktadır.
Bu durum toplumsal patlamaları her geçen gün daha da yakınlaştırmaktadır. Ülkemiz bir kaos ile karşı karşıyadır.
Dünya ve Türkiye bir değişimin içerisindedir. Bu değişim kapitalist dünyanın ihtiyaçlarına ve sorunlarına göre şekillenmekte ve tabiatına uygun olan sınıfsal çelişkileri yeni boyutlarıyla meydana getirmektedir.
Bizler, Assubay toplumu olarak; sürdürdüğümüz insan odaklı ve insan hukuklu örgütlü mücadelemizi ne yazık ki sanki Dünya ve Türkiye den ayrışmışcasına, yerin altındaki solucan imparatorluğundan gelip yerüzüne çıkmış öncülermişçesine, hiç bir olayı, hiç bir stratejiyi, okuyamadan saf bir element gibi sadece seyrederek özümsedik. Hiç sağımıza solumuza bakmadan dümdüz yol almaya çalıştık.
Tek ayrışan kendimiz varız zannettik. Tek masum da, tek mahkum da.
Bu sistemi ve düzeni okuyamadık.
Son yıllardaki teknolojik gelişimlerle bunu kullanmayı becerebilen bir avuç aydın meslektaşlarla facebook,web ve diğer sistemlerden istifade ederek
sesimizi duyurma,haklı taleplerimizi,anayasal zeminlerde vede evrensel hukuk
çizgilerinde askeri terbiyemizi bozmadan ifadeye çalıştık.
Az gittik uz gittik yüzlerce dere tepe yol gittik.
Binlerce kez güneş eskittik. Karanlıklar doğurduk.
Bu gün arkamıza baktık ki; bize hala arpa boyu yol aldınız, daha yürüyün diyen kadimlerin içinden bir ışık hüzmesi, bir sıcak parıltı gördük.
Gözlerimiz kamaşıverdi. Şaşırdık. İnanamadık.
O umut ve ışık kimsenin ummadığı, hatta başımızdaki yönetimin dahi “olamaz, olmamalı” diyerek tepki verdiği o makamdır.
GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI.
Bu makamdan, Sayın Hulusi AKAR dan gelen bu ışık uzun yıllardaki karanlık dönemden sonraki ilk ”aydınlık ”dönem işaretidir.
“ ADETA BİR ASSUBAY BAHARI DIR.”
Buraya kadar ki zorlu süreçte; bu makama tüm güçleri olmadık aşağılama ve hakareti sürdüren yönetime inat, yılgınlığa düşmeyen, kendi insan yürekleri ve barışçıl duyguları ile ayakta kalan, derneğin dışındaki tecrit edilmiş akli insanlar, Assubay sevdalıları, Genelkurmay Başkanlıgına teknik ve hukuki anlamda tüm konuları içeren bir çok mektup ve dosyalar vermek , sosyal sayfalar üzerinden akademik ve çağdaş çözümler önererek, iyi ilişkiye dair ,kopartılan tüm bağları tek tek düğümle yeniden bağlayarak, Genelkurmay ile Assubay toplumu arasındaki köprüyü yıktırtmamışlar yeniden tesis etmişlerdir.
www.askerhaklari.info ve “emekliassubaylar.org “ sitesi ile birlikte bu yolun gönüllüsü olan platformlar,sayfalar ve arkadaşlarımız bu barış köprüsü için elinden geleni yapmış ve yapmaya da devam edecektir.
Bu anlamda bu iki site ve platformun ortak çabası neticesinde Genel Kurmay ile bir buluşma randevusu sağlanması için mutabakata varılmış ve süreç başlatılmıştır.
Son günlerde yaşanan Suriye ve Rusya krizi sebebiyle bu buluşmanın bir süre gecikebileceği önümüzdeki ay içinde ilk fırsatta gerçekleştirileceği tarafımıza bildirilmiştir.
Müteakiben teknik anlamda bir kaç seans sürmesi beklenen çalışmalar için ilk buluşmadan hemen sonraki tüm çalışma toplantıları ve süreçleri için,
tüm çalışan ve emekli Assubayların temsili adına;
Uzman Erbaşlarımızın temsili adına,
Resen ve malulen emekli Assubaylarımız ile 75 mağdurları adına,
geniş katılımlı bir çalışma komitesi oluşturulacaktır. Hazırlanan bu kanun tasarısının son düzenlemeleri ile ilave ve rötuşları Genelkurmay Başkanlığı ile müştereken bu heyetle sürdürülecektir.
Sayın Genelkurmay Başkanımızdan çıkacak olan ağzı mühürlü özel zarf Sayın Başbakana teslimden önce mutlak surette haklarımıza dair tüm endişe ve çekinceleri ortadan kaldıracak şekilde ve bir daha başta ekonomik ve özlük ,sonra hukuki ve sosyal ana insani sorunları asla barındırmayacak biçimde, gelecekte TSK içinde ayrıştırma, ve husumet yarattırmayacak biçimde kanun tasarısı metni şeklinde kelimesine kadar düzeltilmiş şekilde tanzim edilecektir.
BİLİYORUZ, İNANIYORUZ. HEPİMİZ GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ.
GÖRECEĞİZ ARKADAŞLAR.
SAYGIMIZLA.
ASKER HAKLARI PLATFORMU YÖNETİMİ
Bilmem kaç milyon kez güneş doğudan batıya yol aldı ve karanlıklar ile aydınlıklar arasında gidip geldik. Bu milyonlarca kez yaşanan zamanda gelinen sonuç hep aynı paradoks..
İnsanın insana karşı olan vahşi hırsı, işlediği acımasız cinayetleri, güzel ve iyi olanların yıkılıp yok edilmesi.
Bir zümrenin diğer yarısını yok saymak uğruna tanrı krallıklar kurması, sadece paylaşıp mutlu olunabilecek iken; mutluluğun paylaşılamaz olduğuna inanılması.
Mutlu halk ve ülke olmak yerine Bencil ve Kadim güç olabilmenin savaşları.
Her toplum ve her sınıf bu acıları ve acımasızlıkları milyonlarca kez yörüngesinde dönen bu gezegende binlerce nesil boyunca yaşadı.
Hiç bir buluş ve medeniyet , hiç bir uygarlık anayasası bu kadim tanrısallığını bitiremedi.
Bu gün de aynı, Yarında aynı olacak.
MAĞRUR OLANLAR NE ZAMAN Kİ BU YANLIŞIN FARKINA VARMIŞLAR, O GÜN O ÜLKEDE DOĞA CANLANMAYA, HAYAT HER DAĞIN ARDINDA YEŞERMEYE BAŞLAMIŞTIR.
ŞARKILAR AĞITLARIN YERİNİ ALMIŞTIR.
Bu gün de ;
Biz Assubaylar tam da böylesi bir dönemeçteyiz. Kadim ve mutlak güç olmanın, diğerlerinin gözyaşı ve acısından beslendiği yanlışına varanların bizlere elini uzattığı yeni zamanlardayız. Karanlıklardan sanki hızla, koşarak çıkıyor gibi bir heyecanın eşiğindeyiz.
“ Hala karanlık bir dönemin içindeyiz ama aynı zamanda aydınlığa da en yakın dönemdeyiz”
Bu günler yeni bir anlayışın
Bu günler yeni bir bakışın
Bu günler siyah bir dönemden aydınlık bir döneme atılan umut dolu adımların pırıltısını taşıyor gibi sanki.
Bu güzel coğrafyamız son yıllarda kaynayan bir kazan halini almıştır. Bu durumun yansımaları artık evlerimize, nefeslerimize, hayatlarımıza kadar bizleri sarıp sarmalamıştır.
Bu gün artık fiilen, Türkiye de bu ateş ve ölüm bataklığının yani o sahte arap baharının içine düşmüştür. Hele ki ülkemizin yeni politikası ve stratejisi ile bölgede üstlendiği misyon, bölgesel bir çatışmanın hızla bir dünya savaşına doğru genişlediği, acı, yıkım ve bunlarla gelen ölüm ile hayatta kalanlara bırakılan sömürü ve baskının boyutunu her geçen gün arttırmaktadır.
Bu durum toplumsal patlamaları her geçen gün daha da yakınlaştırmaktadır. Ülkemiz bir kaos ile karşı karşıyadır.
Dünya ve Türkiye bir değişimin içerisindedir. Bu değişim kapitalist dünyanın ihtiyaçlarına ve sorunlarına göre şekillenmekte ve tabiatına uygun olan sınıfsal çelişkileri yeni boyutlarıyla meydana getirmektedir.
Bizler, Assubay toplumu olarak; sürdürdüğümüz insan odaklı ve insan hukuklu örgütlü mücadelemizi ne yazık ki sanki Dünya ve Türkiye’den ayrışmışcasına, yerin altındaki solucan imparatorluğundan gelip yeryüzüne çıkmış öncülermişçesine, hiç bir olayı, hiç bir stratejiyi, okuyamadan saf bir element gibi sadece seyrederek özümsedik. Hiç sağımıza solumuza bakmadan dümdüz yol almaya çalıştık.
Tek ayrışan kendimiz varız zannettik. Tek masum da, tek mahkum da.
Bu sistemi ve düzeni okuyamadık.
Son yıllardaki teknolojik gelişimlerle bunu kullanmayı becerebilen bir avuç aydın meslektaşlarla facebook,web ve diğer sistemlerden istifade ederek sesimizi duyurma,haklı taleplerimizi,anayasal zeminlerde ve de evrensel hukuk
çizgilerinde askeri terbiyemizi bozmadan ifadeye çalıştık.
Az gittik uz gittik yüzlerce dere tepe yol gittik.
Binlerce kez güneş eskittik. Karanlıklar doğurduk.
Bu gün arkamıza baktık ki; bize hala arpa boyu yol aldınız, daha yürüyün diyen kadimlerin içinden bir ışık hüzmesi, bir sıcak parıltı gördük.
Gözlerimiz kamaşıverdi. Şaşırdık. İnanamadık.
O umut ve ışık kimsenin ummadığı, hatta başımızdaki yönetimin dahi “olamaz, olmamalı” diyerek tepki verdiği o makamdır.
GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI.
Bu makamdan, Sayın Hulusi AKAR’dan gelen bu ışık uzun yıllardaki karanlık dönemden sonraki ilk ”aydınlık” dönem işaretidir.
“ ADETA BİR ASSUBAY BAHARI’DIR.”
Bu anlamda bu iki site ve platformun ortak çabası neticesinde Genelkurmay ile bir buluşma randevusu sağlanması için mutabakata varılmış ve süreç başlatılmıştır.
Son günlerde yaşanan Suriye ve Rusya krizi sebebiyle bu buluşmanın bir süre gecikebileceği önümüzdeki ay içinde ilk fırsatta gerçekleştirileceği tarafımıza bildirilmiştir.
Müteakiben teknik anlamda bir kaç seans sürmesi beklenen çalışmalar için ilk buluşmadan hemen sonraki tüm çalışma toplantıları ve süreçleri için,
tüm çalışan ve emekli Assubayların temsili adına;
Uzman Erbaşlarımızın temsili adına,
Resen ve malulen emekli Assubaylarımız ile 75 mağdurları adına,
geniş katılımlı bir çalışma komitesi oluşturulacaktır. Hazırlanan bu kanun tasarısının son düzenlemeleri ile ilave ve rötuşları Genelkurmay Başkanlığı ile müştereken bu heyetle sürdürülecektir.
Sayın Genelkurmay Başkanımızdan çıkacak olan ağzı mühürlü özel zarf Sayın Başbakana teslimden önce mutlak surette haklarımıza dair tüm endişe ve çekinceleri ortadan kaldıracak şekilde ve bir daha başta ekonomik ve özlük ,sonra hukuki ve sosyal ana insani sorunları asla barındırmayacak biçimde, gelecekte TSK içinde ayrıştırma, ve husumet yarattırmayacak biçimde kanun tasarısı metni şeklinde kelimesine kadar düzeltilmiş şekilde tanzim edilecektir.
BİLİYORUZ, İNANIYORUZ. HEPİMİZ GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ.
GÖRECEĞİZ ARKADAŞLAR.
SAYGIMIZLA.
ASKER HAKLARI PLATFORMU YÖNETİMİ
Bilmem kaç milyon kez güneş doğudan batıya yol aldı ve karanlıklar ile aydınlıklar arasında gidip geldik. Bu milyonlarca kez yaşanan zamanda gelinen sonuç hep aynı paradoks..
İnsanın insana karşı olan vahşi hırsı, işlediği acımasız cinayetleri, güzel ve iyi olanların yıkılıp yok edilmesi.
Bir zümrenin diğer yarısını yok saymak uğruna tanrı krallıklar kurması, sadece paylaşıp mutlu olunabilecek iken; mutluluğun paylaşılamaz olduğuna inanılması.
Mutlu halk ve ülke olmak yerine Bencil ve Kadim güç olabilmenin savaşları.
Her toplum ve her sınıf bu acıları ve acımasızlıkları milyonlarca kez yörüngesinde dönen bu gezegende binlerce nesil boyunca yaşadı.
Hiç bir buluş ve medeniyet , hiç bir uygarlık anayasası bu kadim tanrısallığını bitiremedi.
Bu gün de aynı, Yarında aynı olacak.
MAĞRUR OLANLAR NE ZAMAN Kİ BU YANLIŞIN FARKINA VARMIŞLAR, O GÜN O ÜLKEDE DOĞA CANLANMAYA, HAYAT HER DAĞIN ARDINDA YEŞERMEYE BAŞLAMIŞTIR.
ŞARKILAR AĞITLARIN YERİNİ ALMIŞTIR.
Bu gün de ;
Biz Assubaylar tam da böylesi bir dönemeçteyiz. Kadim ve mutlak güç olmanın, diğerlerinin gözyaşı ve acısından beslendiği yanlışına varanların bizlere elini uzattığı yeni zamanlardayız. Karanlıklardan sanki hızla, koşarak çıkıyor gibi bir heyecanın eşiğindeyiz.
“ Hala karanlık bir dönemin içindeyiz ama aynı zamanda aydınlığa da en yakın dönemdeyiz”
Bu günler yeni bir anlayışın
Bu günler yeni bir bakışın
Bu günler siyah bir dönemden aydınlık bir döneme atılan umut dolu adımların pırıltısını taşıyor gibi sanki.
Bu güzel coğrafyamız son yıllarda kaynayan bir kazan halini almıştır. Bu durumun yansımaları artık evlerimize, nefeslerimize, hayatlarımıza kadar bizleri sarıp sarmalamıştır.
Bu gün artık fiilen, Türkiye de bu ateş ve ölüm bataklığının yani o sahte arap baharının içine düşmüştür. Hele ki ülkemizin yeni politikası ve stratejisi ile bölgede üstlendiği misyon, bölgesel bir çatışmanın hızla bir dünya savaşına doğru genişlediği, acı, yıkım ve bunlarla gelen ölüm ile hayatta kalanlara bırakılan sömürü ve baskının boyutunu her geçen gün arttırmaktadır.
Bu durum toplumsal patlamaları her geçen gün daha da yakınlaştırmaktadır. Ülkemiz bir kaos ile karşı karşıyadır.
Dünya ve Türkiye bir değişimin içerisindedir. Bu değişim kapitalist dünyanın ihtiyaçlarına ve sorunlarına göre şekillenmekte ve tabiatına uygun olan sınıfsal çelişkileri yeni boyutlarıyla meydana getirmektedir.
Bizler, Assubay toplumu olarak; sürdürdüğümüz insan odaklı ve insan hukuklu örgütlü mücadelemizi ne yazık ki sanki Dünya ve Türkiye’den ayrışmışcasına, yerin altındaki solucan imparatorluğundan gelip yeryüzüne çıkmış öncülermişçesine, hiç bir olayı, hiç bir stratejiyi, okuyamadan saf bir element gibi sadece seyrederek özümsedik. Hiç sağımıza solumuza bakmadan dümdüz yol almaya çalıştık.
Tek ayrışan kendimiz varız zannettik. Tek masum da, tek mahkum da.
Bu sistemi ve düzeni okuyamadık.
Son yıllardaki teknolojik gelişimlerle bunu kullanmayı becerebilen bir avuç aydın meslektaşlarla facebook,web ve diğer sistemlerden istifade ederek sesimizi duyurma,haklı taleplerimizi,anayasal zeminlerde ve de evrensel hukuk
çizgilerinde askeri terbiyemizi bozmadan ifadeye çalıştık.
Az gittik uz gittik yüzlerce dere tepe yol gittik.
Binlerce kez güneş eskittik. Karanlıklar doğurduk.
Bu gün arkamıza baktık ki; bize hala arpa boyu yol aldınız, daha yürüyün diyen kadimlerin içinden bir ışık hüzmesi, bir sıcak parıltı gördük.
Gözlerimiz kamaşıverdi. Şaşırdık. İnanamadık.
O umut ve ışık kimsenin ummadığı, hatta başımızdaki yönetimin dahi “olamaz, olmamalı” diyerek tepki verdiği o makamdır.
GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI.
Bu makamdan, Sayın Hulusi AKAR’dan gelen bu ışık uzun yıllardaki karanlık dönemden sonraki ilk ”aydınlık” dönem işaretidir.
“ ADETA BİR ASSUBAY BAHARI’DIR.”
Bu anlamda bu iki site ve platformun ortak çabası neticesinde Genelkurmay ile bir buluşma randevusu sağlanması için mutabakata varılmış ve süreç başlatılmıştır.
Son günlerde yaşanan Suriye ve Rusya krizi sebebiyle bu buluşmanın bir süre gecikebileceği önümüzdeki ay içinde ilk fırsatta gerçekleştirileceği tarafımıza bildirilmiştir.
Müteakiben teknik anlamda bir kaç seans sürmesi beklenen çalışmalar için ilk buluşmadan hemen sonraki tüm çalışma toplantıları ve süreçleri için,
tüm çalışan ve emekli Assubayların temsili adına;
Uzman Erbaşlarımızın temsili adına,
Resen ve malulen emekli Assubaylarımız ile 75 mağdurları adına,
geniş katılımlı bir çalışma komitesi oluşturulacaktır. Hazırlanan bu kanun tasarısının son düzenlemeleri ile ilave ve rötuşları Genelkurmay Başkanlığı ile müştereken bu heyetle sürdürülecektir.
Sayın Genelkurmay Başkanımızdan çıkacak olan ağzı mühürlü özel zarf Sayın Başbakana teslimden önce mutlak surette haklarımıza dair tüm endişe ve çekinceleri ortadan kaldıracak şekilde ve bir daha başta ekonomik ve özlük ,sonra hukuki ve sosyal ana insani sorunları asla barındırmayacak biçimde, gelecekte TSK içinde ayrıştırma, ve husumet yarattırmayacak biçimde kanun tasarısı metni şeklinde kelimesine kadar düzeltilmiş şekilde tanzim edilecektir.
BİLİYORUZ, İNANIYORUZ. HEPİMİZ GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ.
GÖRECEĞİZ ARKADAŞLAR.
SAYGIMIZLA.
ASKER HAKLARI PLATFORMU YÖNETİMİ